Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bahâîlik

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bahâullah Mirza Hüseyin Ali Nuri (1817-1892)'nin kurduğu batıl bir mezhep.
Bâb lâkabıyla tanınan Mirza Ali Muhammed 1844 yılı Mayıs ayında insanlığa yeni bir haber getirdiğini bildirip, Bâbilik* mezhebini kurdu. Devlet güçlerine başkaldırmaları sonucu Bâbilerin birçokları öldürüldü. Bâb Mirza Ali Muhammed 1850 yılının Temmuz ayında irtidat suçuyla Tebriz'de kurşuna dizildi.


Bâb'ın yakınlarından olduğunu ileri süren Mirza Hüseyin Ali, Bâb tarafından haber verilen ve zuhur edeceği bildirilen kişinin kendisi olduğunu açıklayıp, bu mezhebi Bahâilik adıyla yeniden faaliyete geçirdi.
Bâbilerin İran şahı Nasirûddin'e karşı giriştikleri bir suikast teşebbüsünden sonra Mirza Hüseyin Ali İran'da tutunamayınca, Osmanlılar'a sığındı. Bir müddet Edirne'de ikamet etti. Burada sapık inançlarını yaymaya çalışınca Akka'ya sürgün edildi.


Bahâullah, davet ettiği dinin yeni bir din olduğunu, Allah'ın kendisine hulûl ettiğini ve her şeyi kendisine vahyettiğini iddia ediyordu. Bu inanç ve mezhebini "el-Kitâbü'l-Akdes" adını taşıyan eserinde topladı. Kendisinin gaybı bildiğini söyler ve vuku bulacak bir takım haberler verirdi. Ölümünden sonra büyük oğlu Abbas, Mısır, Avrupa ve Amerika'yı dolaşarak gezdiği yerlerde Bahâîliği yaymağa çalıştı.


Bahâîlik üzerinde Babîliğin, Bâtınîliğin, Hurûfîliğin ve Hristiyanlığın açık etkileri görülmektedir. Bahâîliğin temel ilkesi genel bir dilin konuşulması ve genel bir yazının kullanılmasıdır. Din birliği esas olup dünya tek vatan, insanlar da bu vatanın vatandaşıdır. Vahiy süreklidir. Kimseye kötülük yapmamak, mütevâzi olmak şarttır. Dünya barışının sağlanması zorunludur. Haksızlığı önlemek için haksızlık yapana karşı bütün insanların birleşmesi gerekmektedir. Kadınların hak ve hukukunu gözetmek esastır.


Her Bahâî bir defaya mahsus olmak üzere malının 19/1'ini vergi olarak cemaate öder. İki kadından fazlasıyla evlenmek yasaktır. Boşanma asla caiz değildir. Ancak eşlerden biri kadınlık veya erkeklik görevini yapamıyorsa o zaman boşanmak mümkündür. İddet beklemek gibi bir şart söz konusu değildir. Boşanan bir kadın hemen ertesi gün evlenebilir. Cenaze namazları dışında cemaatle namaz kılmak yoktur. İbadet için müslümanlar gibi abdest alırlar.


Ayrıca cünüplük için de yıkanırlar. İbadet için kıbleleri Hayfa şehridir. Günde üç defa ibadet edilir. Yılda ondokuz gün oruç tutarlar. Bu oruçları İslâm'da olduğu gibi değil, sadece bir perhizden ibarettir. Hac ibadetine benzer ve yalnız erkeklere farz olan bir ibadetleri olup adına hacc diyorlar. Bu hacc ibadetlerini de Bahâullah'ın Akka'daki mezarını ziyaretle yaparlar. Ayrıca bunun belli bir zamanı yoktur. Herkesin istediği zamanda bu ziyaretini yapması mümkündür. Bu dinlerinde haram ve helâl işleri kimse tarafından belirlenmiş değildir. Herkes kendi istek ve mantığına göre yaşantısını düzenleme hakkına sahiptir.


Bahâî takvimine göre bir yılda ondokuz ay vardır. Her ay ondokuz gündür. Normal yılların hesaplanması 19x19+4 şeklinde, artık yılların hesaplanması 19x19+5 şeklindedir. Ondokuz günde bir kez ziyafet toplantıları yapılır.
İngiltere, Almanya, İsviçre, Türkistan ve Amerika'da Bahâîlik'le ilgili yayınlar yapılmaktadır. Amerika'da iki yılda bir "Bahâî World" (Bahâî Dünyası) adıyla yayınlanan bir yıllıkları vardır.


Avrupa, Amerika, Avustralya ve Asya'nın çeşitli ülkelerinde Rûhânî Mahfil adı verilen ve dokuz kişilik bir kuruldan oluşan Bahâî dernekleri ve toplantı merkezleri ile Washington da büyük bir mâbedleri vardır. Bahâilik, İslâm ülkelerindeki dirilişi, canlanışı önleme amacını taşımaktadır. Emperyalist Batı rejimlerinin ilgi ve desteği de bundan dolayıdır.


Bahâîliğin genel merkezi İsrâil'in Hayfa kentindedir.
 

kemal3

New member
Katılım
23 Ağu 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
[h=1]Bahaîliğin gerçek yüzü[/h] [h=1]Zindanda tanrı iddiasında olan adam![/h] [h=1]Belki gülüyorsunuz belki de kendi kendinize; her şeyi görmüştük ama böyle insan görmemiştik diyorsunuz. Yazar size şaka mı yapıyor?[/h] [h=1]Hayır! Aşağıdaki makale Bahaî cemaatinin kitaplarına göre yazılmıştır.[/h] [h=1]Bu hapiste olan tanrı! 1812 yılında İran’da doğmuştur. Ona Mirza Hüseyin Ali adı verildi. Mirza yedi yaşında iken evde okuma yazma öğrendi bu sebeple sözü geçen tanrı hiç bir okula gitmedi!(1)[/h] [h=1]Mirza bir süre Mehdilik iddiası eden Ali Muhammed Babın taraftarı oldu. Bab 1839 yılında kendisini Hazreti MEHDİ’NİN temsilcisi (vekili) olarak ilan etti (2). Daha sonra kendisini imam (3) bir süre sonra ise kendisini peygamber ilan etti!(4) Son olarak Bab Allahlık iddiasında bulundu!(5).Bab İran’da tutuklanıp mahkemeye götürülünce bütün iddialarından tövbe etti!!(6).Bab serbest bırakılınca tekrar bir çok karışıklıklara sebep oldu ve çevresindekilere yeni din getirmiş olduğunu iddia ederek onları Müslümanlara karşı tahrik etmeye devam etti. Bu nedenle ortaya çıkan çatışmalarda birçok insanın kanı döküldü; bu sebeple Bab tekrar İran’ın ünlü ve meşhur veziri Mirza Tagi Emirkebir tarafından yakalandı ve mahkemede ona idam cezası verildi.[/h] [h=1]Babın idamından sonra sözü geçen Mirza Hüseyin Ali (Bahaullahı) ve etrafındaki cemaat intikam alma hedefi ile İran hükümet adamlarını terör etmeye başladılar. Ama bu yolda başarılı olamadılar... İran hükümet memurları Bahaullahı bulup ve gözaltına alarak zindana gönderdiler.[/h] [h=1]Bu arada Rusya büyükelçisi İran devletine bir mektup göndererek şöyle yazdı: Bahaullah Rus devletinin emanetidir! (7) Böylece Bahaullah Rus hükümetinin müdahalesi ve ısrarı ile hapishaneden çıkarılıp Irak’ın Bağdat şehrine sürgüne gönderildi.[/h] [h=1]Bahaullah Bağdat’ta 1859 yılında kendisini Bahaî cemaatinin önderi ilan etti![/h] [h=1]Bahaullah Bağdat’ta yine karışıklık çıkartma suçundan yakalanıp İstanbul’a daha sonra Edirneye sürgün edildi… Ve son olarak Filistin’in Akka şehrindeki mahbese gönderildi.[/h] [h=1]Bahaullah Akka kalesindeki zindanda yazılarında şöyle diyor:[/h] [h=1]Dünyayı kedndisi için yaratan allah şimdi dünyanın en kötü zindanında esir kalmıştır!(8)[/h] [h=1]Muhterem okuyucular! Kendisini tanrı bilen Mirza Hüseyin Ali insanlar eliyle mehbeste esir olmuştur![/h] [h=1]Bahaullah Mübin adlı kitabinin 229'uncu sayfasında diyor ki: " Benden başka zindanda olan bir Allah yoktur"![/h] [h=1]Başka bir kitapta bahaullah şöyle yazmıştır;[/h] [h=1]Bütün tanrılar ancak benim emrimle allah oldular (9)[/h] [h=1]Bahaullah kendi doğum gecesini şöyle kutluyor:[/h] [h=1]"Ne mutludur bu gecenin sahibi! Çünkü doğulmayan ve doğmayan Allah bu gece dünyaya gelmiştir"!(10)[/h] [h=1]Evet, Bahaullahın ölüm zamanı gelmişti. O 1888 yılında öldü... Bahaullah kendi mezarını Bahaîlerin kıblesi kıldı! O bahailere şöyle diyor:[/h] [h=1]"Namaz kıldığınız zaman yüzünüzü benim mukaddas makamıma (mezarıma) doğru çevirin va benim güneşim batınca (öldüğüm zaman) mezarıma doğru namaz kılınız!(11)[/h] [h=1]Bahaîlerin din dersleri kitabında on dokuzuncu derste şu talimat yazılmıştır:[/h] [h=1]Namaz kılmak istediğin zaman senin kalbin ve fikrin büyük ismi (Bahaullahı) düşünmesi gerekir. Çünkü bizim dualarımızı ancak o işitir![/h] [h=1]Muhterem ve değerli okuyucular![/h] [h=1]Bahaî cemaati bir insanın nasıl Allah olmasını izah eder?!!! Akıl sahibi ve düşünen bir adam Bahaîliğin bir din olmasını kabul eder mi? Hayır kabul edemez çünkü Mirza Hüseyin Ali ne tanrıdır ne de peygamber! Onun dedikleri ve iddiaları Allaha ortak koymaktan başka bir şey değildir![/h] [h=1]Büyük ve yüce İSLAM dini dünya yaratıcısını ancak ve ancak eşsiz ve tek olan Allah olarak bilir ve buna inanır.[/h] [h=1]Hazreti Muhammed (S.A.A) mukaddes yaşamı boyunca kendisini ancak Allahın resulü bilerek şöyle buyururdu:[/h] [h=1]Ben Allah tarafından sizin tümünüze resul ve perygamber olarak gönderildim.[/h] [h=1]Hazreti Muhammed (S.A.A) mübarek yaşamının son günlerine kadar peygamberlikten başka bir iddiası olmadı ve yüce Allah için bir ortak tanımadı.[/h] [h=1]Muhterem okuyucular! Bahaullahın peygamberlik iddiası bir yalandan başka bir şey değildir…[/h]
[h=1][/h]
1_Bahaullah Ve Yeni Asır Sayfa: 28​
2_Abdulbahanın Sayyah Şahıs Kitabı Sayfa: 3​
3_Hak Zuhuru Kitabı Üçüncü Sayfa: 137 Ve Beyan Kitabı Sayfa: 9 ve 31​
4_Mufavizat Kitabı Sayfa 124 ve Beyan Kitabı Sayfa: 55​
5_Lohi Heykelud Din Kitabı Sayfa: 5​
6_Babın Mahkemedeki İtirafları Ve Onlardan Tövbe Etmesi İran Milli Meclisinin Arşivinde Babın El Yazısı Şeklinde Mevcuttur Aynı zamanda Bahaîler Keşfulgıta Kitabının 204 ve 205 inci Sayfalarına Bakabilirler​
7_Badii Kitabı İkinci Bölüm Sayfa: 33 ve 34​
8_Kurt Oğluna Mektup Kitabı Sayfa: 42​
9_Mekatib Kitab Cilt:2 Sayfa: 255​
10_Ayyami Tesaa (Dokuz Günler) Kitabı Sayfa: 50​
11_Aqdas Kitabı Ayet: 14 ve 15 ve Gencineyi Hudut Ve Ahkâm Kitabi 1 İnci Babın 7 İnci Faslı Sayfa:19 ve 20 Ve Diyanet Dersleri Kitabi 19 uncu Ders​
 
K

kompLeks

Guest
Bahaizm

Bahaizm

aşağıdaki yazı alıntıdır.

Baha´i Dini

"İnsanlığın mutluluğuna, barışa ve güvenliğine, insanlık aleminin birliği sağlam bir biçimde kurulmadıkça ve kurulana kadar ulaşılamayacaktır." Baha´u´llah böyle diyor.

Bu yeni bir öğreti mi? Yoksa, bağnazlığa, ayrımlara, etnik ve dinsel kavgalara karşı sosyal bir tavır mı? Bunu henüz bilemiyoruz, kararı gelecek verecek. Bildiğimiz şey ise, Bahailiğin günümüzde dünyanın birçok yerinde sanıldığından etkin olduğu ve kurumsallaştığıdır.

Bahailiğin üç önemli isimden birisi Bab´dır. Bab, 1819 yılı sonlarında Şiraz´da doğdu ve Temmuz 1850 yılında Tebriz´de öldü. Gerçek ismi Ali Muhammed olan Bab, bir tüccarın oğluydu. Şiiliğin Şeyhi adlı mezhebiyle genç yaşta ilgilenmeye başladı. Kerbela´ya yaptığı hac yolculuğunda mezhebin lideri Seyyid Kazım Reşti ile tanıştı. Ondan eğitim gördü ve bir süre Kerbela´da Şeyh Kazım´ın yanında kaldı. Ondan aldığı düşünceleri yaymak için Şiraz´a gitti ve kuracağı mezhebin ilkelerini halka ilk kez açıkladı. Genç olmasına karşın bilgisinin derinliği ve genişliği ile sağladığı etki büyük oldu. Bu niteliği yüzünden Seyyid Kazım´ın müridi Molla Hüseyin´in de desteği ile Arapça´da "kapı" anlamına gelen Bab adını aldı. Öğrenim gördüğü şeyhlerden esinlenerek kurduğu mezhebin adı "Babiye"dir. Yeni inancı yaymak için Hurufü´l-hayy olarak adlandırılan 18 müridi topladı ve İran´ın çeşitli kentlerine gönderdi. Bu nedenle Babilik´te ve Bahailik´te 19 sayısı (kendisi ile birlikte) kutsal sayı olarak kabul edilir. Bab yani Ali Muhammed, yalnız tasavvuf bilgileri edinmekle kalmamış, İslam bilimlerini, mezheplerini, hukukunu, şeriatın bütün ayrıntılarını öğrenmiş, düşüncelerine birtakım yenilikler katmıştır. Yeniliklerin başında, kurduğu mezhebin doğrudan doğruya toplumun yapısından, yaşanan olaylardan ve günlük insan ilişkilerinden kaynaklanması gelmektedir.

Önce Bab öldürüldü...

Halkın desteğini kısa bir sürede kazanan Bab, hemen halkı isyana kışkırtmakla suçlandı, birçok kez tutuklandı. Bazı yandaşları kanlı ayaklanmalara giriştiler. Bab ayrıca mollalar ve Bab´ın düşüncelerini benimsemeyen alimlerle de çatışıyordu. Müritler tutuklandı ve Şiraz´dan sürüldüler. Bab Tahran yakınlarında tutuklandı ve 1847 yılında Mahku Kalesi´ne kapatıldı. Bir yıl sonra Şehrik Kale´sine gönderildi ve idam edilene kadar orada hapsedildi. 1848 yılında Bedeşt´te toplanan müritler Bahailiğin, İslam´dan ayrı bir din olduğunu ilan ettiler. Bunun üzerine alimlerden oluşan karşıt bir grup Bab´ın geçerli düzen için bir tehlike olduğu düşüncesiyle idam edilmesine karar verdiler. Ve Bab, Tebriz´de bir askeri kışlaya götürüldü, kurşuna dizilmek üzere bir ağaca bağlanıp asıldı. Atılan kurşunlar yalnız ipi kesip gövdesine isabet etmeyince Ali Muhammed yere düştü. Olayı gören topluluk ürkmüştü. Bu arada Bab, ağır adımlarla halkın üzerine gülerek yürümeye başladı. Askerler tekrar yakalayıp sımsıkı bağladılar ve üzerine ateş açtılar. İdamın ardından kitlesel ayaklanma geniş boyutlara ulaştı. İdam mangasının açtığı ilk ateşte Bab´ın yara almaması ve sadece kendisini bağlayan iplerin kopması tanrısal bir işaret olarak yorumlandı. Bab´ın cesedi ise bir hendeğe atıldı. Birkaç yıl sonra kemikleri Bahaililer tarafından Filistin´de Karmel Dağı´ında yaptırılan bir mezara gömüldü. Ali Muhammed, görünüşte İslam dinine bağlı kalmışsa da, gerçekte yeni bir yorum getirmiştir. Ona göre dinle yaşam arasında uygulamaya dayanan bir bağlantının bulunması, dinin toplumun gerçeklerine uyması anlamındadır. Bab´ın düşünceleri İslam toplumunda tepkiyle karşılanmışsa da yeni bir yaşama biçimi getirdiğinden geniş bir alana yayılmış ve bazı Müslüman aydınları etkilemiştir. Bab, Arapça ve Farsça birÇok kitap yazmıştı. Babiliğe ve Bahailere göre en önemlisi ve kutsal sayılanı "Beyan" dır. Tutuklanmasından kısa bir süre önce Bab ünvanını bıraktığını ilan eden Ali Muhammed, artık haberci değil Tanrı´nın yeryüzüne inmiş görüntüsü olduğunu iddia etmişti. Bahaullah´ın müjdecisi olan Bab, insanları Hz. Bahaullah´ın gelişine hazırlayan ilahi elçiydi. İşte bu noktada Bahaizm´in bir diğer önemli adı ortaya çıkar.

Sıra Bahaullah´a geliyor...

Baha´u´llah, Baha´i Dini´nin kurucusudur. Bugün, 231 ülkeye ve bölgeye yayılmış 6 milyondan fazla inananı bulunmaktadır ve geçen yıllara kadar Batı´da Çok az bilinmekteydi.. Asıl adı Mirza Hüseyin Ali Nuri olan Bahaullah 12 Kasım 1817 yılında Tahran´da doğmuştu ve 29 Mayıs 1892 yılında Filistin Akka´da öldü. İranlı bir asilzadenin oğluydu. Bahaullah zenginlik ve bolluk içinde doğdu, yaşamının büyük bir bölümü hapis ve sürgün edilerek geçti. İşkenceyi, zindanı, hor görülmeyi, açlığı, yoksulluğu ve ihaneti yaşadı. İsmi verilen dini ve yaşamının hikayesi dramatiktir. Arapça´da adı "Tanrı´nın Nuru" anlamına gelen Bahaullah, önce Babilik´in kurucusu Bab´ın düşüncelerini benimsedi, onun yolunda yürüdü ve sonra bütün dinleri öğrenmeye başladı. Bu arada Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrıcı dinler dışında Çin, Hint, İran kökenli çok tanrıcı dinleri inceledi ve özellikle Zerdüştizm ve Brahmanizm üzerinde araştırmalar yaptı. Bağdat´ta yaptığı çalışmalarla Sünniler´in tepkisini ve Osmanlı yönetiminin kuşkusunu çekince 1863´da İstanbul´a ve sonra 1864´te Edirne´ye sürgün edildi. 1867´de Edirne´de Allah´ın seçtiği ve kendisinin İmam-Mehdi olduğunu açıkça ilan etti. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi Bahaullah´ı Akka´ya götürerek kaleye kapatıldı. Kalede kaldığı sürece çok tanrıcı ve tek tanrıcı dinler arasında uzlaştırıcı bir odak aramaya başladı. Eski, yeni dinlerle ilgili geniş bilgisine dayanarak yeryüzü insanları için bir din kurmayı amaç edindi. Bahaullah, Bahailiği bütün dinlerin birliğini ve insanların evrensel kardeşliğini savunan geniş kapsamlı bir öğretiye dönüştürdü. İbadetten çok toplum ahlakı üzerinde duruyordu. Ona göre hangi toplumdan, hangi inançtan, hangi soydan olursa olsun bütün insanların birbirine yardımcı olmaları, karşılık ve çıkar gözetmeden bir yardımlaşma eylemi içinde bulunmaları gerekiyordu. İnsanın kaçınması gereken en önemli eğilim bencilliktir. Bencillik, insanlar arasında kardeşliği, barış duygularının yayılmasını engeller. Kişi bencil olursa kendisinden başkasını düşünmez. bu durum bütün insanlar arasında yaygınlaşırsa uygarlığın anlamı kalmaz ve barış yok olur.

"Çağın gereklerine göre davranın..."

İran´lı ve Amerika´lı Bahailer Bahaullah´ın Akka´daki evini bir hac yeri olarak görürler ve ziyaret ederler. Bahaullah Babilik´in bütün görüşlerini benimsemiştir. Bahailer, Bahaullah´ın Hz. İsa, Hz. Muhammed, Zerdüşt ve Buda gibi Tanrı´nın gönderdiği kutsal kişilerin sonuncusu olduğuna ve çağımıza yeni tanrısal düzen getirdiğine inanırlar. Hıristiyanlar İsa´nın dönüşünü bekliyorlar, Müslümanlar İslama´a ait kerametlerin yerine getirilmesini ümit ediyorlardı. Diğer dinler de benzer bekleyişlere sahipti. 1893 yılında Bahaullah insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir vahiy aldığını ve Tanrı tarafından gönderildiğini açıkladı. Binlerce insan onun amaçlarını destekledi. Buna karşın özellikle Müslüman din adamları ve İran hükümeti bu akımı durdurmaya çalıştılar. Bahaullah´ın müridlerine zulmedildi ve çoğu öldürüldü. Sonra Bahaullah İran´den Irak´a sürgün edildi. Bu dönem, 40 yıllık bir mahkumiyetin ve Tahran´dan İstanbul´a, Edirne´ye ve sonra da Akka´ya uzanan bir dönemin başlangıcıydı. Sürgün yılları boyunca Bahaullah, öğretilerini açıklamaya devam etti. Bahailer´e göre Bahaliğin üçüncü önemli ismi Bahaullah´ın büyük oğlu Abdülbaha´dır (1844 - 1921). Bahaullah´ın etkisi ölümden sonra da devam etti ve hızla yayıldı. Adı "Parıltı´nın Kulu" anlamına gelen Abdülbaha inancı daha sağlam temellere oturtmuş, özellikle Amerika´da yayılmasını ve tutunmasını sağladı. Babası Bahaullah´ın yazdıklarının yetkili açıklayıcısı ve onun öğretilerinin eksiksiz uygulayıcısıydı. Babasının görüşlerini gizlice yaymayı amaç edinen Abdülbaha. bu yöntemli birçok derneğin kurulmasına neden oldu. Bahailiğin kutsal metinleri bu üç önemli kişinin yazı ve konuşmalarından oluşur. Bahai inancına göre bu kutsal metinler Tanrı´nın çağımıza yönelik vahiylerini içerir. Bahailer´e göre büyük dinlerin kurucuları insan soyunun adım adım eğitilmesini amaçlayan tanrısal planın uygulayıcı aracılarıdır. Farklılıklara karşın büyük dinler aynı gerçeği öğretirler. Tanrı´nın habercilerinin öğretileri her zaman toplumun ilerlemesine ve insanın gelişmesine yardımcı olmuştur. Bahaullah´ın görevi ise, tüm insan ırkını birleştirecek hareketi başlatmak, öğretileri vermek ve evrensel bir inanç yaratmaktır. Bahaullah; "İçinde yaşadığınız çağın ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenin ve düşüncelerinizi onun icap ve gerekleri üzerinde yoğunlaştırın." demektedir.

Türkiye´de dinin ve hukuğun görüşleri

Bütün bunlardan sonra görülür ki, Bahailik, özgün bir inanç türüdür. Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Kurulu´nun 15/2/1962 tarihli yazısına göre Bahailik, bir dine mensup bir mezhep veya tarikat olmayıp, İslam kaidesine göre btıl bir din hüviyetinde bir inanç şeklidir. Buna karşın, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne verilen 17/1/1961 tarihli bilirkişi raporuna göre ise, Bahailik bir dindir. Doç. Dr. Sahir Erman, Doç. Dr. Cahit Tanyol ve Doç. Dr. Selçuk Özçelik tarafından imzalanan bilirkişi raporunda şöyle denmektedir; "... Bir çok batı ülkesinde mabedi, inananları ve cemaat örgütleri bulunan Bahailiği kanunlarımızın hariç tutması ve inananları tarikatçılıkla suçlanması ve onlara ille de sizin inancınız din değildir, denmesi hem gerçeklere hem de adalete aykırı düşer. çünkü Bahailik ister inanalım, ister inanmayalım bir dindir... Bahailik bir din olduğuna göre, amacı da bütün dinlerdeki gibidir..." Burada, Bahailiğin bir din olduğunu düşünebiliriz, bunun sosyal ve hukuksal açılardan bir mahsuru yoktur ama teolojik açıdan yani dini açıdan bir sorundur. Çünkü en azından son peygamberin getirdiği son din olan İslamiyet´in temel ilkesine karşıdır yani İslam´dan sonraki bir din olduğunu iddia etmektedir. Oysa, Bahailiğin ilkeleri ve etkinliği yararlı, sevecen ve yapıcı görünmektedir. Sonuç olarak. yüzlerce inancın ve benzeri ruhsal öğretinin peşpeşe doğduğu Yeni Çağ döneminde, Bahailiğin´de varolması en azından insan hakları açısından geçerlidir. İslamiyet´e zarar vermesi ise mümkün değildir aksine çok daha zarar verici akımların bulunduğu unutulmamalıdır.

Bahaizm´in temel öğretileri

• Tanrı´nın Birliği: "Hiç şüphe yok ki hangi ırk veya dinden olursa olsunlar, bütün milletler kendi ilhamlarını aynı semavi kaynak´tan alıyorlar ve aynı Tanrı´nın kullarıdırlar."

• Dinlerin Birliği: "Tanrı asrına göre şeriat gönderir."

• "Şunu iyi bil ki, her varoluşta Tanrı tecellisinin ölçüsü o varoluşun muhatap tuttuğu insanların yetenek seviyesindedir."

• "Her zaman peygamberlerin hakikatinin bir olduğunu bil. Birlikleri mutlaktır. Cihanların yaratıcısı Tanrı buyuruyor; Elçilerim arasında hiçbir fark yoktur."

• İnsanlığın Birliği: "Ey insanoğulları! Bilir misiniz sizi niçin bir topraktan yarattık? Kimse kimseye özenmesin diye. Her an yaradılışınızı düşünün. Madem ki Biz sizi aynı şeyden yarattık, sizin de tek bir şahis gibi olmanız gerekir; şöyle ki tek bir ayakla yürür, tek bir ağızla yer, tek bir toprakta oturur gibi davranmalısınız. Böyle davranırsanız, gerek varlıklarınızdan ve gerekse de eylem ve işlemlerinizden birlik alametleri ve teklik cevherleri görünür. Ey nur cemaati! Size öğüdüm budur. Bu öğüdümü tutarsanız, bulunmaz şeref ağacının nefis meyvalarından yersiniz."

• "Hepiniz tek bir ağacın yaprakları ve tek bir denizin yapraklarısınız."

• "Bir elin parmakların, bir vücudun üyeleri olunuz."

• Yaşamın Amacı: "İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."

• İnsanın Potansiyeli: "İnsana kıymetli mücevherlerle dolu bir maden gözüyle bakınız. Terbiyedir ki ona hazinelerini dışarıya döktürür; terbiyedir ki insanlığı o mücevherlerden istifade ettirir."

• Eğitimin Önemi: "Kendi ayıplarını nasıl unuttun da başkalarının ayıplarıyla meşgul oldun? Alemin ayıbını büyük görme ki ayıbın büyük görünmiye."

• "Kadınlar ve erkekler Allah´ın nezrinde her zaman eşit olmuşlar ve eşit olacaklardır"

Gelenekler

Bahaullah, bu çağın problemlerini çözmek için gerekli olan ruhani ve sosyal öğretiler getirdiğini savunuyordu. Bahai cemaatine katılma töreni yapılmaz. Her Bahai her gün dua etmek, yılda 19 gün oruç tutmak, zihni etkileyen alkol ve uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmak, tek eşle evlenmek ve evlenirken anne ve babanın rızasını almak ve Bahai takvimindeki her ayın ilk günündeki On Dokuz Gün Ziyafeti´ne katılmak gibi vecibelere uymak zorundadır. İlk kez Bab´ın başlattığı 19 Gün Ziyafeti´nde Bahailer, dua etmek, kutsal metinleri okumak, cemaat işlerini tartışmak ve birbirleriyle dostluk etmek için toplanırlar. Tüm Bahailer, bir ibadet evi ile çevresinde yaşlılar yurdu, okul, hastane gibi kurumları oluşturmayı amaçlarlar. Amerika´nın Illinois Eyaleti´ndeki Wilmette´de, Uganda´nın Kampala kentinde, Sidney´de ve Panama City´de Bahailer´in ibadet evleri bulunmaktadır. Hiç kimsenin vaaz vermediği bu yapılardaki ibadet törenlerinde sadece tüm dinlerin kutsal kitaplarından bölümler okunmaktadır. Bab´ın başlattığı ve Bahaullah´ın benimsediği Bahai takviminde her yıl 19 aydan oluşur. Her ay 19 gündür ve 4´de artık gün vardır. Yıl, baharın ilk günü olan 21 Mart Nevruz Günü ile başlar. Bahai cemaati, Bahaullah´ın açıkladığı genel ilkeler doğrultusunda onun başlattığı ve sonra Abdulbaha´nın genişleterek yaygınlaştırdığı kurumlar aracılığı ile yönetilir. Bahai cemaatinin yönetimi 9 kişilik yerel heyetin seçimiyle yapılır. Bu seçimlerde propoganda yapılmaz, aday gösterilmez. Bu ruhani grup, Bahai cemaatinin tüm yerel sorunları konusunda yetki sahibidir. 9 kişilik Ulusal Ruhani Grup ise tüm ülke çapında yetkilidir ve belirli aralıklarda uluslararası bir toplantı yaparak 9 kişilik Evrensel Adalet Meclisi´ni seçer. Meclis, yasama, yürütme ve yargı işlerini yürütür, Bahaullah´ın yasalarını uygular. Evrensel Adalet Meclisi´nin toplantı yeri İsrail´in Hayfa kentinde Bab ve Abdulbaha´nın türbelerinin yakınındadır.

Bahailer´in bilmesi gereken 9 kural

1- Din, ırk, ulus, ve cinsiyeti kapsayan insan ailesinin bir ferdisiniz. Kalbinizde ön yargıya yer yok.

2- Tanrı, yaşadığımız yer ya da zamanı gözetmeksizin hepimizi sever. Tarih boyunca farklı peygamberlere sahip olmamızın nedeni budur. Her biri kendi zamanına göre bilmek istediğimiz insanlığı öğrettiler ve daha fazlasını öğretmek için bizi hazırlarlar.

3- Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz.

4- Kadın ve erkek eşittir. Ruhani niteliklerimizin, bedensellikten daha çok önemli olduğunu tamamen anladığımızda, hem kadınlar ve hem de erkekler kadınsı gibi düşünülen özellikler ve hareketleri kıymetlendirmeye başlayacaklar.

5- Aslında siz çok iyisiniz. Verilen potansiyeli geliştirmek için özgür iradenizi kullanmalısınız. Hem maddesel hem de ruhani eğitiminiz mümkün olan ve en mükemmel insan haline gelmeniz için bir anahtardır.

6- Dünya barışı olasıdır, fakat adaletli olmalı ve çeşitlilik korunurken birliği ilerletmek için uluslararası bir federasyon tarafından desteklenmelidir.

7- Aklınız ve kalbiniz çelişki içine girmesin. Bilim ve din, din ve neden Tanrı´nın yaradılışına bakmanızdaki farklı yollarındandır. Çelişki içine girilirse, daha derinlere inmenin zamanı gelmiştir.

8- Fiziksel deneylerde eğitilen ruhani bir varlıksınız ve yaşamınız sona erdiğinde ruhani denemeleri öğrenmeye ve de bunları sürdürmeye devam edeceksiniz.

9- İnsan ırkı olgunlaşıyor. Dünya üzerindeki Tanrı´nın krallığı gökyüzünden düşmedi. Hepimiz tarafından yapıldı, aynı anda tek kalple...

Bahailer´in savundukları 9 kural

1- Çünkü inançlarının esasını reddetmiyoruz. Bu esasları yeniliyor ve Bahai dünya dinlerinin birliğini ilan ediyoruz.

2- Çünkü toplum duygusunu aşılıyoruz. Bahai, dünyadaki her insanın tek bir ailenin üyesi olduğunu kabul eder. "Onlar" ve "Biz" yoktur, sadece "biz" duygusu hakimdir.

3- Çünkü gelecek için size ümit veriyoruz. Bahai, dünya sorunlarıyla ilgilenmez. Bunları çözülecek sorunları sunarak bir yolla açıklıyoruz.

4- Çünkü zor soruları cevaplıyoruz. Sorularınızın tatsız olduğunu hissediyorsanız, Bahai Yazıları sizi sorulara teşvik etmekle kalmayacak, kendi kendinize araştırmayı keşfetmenize de yardımcı olacaktır.

5- Çünkü bu öğretiler eğlendiriyorlar. Ruhani niteliklerinizi ilerletmek, Tanrı´ya daha da yakınlaşmak ve bir toplumla beraber olmak, kolay bir yaşam ya da para getirmeyecektir fakat içsel barışı ve ölümsüzlüğü sağlayacak bir rahatlık verecektir.

6- Çünkü Bahai Yazıları, Tanrı´nın son habercisi Bahaullah´ı sevmenize yardımcı olurlar. Tanrı´nın ışığının asil bir yansıması gibi en yüksek potansiyelinize aşık olacaksınız ve aynı ışıktaki insanları sevmeye başlayacaksınız.

7- Çünkü dünyayı güzel bir yer haline getirmek için birşeyler yaptığınızı bilerek kendinizi iyi hissediyorsunuz. Bahai cemaatinde insanlar arasındaki birlik ve dayanışma için çalışıyor olacaksınız. Bu, dünyanın sorunlarını çözme yolunda ilk adımdır.

8- Çünkü başarılıdırlar. Ruhani ilkeler, akla uygun kurallar ve uluslararası bir idari sistem, global uyum ve kişisel büyümeyi geliştiren bir toplumda dünya üzerindeki her ülkeden milyonlarca üyeleri birleştirmiştir.

9- Çünkü doğrudurlar. Kalbinizin sesini dinlemeyi bıraktığınızda aradığınız şeye sahip olan Bahai cemaatini öğreneceğiniz bir zaman gelecek. Okumaya ve dua etmeye devam edin.



"Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz."

"İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."
 
K

kompLeks

Guest
eğer yukarıdaki yazıya inanmıyorsanız, o halde bahaizmin kurucusunun sahtekar olduğunu düşünüyorsunuz demektir. bunu yapması için de bir çıkarının olduğunu düşünmeniz lazım. adam gayet zengin olmasına rağmen ömrünün çoğunu zindanlarda geçirmiş. öğretileri de evrensel ve huzur verici. acaba mehdi geldi de bizim mi haberimiz yok?
 
K

kompLeks

Guest
sayın bekir;

ben bahaizm başlığı altında konuyu açtığım için, daha önceden bu konunun açıldığını farkedemedim. başlığı taşıdığınız için teşekkür ederim.

benim yaptığım alıntı ile daha önce yazılanlar arasında farklılıklar var. bazı bilgiler farklı. tutarsızlıklar var. acaba yaptığım alıntıdaki bilgiler mi yanlış yoksa daha önce yazılanlar mı? kaynak güvenirliliğini nasıl test edeceğiz? hangi bilgiler doğru hangi bilgiler yanlış
?
 
K

kompLeks

Guest
Siz farklılıkları yazın önce, sonra da sebebini araştıralım sayın kompLeks.

sayın bekir;

1) mesela sizin yazınızda ''iki kadından fazlasıyla evlenmek yasaktır'' diyor. benim yaptığım alıntıda tek eşle evlenin ve anne babanın rızasını alın diyor.

2) benim yaptığım alıntıda Allah'ın seçtiği imam-mehdi olduğunu açıklıyor. sizin alıntılarınızda Allah'lık iddiasında bulunulduğu yazıyor

3) kurşunların sadece kendisini bağlayan ipleri koparması ve yara almamasının bir işaret olduğu yazıyor. bunu nasıl açıklıyorsunuz.
ilk üç soruyu cevaplarken kaynakların doğruluğunu ve güvenirliliğini nasıl araştıracağız?

4) eğer sizin düşündüğünüz gibi sahtekar biriyse bu adam. varlıklı bir aileden gelen bu insan neden rahatını bozup kendini ölüme atsın ki?

5) mehdi geldiği zaman bunu nasıl anlarız? bir kriter var mı?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın kompLeks
Kaynakların hangisinin ne kadar sağlıklı olduğu konusunda bilgim yok. Ben, sadece inancım çerçevesinde sizin alıntıladığınız Bahailik bilgilerini İslami bilgilerle irdeleyebilirim.
Benim açımdan tek hakikat İslam ve O'nun emirleri. Bu nedenle Size veya bir başka düşünceye hoş gelmiş bile olsa benim nezdimde hiç bir şey ifade etmiyor.



Atılan kurşunlar yalnız ipi kesip gövdesine isabet etmeyince Ali Muhammed yere düştü. Olayı gören topluluk ürkmüştü. Bu arada Bab, ağır adımlarla halkın üzerine gülerek yürümeye başladı. Askerler tekrar yakalayıp sımsıkı bağladılar ve üzerine ateş açtılar. İdamın ardından kitlesel ayaklanma geniş boyutlara ulaştı. İdam mangasının açtığı ilk ateşte Bab´ın yara almaması ve sadece kendisini bağlayan iplerin kopması tanrısal bir işaret olarak yorumlandı. Bab´ın cesedi ise bir hendeğe atıldı. Birkaç yıl sonra kemikleri Bahaililer tarafından Filistin´de Karmel Dağı´ında yaptırılan bir mezara gömüldü

İslami açıdan yukarıda ki hadisenin bir manası yoktur. Zaten bir hikmeti olsaydı, Allah O'nu o durumda nasıl birinci denemede korudu ise ikinci denemede yanlız bırakmazdı.


Tutuklanmasından kısa bir süre önce Bab ünvanını bıraktığını ilan eden Ali Muhammed, artık haberci değil Tanrı´nın yeryüzüne inmiş görüntüsü olduğunu iddia etmişti. Bahaullah´ın müjdecisi olan Bab, insanları Hz. Bahaullah´ın gelişine hazırlayan ilahi elçiydi. İşte bu noktada Bahaizm´in bir diğer önemli adı ortaya çıkar.

İşte burada sizin fark edemediğiniz Tanrılık iddiası kırmızı yazı ile tebarüz ettirldi.
Ayrıca ilahi elçilik Hz.Muhammed'ten (sav) itibaren son bulmuştur.


Sıra Bahaullah´a geliyor...

1867´de Edirne´de Allah´ın seçtiği ve kendisinin İmam-Mehdi olduğunu açıkça ilan etti. Kalede kaldığı sürece çok tanrıcı ve tek tanrıcı dinler arasında uzlaştırıcı bir odak aramaya başladı. Eski, yeni dinlerle ilgili geniş bilgisine dayanarak yeryüzü insanları için bir din kurmayı amaç edindi.

Bahaukkah, İslam dininin tarif ettiği Mehdilik hususiyetlerinin hiç birini taşımamaktadır.

Ayrıca İslamda dinler arasında bir uzlaştırıcılık diye bir tarif, tanım, görev yoktur, tek hüküm Allah'un ve din İslamdır, şeriati bellidir.


İran´lı ve Amerika´lı Bahailer Bahaullah´ın Akka´daki evini bir hac yeri olarak görürler ve ziyaret ederler.

Bahaullah'ın evinin hac yeri görülmesi O'na yakıştırılan tanrılık payesindendir.

Bahaizm´in temel öğretileri

• Tanrı´nın Birliği: "Hiç şüphe yok ki hangi ırk veya dinden olursa olsunlar, bütün milletler kendi ilhamlarını aynı semavi kaynak´tan alıyorlar ve aynı Tanrı´nın kullarıdırlar."

Herkesin Allah'ın kulu olduğu doğrudur ancak her din deklere edenin peygamber olmadığı malumdur.

• Dinlerin Birliği: "Tanrı asrına göre şeriat gönderir."

Böyle bir şey yok. Son şeriat emredildiğinden bu yana 1432 yıl geçti.


• "Şunu iyi bil ki, her varoluşta Tanrı tecellisinin ölçüsü o varoluşun muhatap tuttuğu insanların yetenek seviyesindedir."

Haşa, haşa, bu ifade tam bir küfür.

• "Her zaman peygamberlerin hakikatinin bir olduğunu bil. Birlikleri mutlaktır. Cihanların yaratıcısı Tanrı buyuruyor; Elçilerim arasında hiçbir fark yoktur."

Bu ifade Kur'ani bir ifadedir. Ama beyan sebebi Kendini peygamber azametine taşımak içindir.


• İnsanlığın Birliği: "Ey insanoğulları! Bilir misiniz sizi niçin bir topraktan yarattık? Kimse kimseye özenmesin diye. Her an yaradılışınızı düşünün. Madem ki Biz sizi aynı şeyden yarattık, sizin de tek bir şahis gibi olmanız gerekir; şöyle ki tek bir ayakla yürür, tek bir ağızla yer, tek bir toprakta oturur gibi davranmalısınız. Böyle davranırsanız, gerek varlıklarınızdan ve gerekse de eylem ve işlemlerinizden birlik alametleri ve teklik cevherleri görünür. Ey nur cemaati! Size öğüdüm budur. Bu öğüdümü tutarsanız, bulunmaz şeref ağacının nefis meyvalarından yersiniz."

Güzel bir nasihat...


Her Bahai her gün dua etmek, yılda 19 gün oruç tutmak, zihni etkileyen alkol ve uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmak, tek eşle evlenmek ve evlenirken anne ve babanın rızasını almak ve Bahai takvimindeki her ayın ilk günündeki On Dokuz Gün Ziyafeti´ne katılmak gibi vecibelere uymak zorundadır. İlk kez Bab´ın başlattığı 19 Gün Ziyafeti´nde Bahailer, dua etmek, kutsal metinleri okumak, cemaat işlerini tartışmak ve birbirleriyle dostluk etmek için toplanırlar. Tüm Bahailer, bir ibadet evi ile çevresinde yaşlılar yurdu, okul, hastane gibi kurumları oluşturmayı amaçlarlar. Amerika´nın Illinois Eyaleti´ndeki Wilmette´de, Uganda´nın Kampala kentinde, Sidney´de ve Panama City´de Bahailer´in ibadet evleri bulunmaktadır. Hiç kimsenin vaaz vermediği bu yapılardaki ibadet törenlerinde sadece tüm dinlerin kutsal kitaplarından bölümler okunmaktadır. Bab´ın başlattığı ve Bahaullah´ın benimsediği Bahai takviminde her yıl 19 aydan oluşur. Her ay 19 gündür ve 4´de artık gün vardır. Yıl, baharın ilk günü olan 21 Mart Nevruz Günü ile başlar. Bahai cemaati, Bahaullah´ın açıkladığı genel ilkeler doğrultusunda onun başlattığı ve sonra Abdulbaha´nın genişleterek yaygınlaştırdığı kurumlar aracılığı ile yönetilir. Bahai cemaatinin yönetimi 9 kişilik yerel heyetin seçimiyle yapılır. Bu seçimlerde propoganda yapılmaz, aday gösterilmez. Bu ruhani grup, Bahai cemaatinin tüm yerel sorunları konusunda yetki sahibidir. 9 kişilik Ulusal Ruhani Grup ise tüm ülke çapında yetkilidir ve belirli aralıklarda uluslararası bir toplantı yaparak 9 kişilik Evrensel Adalet Meclisi´ni seçer. Meclis, yasama, yürütme ve yargı işlerini yürütür, Bahaullah´ın yasalarını uygular. Evrensel Adalet Meclisi´nin toplantı yeri İsrail´in Hayfa kentinde Bab ve Abdulbaha´nın türbelerinin yakınındadır.

Bunlar da islamda olmayan ve hatta İslama muğayir hallerdir. Bir kısmı da normal usüller...

Bahailer´in bilmesi gereken 9 kural

4- Kadın ve erkek eşittir. Ruhani niteliklerimizin, bedensellikten daha çok önemli olduğunu tamamen anladığımızda, hem kadınlar ve hem de erkekler kadınsı gibi düşünülen özellikler ve hareketleri kıymetlendirmeye başlayacaklar.

İnce bir sapıklık var bu ifadede.

6- Dünya barışı olasıdır, fakat adaletli olmalı ve çeşitlilik korunurken birliği ilerletmek için uluslararası bir federasyon tarafından desteklenmelidir.

Çeşitlilikten kasıt ne, belli değil.

9- İnsan ırkı olgunlaşıyor. Dünya üzerindeki Tanrı´nın krallığı gökyüzünden düşmedi. Hepimiz tarafından yapıldı, aynı anda tek kalple...

Bu da ince bir küfür...


Bahailer´in savundukları 9 kural

1- Çünkü inançlarının esasını reddetmiyoruz. Bu esasları yeniliyor ve Bahai dünya dinlerinin birliğini ilan ediyoruz.

2- Çünkü toplum duygusunu aşılıyoruz. Bahai, dünyadaki her insanın tek bir ailenin üyesi olduğunu kabul eder. "Onlar" ve "Biz" yoktur, sadece "biz" duygusu hakimdir.

3- Çünkü gelecek için size ümit veriyoruz. Bahai, dünya sorunlarıyla ilgilenmez. Bunları çözülecek sorunları sunarak bir yolla açıklıyoruz.

4- Çünkü zor soruları cevaplıyoruz. Sorularınızın tatsız olduğunu hissediyorsanız, Bahai Yazıları sizi sorulara teşvik etmekle kalmayacak, kendi kendinize araştırmayı keşfetmenize de yardımcı olacaktır.

5- Çünkü bu öğretiler eğlendiriyorlar. Ruhani niteliklerinizi ilerletmek, Tanrı´ya daha da yakınlaşmak ve bir toplumla beraber olmak, kolay bir yaşam ya da para getirmeyecektir fakat içsel barışı ve ölümsüzlüğü sağlayacak bir rahatlık verecektir.

6- Çünkü Bahai Yazıları, Tanrı´nın son habercisi Bahaullah´ı sevmenize yardımcı olurlar. Tanrı´nın ışığının asil bir yansıması gibi en yüksek potansiyelinize aşık olacaksınız ve aynı ışıktaki insanları sevmeye başlayacaksınız.

7- Çünkü dünyayı güzel bir yer haline getirmek için birşeyler yaptığınızı bilerek kendinizi iyi hissediyorsunuz. Bahai cemaatinde insanlar arasındaki birlik ve dayanışma için çalışıyor olacaksınız. Bu, dünyanın sorunlarını çözme yolunda ilk adımdır.

8- Çünkü başarılıdırlar. Ruhani ilkeler, akla uygun kurallar ve uluslararası bir idari sistem, global uyum ve kişisel büyümeyi geliştiren bir toplumda dünya üzerindeki her ülkeden milyonlarca üyeleri birleştirmiştir.

9- Çünkü doğrudurlar. Kalbinizin sesini dinlemeyi bıraktığınızda aradığınız şeye sahip olan Bahai cemaatini öğreneceğiniz bir zaman gelecek. Okumaya ve dua etmeye devam edin.



"Ruhani gelişme için sorumlusunuz. Böylece neye inanacağınızı öğretecek kişiden hiçbirşey beklemeyin. Tanrı´nın peygamberlerinin kimler olduğuna ve bize ne anlatmaya çalıştıklarına kendiniz karar vermelisiniz."

"İnsanlar durmadan ilerleyen bir medeniyeti ileri götürmek için yaradılmışlardır. Yabani hayvanlar gibi davranmak insana yakışmaz. Onun şanına yaraşan faziletler, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün insanlara karşı şefkat, merhamet, ve tahammüldür."

Bunların da tamamı felsefik ifadeler. Nereye çeksen oraya gider... :)
 
K

kompLeks

Guest
4) eğer sizin düşündüğünüz gibi sahtekar biriyse bu adam. varlıklı bir aileden gelen bu insan neden rahatını bozup kendini ölüme atsın ki?

5) mehdi geldiği zaman bunu nasıl anlarız? bir kriter var mı?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
4) eğer sizin düşündüğünüz gibi sahtekar biriyse bu adam. varlıklı bir aileden gelen bu insan neden rahatını bozup kendini ölüme atsın ki?

5) mehdi geldiği zaman bunu nasıl anlarız? bir kriter var mı?

Dünya da nice örnekleri vardır. Para bazen tek başına yetmez. Şöhret ve iktidar ayrı bir hastalıktır.

5. sorunuzun cevabı bilahare geniş bir zamanda inşaallah.
 
Üst Alt