Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hacı Mahmud Efendi Hazretleri (k.s.)

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
1931 yılında Of’da dünyaya geldiler. ilk tahsilini babasi Ali Efendiyle yapti. Hafızlığını Of’ta ikmâl etti. Bir müddet Kayseri’de Arapça okudu. Tahsilini eniştesi Hacı Dursun Efendide tamamlayarak ondan icazet aldı
Uzun süre çocuğu olmayan Fatma Hanım çocuğu olması için Allah’a yalvarıyordu. Bir gece rüyasında ayın koynuna indiğini ve bütün dünyayı aydınlattığını gördüler. Bu rüyanın üzerinden uzun zaman geçmeden Efendi Hazretleri dünyaya teşrif ettiler.
Efendi Hazretleri (K.S.) çocukluğunda yakalandığı bir hastalık sebebiyle doktora götürülüyor. Doktor Ben bu çocukta acaib bir hal görüyorum. Bu çocuk ya yaŞamayacak veya yaŞarsa çok büyük bir kimse olacak diyor.
Askerliğin ilk aşamasında Bandırmaya gidiyorlar. BirliRine teslim olmadan önce gittiği bir camide Kur’ân okurlarken Ali Haydar Efendinin müridlerinden Hacı Emrullah Efendinin dikkatini çekiyorlar. Namazdan sonra tanışıyorlar…
Kendileri anlatıyor:
Halil Efendi isimli takva bir zat vardI. Buralarda şeyh yok mu diye sordum. Bana Ali Rıza el-Bezzaz Efendi Hazretlerinin kabrini gösterdi ve bu zatın halifesinin istanbul’da olduğunu söyledi. Ben de bu zatın kabrini ziyaret ettim. Bir fırsatını bulup İstanbul’a nasıl gideceğimi düşünüyordum.
Bir gün deniz kenarındaki Haydar çavuş Camisinde Cuma namazindan sonra caminin bir köşesinde beyaz sarıklı beyaz cübbeli nuranî bir zat gördüm. Camiden çıkınca babası takva bir zat olan Fahri Hoca’ya camide gördüğüm zatı sordum. Fahri Hoca bana: işte o senin görmek istedigin Ali Haydar Efendi Hazretleridir” dedi. Yanına gittim ve görüsmek istedim. O bana: Gece gel görüŞelim; zaman çok kötü takipteyim dedi.
Akşam olunca Halil Efendi’nin evine gittim. Efendi Hazretleri hastalanmıştı görüŞemedim. Sabah olunca gittim yine görüŞemedim. Ancak ikindi vakti Eskici Abdullah Efendi’nin evinde görüşebildim. Elini öptüm ve yanımdakilere okumuş olduğumu söylemeyin dedim. Gizlice benim hoca oldu?umu ona söylediler.
Sofralar kurulmuştu ve çok güzel yemekler vardı. Tam sofraya oturdugumuzda bana soru sormaya başladı.
ilk sorduğu soruları cevapladım ancak daha sonra zor sorular sormaya basladi. Yanındakilere dönüp siz yemeğinizi yiyin dedi. Sordugu sorular karşısında zorlanıyordum ve yemek de yiyemiyordum…
Ali Haydar Efendi Hazretleri inegöl’e kayınpederine gitti. Benim de askerligim devam ediyordu. Efendi Babam: istanbul’a nasıl sevk olursun oğlum demişti. Nihayet sevk zamanım geldi ve benim ismim de okundu: Mahmut Ustaosmanoğlu istanbul dediler. çok sevinmiştim. Selimiye Kışlası oradan da Gebze’ye yolladılar.
Efendi Baba ziyaretlerime geliyordu. Efendi Babama çok uzak olmustum. Sevkimi istedim. Yüzbaşıdan beni yollamasını rica ettim. O da bana: Lâzımsın dedi. Bunun üzerine ben de size oradan da dua ederim dedim. Bunun üzerine beni Sirkeci’ye yolladılar.
Efendi Babam çok sık gidebiliyordum çok ilmî sohbetleri vardı..
Askerliğim bittikten sonra bir kilo üzüm alıp kendisini ziyarete gittim. Bana: Oğlum seninle ilk görüsmemden üç gün sonra ikinci görüşmemde vefat eden şeyhim zuhur etmişti ve senin elini tutup benim elime verip: Bunu al bizimdir demiştir.
Oğlum seni bana kim verdi; 50 60 mandayı birbirine bağlasalar Mahmudumdan ayırmak isteseler beni senden ayıramazlar derdi.
Beni babamdan istediğinde Mahmudumu bana verdin mi? dediğinde babam: Parası benim kendisi senin demesine çok gülmüştü. Ve kendisine sorulduğunda: Bir sahib çıkacak henüz tomurcuk halindedir demi?.
Ali Haydar Efendi Hazretleri ismailaağaya imam olacaksın diyor…
ismailağa Camii deprem nedeniyle harabe halinde idi. 80 senedir virane olan camiyi kalaycılar mesken tutmuştu. O sırada Efendi babanın büyük oğlu şerif Efendi’nin rüyasında ismailağa kabristanından bir kol çıktığını ve ismailağa Camiini göstererek: Ne durursunuz bu camiyi neden tamir etmezsiniz. denildigini görüyor.
Kısa sürede cami eski haline getirilir ve Efendi Hazretleri (K.S.) orada irşad vazifesini sürdürmeye başlar…



KERAMETLERİNDEN BİR TANESİ


Mahmud Efendi Hazretleri, büyük âlim, evliyâ, Bütün dâvası onun, Kur’an ve Sünneti ihyâ. Gece gündüz, durmadan, dinlenmeden çalışır,
Hak yolunda yarışır. Çeçenistan için, hep gece gündüz duâda, Kendisi burada ama, kalbi Çeçenistan’da... Çeçen Mücahidler, çarpışırken Ruslarla; Efendi Hazretleri, sanki savaşıyor onlarla. Bir defasında, Çeçen’li bir mücahid, Efendiyi Ziyaret etmek için gelmişti İstanbul’a, Camide bekliyordu, Efendi Hazretlerini, Ama görünce birden, kaybetmişti kendini. Kendine gelince dediler; "neden ki sen bayıldın?" Dedi ki, Çeçen’li Mücahid:" Hayretimden şaşırdım. Bu Mahmut Efendi ki, daima bizlerledir, Çeçenistan’ da bizlerle, hep cihad etmektedir." Hatta geçen gün, çarpışırken cephe’de, Yaralandı ayağından, biz varmıştık mendille; Baktılar ki o mendil, ayağında sarılı, Efendi Hazretleri ayağından yaralı. Gâzi olmuştu o, Çeçen cephesinde, Savaşırdı, gelirdi, Allah’ın sayesinde. Yine o günlerde, herkesi hep arardı, Çeçenistan cephesinden haberleri sorardı. Bir gün de; Yavuz Selim’de, bir sohbet esnasında, Çeçenistan cihadını anlattı, bir defasında; Buyurdu ki: " Bu Çeçen kardeşlerimizin sayıları çok azdır, Belki 15 bin mücahid, ya yokturlar, ya vardır. Peki nasıl oluyor ki, yeniyorlar Ruslar’ ı? Ruslar’ ın sayıları, geçiyor milyonları. Çünkü Rabbım’ ın yardımı yağar, Çeçenistan’ a, Görünmeyen ordular, saldırırlar Ruslar’ a. Melekler, şehîdler, evliyâlar, hep birden; Akın ederler sanki, dağlar oynar yerinden. " Gene bir gün mübarek, kürsüden anlatmıştı, O gün Yavuz Selim’de, herkesi ağlatmıştı. " Bir Rus pilotu, bir gün havalandı üssünden, Mücahidleri bombalayıp, öldürecek hep birden... Tam düğmeye basıp ta, bombalar yağdıracak; Yüzlerce mücahid, hep bombayla yok olacak. Tam o sırada, birden pilotun sağ yanında, Yeşil sarıklı bir zât, belirmişti o anda... Elindeki kılıcı, Rus pilota uzattı, Sonra dağları çınlatan bir nâra attı. Dedi ki: Bombaları atarsan mücahidlere, Bu kılıçla gövdeni, parçalarım ikiye. Rus pilotun o anda, aklı gitmişti baştan, Uçağı indirmişti, vazgeçmişti savaştan. Çeçenistan’lı mücahidlere dedi ki: Sizinleyim, Müslüman oluyorum, cephede beraberim. İşte böyle, Allah’tan yardımlar geliyordu. Çeçenistan’a, görünmez ordular iniyordu. " Bu olayı, kürsüden anlatırken o mürşid, Sanki bu olanlara, hep oluyordu şahit... Kalp âleminde, sanki cepheyi seyrediyor, Çeçen cihadını, ümmete haber veriyor. O Mahmud-u Rabbanî, bir mürşid-i kâmildir, Hem Çeçen cephesinde, bir büyük mücahittir. Yine bir gün Beykoz’da, bir sohbette, Nur yağıyor camiye, kalplar hep muhabbette. O günler Çeçenistan, çok zor durumda idi, Ruslar her cepheden, hain saldırıda idi.Gazeteler yazardı, Çeçenistan bitmiştir, Ruslar gâlip gelecek, mü’minler yenilmiştir. Gerçekten mücahidler, sarılmış her cepheden, Ruslar, zâlimce saldırıyor hep birden. Artık yenildik diye, Müslümanlar çok mahzun, Yürekler kan ağlıyor, diller üzgün ve suskun. İşte o haldeyken, Müslümanlar Beykoz’da; Efendi Hazretleri, sohbetteydi Beykoz’da... Buyurdu: " Ben bilmem, gaybı sadece Allah bilir, Ama bu âyetler! hepinize müjdedir.Bu ayetlerle müjde veriyor Yüce Allah, Çeçenistan gâlip gelecek, çok yakında İnşâAllah. " Mü’minler tekbirlerle, camiyi inlettiler, Gözlerden yaş akıtıp, çok dualar ettiler. Nihayet, bir kaç gün geçmişti ki aradan, Çeçenistan’ a yardımı, yetiştirdi Yaradan...Şamil Basayev komutasında, hep Çeçenler, Hepsi bir aslan oldu da, Ruslara kükrediler! Ve bir mucize daha gerçekleşmişti, Çeçenler galip gelmiş, Ruslar pes etmişti.Çeçen’ li Müslümanlar, hep gâlip gelecektir,Melekler, şehîdler ve velîler, onlarla beraberdir. Yâ Rabbi! mücahidlere dâima yardım eyle, Rusları sen kahreyle! Rusları sen kahreyle!
 

senuser

New member
Katılım
13 May 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şu kerametleri nerelerinden uyduruyorlar ya, komedi gibi :D
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Diğer mesajlarını okudum yazdıklarının çoğu muhalefet.Müslüman gibi gözüküyorsun, lakin yazılarına dikkat et. Efendi Hazretlerini tanımıyorsan veya inanmıyorsan yazmak zorunda değilsin.
 

senuser

New member
Katılım
13 May 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Diğer mesajlarını okudum yazdıklarının çoğu muhalefet.Müslüman gibi gözüküyorsun, lakin yazılarına dikkat et. Efendi Hazretlerini tanımıyorsan veya inanmıyorsan yazmak zorunda değilsin.

Zamanında hikayelerini çok dinledik ama Kur'an ile tanışınca uyandık Elhamdülillah.

Efendi hazretleri azraili kovuyormuş git sonra gel diye, daha neler neler.

Ben müslümanım ve benim Kur'an'ımda, Peygamber efendimin öğretilerinde bu gibi mistik budist inanışlarına yer yok.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Kur'an ile tanışınca bıraktınız mı Kur'an'ı ?

Çünkü, Kur'an tanışıklığınıza hediye olarak size bu gibi zamanın alim ve ariflerini tanıtır. Siz sanırım sadece cildine bakmışsınız. Bir de Kur'an'ın içine girin, bütün her şey var orada. Alimler de arifler de, her şey var yani.

"O kafirler: "Sen Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter, bir de yanında kitap ilmi bulunan (yeter)." ( Rad : 43 )

"...Bir de yanında kitap ilmi bulunan," kim acaba ?... Arifi billah, yani günümüz anlatımı ile; evliyalar alimler olmasın ?
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
"Kimle tanıştığına değil de "kimin" tanıştırdığına bakmak lazım sanki." Eğer doğru anladımsa Kuran-ı tanıştıran kuluna yol gösteren onu bulmasına anlamasına olanak sağlayan ALLAH'tır. Anlamındaysa eğer ARZ_7 kısa ve öz anlatmış tebrikler.
 
Üst Alt