Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hangi Mezheb ?

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Çünkü taklit akıl ve idrak ile yapılan bir şey değildir, Çocuklar, maymunlar taklit yaparlar çünkü
taklit akıl,idrak ve zeka gerektirmez.

Burada yine yanıldın. Taklit, akıl gerektirir. Ama; zeka ve idrak gerektirmez. Akılı iyi kullanırsan zeka elde etmiş olursun. Akıl başka, zeka ve idrak başkadır. Akılı kullanarak, zekayı düşünceye sevkederek, idrake ulaşırsın. İdrake ulaştıktan sonra mukallit konumundan, tahkik mertebesine çıkarsın.

Zeka özürlü çocukların eğitimi taklit metoduyla yürütülür. Zeka özürlü çocukların yapması gereken işlemleri,
öğreticisi çocuğa onlarla kere devamlı yaparak gösterir ve onu taklit etmesini ister, Ve zeka özürlü çocuk ta
eğitmenini taklit ede ede öğrenir...........................

Bu tesbitin doğru. Ama atladığın bir nokta var. O da şu ki; İslam, özürlü insanları serbest bırakmıştır. Mükellef tutmamıştır. Dikkat edersen akıllı olanları uyarmış, zekası olanları uyarmış, idrak sahiplerine çok dikkat etmelerini buyurmuştur. Zeka özürlü çocuğun aklı vardır, ama zekasını kullanamadığı için, var olanı değerlendiremediği için, idrak noktasına çıkamadığından dolayı; özürlü kabul edilmiştir.

Bu nedenledir ki....Ben belirli bir yaşa gelmiş, belirli eğitimlerden geçmiş..Aklını ve idrakini kullanmayaı
öğrenmiş kişilere:
Bakın; burada düzelttiniz cümlenizi ve benim yukarıda bahsettiğim gerçeğe bizzat siz, ama bilinçli (ki; bilinçli geldiğinize inanmak isterim) ama tevafuken, gelmiş oldunuz.

10-YUNUS:

100 - Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah pislik yağdırır.

Ayetini önerdim....

Şüphesiz ki aklını ve idrakini kullanmayı beceremeyen bebekler,çocuklar bu ayeti uygulayamazlar...
Ama siz eğitimli ve aklını kullanabilecek yaşa gelmiş olanlar....

Lutfen bu ayeti inkar etmeyiniz...Bu ayete uyunuz.....

Önerdiğin ayet, hidayetin Rabbi Zülcelal'in bizzat kendi iradesi dahilinde olduğuna işaret eder. O (Celle celaluhu) dilemedikçe, bir başkasını hidayete ulaştırmanın, hiç kimsenin elinde olmadığına da kesin delildir. Bu tabire Peygamberler (aleyhissalatü vesselam ecmain) de dahildir.

Önerdiğin ayet başım gözüm üstünedir. Ama; bu mübarek ayete muhalif olarak ne bir cümle, ne bir harf yazmadım. Oysa, siz ben önermişim gibi bir intıbaa oluşturmak istiyorsunuz ki, bu da akıl işi değildir. Basit bir kılıçdaroğlu takdiğidir, fakat şerbetliyimdir.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
sinang efendiiii,

Baktınız olmuyor.....Belaltı vuruşa mı geçiyorsunuz....?????


Bediüzzaman imam şafiiyi benimsemişse mesele yok..Benimseyebilir..İmam şafiiye uyabilir....Sorun olmaz...

AMA Bediüzzaman imam şafiiyi taklit etmiş ise hatadır..Kusurdur...

Bediüzzaman Allah değil...Değil mi..????

Hataları kusurları olabilir...Değil mi..????

Bediüzzaman (K.s.) İmam'ı Şafii'ye (r.aleyh) uyar ve taklid eder, İmam'ı Şafii (r.aleyh) İmam'ı Malik'e (r.aleyh) uyar, İmam'ı Malik (r.aleyh) de İmam Cafer'i Sadık bin Muhammed Bakır'a (Kaddesallahu sırrihul Aliyy) uyardı. O da Dede'sine (s.a.v.) uyardı. Bunda bir eksiklik ve kusur olmadığı gibi, belki övünç sebebidir diyebiliriz.

Haddi zatında Bediüzzaman (K.s.) İmam'ı Gazali'yi (r.aleyh) de taklid edebilirdi. Çünkü ilmen mertebesi oan bir alimdir İmam'ı Gazali. Müctehiddir. İctihad yapma konusunda yetki sahibidir. 34 yaşında Hüccet'ül İslam namı ile Bağdat üniversitesinde rektör olarak bizzat fiili eğitim hizmeti vermiştir. Bediiüzzamn gibi bir alimin, yine büyük bir alimi taklid etmesi olsa olsa Üstad'a gayret ve muhabbet verirdi. Zelil ve hakir olmazdı yani. Bunun için deriz ki; Alime ittibaa farzdır, ayrıca takvaa'dır.

Neyse...Konu dağılmasın diye şimdi toparlama maksatlı ben sana bir soru sorayım da, siz anlatın bize: sizin mantığınıza göre "alim nedir, kime denir ? "
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Herhangi bir mezhebe tabi değilim. Din konusunda tek referansım Kuran dır.
 

bekir

sadece bir kul
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,198
Tepkime puanı
5,997
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Alah'ın selamı üzerinize olsun.

Cengizhan kardeşin kafası karışmış olmalıki, "ben taklitin fıkhen durumunu bilmiyordum" diyerek taklite karşı çıkışımım dozunu biraz azaltmış görünüyor.

Ancak, ister yukarıdaki gibi fıkhi anlamda olsun, isterse halk dilindeki "benzemeye/benzetmeye çalışmak" olsun, taklit kabul edilebilecek bir şey değildir.

Hiç bir şey orijanili gibi olamaz. Asıl olan hep kıymetlidir, kopya ise sadece görüntüsüdür. Bu bütün konular için geçerlidir.

Hele bir de konu din olunca, insanların yaşam biçimi olunca bunun önemi daha da artmaktadır.

Allah teala; insanları "kulluk etmeleri için yarattım" diyerek, akıllarını kullanmalarını, bilinçli olmalarını ister. İşte insanlarda akıllarını kullanarak, bu isteklere bilinçli olarak uyarlarsa, kendilerini kurtarabilirler.

Bu aşamada, taklit olarak yapılan her ibadet; bilinçli olmadığı için, akılla desteklenip, kabul edilmediği için Allah'ın istediği ve kabul edeceği ibadet olmaz.

Çünkü, taklitçi; bilincini devre dışı bırakmakta, kendine göre bir sebeple bazılarını taklit etmektedir. Taklit ettiği kimse müslümanda olabilir, ama aynı sebeplere sahip olan başka bir dine inananda olabilir.

Taklitçide, bu kısım önemli olmayacaktır, onu; taklit sebebi ilgilendirecektir. Bu da, dini bir endişe taşımadığı için, kişiyi kurtaramayacaktır.


Kısaca; hangi anlamda olursa olsun, dinde taklitçilik olamaz, dinde doğruyu, dinde gerçeği aklıyla yakaladığına inanmak gerekir ve inandığını da yapmak gerekir.

başkası yok...

selamlar
aorskaya

Taklit nedir, bir dahi okuyun, anlayın ve öyle yazın.

Bu yazdıklarınızda emin iseniz size bir kaç sorum olur inşallah...
 

bekir

sadece bir kul
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,198
Tepkime puanı
5,997
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
selam,

Mezhebe tabi olanlarda zaten, "peygamberimiz zamanında mezhep varmıydı?" yada "peygamberimizin hangi mezhebe ait olduğu sorulduğunda" tıkanıyorlar!

Mezhepleri (mezhep imamlarına lafım yoktur, onlar kendi yorumlarını yapıp, müslüman olarak anlatmışlardır. Hatalarıda olabileceğinden kimseyi zorlamamöışlardır. Ama; aynen kemalistlerde olduğuı gibi, imamlarıda geçmeye çalışan mezhepçiler türemiştirki, bunlarda islama hizmet değil, angarya yaratmışlardır.) islamın zenginliği diye sunan şeytan ve dostlarına; müzlümanların "mezhepçilik, islamda bölünme demektir, islam (kuran) tektir, mezhep olamaz." diye cevap vermeleri gerekir.

Aksi, şeytanın tuzağına düşmektir.

saygılarımla
aorskaya


Tıkanan yok, sor sorabildiğince, al cevbaplarını...


Dört hak mezhebin dışında binlerce mezhep var. Sizin iddialarınız da bir mezhep ama pek uyanınız yok.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Siz sadece Kuran var diyenlere bakıyoruz,sizde hepiniz kendi aklınıza göre fetvalar verip duruyorsunuz.islam ilimleriyle mücehhez olmadan din satıyorsunuz.alınız ise sukut etmiş..Nerede ulemanın o parlak aklı ve idraki nerede siz.Nerede onların ilmi ve ferasatı nerede sizin ilminiz ve ferasetiniz.Kısaca ihtiyaç sahibi işin ehline gitmez ise sakat kalır.örnekte olduğu gibi..
 

bekir

sadece bir kul
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,198
Tepkime puanı
5,997
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
SELAM,

Bu yazının hemen üstünde sorulara cevap veremediklerini yazmıştım, siz de aksini söylemişsiniz.

Diğer yerlerdeki cevaplanmayan sorularınızı, bu yazınız üzerine gündeme taşıyacağım. Burada da, buyurun kardeşim, bu kısımda siz de cevaplayın o halde.

selam,

1- Son peygamberimiz zamanında mezhep varmıydı?
2- (varsa) Son peygamberimiz hangi mezhebe aitti?

Buradan başlayalım...

aorskaya


Peygamber Efendimiz (sav) döneminde mezhep yoktu...
 

bekir

sadece bir kul
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,198
Tepkime puanı
5,997
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Selam,
sorularınızı alalım bekir kardeş,
inşallah cevaplamaya çalışayım...

Aşağıda ki sorulara Kur'an dan hangi ayetler ile nasıl cevaplar verirsiniz?

Namaz kaç vakittir?

Kaçar rekat kılınacak?

Tekbir, rükü, secde, kıyam ne ve son oturuş ne şekide yapılacak?

Cenaze ve bayram namazını ve cuma namazı nasıl kılınacak?

Sonra 30 ineği 85 koyunu olan birisi nasıl zekat versin?

Orucu neler bozar diye sorana ne dersiniz? Masturbasyon orucu bozar mı?

İdrarını hiç tutamayan kişi nasıl abdest alır, nasıl namaz namaz kılar?

Domuz eti satmak helalmi?

İçki satmak helal mi?
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
mezhep dediğimizde aslında Resulü ekrem bir fakih ve büyük bir müçtehit idi aynı zamanda denilebilir..ashabından da böyleleri vardır.ve o ashabın yetiştirdiği tabiin ve tebei tabiindende müçtehitler yetişti.İslam dairesi genişliyordu.Artık islam hızla yayılıyordu.işte mezhepler Kuran ve sünneti anlamayı ve ona uygun davranmayı sistematize ederek kolaylaştırdılar.böylece islam ilimleri dallara ayrılıyordu.Artık resulü ekrem sav.dan aldıkları tüm ilimleri sistematik şekilde dizayn ettiler.
Birde en son nebi sav. den sonra resul gelmeyeceği için her dönemin sorunlarını çözmek için müçtehidler oluşmuştur.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
mezhep dediğimizde aslında Resulü ekrem bir fakih ve büyük bir müçtehit idi aynı zamanda denilebilir..

Kaş yaparken gözü ortasından pörtletmek buna denir galiba. Ne müctehidi kardeşim, ne fakihi ? O; Alemlere rahmet bir Resul (as)
Müctehidler, fakihler ve alimler topluluğunun hepsi bir araya gelse, bütün ilimlerini bir araya koysa, ilimleri ile yazdıkları kitabın mürekkebleri; O'nun (as.) mübarek ayak topuğunun en uç noktasını bile nemlendiremez ! Ne gibi bir Resul'den (as.) bahsettiğinizi biliyormusunuz. "Ben ilim şehriyim, Ali de (kv) kapısıdır" buyurduğu Hazreti Ali efendimiz bile; şu güne kadar yaşayan alimlerin hepsinin başları, O'nun (kv) mübarek ayaklarının altındadır.
 

bekir

sadece bir kul
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,198
Tepkime puanı
5,997
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
fakih ve müçtehit ne oluyor?


Bir şey bilen, fıkıh ilmine sahip olan kimse, fıkıh âlimi, İslâm hukukçusu. Çoğulu fukahâ'dır. Bu kelime fıkıh usûlü ilminde müctehid anlamına gelmektedir. Müctehid, şer'î hükümleri delillerinden çıkarma yetkisi ve ilmine sahip olan kimsedir. Müctehid olmayan bir fakîhe, diğer müctehidlerin söz ve fetvâlarını nakil ve hikâye etmesi sebebiyle mecâzen müftî, sorulan İslâmi bir meseleye fakîh bir kimsenin verdiği cevaba ise fetvâ denir. Fetvâ, ictihada göre daha özel bir anlam taşır. Çünkü ictihad; herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasın fıkhı hükümleri kaynaklarından çıkarmaktır. Gerçek fetvâ, ictihad şartları ile birlikte, diğer şartları da kendinde toplayan müctehid tarafından verilir.


Kur'an ve sünnette açık seçik hükme bağlanan konularla, İslâm hukukçularının ittifâkı (icmâı) ile çözümlenen meselelerde ictihada ihtiyaç olmaz. Bunun dışında kalan fer'î amel; problemler istihsan, maslahat, örf, âdet, zerâyi' eski şerîatler gibi tâli delillere dayanılarak çözümlenir ki, işte ictihad ve fetva daha çok bu alanda cereyan eder. İslâm hukukunda şûrâ heyetinin teşri' faaliyeti de bu fer'î meseleler üzerinde cereyan edebilir. İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkları Kur'an ve sünnetten alınan şer'î hükümlere göre çözümleme faaliyetine ise "kaza" denir. Kaza işini yürütene kâdı (hâkim) adı verilir.

 
Üst Alt