Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

“Allah Yoktur” diyen profesör, kürsüde nasıl afalladı…

Qarachai

New member
Katılım
6 Ağu 2012
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Üniversite profesörü, öğrencilerine şu soruyu sorar;
-Var olan her şeyi tanrı mı yarattı?

Bir Öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar:
-Evet, her şeyi tanrı yarattı…

Profesör, sorusunu yineler ve öğrenci yine “Evet efendim” diye cevaplar…
Profesör devam eder
-Eğer her şeyi yaratan tanrı ise kötülüğü yaratan da tanrıdır...
Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de kötülüğü yaratan tanrı olduğuna göre tanrı kötüdür...

Çocuk, profesörün bu mantık yürütmesi karşısında şaşırır ve yerine oturur.
Bunun üzerine başka bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar:
-Soğuk var mıdır sayın profesör?

Profesör şaşırır:
-Nasıl bir soru bu böyle? Tabii ki var.
diye cevaplar…
-Sen hiç soğukta üşümedin mi?

Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:
-Hayır profesör, aslında soğuk yoktur… Fizik yasalarına göre gerçek hayatta biz “sıcaklığın yokluğu”na “soğuk” adını veririz. Aslında soğuk diye bir şey yoktur… O, sadece sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için ürettiğimiz bir kelimedir.
der ve devam eder:
-Karanlık var mıdır profesör?

Profesör cevap verir:
-Tabii ki vardır. Sen hiç karanlıkta kalmadın mı?

Çocuk bir kez daha atılır:
-Korkarım yine yanılıyorsunuz sayın profesör… Çünkü esasında karanlık diye bir şey de yoktur. Gerçek yaşamda karanlık; ışığın yokluğuna verilen addır…
Biz ışık üzerinde çalışabiliriz, ancak karanlığı çalışamayız…
Gerçekte biz Newton’un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz…
Fakat karanlığı ölçemeyiz…
Bir basit ışık, karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur, yani karanlığı geçersiz kılar…
Çünkü gerçekte karanlık yoktur, ışıksızlık vardır…
Mesela siz, uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz?
Işığın miktarını ölçerek!
Bu doğrudur, öyle değil mi?
Öyleyse karanlık denen şey, insanlar tarafından ışığın olmadığını anlatmak amacıyla kullanılan kelimedir…

Profesör afallamıştır ve çocuk son darbeyi vurur:
-O zaman size son bir soru daha sormak isterim sayın profesör… Şeytan var mıdır?

Profesör bu kez pek emin olmamakla birlikte yine de cevaplar:
-Vardır… Açıkladığım gibi biz onu her gün, her yerde görürüz…
O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır…
Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey değildir…

Çocuk, “Hayır” anlamında başını sallar ve profesöre:
-Şeytan yoktur efendim… Yani kendi başına yoktur…
Şeytan, basit olarak tanrının yokluğudur…
O, aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın, tanrının yokluğunu tarif etmek için ürettiği bir kelimedir…
Kötülük ve Şeytan, insanın tanrıyı ve sevgisini yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarına verilen addır…
O, aynen sıcaklığın olmadığı yere adını verdiğimiz soğuk, ya da ışığın olmadığı yere adını verdiğimiz karanlık gibidir…
Şeytan ve Kötülük, tanrının içimizde olmadığı anda yaptıklarımıza verdiğimiz addır…
Profesör kürsüde afallamıştır…

Fizik yasalarından hareket ederek bu soruları soran ve cevapları vererek profesörü allak bullak eden genç öğrencinin adı “Albert EİNSTEİN”dir…
1955 yılında 76 yaşındayken öldü Albert EİNSTEİN…
Kötülük yapanların ya da “bunun içinde şeytan var” dediklerimizin, aslında içlerinde sadece tanrının olmadığını onun sevgisinden yoksun olduklarını örneklerle anlatıyor Einstein…
-“Ben kötüyüm” diyenler, “yaşasın kötülük” diye nara atanlar, kötü olmaktan gizli gizli zevk duyanlar aslında sadece tanrısız olduklarının farkındalar mı?

Reha MUHTAR / Vatan
 
Üst Alt