Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çeşitli İslami Eserlerdeki Kaynaksız ve Delilsiz Yazılar

  • Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir

Guest
Hazret! - İbrahim Ramazanoğlu Elhac Mahmud Sami - Fatih Gençlik Vakfı Yayınları

Sayfa 32: "... İbrahim aleyhisselâm oğlunu kesmek için hazırlandı ve eline bıçağı alarak şöyle söyledi:

- 'Ey Allah'ım! bu benim oğlumdur. Kalbimin meyvesidir ve bana insanların en sevgilisidir..'

Bu arada Hazret-i İbrahim aleyhisselâm şöyle bir nida işitti:

-" Sen benim kulumun helak olmasını istediğin geceyi hatırlıyor musun? Senin oğluna şefkatli olduğun gibi benim de kullarım için şefkatli ve merhametli olduğumu bilmiyor musun? Sen benden kulumu helak etmemi istemiştin. Şimdi ben de senden oğlunu kesmeni istiyorum. İlk başlayan daha zalimdir." (Hikem-i Atâî)

Bu eserde buna benzer bir kaydı daha görmek isteyenler baksın (sh. 34): Güya Cenab-ı Hakk'ın Hz. İbrahim'e sürülerini satıp vakıf kurmasını vahyettiğini yazmış. Vakıf hâlâ o kaynaktan besleniyormuş. İlmî bir kaynak yok.
İbrahim Ramazanoğlu Elhac Mahmud Sami Fatih Gençlik Vakfı Yayınları Nu. 2


irfan Sofraları Niyâzî-i Mısrî - Kılıç Kitabevi

Sayfa 150:
"Allah Teâlâ Muhammed'e (s.a.v.): 'Ben, Bu bölüm uygun görülmemiştir iyya oğlu Yahya için doksanbeşbin kişi öldürdüm. Senin kızın oğlu Hüseyin için bunun iki mislini öldüreceğim' diye vahyetti.." Kaynak yok, ne büyük iftira.

irfan Sofraları Niyâzî-i Mısrî - Çeviren: Dr. Süleyman Ateş İsteme Adresi: Kılıç Kitabevi Baskı: 1971


Tezkiretu'l-Evliya Feriduddîn-i Attar'dan - M. Z. K.- Gümüş Neşriyat

Sayfa 80:
"... Cenab-ı Hak,
• Ya Cüneyd! Uçmağa girer misin? buyurdu.
• Sultanım, ben seni güçle buldum, beni karşına koy, hayran olayım durayım. Hak Teâlâ:
• Ya Cüneyd! Ben seninim, sen benim. Şimdiye değin sen benim dediğimi tutardın, şimdiden sonra ben de senin dediğini tutanm, buyurdu."
Kaynak yok. iftira.


Sayfa 128:
"... Bir zâlim Rabia'yı altı akçaya sattı. Rabia'yı alan kişi ona iş buyurdu. Rabia işe giderken düştü. Elini dayadı. Yüzünü yere koydu:

- Bari Hûda! Atam, anam yoktur, ben esir oldum. Bunun cezasına guşam yoktur amma senin rızanı isterim. Dileğim odur ki sen benden hoşnut olasın, dedi.
Bir ün işitti:
- Ya Rabia! Seni öyle bir mertebeye erdireyim ki gökteki feriştahlar sana gıpta etsinler, dedi..." Kaynak yok.
Bu kitabta, benzer zulümler eksik değil. Meselâ, 5. sahifede 'Veysel Karanî'nin Allah Teâlâ ile bir pazarlığının' diyalogu var. Tabii ilmi bir kaynağı yoktur.

Tezkiretu'l-Evliya Feriduddîn-i Attar'dan Hazırlayan: M. Z. K. Gümüş Neşriyat No.1 Baskı: 1959


Ihyâ-i Ulûmi'd-Dîn -İmâm-ı Gazali -Aîi Arslan

Cild 5, Sayfa 8:
"Rivayet ediliyor ki, Cenab-ı Hak (c.c.) Musa'ya (aleyhisselam) şöyle buyurdu:
-'Ya Musa! Herhangi bir kimse ki, annesine ve babasına karşı iyi davranır, sadece bana isyan ederse, onu mutî kullarımdan yazarım. Ve kim ki, bana itaat eder, babasına ve annesine isyan ederse, onu âsi yazarım.'
Deniliyor ki: Ya'kub (aleyhisselâm), oğlu Yusuf'un (aleyhisselam) huzuruna girdiği zaman, Yusuf (aleyhisselâm) ayağa kalkmadı. Bunun üzerine Cenab-ı Hak kendisine şu vahyi gönderdi:
- Sen baban için ayağa kalkmayı, kendin için bir küçüklük mü sanıyorsun? izzet ve celâlim hakkı için yemin ederim: Bu hareketinden dolayı senin sulbünden bir tek peygamber bile çıkarmayacağım."
Delil yok. Bir de zaif rivayetlerle benzer haksızlıklar yer alıyor bu kitapta. Misal olsun diye (cild 6, sh 10.; cild l, sh. 309.)

Ihyâ-i Ulûmi'd-Dîn İmâm-ı Gazali Tercüme Eden: Aîi Arslan Baskı: 1979 Ihyâ-i Ulûmi'd-Dîn İmâm-ı Gazali Tercüme Eden: Aîi Arslan Baskı: 1979


Tam Müzekkin Nüfus - Eşrefoğlu Rumi - Arslan Yayınları

Sayfa 283:
"... Şeytan:
- Yâ Rabbi! Ben de senden birkaç şey dilerim. Hak Teâlâ buyurdu ki:
• Yâ Mel'un söyle, ne dilersen dile. Şeytan dedi ki:
• Bana asker lâzımdır. Hak Teâlâ buyurdu ki:
• Sokaklarda gezen kadınlar senin askerin olsun.
Şeytan dedi ki:
• Bana duracak yer lazımdır.
Hak Teâlâ buyurdu ki:
• Hamamlar, fıskhaneler sana durak olsun.
Şeytan dedi ki:
• Bana bir yer ver ki benim adamlarım orada bölük bölük dursun. Yalan ve mâlâyanileri varsa o mekânda söylesinler.
Hak Teâlâ buyurdu ki:
• Pazarlar senin ehlinin mekânı olsun. Orada mâlâyani konuşsunlar.
Efendimiz buyurdular ki: Çarşı pazar ehli (eğer ihanet ederlerse) cehennem ehlidir'
Şeytan dedi ki:
• Yâ Rabbî! Bana binmek için eşek gerek.
Hak Teâlâ buyurdu ki:
• Emrimi tutmayan ve namaz kılmayanlar senin eşeğin olsunlar.." Kaynak yok.



Sayfa 269-270 :
"Hz. Eyyûb inlemekte idi: Şeytan o esnada haykırdı. Ve dedi ki:
- Şimdi tam Eyyûb'u aldatmanın zamanıdır. Rab binden uzaklaştırdım. Aralarını ayırdım. Şikâyet et mesini temin ettim. Hak Teâlâ şiddetle buyurdu:
- Ben şikâyet edilecek miyim ki benden şikâyet edersin? İzzetim ve celâlim hakkı için bir daha âh edersen muhabbetimin yardımım senden keserim."
Kaynak yok.


Sayfa 311:
"Hak Teâlâ nefsi yarattığı zaman sordu:
• Ey nefis! Sen kimsin, ben kimim? Biliyor musun?
Nefis:
• Sen sensin, ben de benim diye cevap verdi.

İşte, nefis tâ o zamanda Hak Teâlâ'nın huzurunda senlik benlik davasında bulundu. El'an da bu davasını elinden bırakmadı. Hak (celle ve âlâ) bunun üzerine nefse hışım etti. O hışım kıvılcımlarından cehennem yaratıldı. Hakkın emriyle cehennemi üçbin yıl yaktılar. Öylesine karardı ki cehennemin içinde göz gözü görmez hale geldi. Gayet de sıcak. Hak Teâlâ'nın emriyle nefsi getirdiler. Cehennemin içine attılar, îyice yandıktan sonra çıkarıp Allahu Teâlâ'nın huzuruna getirdiler. Tekrar Hak Teâlâ nefse sordu:
• Ey nefis! Sen kimsin, ben kimim? Yine nefis Hak Teâlâ'ya:
• Ben benim, sen sensin, dedi. Hak Teâlâ yine bu yurdu:
• Bunu bin yıl daha cehennemde yakın!. Tekrar çıkardılar ve kendisinden soruldu. Tekrar eskisi gibi cevap verdi. Tekrar Hakk'ın emriyle bin yıl daha cehennemde yakıldı. Böyle toplam olarak nefs-i emmare üçbin yıl cehennemde yandı. Henüz senlik-benlik davasını elden bırakmadı. Tekrar Hak Teâlâ emretti ki:
• Gidin bunun gıdasını kesin..."
Daha ne iftiralar, ne asılsız diyaloglar var, meselâ bkz. sh. 301-302.

Tam Müzekkin Nüfus - Eşrefoğlu Rumi - Arslan Yayınları Baskı: 1976


Fihi Mâfih - Mevlâna -Maarif Vekâleti Yayınları

Sayfa 192:
"...Yine Yüce Tanrı buyurur ki: Eshab zayıf olduğundan, can korkusundan ve kıskançların kötülüğünden senin adını halkın kulağına gizli gizli fısıldıyorlar. "

Nerede buyurdu? delil yok.

Sayfa 86:
'Tatarlar, padişahlarının yanına dert yanmağa gittiler ve: 'Mahvolduk' dediler. Padişahlan on günlük izin istedi. Bir mağaranın kovuğuna gitti ve tam bir vecd içinde ibadet etti, Allah'a yalvardı. Ulu Tann'dan: 'Senin dileğini, yalvarışlarını kabul ettim. Dışarı çık. Her nereye gidersen, muzaffer ol' diye bir ses işitti, (İşte böyle) Tanrı'nın buyruğu ile çıktıklarından, karşılarında bulunanları yendiler ve bütün yeryüzünü kapladılar."
Geh Allah, geh Tanrı diye verdikleri haberlerin kaynağı yok.

Sayfa 237:
"Bayezid dedi ki: Yarabbi! Ben sana hiç ortak koşmadım.
Tanrı: 'Ey Bayezid süt gecesi de ortak koşmadın mı ve bu süt bana dokundu, demedin mi? Halbuki zarar ve fayda veren benim' buyurdu. Bayezid sebebe baktığı için Tanrı onu müşrik saydı.."
Allah Bayezid'i ne zaman müşrik saydı? Kaynak yok.

Sayfa 171:
"Ulu Tanrı, Bayezid'e: 'Ey Bayezid! Ne istiyorsun?' buyurdu.
Bayezid: 'Bir şey istememeyi istiyorum' (K.K.) cevabını verdi."
Bu diyalogun da kaynağı görülmüyor. Ve aynı kitap sayfa 33'te bir dostunu görmek isteyen ve bu uğurda Allah ile diyalogda bulunan bir kula güya Allah, "eğer onun sana görünmesini istiyorsan başını feda et.." demiş. Hani kaynak? Yine yok.

Fihi Mâfih - Mevlâna - Çeviren: Meliha Ülker Tarıkâhya -Maarif Vekâleti Yayınları -Baskı: 1958


Sohbetname II- İmam Efendi

Sayfa 60:
"Mansur, fani olduktan sonra hak onun lisanından: 'Enelhak' dediği halde Cenab-ı Hak yine razı olmayarak Mansuru dara çektirmiştir. Ya haksız olarak 'ene' diyen ne olur bilmem! Bu sözümü Vahdetciler duysunlar. Bazı zevat 'ene' dediklerinden Cenab-ı Hak onlara: 'Kulum sözünde doğrusun lâkin bu işi hoş etmedin' diye emir buyurduğu mervidir."
Hani kaynak; nereden mervidir? Yok.

Sayfa 128:
"Hz. İsa (a.s.) hasta olduğu zaman, ilâç tavsiye etmişler kabul buyurmamış ve Cenab-ı Hakka arzetmiş ve Cenab-ı Hakk:
'Ya îsâ! Ben senin için sebebleri kaldırmam' diye emir buyurmuştur." Kaynak yok.

Sohbetname II- İmam Efendi -Hazırlayan: Cemalettin Emiroğlu Baskı: 1984.


Halkadan Pırıltılar- Necip Fazıl Kısakürek- Türk Neşriyat Yurdu -Baskı: 1948

Sayfa 180:
"Birgün Horasan'daki büyük velinin huzurunda Mansur'un (Hallaç) bahsi geçti. Ahî Ali'nin sualine Horasan büyüğü cevap verdi:
- Birgün murakabede Mansur'u yüksekler yüksekliğinde buldum ve Allah'a yalvardım: 'Ya Rabbi! Bu ne sır ve hikmettir ki, Firavun da, Mansur da Hüdalık davası ettikleri halde birinin ruhunun yükseklerde, öbürünün ki de aşağılıklardadır?' Hitap geldi:
'Firavun, sadece kendisini görerek, kendisine nisbet ederek o lafı söyledi; Mansur ise bizden başka hiçbir şeyi görmeyerek ve kendisine nisbet şuurunu kaybederek... Artık farkı sen anla!.."
Kaynak yok. Bu eserde kaynaksız olarak Allah adına konuşturulmuş hayli söz var. Meselâ, bir zâtın bağlılarının "Cehennemden kurtuluşunu" haber alması ( sh. 210) ve meselâ, güya Allah Mansur hakkında, "Kendi sırrımı ona açtım; o herkese gösterdi..." demiş. Bu uydurmayı, insan rüyada da görse söylemekten çekinir. (sh. 61)

Halkadan Pırıltılar- Necip Fazıl Kısakürek- Türk Neşriyat Yurdu -Baskı: 1948


Mektûbât -İmam-ı Rabbânî Ahmed Farukî Serhendî -Tercüme: Hüseyin Hilmi Işık

Sayfa371:
".. Çok zaman sonra, AllahuTeâlâ, merhamet ederek, bu mes'elenin (bir çeşit kâfirin ebediyette halinin ne olacağı konusu) hallini ihsan eyledi. Şöyle bildirdi kî, bu (tür) kâfirler, ne Cennette, ne Cehennem'de kalmayacak, âhirette dirildikten sonra, hesaba çekilip, kabahatlari kadar mahşer yerinde azâb çekeceklerdir. Herkesin hakkı verildikten sonra, bütün hayvanlar gibi, bunlar da, yok edileceklerdir..."

Böyle olacağını, Allah "şöyle bildirdi" deniyor. Hani bu bildirinin kaynağı? Yok.

Mektûbât -İmam-ı Rabbânî Ahmed Farukî Serhendî -Tercüme: Hüseyin Hilmi Işık


Otuz Ramazan Otuz Mev'iza - Yakup Altın -Salah Bilici Kitabevi Yayınları -Baskı: 1968

Sayfa 119:
"Bir gün îsâ (aleyhisselâm) Cenab-ı Hakk'a ciddi bir şekilde ibadet eden bir kavme uğradı. Baktı ki, çoluk çocuk toplanmış (....) refah içinde yaşadıklarını gördü. Ne iyi diyerek oradan uzaklaştı. Bir zaman sonra Hz. İsa oraya uğradı. İlk gördüğünden hiçbir şey kalmamış, orası bir harabelik olmuştu. Bunun üzerine Hazreti îsâ: Ya Rabbi! Bu ne hal? Ne oldu bunlara? Yoksa bunlar namızımı terketti, neden bunları helak ettin? deyince kendisine şu vahy geldi:
Ey Isâ! Onlar namazlarını terketmediler, bana isyan da etmediler. Fakat onların kullandıkları sudan, bir beynamaz elini yüzünü yıkadı. O suda onların diyanna ulaştı, bunun için ben, onları helak ettim, buyurdu."

Vaiz efendi namazsızlığın fecaatim söyleyecekse, Allah'a iftira etmesine gerek var mıydı? Kaynak yok.

Otuz Ramazan Otuz Mev'iza - Yakup Altın -Salah Bilici Kitabevi Yayınları -Baskı: 1968


Rehber ilmihâli -E. Müftü Hasan Yavaş -Hakikat Kitabevi (Türkiye Gazetesi) -Baskı: 1986

Sayfa 345:
"... Sevgili Peygamberimiz kızı Fatıma'nın evlenme çağına girdiğini müşahede etti. Eğer annesi hayatta olsa idi, şimdi çehizini hazırlardı, diye düşünürken Cebrail aleyhisselâm gelip dedi ki:
- Yâ Rasullallah! Hak Teâlâ hazretleri sana selâm ediyor. Hiç merak etmesin. Kızı Fatıma'nın bütün ihtiyaçlarını, elbiselerini Cennet'ten temin edip, yakında Mü'min ve sadık bir kulumla evlendireceğim, buyurdu.
Rasûlullah Efendimiz, bu sözleri duyunca şükür secdesi yaptı. Cebrail (aleyhisselam) geri döndü. Elinde bohça ile örtülü bir altın tepsi ve yanında bin melek vardı. Arkasından Mikâil, israfil ve Azrail (aleyhisselam), üzeri bohça ile örtülü bir altın tepsi ve ta'zim için herbiri bin melek ile geldi. Peygamber Efendimiz bunlan görünce buyurdu ki:
- Ey kardeşim Cebrail! Hak Teâlâ'nın emri nedir? Bu altın tepsiler nelerdir?

Cebrail (aleyhisselam) cevap verdi:
• Ey Allah'ın Rasûlu! Allahu Teâlâ sana selâm ediyor. Ben Habibimin kızı Fâtıma'yı, Ali'ye verdim. Arş-ı A'zam'da nikâh etsin. Tepsilerin birinde Cennet elbiseleri vardır. Onu Fâtıma'ya giydirsin. Diğer tepsilerde Cennet yemekleri vardır. Onlar ile eshabına ziyafet versin!
Rasûl-i Ekrem Efendimiz bu müjdeyi işitince Hazret-i Fâtıma'ya müjde götürdüler. Fâtımatu'z-Zehra razı olmadı. Hemen Cebrail (aleyhisselam) gelip buyurdu:
• Yâ Rasûlallah! Allahu Teâlâ buyuruyor ki, Fâtıma dörtyüz akçaya razı olmuyorsa, dörtbin akça olsun!
Hazret-i Fâtıma'ya bunu haber verdi. Yine razı olmadı. Cebrail (aleyşhisselâm) yine geldi. Dörtbin altın emir olunduğunu haber verdi. Hazret-i Fâtıma dörtbin altına da razı olmadı. Rasûllullah Efendimiz, kızının yanına vardı, esas maksadının ne oluğunu sordu. Hazret-i Fâtıma dedi ki:
- Babacığım! Kıyamet günü mü'minlerin günahkâr olarından ne kadar kimseye şefaat edersen, ben de o kadar hanımlara şefaat etmek istiyorum, muradım budur.

Rasûlullah Efendimiz kızının isteğini Cebrail'e (aleyhisselâm) bildirdi. Cebrail (aleyhisselâm) Hak Teâlâ'nın Hazret-i Fâtıma'nın arzusunu kabul etiğini, onun da hesap günü ayrıca şefaat edeceğini söyledi."
Kaynak yok.

Sayfa 389:
"Birgün Hazret-i Ali, sabah namazı için mescide giderken bir ihtiyara rastladı, ihtiyarın aksakalına hürmet edip, önüne geçmedi, ihtiyarın arkasından ağır ağır yürüyordu. Mescid kapısına kadar geldiler, ihtiyar içeri girmeyip gitti. Hazret-i Ali bu ihtiyarın hıristiyan olduğunu anladı. Hazret-i Ali mescide girince Rasûlullah Efendimizi Eshab-ı Kiram ile rukû'da eğilmiş buldu. Namaz bittikten sonra Eshab-ı Kiram Rasûlullah Efendimizden birinci rükûda çok beklediklerinin sebebini sordular. Bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz buyurdu ki:

(Adet olan teşbihi yapıp rükudan kalkacağım zaman Cebrail (aleyhisselâm) Sidretü'l-Münteha'dan süratle geldi. Başımı tutarak rukû'dan kalkmama engel oldu. Bunun hikmetinin ne olduğunu da bilmiyorum.) O sırada, Allahu Teâlâ da Cebrail'e (aleyhisselâm) buyurdu ki: 'Ey Cebrail! Habibime söyle, rükû'da beklemesinin hikmetini bildir de, Ashabına sırnnı açıklasın!) Hemen Cebrail (aleyhiselâm) Rasûlullah Efendimizin huzuruna gelerek:
- Yâ Rasûlallah! dedi. Siz, rukû'dan kalkacağınız zaman, Allahu Teâlâ, 'Git Habibimin sırtını tut ta rukû'dan kalkmasın. Çünkü sevgili kulum Ali, yolda rastladığı bir ihtiyarın aksakalına hürmet ederek yavaş yürüyor, cemaat sevabından mahrum olmasın! bu yurdu"
Nerede buyurdu; tabii bir kaynak yok. Allah'a ve Rasûlü'ne iftira...

Sayfa 256:
"...Cebrail Aleyhiselam isimli melek göründü. Peygamber Efendimize şunları söyledi:
- Ya Rasulallah Hak Teâlâ'nın selamı var. Eğer Pey gamberin Mağara arkadaşı Sıddık; bir kere daha 'Allah' deseydi; 'Yüceliğim' hakkı için bütün şehitleri diriltirdim..."
Kaynak yok.


 
Üst Alt