Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hicri (Kameri)Takvim

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,127
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hz. Peygamber (s.a.s)'in Mekke'den Medine'ye hicretini tarih başlangıcı olarak alan takvimdir. Hicrî Kamerî takvime İslâm takvimi de denir. Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için kamerî (ay) veya hicrî adı verilmiştir. Ay yani kamerî takvimi ilk olarak Bâbillilerin kullandığı bilinmektedir.


Müşrikler İslâm'dan önce Kusay b. Kilâb'a verdikleri önemden dolayı Onun ölümünü tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Ancak Fil olayından sonra tarih başlangıcı olarak bu olay kabul edilmeye başlanmıştır (Tarihu'l-Yakubî, II,17). Taberî'de geçen, Peygamberimiz (s.a.s)'in Medine'ye hicretiyle tarih kullandığı şeklindeki bilgilerin ne derece sıhhatli olduğu bilinmemekle beraber, bunun kesinlik kazandığı dönem Hz. Ömer (r.a) döneminde kabul edilen hicrî takvimle başlamıştır (Taberî, Tarihu'l Umem ve'l Mûlük, II,253. Buhârî, et-Târihu'l-Kebîr,I,10).


Medine'de İslam devletinin kurulmasından Hz. Ömer (r.a.) devrine kadar müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını tayin etmekteydiler. Meselâ; Fil olayı, ficâr savaşı, zelzele yılı, veda haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu, zaman zaman karışık bir durum arzediyordu. Hz. Ömer (r.a) bu karışıklığı gidermek amacıyla konuyu diğer sahabelerle istişare etti. Bu sırada meydana gelen olay bunun gerekliliğini bir kat daha arttırdı. Yemen Valisi Ya'la b. Ümeyye Hz. Ömer (r.a)'a gün, ay ve yılı belli olmayan bir mektup gönderir. Aynı şekilde yılı belli olmayan vadesi Şaban ayı, diye kaydedilen bir senet Basra Valisi Ebû Musa el-Eşarî'ye getirilir. Sözkonusu senette geçen şaban kelimesinin, bu yıla mı, geçen yıla mı, yoksa gelecek yıla mı ait olduğu meselesi kesin olarak anlaşılmayınca bu tarih ve sened ihtilafa sebeb oldu ve konunun önemini ortaya çıkardı. Sahabiler meseleyi görüşerek tarih başlangıcı konusunda İran, Yunan vb. gibi ülkelerin takvimlerini benimseme tekliflerini ileri sürdüler. Ancak bu teklifler kabul görmeyince Hz. Ali (r.a) takvimin hicretin başlangıç olması gerektiğini ileri sürdü. Onun bu görüşü derhal benimsendi. Hz. Peygamber (s.a.s), rebiülevvel ayında hicret etmişti. Ancak kamerî yıl muharrem ayı ile başladığından tarih iki ay sekiz gün geri alınıp Hicrî takvimin başlangıcı 23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi.


Milâdî ve Rûmî tarihler gibi on iki ay esasına dayanan hicrî yıl muharrem ayı ile başlar ve zilhicce ile sona erer. Hicrî (kamerî) aylar şunlardır: Muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülâhir, cemâzielevvel, cemâzielâhir, recep, şaban, ramazan, şevvâl, zilkade,


Yazışmalar ve iktisâdî sahalarda rahatlıkla kullanılan bu takvime karşılık milâdî takvimde, ziraata ait vergilerin toplanmasında yardımcı olmuştur. İslâm takvimi, müslümanlara mâl olmuş bir takvimdir ve hatta okuma-yazması olmayan bir kimsenin bile kullanabileceği bir vasıtadır. Bu takvimin hesaplarını yapmak, ramazanın ne zaman başlayacağım bilmek, ne zaman namaz kılınacağını belirlemek için ince astronomi bilgilerine gerek yoktur. Ayın 29. günü güneşin battığı taraftaki gök ufkuna dikkatle bakılır, şayet yeni ayın o incecik hafi batı ufku üzerinde görünmüşse, ay doğmuş ve takvime göre ertesi ayın ilk günü başlamış olur: Hilâlin bu görüntüsü 5-6 dakika sürer ve sonra kaybolur. Şayet bir görüntü tesbit edilememişse ay otuz gün sürecektir bu kesindir, yani ertesi akşam ufukta kesinlikle hilâl görülür. Şayet 29. günü göğün bulutlu olması sözkonusu ise o ayın 30 gün süren bir ay olduğu kabul edilir (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev, S. Tuğ, II, 857)- Ayrıca hilâlin hareketleri de kesin olarak belli değildir. Bazen ay bütün hareketlerini 29 günde, bazen 30 günde tamamlar.


Hicrî takvim hicreti esas alır. Günümüzde kullanılan milâdî takvim ise Hz. İsa'nın doğumunu 'tarih başlangıcı olarak esas almaktadır.


Hicrî yahut kamerî yılı, milâdî yıla çevirmek için şöyle bir formül kullanılmaktadır: Hicrî yıl sayısını 33'e bölüp çıkan sayıya 622 eklenir ve milâdî yıl bulunur. Milâdi yıl = (hicrî yıl x 32/33) + 622 formülü ile bulunur. Mesela: 1000 yılının % 3'ü 30 eder, geriye 970 kalır. Bu sayıya 622 eklenince karşılığı olarak milâdî 1592 yılı bulunur. Milâdî yılın hicrî yıl karşılığını bulmak için de şu formül kullanılır: Hicri yıl = (milâdî yıl-622) x 33/32, meselâ; (1453-622) x 33/32 = 857


Hicrî ve rûmî takvim uzun müddet müslümanlarca kullanılmış 26 Aralık 1925 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Hz. Ömer (r.a)'ın tesis ettiği hicrî takvim batılılaşma sürecinin bir devamı olan inkılapların, İslâm hukukunu yürürlükten kaldırması sonucu, bu hukukun bir parçası olan hicrî takvim de kaldırılarak müslümanların İslâm dünyası ile olan bağları koparıldı. "Ey iman edenler, Yahudileri ve Hıristiyanları kendinize dost (ve hâkim) edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost ve danışılacak makam edinirse, o da ondandır. Şüphesiz Allah o zalimler gürûhunu başarıya ulaştırmaz (el-Mâide, 5/51).
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Hicri Takvim Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Hicri Takvim; Hicri Şemsi ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır:

Hz. Muhammed, safer ayının 27.günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye hicret etmek üzere Mekke'den ayrılmış, 4 gece Sevr Mağarası'nda kalmış. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine'ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba Köyü'ne gelmiş, burada Kuba Mescidi'ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine'ye doğru hareket etmişlerdir.

1- Hz. Muhammed'in Kuba'ya geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden ve dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan takvim sistemine Hicri Şemsi Takvim denilmektedir.

2 -İslamiyet'ten önce, her önemli olay tarih başlangıcı olarak kabul edilirmiş. En son Fil Vakası da takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bu uygulamada seneler, her önemli olaya göre sayılarak geldiğinden birçok karışıklıklara sebep oluyordu. Hz. Ömer zamanında Hicret'in 17. yılında alınan bir kararla Hicret'in olduğu sene Hicri Takvim'in 1. yılı ve o yılın muharrem ayı da Hicri Kameri Takvim'in yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvim'in başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Biz bunu Hicri Kameri Takvim değil, Hicri Takvim olarak bilmekteyiz.

Hicri Kameri Takvim'de aylar; muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade ve zilhicce şeklinde sıralanırlar.

Hicri takvimlerde de, miladi takvimlerde olduğu gibi artık yıllar mevcuttur. 30 yılda yaklaşık 11 günlük bir gerileme yapmaktadırlar. Bu gerilemeyi düzeltmek için 30 yıllık dönemlerin 2, 5, 7, 10, 13, 15, 18, 21, 24, 26 ve 29 yılları 355 gün, diğer yıllar ise 354 gündür.

Ay, dünya etrafında 12 defa döndüğü zaman bir kameri sene olur ve 354.367 gündür (354 gün 8 saat 48 dakika 34.68 saniyedir). Dünya, güneş etrafında 1 defa döndüğü zaman da bir miladi sene olur ve 365.2422 gündür.

Hicri yıl miladi yıldan ( 365.2422 - 354.367 =) 10.8752 gün daha kısa olduğundan aylar bazen 29. bazen de 30 gün çekmektedir.
 

Hasan Akçay

New member
Katılım
23 Eki 2009
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
83
Yazışmalar ve iktisâdî sahalarda rahatlıkla kullanılan bu takvime karşılık milâdî takvim de ziraata ait vergilerin toplanmasında yardımcı olmuştur.

Müslümanlar
ziraata ait vergilerin toplanmasinda
kamerî yili neden kullanamadilar,
neden semsî yili kullanmak zorunda kaldilar?

Ziraata ait vergilerin toplanmasinda semsî yili kullanan müslümanlar Islamdam cikip Yahudi ve Hristiyan mi oldular?

"Ey iman edenler, Yahudileri ve Hıristiyanları kendinize dost (ve hâkim) edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost ve danışılacak makam edinirse, o da ondandır. Şüphesiz Allah o zalimler gürûhunu başarıya ulaştırmaz (el-Mâide, 5/51).

İslâm takvimi, müslümanlara mâl olmuş bir takvimdir ve hatta okuma-yazması olmayan bir kimsenin bile kullanabileceği bir vasıtadır. Bu takvimin hesaplarını yapmak, ramazanın ne zaman başlayacağını bilmek, ne zaman namaz kılınacağını belirlemek için ince astronomi bilgilerine gerek yoktur. Ayın 29. günü güneşin battığı taraftaki gök ufkuna dikkatle bakılır, şayet yeni ayın o incecik hafi batı ufku üzerinde görünmüşse, ay doğmuş ve takvime göre ertesi ayın ilk günü başlamış olur: Hilâlin bu görüntüsü 5-6 dakika sürer ve sonra kaybolur.

Allah
o
hilale degil
o dolunaya tanik olanlarin onu oruclamasini emrediyor –
fe men sehide minkum us sehre fel yesumhu… (Bakara 185).

Allah’in bu emrine neden itaat edilmez, hem de görülmesi kolay olan hilal degil dolunayken?

Sevgi ile,
Hasan Akcay
 
Üst Alt