Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Emekli Maaşı

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İnsanın başına gelince daha derin düşünmek zorunda kalıyor. Yakın zamanda BağKur emeklisi olacağım. Zahir emeklilik maaşı verecek devlet. Bu BağKur işi devletin, ticaret yapan herkesi kanun zoru ile bağladığı bir müessese. Bizde hasbel kader bu müesseseye bağlandık. Belli seneler takdir edilen ücreti yatırdık. Bu müessesenin amacı esnafdan belli sene aldığı paraları daha sonra, emekli ettikten sonra, bir ömür, o da yetmez öldükten sonra eşine ve çocuklarına emekli maaşı diye vermek...

Bilindiği kadarı ile bu BağKur müessesesinin (şimdi hepsi SGK olmuş herhalde) topladığı bu paraları her hangi bir ticaret yolu ile artırmadığı malum. Onunda tek artırma yolu bir çoğunun olduğu gibi faizli işlemler.

Şimdi ben diyelim ki bu müesseseye bu güne kadar 20.000 TL yatırdım. Bu müessesede bana her ay 1000 TL verecek. Bu benim yatırdığım 20.000 TL 20 ayda tamamlanacak ama o bana vermeye devam edecek. Peki bu benim emekli olana kadar yatırdığım 20.000 TL den gayrısı/fazlası malum müessesece nasıl kazanılıyor da bana veriliyor?

Ben bu fazla/artan paraya faizden başka bir ad bulamadım. Sizlerlede paylaşmak istedim, ne dersiniz?
 

gönül dostu

New member
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
688
Tepkime puanı
1,074
Puanları
0
Yaş
38
Abicim nacizane bu konu hakkında benim görüşümü bildirmek istedim.Devlet senden aldığı parayı sadece faizle mi değerlendiriyor?Misal yol ,okul,köprü iş merkezleri hastaneler gibi bir çok şeyle değerlendirmiyor mu?
Tabiki sadece faizle değerlendirmiyo bu değerlendirmeler bir şekilde ülke ekonomisine yatırım olarak dönüyor ve bu yatırımın karşılığı olarak gene halktan sürekli bir gelir elde ediyor ve bunu sanada yıllarca işlettiği paranın karşılığı olarak veriyor.
Bu aslında şuna benziyor biraz. Misal siz taksitle bir dükkan aldınız.Bedelini taksitle ödüyosunuz.ödedikten sonra o dükkan sizin oldu .tapusunu aldınız ve kiraya verdiniz.siz ölünceye kadar o dükkanın kirası sizindir .siz öldükten sonra da eşiniz ve çocuklarınıza kalır.onlar kirayı almaya dewam ederler .
baştada dediğim gibi benim bu konudaki nacizane fikrim bu doğrultuda.Yanlışım varsa düzeltiniz lütfen..
Selam ve duayla..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Abicim nacizane bu konu hakkında benim görüşümü bildirmek istedim.Devlet senden aldığı parayı sadece faizle mi değerlendiriyor?Misal yol ,okul,köprü iş merkezleri hastaneler gibi bir çok şeyle değerlendirmiyor mu?
Tabiki sadece faizle değerlendirmiyo bu değerlendirmeler bir şekilde ülke ekonomisine yatırım olarak dönüyor ve bu yatırımın karşılığı olarak gene halktan sürekli bir gelir elde ediyor ve bunu sanada yıllarca işlettiği paranın karşılığı olarak veriyor.
Bu aslında şuna benziyor biraz. Misal siz taksitle bir dükkan aldınız.Bedelini taksitle ödüyosunuz.ödedikten sonra o dükkan sizin oldu .tapusunu aldınız ve kiraya verdiniz.siz ölünceye kadar o dükkanın kirası sizindir .siz öldükten sonra da eşiniz ve çocuklarınıza kalır.onlar kirayı almaya dewam ederler .
baştada dediğim gibi benim bu konudaki nacizane fikrim bu doğrultuda.Yanlışım varsa düzeltiniz lütfen..
Selam ve duayla..

Çok teşekkür ederim. Hadiseye bu cihetten bakmak kuvvetli bir hüsnü zan ki insan da ilk, evvel böyle bakmak istiyor.

Sizin bu yazınızdan sonra sosyal güvenlik sistemleri, bireysel emeklilik sistemleri ve sigortacılık sistemleri üzerinde imkanlarım dahilinde bir kez daha araştırmalar yaptım.

Bu sistemlerin hepsinin, kesinti yaptıkları paraları muhtelif faiz döngüleri içerisinde çevirmekte ve çoğaltmakta olduklarını gördüm. Yani sizin buyurduğunuz gibi, bu paralar hususen ticari bir faaliyette kullanılmıyor, BağKur lu dan yada SSK lıdan kesilen paralar Boğaziçi Köprüsünün yapımında kullanılarak, daha sonra bu köprünün kazancı emeklilere dağıtılmıyor. Devlet kurumlarının bütçeleri ayrılıyor ve bu bütçe kendi içlerinde değerlendiriliyor. İşin en bariz olan tarafı ise zaten devletin finansal işlemlerinde faizin olmazsa olmaz kural olduğu. Dolayısı ile zaten bu faiz her tarafa da yayılmış oluyor. Mesela devlet tahvil satıyor faiz veriyor, Merkez Bankası para satıyor faiz alıyor, Ziraat Bankası, Halk Bank, Vakıflar Bankası keza bu faiz sisteminin baş aktörlerinden.

Az önce belirttiğim gibi zaten bu sistemin kuralı, kesinti yapılan paraların uzun seneler faizli enstrümanlarla çoğaltılıp belli bir dönemden sonra "emekli maaşı" diye dağıtılmasıdır. Burada sizin dediğiniz gibi olmasını çok isterdik, yani devlet bu topladığı paraları basiretli bir tüccar gibi çalıştırıp, çoğaltıp dağıtsa... Nerede, devletin ticaret yapan kurumlarının hepsinin durumu ortada...

Bu değerlendirmeler ışığında müteala etmeye devam edelim inşallah...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Bence emeklilik maaşına bu yönde bakmak doğru değil.
Sosyal devlet anlayışı kapsamında değerlendirmeli. Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak yıllarca bu ülkeye hizmet verip, vergi verip ve vermeye devam ediyorsam devletin de sosyal devlet olarak bana bakması ve geçimimi sağlaması gerekir.
Keza 20.000 TL, 20 ayda bitse de siz devlete vergi vermeye devam ediyorsuz. Nasıl? Aldığınız, kullandığınız, sahip olduğunuz herşeyde vergi veriyorsunuz. Bu vergilerinizin karşılığını da hizmet olarak ve maaş olarak alıyorsunuz. Ayrıca 20.000 TL ödediniz ama karşılığında 20 ay 1000 TL olarak bunun iade edilmesi ancak paranızın alım gücünün aynı kalması şartı ile doğru orantılıdır. Yüksek enflasyonlu dönemlerde enlasyonun %100 leri aştığı dönemlerde eğer ödediğiniz kadar iade alırsanız hakkınızın karşılığını da almamış olursunuz.

Selam ile,
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Siz; devletin bekası için fedakarlıkta bulunmanız nedeni ile; devlet de sizin çalışamayacak yaşa gelmenizden dolayı (Çok şükr elden ayaktan düşmüş değilsiniz gerçi) sizin bekanız için sizden bugüne kadar aldığı prim, vergi, harç, komisyon vs. gibi unsurlarınızın karşılığı olarak yaptığı taahhüdü yerine getiriyor.

Eğer ki; alacak-borç dengesi içersinde olaya bakılacak olursa, sizin bazen zor şartlar altında ödediğiniz primin dahi karşılığı olmaz bu ödediği emekli maaşı. Nerde kaldı aldığı vergiler,harçlar komisyonlar vs.

Sosyal devlet, üniter devlet ve/veya hangi isim altında olursa olsun, ne tür devlet olsada size bakmakla yükümlüdür. Devlet olmanın gereğidir bu. Bütün devletler hakkaniyetli hukuk ölçüsünde görünen sistemlerini, şeriat devletinin kendi insanlarına uyguladığı sistemi bir başka isim altında uygulamaktadır. Burada asılolan kendi vatandaşını muhtaç hale geldiği zaman, nasıl ki vatandaşı yeri geldiğinde askere gitmiştir, yada savaşa hiç düşünmeden katılmış canını ortaya koymuştur veya doğal bir afette gönüllü yardımseverliği ile devletine yardımcı olmuştur veya komşusunun evini soyan hırsızın peşinden 1 km. koşup hırsızın yakalanmasına yardımcı olmuştur, bu minvalin karşılığında devlette çalışamayacak yaşa gelmiş vatandaşını koruyup gözetmek ile mükelleftir. Devlet olmanın gereğidir bu.

Gönlünüz rahat, içiniz huzur dolu inşaallah emekli aylığınıza hak kazanıp almaya başlarsınız. ananızın ak sütü gibi de helaldir. Çünkü, siz devletinize her türlü bu saydığımız hizmeti ifa ederken, devlette de sizlerin bu hizmetleriniz karşılığı vefa ve taahhüdünü yerine getiriyor. Sadece sözünü tutuyor.

Faiz hükmüne de giremez, çünkü siz prim ödemeye başlarken "ey bekir! bana her ay şu kadar prim vermeye başladın, 25 yıl sonra da ben sana (örneğin) 750 TL emekli maaşı vereceğim" diye bir taahhüdde bulunmadı. Sadece bana 25 yıl prim öde, vergini, stopajını vs. bunun gibi kanunlarımda belirlenen vergi ve yasal kesintilerimi de öde, emekli olduğun zaman bende sana bakmayı, sosyal ihtiyaçlarını ücretsiz görmeyi (bazı ilaçlar emekli olunca ücretli kısıma giriyor gerçi :) ) taahhüd ediyorum diyor. Ve sözünü tutuyor. Oalyın özü bu değerli kardeşim.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Evvela teşekkürler, bu konuda müjdeli haberler sevindiriyor, baştan söylemek lazım:)

Ama, aşağıda ki gerekçeleri sorgulamak ve cevap almak istiyorum sevgili radikal

Siz; devletin bekası için fedakarlıkta bulunmanız nedeni ile; devlet de sizin çalışamayacak yaşa gelmenizden dolayı (Çok şükr elden ayaktan düşmüş değilsiniz gerçi) sizin bekanız için sizden bugüne kadar aldığı prim, vergi, harç, komisyon vs. gibi unsurlarınızın karşılığı olarak yaptığı taahhüdü yerine getiriyor.

Bu kısım çok önemli bir nokta. Eğer yukarıda ki gerekçeler nedeni ile konulan bir akid ise emeklilik hay hay, yırttık diyeceğiz. Bu noktada bilginize baş vuralım. BağKur SSK gibi kurumların akitleri bu şekildemidir yoksa böyle mi görmek istiyoruz?


Eğer ki; alacak-borç dengesi içersinde olaya bakılacak olursa, sizin bazen zor şartlar altında ödediğiniz primin dahi karşılığı olmaz bu ödediği emekli maaşı. Nerde kaldı aldığı vergiler,harçlar komisyonlar vs.


Zor şartlar altında ödemediğimizi düşünürsek?


Sosyal devlet, üniter devlet ve/veya hangi isim altında olursa olsun, ne tür devlet olsada size bakmakla yükümlüdür. Devlet olmanın gereğidir bu. Bütün devletler hakkaniyetli hukuk ölçüsünde görünen sistemlerini, şeriat devletinin kendi insanlarına uyguladığı sistemi bir başka isim altında uygulamaktadır. Burada asılolan kendi vatandaşını muhtaç hale geldiği zaman, nasıl ki vatandaşı yeri geldiğinde askere gitmiştir, yada savaşa hiç düşünmeden katılmış canını ortaya koymuştur veya doğal bir afette gönüllü yardımseverliği ile devletine yardımcı olmuştur veya komşusunun evini soyan hırsızın peşinden 1 km. koşup hırsızın yakalanmasına yardımcı olmuştur, bu minvalin karşılığında devlette çalışamayacak yaşa gelmiş vatandaşını koruyup gözetmek ile mükelleftir. Devlet olmanın gereğidir bu.

Muamma 1- Ama devlet herkese bakmıyor...

Muamma 2- Ve devlet bu emeklilik ücretini sizin ödediklerinizle belli bir kıyas içinde size ödüyor, standart yok.

Muamma 3- Ayrıca devlet çalışmanın karşılığını maaş ile ödemiyor mu?

Muamma 4- Ücret bordrosunda net maaş, vergi, harç, sosyal güvenlik kesintisi miktarları ayrı ayrı yazılıyot. Bu durumda bunu komple bir akit gibi nasıl görebiliriz?



Gönlünüz rahat, içiniz huzur dolu inşaallah emekli aylığınıza hak kazanıp almaya başlarsınız. ananızın ak sütü gibi de helaldir. Çünkü, siz devletinize her türlü bu saydığımız hizmeti ifa ederken, devlette de sizlerin bu hizmetleriniz karşılığı vefa ve taahhüdünü yerine getiriyor. Sadece sözünü tutuyor.


Hani biz vatanımıza askerlik ve sair hizmetleri yaparken, bu şekilde bir karşılık beklemek/almak yakışıklı olur mu? Hem o da bizi koruyor, toprağından suyundan istifade ettiriyor ve saire...

Hem bu vatana da devlete türlü hıyanetlikler içinde olanları da bu maaşta kimse ayırd etmiyor...


Faiz hükmüne de giremez, çünkü siz prim ödemeye başlarken "ey bekir! bana her ay şu kadar prim vermeye başladın, 25 yıl sonra da ben sana (örneğin) 750 TL emekli maaşı vereceğim" diye bir taahhüdde bulunmadı. Sadece bana 25 yıl prim öde, vergini, stopajını vs. bunun gibi kanunlarımda belirlenen vergi ve yasal kesintilerimi de öde, emekli olduğun zaman bende sana bakmayı, sosyal ihtiyaçlarını ücretsiz görmeyi (bazı ilaçlar emekli olunca ücretli kısıma giriyor gerçi :) ) taahhüd ediyorum diyor. Ve sözünü tutuyor. Oalyın özü bu değerli kardeşim.

Bu dedikleriniz belki hissen öyledir ama dediğiniz gibi yazılı bir kayıt var mı bu konuda? Yazılı bir akit yoksa, muhtelif konularda da "ben böyle görüyor ve kabul ediyorum" mantığı geçerlimidir?

Sosyal güvence kurumları paqraları çeşitli faiz sistemleri ile çoğaltmıyor mu? Eğer çoğaltıyorsa bu faiz kime dokunur? Eğer sadece devlete dokunuyor derseniz, devletlerin faiz alması/vermesi mubahmıdır?



Baki selam ile
:)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bence emeklilik maaşına bu yönde bakmak doğru değil.
Sosyal devlet anlayışı kapsamında değerlendirmeli. Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak yıllarca bu ülkeye hizmet verip, vergi verip ve vermeye devam ediyorsam devletin de sosyal devlet olarak bana bakması ve geçimimi sağlaması gerekir.
Keza 20.000 TL, 20 ayda bitse de siz devlete vergi vermeye devam ediyorsuz. Nasıl? Aldığınız, kullandığınız, sahip olduğunuz herşeyde vergi veriyorsunuz. Bu vergilerinizin karşılığını da hizmet olarak ve maaş olarak alıyorsunuz. Ayrıca 20.000 TL ödediniz ama karşılığında 20 ay 1000 TL olarak bunun iade edilmesi ancak paranızın alım gücünün aynı kalması şartı ile doğru orantılıdır. Yüksek enflasyonlu dönemlerde enlasyonun %100 leri aştığı dönemlerde eğer ödediğiniz kadar iade alırsanız hakkınızın karşılığını da almamış olursunuz.

Selam ile,


Sağolun...
Peki sosyal devlet kapsamında bakmamızı şartmıdır/kuralmıdır yoksa ihtiyaç mı?

radikal e sorduğum sorunun bir benzeri de size. Devletin böyle bir mükellefiyeti var ve bu nedenle yapıyor diyorsanız

neden belli yıllar ücret alıyor?

neden bu ücretini aksatana faiz/ceza uyguluyor

neden kişi piri fani bile olsa bu ödeme sürecini tamamlamamışsa maaş vermiyor?


Devlet, sosyal devlet olması gereği yaşlı, sakat, kaydi fakir vatandaşlarına zaten türlü yardımlar yapıyor. Bunlarla emekli maaşı özdeşleştirilebilinir mi?
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Sağolun...
Peki sosyal devlet kapsamında bakmamızı şartmıdır/kuralmıdır yoksa ihtiyaç mı?

radikal e sorduğum sorunun bir benzeri de size. Devletin böyle bir mükellefiyeti var ve bu nedenle yapıyor diyorsanız

neden belli yıllar ücret alıyor?

neden bu ücretini aksatana faiz/ceza uyguluyor

neden kişi piri fani bile olsa bu ödeme sürecini tamamlamamışsa maaş vermiyor?


Devlet, sosyal devlet olması gereği yaşlı, sakat, kaydi fakir vatandaşlarına zaten türlü yardımlar yapıyor. Bunlarla emekli maaşı özdeşleştirilebilinir mi?

Sosyal devlet kapsamında bakmamız şart değil tabi. Ancak burada devletin görevlerinden birinin de milletinin refahını, huzurunu, güvenini ya da güvenliğini sağlamak olarak düşünürsek ister adına sosyal devlet deyin ister devletin görevi deyin sonuç değişmeyecektir. Devletin varlığını sürdürebilmesi milletinin varlığını sürdürebilmesine bağlıdır. Milletin varlığını sürdürebilmesi de onun yaşaması için gerekli olacak minimum yaşam şartlarının sağlanmasına bağlıdır.

Sorduğunuz sorularda haklısınız, olmaması gerekir. Zaten söylemek istediğimiz emekli maaşının haram olmadığı yönündedir. Yoksa elbette bazı aksaklıklar ve eksiklikler vardır. Fakat bu aksaklıkları öne sürüp emekli maaşı hakkında olumsuz yargıda bulunmak doğru değil bence.

Primini aksatana faiz/ceza uygulaması ya da ödeme sürecini tamamlayamayana maaş vermemesi konularında sizinle aynı fikirdeyim fakat A kişisi primini aksatmış ya da eksik ödemiş ve bunun sonucunda cezalı ödemek zorunda kalması ya da emekli maaşını alamaması primini aksatmadan ödeyen B kişinin hakkına mani olmamalı. Elbette A kişisinin de hakkı vardır, bu dünyada alamıyorsa bile Allah ahirette hakkını eksiksiz teslim edecektir.

Devletin sakat, yaşlı ya da fakirlere yardımlar yapması ile emekli maaşı özdeşleştirilemez elbette. Bu yardımları zenginin (devletin) fakire yardımı (sadaka) şeklinde düşünmek yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum. Emekli kişi de yıllarca çalışmış ve bir birikimin karşılığında maaş bağlanmış, evet belki bu birikim zorunlu yaptırılmış bir birikim fakat zorunluluk olmasa kim böyle bir birikim yoluna gider. Zaten insanlar zar zor geçinen maaşlarla hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Ve siz zaten bu birikimi param faizde çoğalsın diye yapmıyorsunuz yarın yaşlandığınızda hayatınızı kimseye muhtaç olmadan idame ettirebilmek için yapıyorsunuz. Bu kazanç da günümüz şartlarına baktığınız yetmiyor bile. Kaldı ki o emekli maaşınızla hala vergi vermeye devam ediyorsunuz. Evinize bir ihtiyaç maddesi alıyorsunuz KDV ödüyorsunuz. Emlağınız varsa emlak vergisi ödüyorsunuz, aracınız varsa yine vergi ödüyorsunuz, çöpünüz için çöp vergisi ödüyorsunuz, vs...

Yani emekli de olsanız devlet sizden vergi almam demiyor :) siz de emekli maaşını almazsanız bu devran nasıl döner :)

Aslında bu konudan sigortacılık haram mıdır değil midir gibi bir konu da çıkıyor. Onu da ayrı bir başlık altında münazara ederiz inşallah.

Selam ile,
 
Son düzenleme:

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu kısım çok önemli bir nokta. Eğer yukarıda ki gerekçeler nedeni ile konulan bir akid ise emeklilik hay hay, yırttık diyeceğiz. Bu noktada bilginize baş vuralım. BağKur SSK gibi kurumların akitleri bu şekildemidir yoksa böyle mi görmek istiyoruz?


Devlet; Anayasa ile yönetilir. Anayasa içerisinde yazılı maddeleri de Kanunlar ile yürütür. Bu kanunlar ve yönetmelikler hem vatandaşı için hem de kendisi için bağlayıcıdır. Ödev ve yükümlüklerini tehir edemez, erteleyemez ve savsaklayamaz.

Madde 5 – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

Bu ödevlerini ve hizmetini yerine getirmek için Bakanlar Kurulu kararı ile uygun ve gerekli gördüğü alanlarda Kurum ve kuruluşlar tayin ederek yükümlülüğünü ve hizmetini Kanunlar çerçevesinde yerine getirir. Bu kanun ve yönetmelikler de her iki taraf için bağlayıcıdır.

Madde 11 – Anayasa hükümleri, yasama, yü­rüt­me, yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.

Sağlık ve emeklilik için gerekli olan Kurum'un kurulması ve işleyişi, temel görev ve ödevleri için kurulan Anayasal dayanak aşağıda belirtilmiştir.

Madde 60 – Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri a­lır ve teşkilâtı kurar.


Devlet bu Anayasal madde ile vatandaşına hizmet vermesi amacı ile Bağ-kur ve S.S.Kurumu'nu kurmuştur. Bu Kurumların kurulmasının temel amacına yönelik yasal dayanak aşağıda olduğu gibidir:


MADDE 1 — Bu kanunda yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulamak ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olmak üzere, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu kurulmuştur.

Kurum kısaca "Bağ-Kur" diye anılır.


Bağkur'un kendi temel tüzüğü de, bu Anayasal maddenin gereğini yerine getirmek amacı ile hazırlanır ve uygulamaya konulur. Bağkur'un meydana gelmesine olanak sağlayan ve kimlerin nasıl ve ne şekilde emekli olacağına yönelik konular Bağkur kanununda belirtilen maddelerde yazılıdır. Sizin için gerekli madde aşağıdaki gibidir:


MADDE 24 — (3165 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen şekli) Aşağıda sayılan sigortalılar hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu Kanunda yazılı şartlarla sosyal sigorta yardımları sağlanır.

I — Sigortalı sayılanlar:

Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;

a) Esnaf ve Sanatkârlar, tüccar sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve mühendisler sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyoncuları gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,
b) Kollektif şirketlerin ortakları,
c) Adi Komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları,
d) Limited şirketlerin ortakları,
e) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları,
f) Donatma iştirakleri ortakları,
g) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları,
Bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.



Bu Anayasal maddeler ile yürütmelikte olan Kanunlar devlet ile vatandaşı arasında yapılan bir nevi akit sözleşme hükümlerine girer. Çünkü devlet; vatandaşı için vardır ve vatandaş ta devletin bekası için vardır.

Zor şartlar altında ödemediğimizi düşünürsek?

Bu da sizin kurduğunuz ticarethanenin karlı olduğunu gösterir. İlla emekli maaşı almak için zor şartlar altında çalışmanız ve kıt kanaat geçinerek o şekilde ödemiş olmanız gerekmiyor. Önemli olan yükümlülüğünüzü yerine getirip getirmediğiniz. yani bu işi savsaklayıp savsaklamadığınız konusudur.


Muamma 1- Ama devlet herkese bakmıyor...

Devlet kanunlar önünde herkesin eşit olduğunu söylüyor. Yoksul ve düşkünlere bakmak için vergiler aldığını söylüyor. Eğer alınan vergiler ile yoksul, düşkün ve miskinlere bu yönlerde aş, sağlık ve barınma gibi temel görevlerini yerine getirmiyor ise, bu o an için sorumlu hükümetin görevini savsakladığı anlamına gelir. Anayasal suç işlediği meydana çıkar. Bu maddeler her konuda aynı derecede her iki tarafı da bağlayıcıdır. Buraya bütün anayasayı yazdırma şimdi sevgili Bekir kardeşim :)

Sadece bir örnek vereyim. Sizin seyahat özgürlüğünüz vardır. Bu özgürlüğünüze sekte vuran, engelleyen dolmuşçu dahi, Anayasal suç işlemiş olur. Bu suçun oluşmasına sebep veren hükümetin uygulamalarından dolayı da hükümette aynı oranda bu suça ortaktır.

Muamma 2- Ve devlet bu emeklilik ücretini sizin ödediklerinizle belli bir kıyas içinde size ödüyor, standart yok.

Standart olmasını isterseniz fiks menüye tabi olursunuz. :) Yani Kurum her yıl basamak değerlerine düşen tutarı ne açıklamış ise o rakamı yatırır gerisi ile ilgilenmezsiniz. Fakat bazı mükellefler basamaklarını yüksek olarak gösterir ve primi de o oranda yüksek öder. Siz örneğin aynı anda bir başkası ile işe başlamış olsanız o kişi ilk basamaktan 200 TL öderken, siz direk bir sonraki basamaktan prim ödemenizi başlatsanız o takdirde 280 TL ödeyeceksiniz. Basamak bir üst basamağa çıktıkça aynı oran aranızda devem edip gidecektir. Son basamakta siz örneğin 6 yıl aynı primi ödemiş olacaksınız fakat diğeri hem sizden az prim ödemiş bu yıla kadar hem de son bekleme basamağını da sizden (onunda 3 yıl beklediğini düşünecek olursak) daha az yatırmış olacak. Bu neden ile standart beklenmesi düşünülemez.

Muamma 3- Ayrıca devlet çalışmanın karşılığını maaş ile ödemiyor mu?

Devlet; kendi kurumunda çalışanlar için emekli sandığı kurarak aynı sistemi burada oluşturuyor. Ve bu sandığa her ay aldığı maaştan prim gibi bir tutarı sosyal güvence adı altında keserek aktarıyor. Devlet memuru Tevkif usulu yasal kesintiye tabidir. yani henüz maaşı eline geçmeden yasal kesintileri kesilir ve eline kesintiler sonrası kalan net miktar kalır. Oysa; esnaf devletten herhangi bir maaş almamaktadır. Buna rağmen gelir vergisi, stopaj adı altında bir sürü vergiyi de ayrıca ödemek zorundadır.
O yüzden devlet bu çalışmaların karşılığında herhangi ekstra bir ücreti kimseye ödemeiyor. Bilakis; çalışanın hakettiği tutardan kesintiler yapıyor. Yani sizin sorunuzun tam tersi bir durum sözkonusu.

Muamma 4- Ücret bordrosunda net maaş, vergi, harç, sosyal güvenlik kesintisi miktarları ayrı ayrı yazılıyot. Bu durumda bunu komple bir akit gibi nasıl görebiliriz?

Siz; Devlet kurumunda göreve başlamak ile zaten bu kesintileri baştan kabul etmiş oluyorsunuz. Örneğin devlet memuru olabilmeniz için Devlet memurluğu görevinde çalışacak olanlar için bağlayıcı bir madde var bilirsiniz 657 nolu kanun. Siz bu kanuna haiz iseniz, devlet sizi işe alıyor ve çalışma kurallarının yanı sıra çalışma sözleşmesi imzalatıyor. Yani sizin ile bir nevi akit yapıyor. Hem yetkilerinizin nereye kadar gittiğini belirtiyor hem de size sınırlarınız gösteriyor. Ne yaparsanız suç olur ne yapmazsanız görevi savsaklama olur bütün bunları her kurum kendi yönetmeliğine göre hazırlayarak personeline imzalatıyor. Yani bir nevi sizin ile akit yapıyor. Bunların karşılığında maaşını ne şekilde nasıl ödeyeceğini de belirtiyor. Kesintilerini belirtiyor. Siz, çalışmaya başlamak ile bütün bunları kabul etmiş oluyorsunuz, aynı oranda Kurum da sizi çalıştırmaya başlamak ile aynı ödevin altına girmiş oluyor. Her iki taraf içinde bağlayıcı hükümler bulunan sözleşme, anlaşma, senet, akid vs. her ne varsa hepsi bunun içinde dahildir. O neden ile maaşınızda yapılan kesintilere itiraz etme hakkınız olmadığı gibi, ilerde emekli olduğunuzda kesintilerinizden ve uzun yıllar hizmet etmenizden dolayı devletin size emekli aylığı bağlamama gibi bir hakkı da bulunmamaktadır.


Hani biz vatanımıza askerlik ve sair hizmetleri yaparken, bu şekilde bir karşılık beklemek/almak yakışıklı olur mu? Hem o da bizi koruyor, toprağından suyundan istifade ettiriyor ve saire...


Devletine askerlik, sivil savunma ve sair hizmetleri ifa ederken en başta belirtmem gerekir ki, siz askerlik hizmetinizi; askeri kuralları öğrenmek, bu becerileri az da olsa görerek bilgi sahibi olmak adına yapıyorsunuz. Devlet, sınırlarını koruyan, savaş gibi durumlarda cepheye göndermek için subay ve astsubay çalıştırıyor. Bu subay ve astsubay her an devletin emri altındadır. Hizmetlidir yani. Tabi bizim ülkemizde bu konu biraz farklı algılanıyor o işin başka tarafı. Hiç bir ülkede 18 ay bedelsiz askerlik diye bir kavram yoktur, olması da düşünülemez. Her ülke kendi vatandaşını askeri konularda eğitmek ve bilgilendirmek amacı ile kısa bir süreliğine askere çağırıyor.1 veya 2 hafta sonunda herkes evine dönüyor. Bizim halkımız ise gönüllü olarak yapıyor bunu .Zaten bu tür bir duygu bizi BÜYÜK DEVLET yapıyor.
İşin diğer yönüne baktığımız zaman, yani toprağından suyundan istifade ettirme yönüne bakacak olursak, toprak zaten ülke olmak için vatandaşına sunmak zorunda. Su yine vatandaşına sunmak zorunda olduğu ödevi. Bunların hepsi doğal kaynak hükmünde. Doğal kaynaklarını sana çok cüzzi bir miktarda 1 defaya mahsus yaptığı altyapı çalışmasından dolayı alabilir. Ama her ay su faturası göndermesi gibi bir düşünce ve uygulama yoktur bunlar için para alması hiç bir kanunda bu güne kadar yer almamıştır. Fakat bizim ülkemizde olan kanun uygulanmaz olmayan kanun var gibi kabul edilip "teamüller böyle" hükmüne sokularak yaptırıma gidilebilir. Bu da bizim ülkemiz ve insanlarına has bir konudur. Örnek verecek olursak su ücreti gibi bir konu hiç bir kanunda yok iken alınır, türban ile ilgili anayasada her hangi bir kanun yokken yasaklanma yoluna ve yaptırımlara gidilir. İnsan hak ve hürriyetine aykırı uygulamaları bir başka ülkede bırakın görmeyi, düşünmek bile ayıplanırken bizde de tam tersi bir durum sözkonusudur. Sonuç olarak, siz kullandığınız suyu dahi devlet haketmediği halde ödediğiniz için, devletin bu konuda sizi bağlayıcı bir hükme girmesi düşünülemez.

Hem bu vatana da devlete türlü hıyanetlikler içinde olanları da bu maaşta kimse ayırd etmiyor...

Devlet adil olmak zorundadır. Kendine hizmet eden vatandaşının maaşını öderken, listede yer alan vatan hainini ayırt edemez. Ta ki vatan hainliği ortaya çıkana kadar da bu uygulamasına kesinti getiremez. İspatlandığı takdirde hem vatandaşlıktan çıkarılır hemde Kanunlarda yer alan cezai müeyyideleri uygular. Bunu bir nevi Allah'ın (celle celaluhu) sistemine de uyarlamamız mümkündür. Rabbimiz müslümanın da kafirin de rızkını her gün veriyor. Bu kafir bana karşı geliyor diyerek kesmiyor. Hesabını göreceği zamana kadar da sabrediyor. zaten bir çok ülkenin anayasa maddeleri Kur'an'ın özünden aparmadır, ama iş şeriat yönetimine gelip dayandığı vakit karşı çıkarlar. Bütün sistemler de bu geçerlidir. İnceleyin, göreceksiniz.

Bu dedikleriniz belki hissen öyledir ama dediğiniz gibi yazılı bir kayıt var mı bu konuda? Yazılı bir akit yoksa, muhtelif konularda da "ben böyle görüyor ve kabul ediyorum" mantığı geçerlimidir?

Bizim mantığımızdan daha ziyade uygulamada olan kanunlar ve maddeler bizim bunları kabul etmemiz için zaten zorluyor. yani biz istesek de istemesek de bu kanun ve yönetmelikler zaten var ve bizler de bazı konulara istemeden de olsa uymak mecburiyetindeyiz.

Sosyal güvence kurumları paqraları çeşitli faiz sistemleri ile çoğaltmıyor mu? Eğer çoğaltıyorsa bu faiz kime dokunur? Eğer sadece devlete dokunuyor derseniz, devletlerin faiz alması/vermesi mubahmıdır?

Sosyal güvence kurumları paralarını faiz ile çalıştırması gibi bir düşüncesi sözkonusu olamaz. Çünkü Kurumun para biriktirme gibi bir mantığı yok. Devlet adına para toplar ve devlet adına maaş öder. Kar amacını güden ise devlettir. Devletin şahsında hükümettir. Bazı hükümetler bunu devletin dış borcu için kullanır, kimi hükümet ise yatırım olarak kullanır. Devletin yaptığı hangi iş olursa olsun illa bir ucundan faize dokunur. Çünkü sistemi faize dayalı sistemdir, faizle borçlanır, faizle borç öder. Yok diyenin alnını karışlarım. Bir tek Erbakan bugüne kadar olan sistemi değiştirmeye çabaladı, ki 10 ay gibi bir sürede işin çehresini değiştirirken; sistem daha fazlasına müsade etmedi ve malum postmoderni devreye soktu. tabi bu işin farklı bir yönü, siyaset konularına giriyor diye söylemeden de geçemeyeceğimiz çok önemli bir konudur.

Bireysel anlamda, siz devlete her ay temiz kazancınızdan 1 litre süt veriyorsunuz. Devlet de bunun karşılığında 25-30 yıl sonra her ay 250 gr yoğurt veriyor. Artık içinde katkı su var mı yok mu bilemezsiniz. İneği sağarken ellerini yıkayıp yıkamadığını bilemezsiniz. Bunu vijdanına bırakırsınız devletin. Fakat devletin vijdanı yoktur. Aynen Din'i olmadığı gibi. O zaman yapmanız gereken, inancınıza uygun bir devlet anlayışını bu hayata entegre edecek hükümetin oluşması için elbirliği ile sistemi değiştirme sürecine katkı yapmaya çalışmaktır ki; zaten konumuz bu değil. :) Sonuç olarak siz, yaptığınız akite bağlı kalarak yükümlülüğünüzü tertemiz helal maaşınızdan ödüyorsunuz, görev süresi sonunda devlet de bu anlaşmanın gereği olarak ödevini yerine getiriyor. Eğer siz, devlete bu yükümlüğü öderken haram bir mal ile ödüyorsanız o zaman size geri dönen maaş da haram boyutundadır. Çünkü, hak edilmeyen bir para ile ödenen hiç bir ücret, hak edilen hükmüne giremez.

Baki selam ile :)


:) Ve aleyna aleyküm selam.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bak radikal son kez soruyorum, peki, alacağım bu maaşı, günahına vebaline kefil misin?...


Ey Rabbim, Ey Malik'ül Mülk! Duam sanadır, senin ayetlerine bakarak yanlış hüküm vermekten, buna sebep olmaktan, sebep olana yardım etmekten yine sana sığınırım.

Şeriatı olmayan bir ülkenin, şeriata bakmayan sisteminde çalışan Bekir nicki ile İslamforum'da senin Şanının hakkı için, senin rızan için yazılar yazan bu müslüman kulun, emekli olmaya hak kazanmış bir halde alacağı maaşının helal yahut haram olup olmadığını soruyor. Biz de; helal yoldan çalışarak kazanılmış maaşının daha eline bile geçmeden kesintileri yapılmış ve bu kesintiler karşılığında kendisine sözler vermiş olan devletten alacağı maaşının anasının aksütü gibi helal olacağını söyledik. Ben kefilim Ya Rab! şahit ol.

Bu sözü söylerken, Senin Kulun ve Peygamberin Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) buyurduğun: "Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak Rabbül'alemine aiddir." ( Şuara : 109 ) ayeti kerimesini miheng olarak alıyorum. Çünkü; O'da (s.a.v.) senin bizlere tayin ettiğin elçindi ve karşılığını da yalnız Şanından (azze ve celle) istedi.

Hizmetçi, hizmet edilen makamdan istiyorsa karşılığını, ki; öyle buyuruyorsun, bekir kardeşimiz de dünyalık ücretini hizmet ettiği makamdan istiyor ve senin iznin ile alacak.

Sana ve Din'ine hizmet ettiği en ufak bir hayrın karşılığını da yalnız senden istediğine şahidim. Sen amellerini ve takvasını dergahında kabul buyur. (Amin)
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Ey Rabbim, Ey Malik'ül Mülk! Duam sanadır, senin ayetlerine bakarak yanlış hüküm vermekten, buna sebep olmaktan, sebep olana yardım etmekten yine sana sığınırım.

Şeriatı olmayan bir ülkenin, şeriata bakmayan sisteminde çalışan Bekir nicki ile İslamforum'da senin Şanının hakkı için, senin rızan için yazılar yazan bu müslüman kulun, emekli olmaya hak kazanmış bir halde alacağı maaşının helal yahut haram olup olmadığını soruyor. Biz de; helal yoldan çalışarak kazanılmış maaşının daha eline bile geçmeden kesintileri yapılmış ve bu kesintiler karşılığında kendisine sözler vermiş olan devletten alacağı maaşının anasının aksütü gibi helal olacağını söyledik. Ben kefilim Ya Rab! şahit ol.

Bu sözü söylerken, Senin Kulun ve Peygamberin Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) buyurduğun: "Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak Rabbül'alemine aiddir." ( Şuara : 109 ) ayeti kerimesini miheng olarak alıyorum. Çünkü; O'da (s.a.v.) senin bizlere tayin ettiğin elçindi ve karşılığını da yalnız Şanından (azze ve celle) istedi.

Hizmetçi, hizmet edilen makamdan istiyorsa karşılığını, ki; öyle buyuruyorsun, bekir kardeşimiz de dünyalık ücretini hizmet ettiği makamdan istiyor ve senin iznin ile alacak.

Sana ve Din'ine hizmet ettiği en ufak bir hayrın karşılığını da yalnız senden istediğine şahidim. Sen amellerini ve takvasını dergahında kabul buyur. (Amin)


Amin......
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Tam da et yemeyen adamı buldun ya Bekir kardeşim. (doğuştan vejeteryanım da)

Yedik saydık, Allah (celle celaluhu) razı olsun.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Bekir abi, seni tebrik ediyorum. Devretmişsin sorumluluğu.Ahirette radikal abi uğraşsın :)
şaka..

Hayırlı Olsun.

selametle..
 

yabensem

New member
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
20 bin tl yapmaz bikere en düşük sigorta primi 300 tl çarpı 12 yılda 3600 tl yapar çarpı 25 90 bin tl yapar devlete bunu 800 tl den geri ödese 9 seneden fazla eder yaş addi 65 desek 9 yıl yaşıyacağımız mechul yani devlet her türlü karda
 
Üst Alt