ALLAH'ın lütüf olarak verdikleri karşısında ALLAH'a şükür ve zikir.
2/BAKARA-152
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni).
Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
2/BAKARA-172
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne).
Ey âmenû olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O’na kul iseniz, Allah’a şükredin.
16/NAHL-114
Fe kulû mimmâ razakakumullâhu halâlen tayyiben veşkurû ni’metallâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne).
Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı helâl ve tayyib (güzel, temiz) olan şeylerden yeyin! Ve eğer siz, yalnız O’na kul olduysanız, Allah’ın nimetlerine şükredin!
29/ANKEBÛT-17
İnnemâ ta’budûne min dûnillâhi evsânen ve tahlukûne ifken, innellezîne ta’budûne min dûnillâhi lâ yemlikûne lekum rızkân, febtegû indallâhir rızka va’budûhu veşkurû lehu, ileyhi turceûn(turceûne).
Fakat siz, Allah’tan başka putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Muhakkak ki sizin, Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye malik değillerdir. Öyleyse rızkı, Allah’ın katından isteyin ve O’na kul olun ve O’na şükredin. O’na döndürüleceksiniz.
34/SEBE-15
Lekad kâne li sebein fî meskenihim âyetun, cennetâni an yemînin ve şimâlin, kulû min rızkı rabbikum veşkurû lehu, beldetun tayyibetun ve rabbun gafûr(gafûrun).
Andolsun ki Sebe (halkı) için meskûn oldukları yerlerde, sağda ve soldaki iki bahçe âyettir (ibrettir). Rabbinizin rızkından yeyin ve O’na şükredin! (O), güzel bir belde. Ve (Allah), mağfiret eden bir Rab.
Â
2/BAKARA-152
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni).
Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
2/BAKARA-172
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne).
Ey âmenû olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O’na kul iseniz, Allah’a şükredin.
16/NAHL-114
Fe kulû mimmâ razakakumullâhu halâlen tayyiben veşkurû ni’metallâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn(ta’budûne).
Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı helâl ve tayyib (güzel, temiz) olan şeylerden yeyin! Ve eğer siz, yalnız O’na kul olduysanız, Allah’ın nimetlerine şükredin!
29/ANKEBÛT-17
İnnemâ ta’budûne min dûnillâhi evsânen ve tahlukûne ifken, innellezîne ta’budûne min dûnillâhi lâ yemlikûne lekum rızkân, febtegû indallâhir rızka va’budûhu veşkurû lehu, ileyhi turceûn(turceûne).
Fakat siz, Allah’tan başka putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Muhakkak ki sizin, Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye malik değillerdir. Öyleyse rızkı, Allah’ın katından isteyin ve O’na kul olun ve O’na şükredin. O’na döndürüleceksiniz.
34/SEBE-15
Lekad kâne li sebein fî meskenihim âyetun, cennetâni an yemînin ve şimâlin, kulû min rızkı rabbikum veşkurû lehu, beldetun tayyibetun ve rabbun gafûr(gafûrun).
Andolsun ki Sebe (halkı) için meskûn oldukları yerlerde, sağda ve soldaki iki bahçe âyettir (ibrettir). Rabbinizin rızkından yeyin ve O’na şükredin! (O), güzel bir belde. Ve (Allah), mağfiret eden bir Rab.
Â