Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ilımlı İslam(!) Fetvaları 1 "Et"

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu bölümde günümüz İslam alimlerinin irad ettikleri şüpheli fetvaları münazara edeceğiz inşallah...

Hayrettin Karaman Hoca'nın internet sitesinde bir okuyucu sorduğu soruda et meselesi işlenmiş. Hoca cevap yazıyor.


"Dinsizler ile putperestlerin veya bâtıl (Ehl-i Kitab'ın dinleri gibi, şimdi bozulmuş bile olsa asıl Allah'tan gelmiş olan dinlerden başka) bir dine inananların kestikleri hayvanları müslümanlar yemezler; burası doğrudur. Ehl-i Kitabın kendi dinlerine göre öldürüp yedikleri -domuz gibi türü müslümanlara haram olanlar dışındaki- hayvanları yemek ise müslümanlara helaldir (Mâide: 5/5). Ehl-i kitabın Allah ve peygamber inancı müslümanlarınkinden farklıdır; Allah'ın sıfatları ile ilgili yanlış, batıl inançları vardır, ancak kurban veya etlik keserken -sıfatlar hakkında yanlış inanç ve bilgi sahibi de olsalar- Allah'ın adını zikrederler, putperest olmadıkları için Allah'tan başka bir tanrının (putun) adını anmazlar; kestiklerinin yenmesi için işte bu yeterli görülmüştür (Azîmâbâdî, Ebû Dâvûd şerhi, V, 12). İnandıkları başka bir tanrının veya putun adını anmamak şartıyla, ya henüz alışmadıkları veya unuttukları için Allah'ın adını anmayı unutanlara, ihmal edenlere (böyle yapmış olmaları ihtimali bulunanlara) gelince bunların kestiklerini yerken "yiyenlerin besmele çekmeleri" istenmiştir (Ebû Dâvûd, Udhiyye, 18 vd.). "


Hoca Efendi yukarıda ki beyanında bu gün ki Hıristiyan ve Yahudilerin kestikleri etin helal olduğunu, bunun Maide 5/5 de beyan edildiğini, Ehl-i Kitabın Allah ve Peygamber inancının Müslümanlardan farklı olduğunu, Allah'ın sıfatları ile alakalı yanlış bilgi sahibi olduklarını, yine de Allah'ın adını zikrettiklerini put adı zikretmediklerini beyan ederek delalet etmiş.

Biz de bu izaha için diyoruz ki;

Kur’an ın muhatap aldığı Ehli Kitaba mensup iki kavmin, sahih Tevrat ve İncil’le amel etmiş olan o devirdeki Yahudi ve Hıristiyanlardır.

Kur’an daha sonra bahsedilen ehli kitabın hangi haller de küfre battığını da açıklıyor.

Maide 73
Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.

Tevbe 30
Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (yalan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!

Ehli Kitap içinde istisna edilen bir grubun varlığını ise yine Kur'an şöyle vermekte:

Ali İmran 113
Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.

Yine Kur’an diyor ki:

Ali İmran 110
Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.

Burada, yoldan çıkmalarına rağmen ehli kitap olarak nitelendirilmeleri, o kavmin böyle isimlendirilmiş olması ve de toplumun onları bu isimle tanıdığı içindir. Yoksa, ayet o günkü Ehli Kitab’ın ve devamının da artık yoldan çıkanlar olduğunu açıkça ifade ediyor.

Durum böyle olunca bu günkü Hıristiyan ve Yahudilerin kestiklerinin nasıl helal kılındığı anlaşılamaz bir haldir...
 
Son düzenleme:

cemal1982

New member
Katılım
15 Tem 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Hocam merak ettiğim konu ise, şu hıristiyan ve yahudiler ve diğerleri, şu zamanda 2010 yılı zamanında hıristiyanlar halen daha Hz. İsa'yı Allah'ın oğlu olduğunu düşünüyorlar, ve hep hac olarak amin derlerken "kutsal ruh ve oğul adına" dediklerini duyuyoruz...( haşa) fakat bunlar halen daha günah işliyorlar dimi? neden bu gerçekleri anlamak istemiyorlar, neden Kur'anı- kerimi bilmek istemiyorlar, Kuranı kerimin ingilizcesi mevcuttur değilmi? daha birçok şey var mesela aklıma gelenlerden Hindistandaki insanların öküze tapmaları, budistlerin öküze ineğe tapmaları beni şoke ediyor açıkçası, japonlar dünyanın en zeki insanları neden İmana gelmiyorlarki bu mahlukat?
 

cemal1982

New member
Katılım
15 Tem 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Haklısın Bekir bey...Cevapını diğer tarafta alacaz inşallah...
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
ehli kitabın kestigi helaldir.maide suresi 5inci ayetine gore.o zaman ki ehli kitapda teslise inanıyordu kafirlerdi ama kestikleri helaldi ve hakkı hayatları vardı.ama müşriklerinn hakkı hayatı yoktu.elmalılı hamdi yazır şirki ikiye ayırıyor.ve ehli kitabın şirki ile putperestlerin şirki bir değil diyor.
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Allah yahudi ve hıristiyanlardan başka insan grubuna mesaj iletmediği noktasından insan gruplarının mazereti olmasın diye k.kerim'i vahyetmiştir.
Vahyetmesi yeterli kalmamış her insan grubunun kendi dillerine çevirebileceği potansiyelde hazırlamış. aksi takdirde bugün araplar dışındaki her insan grubu yine Rabbimiz bize kendi dilimizde anlayabileceğimiz bir kitap vahyetmedin onun için biz salihler olarak sana kavuşamadık diyebilirlerdi ve Allah onların eline mazeret vermiş olurdu bu duruma rağmen inkarda şartlananlarısrar edenlerin akibeti ancak şiddetli bir azaptır.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ehli kitabın kestigi helaldir.maide suresi 5inci ayetine gore.o zaman ki ehli kitapda teslise inanıyordu kafirlerdi ama kestikleri helaldi ve hakkı hayatları vardı.ama müşriklerinn hakkı hayatı yoktu.elmalılı hamdi yazır şirki ikiye ayırıyor.ve ehli kitabın şirki ile putperestlerin şirki bir değil diyor.

Ehli Kitabı iyi tahlil etmek lazım...

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21996-ehli-kitap-kim-hiristiyan-kim.html
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Günümüzde ehlikitap kavramı bütün hristiyanlar için geçerli olamaz. Belki münferit olarak; sapıkça fikirleri mantığı ile bir kenara ayırarak, hem Hz.İsa (a.s.)'a hem de Kur'an hükümlerine saygı ile yaklaşıp amel etmeye çalışan Hz. İsa (a.s.) aşığı İsevi belki vardır. Fakat bu sayının belki milyonda bir tane olduğuna inanıyorum.

Çünkü;

Gerçek bir İsevi, şartlar her ne olursa olsun peygamberinin öğretisinden dışarı çıkamaz. Çıktığı takdirde imanlı olamaz. İsa (a.s.) da kendisinden sonra zamanın efendisinin geleceğini ve O'na (s.a.v.) uyulmasını istediği halde hala bu işareti görmüyor veya görmezden geliyorsa, o kişiye ehli kitap denilebilir mi ?

Teslis inancı taşıyan hiç bir hristiyan için "ehli kitap" tabirini kullanamayız. Kullandığımız takdirde kendi imanımıza zarar vereceğimiz (ki Allah korusun) zarar vereceğimiz aşikardır.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
Fakat, Şia, Fars Aleviliği, Müslümanlığa karşı kin ve nefretini Hz. Ali'ye de yansıtır FETHULLAH GULEN

hristiyanlara gelince diyalogda biz gelince bu laf ne bu iftira ne
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Şirk; herhangi bir konuda birşeyi, bir başka şeye ortak etme, ortak kılma hali. Mesela şirket; ticari bir mantıkta birbirlerine ortak olma, ortaklık halidir. Mesela bazı toplumlarda alınan ikinci hanım, birinci hanımın şeriki'dir, yani ortağıdır. Bu örnekleri böyle çoaltabiliriz.

Şimdi bu açıklamadan sonra ikinci bölümde şu noktayı da iyi anlayalım. Putperestler şirk koşmaz. Koşamaz! O neden ile merhum Elmalılı Hamdi hoca bu noktaya işaret ediyor. Putperest bir kişi; Allah (Celle celauhu) diye bildiğimiz yaratanı tanımadığı için, taptığı putunu herhangi bir varlığa ortak olarak görmüyor. Bu neden ile putperest şirkte bulunmuyor kendine göre. Hatta hiç bir şirke de girmiyor. Çünk ilah onun açısından sadece kendi putu. Bize göre; bu konuda görülmesi gereken nokta, o kişinin tevhid gerçeğini bilmemesinden dolayı bir kafirliği sözkonusudur. Bize göre şirkte ve kafirlikte bulunuyor olmasıdır. Ama kendine göre o putperest hiç bir şeyi kendi putuna ortak görmediği için kndisi şirkte değildir. Hatta o kişiye göre de biz tevhid olgusundan uzaktayız.! Onun tevhid anlayışından uzaktayız.

Fakat; ehli kitabın şirki başkadır. O; hem Allah (Celle celauhu) diye bir varlığa, bir yaratıcıya inanıyor, bir de bu inançtan sonra kalkıyor; O Yaradan'a (Celle celaluhu) bir ortak güç tayin ediyor. Yahudiler (haşa) Üzeyir Allah'ın oğludur diyor, hristiyanlar da (haşa) Allah, üçün üçüncüsüdür diyerek şirk'e yani Allah'a (Celle celauhu) bir ortak tayin ederek küfür'e giriyor. Bu akide de tevhide uzak bir yaklaşımdır. O neden ile bize göre; bu grup da tevhidden uzaktır.

Şimdi durup hem birinci örnekteki putperestlerin tevhide uzaklığını hem de ikinci örnekte bulunan hristiyan ve yahudi toplumunun tevhide olan uzaklığını kıyasladığımız zaman, her iki grubun da tevhid anlayışının farklılığından dolayı bir olmadığını görürüz. Rahmetli Elmalılı Hamdi hocamız bu neden ile farklılığı belirtmiştir. Her ikisinin de tevhid bozukluğu olgusu farklıdır, biri şirk koşarken tevhidi bozulmuş, diğeri yekten tevhidi kaldırarak bozulmuştur.

Tevhidi bozanın da doğal olarak kestiği et yenmez, çünkü Allah'ın adını o kestiğinin üzerine anmadan kesmiştir. Oysa Allah (Celle celauhu) bize kesilen herhangi bir nimet üzerine kovulmuş olan şeytandan Allah'a sığınarak ve o kesilene Allah'ın adını anarak kesmemizi emr buyurmuştur.

Putperest bir kişi hayvan keserken ne diyecek (Örneğin): İlahım Hubel! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu eti kim yer ? Sadece putperest yer. Hristiyan ve yahudi dahi yemez, çünkü Allah'tan başka bir isim andı.

Yahudi keserken (örneğin): Ey Üzeyir'in babası Rab! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu kesilen eti kim yer ? Sadece yahudiler ve (haşa ve sümme haşa) Üzeyir'in (a.s.) Allah'ın oğlu olmasından rahatsızlık duymayan hristiyanlar yer.

Hristiyan keserken (örneğin): Ey İsa Rab! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu kesilen eti kim yer ? Sadece hristiyanlar ve (haşa ve sümme haşa) İsa (a.s.)'nın Allah'ın oğlu olmasından rahatsızlık duymayan yahudiler yer.

Toplayalım şimdi:
1. kesileni sadece putperest yer.
2. kesileni putperest, yahudi ve hristiyanlar yer.
3. kesileni putperest, yahudi ve hristiyanlar yer.

Müslüman nerede şimdi bu ortamda ? Müslüman hiç bir yerinde bulunmaz doğal olarak. Çünkü hiç biri keserken "Yaradan Rabb'in adı ile, O ortaklıktan münezzehtir ve mülük O'nundur ve O'na hiç bir şey ortak da olamaz" diyerek kesilmediği için bu etlerin hiç birine el dahi sürmez. O neden ile hayrettin amca sadece dünyalığı için ahiretini yakan boş bir çuval yada kitap yüklü bir merkeb hükmünden öteye gidemez.


Bay fetulah ise; yaptığı iftira neticesinde müfteri olmayı göze almışsa, bu o'nu bağlayan bir konudur. Müslümanların geneline şamil değildir. En azından benim fikrime fersah fersah uzaktır. Şia da kendine göre haksızlık yapmıştır, ehli sünnet içinde yer alan bazı gruplarda. Her yapılan yanlışı bu bizdendir diyerek göz yummak veya herhangi bir reddiye de bulunmamak kişinin kendi imanının olgunluğunu veya hamlığını gösterir. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Doğru olanı karşı cenahtaki kişi dahi söylese ve bunun doğruluğunu kabul etmek sadece erdemdir. Kaldı ki, Ehli sünnet ile şia; her konuda hemfikirken sadece halifelik konusunda fikren karşı karşıya gelmişse, bu Allah'ın (Celle celauhu) vereceği hüküm ile netleşecektir. Bizler, kalkıp da Allah'ın (celle celauhu) yerine hüküm verme yarışına girersek, bizzat kendimizi Allah'ın (celle celauhu) ortağı ilan etmiş oluruz ki, (haşa ve sümme haşa) işte o zaman bizim de kestiğimiz yenmez hükmüne girer.
 
P

Peris

Guest
Şirk; herhangi bir konuda birşeyi, bir başka şeye ortak etme, ortak kılma hali. Mesela şirket; ticari bir mantıkta birbirlerine ortak olma, ortaklık halidir. Mesela bazı toplumlarda alınan ikinci hanım, birinci hanımın şeriki'dir, yani ortağıdır. Bu örnekleri böyle çoaltabiliriz.

Şimdi bu açıklamadan sonra ikinci bölümde şu noktayı da iyi anlayalım. Putperestler şirk koşmaz. Koşamaz! O neden ile merhum Elmalılı Hamdi hoca bu noktaya işaret ediyor. Putperest bir kişi; Allah (Celle celauhu) diye bildiğimiz yaratanı tanımadığı için, taptığı putunu herhangi bir varlığa ortak olarak görmüyor. Bu neden ile putperest şirkte bulunmuyor kendine göre. Hatta hiç bir şirke de girmiyor. Çünk ilah onun açısından sadece kendi putu. Bize göre; bu konuda görülmesi gereken nokta, o kişinin tevhid gerçeğini bilmemesinden dolayı bir kafirliği sözkonusudur. Bize göre şirkte ve kafirlikte bulunuyor olmasıdır. Ama kendine göre o putperest hiç bir şeyi kendi putuna ortak görmediği için kndisi şirkte değildir. Hatta o kişiye göre de biz tevhid olgusundan uzaktayız.! Onun tevhid anlayışından uzaktayız.

Fakat; ehli kitabın şirki başkadır. O; hem Allah (Celle celauhu) diye bir varlığa, bir yaratıcıya inanıyor, bir de bu inançtan sonra kalkıyor; O Yaradan'a (Celle celaluhu) bir ortak güç tayin ediyor. Yahudiler (haşa) Üzeyir Allah'ın oğludur diyor, hristiyanlar da (haşa) Allah, üçün üçüncüsüdür diyerek şirk'e yani Allah'a (Celle celauhu) bir ortak tayin ederek küfür'e giriyor. Bu akide de tevhide uzak bir yaklaşımdır. O neden ile bize göre; bu grup da tevhidden uzaktır.

Şimdi durup hem birinci örnekteki putperestlerin tevhide uzaklığını hem de ikinci örnekte bulunan hristiyan ve yahudi toplumunun tevhide olan uzaklığını kıyasladığımız zaman, her iki grubun da tevhid anlayışının farklılığından dolayı bir olmadığını görürüz. Rahmetli Elmalılı Hamdi hocamız bu neden ile farklılığı belirtmiştir. Her ikisinin de tevhid bozukluğu olgusu farklıdır, biri şirk koşarken tevhidi bozulmuş, diğeri yekten tevhidi kaldırarak bozulmuştur.

Tevhidi bozanın da doğal olarak kestiği et yenmez, çünkü Allah'ın adını o kestiğinin üzerine anmadan kesmiştir. Oysa Allah (Celle celauhu) bize kesilen herhangi bir nimet üzerine kovulmuş olan şeytandan Allah'a sığınarak ve o kesilene Allah'ın adını anarak kesmemizi emr buyurmuştur.

Putperest bir kişi hayvan keserken ne diyecek (Örneğin): İlahım Hubel! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu eti kim yer ? Sadece putperest yer. Hristiyan ve yahudi dahi yemez, çünkü Allah'tan başka bir isim andı.

Yahudi keserken (örneğin): Ey Üzeyir'in babası Rab! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu kesilen eti kim yer ? Sadece yahudiler ve (haşa ve sümme haşa) Üzeyir'in (a.s.) Allah'ın oğlu olmasından rahatsızlık duymayan hristiyanlar yer.

Hristiyan keserken (örneğin): Ey İsa Rab! bu kestiğim adağımı kabul et.
Şimdi bu kesilen eti kim yer ? Sadece hristiyanlar ve (haşa ve sümme haşa) İsa (a.s.)'nın Allah'ın oğlu olmasından rahatsızlık duymayan yahudiler yer.

Toplayalım şimdi:
1. kesileni sadece putperest yer.
2. kesileni putperest, yahudi ve hristiyanlar yer.
3. kesileni putperest, yahudi ve hristiyanlar yer.

Müslüman nerede şimdi bu ortamda ? Müslüman hiç bir yerinde bulunmaz doğal olarak. Çünkü hiç biri keserken "Yaradan Rabb'in adı ile, O ortaklıktan münezzehtir ve mülük O'nundur ve O'na hiç bir şey ortak da olamaz" diyerek kesilmediği için bu etlerin hiç birine el dahi sürmez. O neden ile hayrettin amca sadece dünyalığı için ahiretini yakan boş bir çuval yada kitap yüklü bir merkeb hükmünden öteye gidemez.


Bay fetulah ise; yaptığı iftira neticesinde müfteri olmayı göze almışsa, bu o'nu bağlayan bir konudur. Müslümanların geneline şamil değildir. En azından benim fikrime fersah fersah uzaktır. Şia da kendine göre haksızlık yapmıştır, ehli sünnet içinde yer alan bazı gruplarda. Her yapılan yanlışı bu bizdendir diyerek göz yummak veya herhangi bir reddiye de bulunmamak kişinin kendi imanının olgunluğunu veya hamlığını gösterir. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Doğru olanı karşı cenahtaki kişi dahi söylese ve bunun doğruluğunu kabul etmek sadece erdemdir. Kaldı ki, Ehli sünnet ile şia; her konuda hemfikirken sadece halifelik konusunda fikren karşı karşıya gelmişse, bu Allah'ın (Celle celauhu) vereceği hüküm ile netleşecektir. Bizler, kalkıp da Allah'ın (celle celauhu) yerine hüküm verme yarışına girersek, bizzat kendimizi Allah'ın (celle celauhu) ortağı ilan etmiş oluruz ki, (haşa ve sümme haşa) işte o zaman bizim de kestiğimiz yenmez hükmüne girer.

Net, açıklayıcı ve güzel bir yazı, emeğinize sağlık. ALLAH (cc) razı olsun. İşaretlediğim kısmın ise kelime-kelimesine katılıyorum.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
evet kardeşim ben ehli sunneti musluman biliyorum kesttıklerını yiyorum.ama fetullah gulen hristiyanlarla yahudilerle diyalog yaparken bizi tekfir ediyor.

oysa hristiyan uc ilaha inanır biz tek ilaha Allaha ınanırız.Hristiyan Muhammed peygambere s.a.a inanmaz biz inanır onu bastacımız biliriz.

butun bunlara ragmen hristiyanı kardeş bilip izi dusman bilmek nedne anlamam.
 
P

Peris

Guest
evet kardeşim ben ehli sunneti musluman biliyorum kesttıklerını yiyorum.ama fetullah gulen hristiyanlarla yahudilerle diyalog yaparken bizi tekfir ediyor.

oysa hristiyan uc ilaha inanır biz tek ilaha Allaha ınanırız.Hristiyan Muhammed peygambere s.a.a inanmaz biz inanır onu bastacımız biliriz.

butun bunlara ragmen hristiyanı kardeş bilip izi dusman bilmek nedne anlamam.

Şiaları da iyi tanır bilirim, ehli-sünneti de. Şia ve ehli-sünnet arasında sorun olmasının çok zaman nedeni kişilerin şahsi özelliklerin kaynaklanıyor bence. "Benim inandığım daha doğru" gibi bir şeyi ispatlamak gibi bir fiil ortaya çıkınca da sorun ve tartışmalar başlar. Oysa her iki taraf Şia ve ehli -sünneti birleşdiren, ortak nokta: "müslüman kardeşliği" prensipini rehber tutup birleşmeli. Aralarındakı ihtilafın da hükmünü ALLAH `a (cc) bırakmalı. Zira bu ihtilafı kullanan İslam düşmanları az değil. Tabi bunlar benim fikrim. Doğrusunu ALLAH (cc) bilir.
 
Son düzenleme:

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
ama fetullah gulen hristiyanlarla yahudilerle diyalog yaparken bizi tekfir ediyor.

Müslüman bir kişiyi veya toplumu tekfir eden kim olursa olsun, kendisi kafir olur. Bay fetulah için en sert eleştirileri her zaman yaparım, ama direk müslümanları tekfir eden bir cümlesine rastlamadım.

Müslüman değerlerine ait cümleleri ise zaten herkesce malumdur. Bizde o konular ile ilgili eleştirilerimizi zaman zaman paylaşıyoruz.

Ama müslüman bir kişiye yada topluma direk kafir dediğine henüz şahit olmadım. Elinizde bu konu ile ilgili herhangi bir örnek varsa paylaşın, belki biz rastlamamış olabiliriz.
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
kardeş muslumanlıga olan kinlerini diyor islama kin duyan kafir degilmidir.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Müslümanlığa kin duyan; kafirdir. Tevbe edene kadar da bu küfrü üzere olduğu bilinir.
Müslümanlığa kin duymayan herhangi bir insanı veya toplumu da bu şekilde itham; iftiradır. Yapan da müfteridir. Kul hakkına tecavüz de bulunmuştur.
 
Üst Alt