Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ilımlı İslam(!) Fetvaları 2 "Tokalaşmak"

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yine Hayrettin Karaman Hocaya kendi sitesinde soruyor vatandaş.

... Allah Rasulü (S.A.V.) kadınlarla musafaha yapılmasını haram kılmıştır. Ben bir bayanın elini tutmak zorunda kalırsam harama gireceğim. Günahkâr olacağım. Kaçarsam bu günaha girmeyeceğim...

El Cevap

... Peygamberimizin, kadınlarla -bey'at yaparken- el ele tutmadığı şeklinde bir bilgimiz var. Bu, haram kıldığını göstermez; O'nun her "terk"i; yani bir şeyi yapmaması nehiy (yasaklama) mânasna gelmez. Yasak ve haram olduğuna dair başka delillere ihtiyaç vardır. Peygamberimizin ve sahabenin yaşlı kadınlarla musafaha (tokalaşma) yaptıkları biliniyor (Kâsânî, Bedâyi', Beyrut, 1997, C.V, s.495 vd.). Fıkıhçılar "kadınla erkeğin musafahası" konusunu "kıyas" ile hükme bağlamışlar ve şöyle demişlerdir: "Kadınların el ve yüzleri avret değildir, bunlara şehvetsiz bakılabilir. Ama dokunmak şehvet celbi bakımından daha etkilidir, bu bakımdan avret yerine bakmaya ve dokunmaya benzer; bu sebeple dokunma caiz olmaz." (Kâsânî, s.489). Bu gerekçeye göre, âdeten (yaygınlaştığı ve alışıldığı için) şehvetin sözkonusu olmadığı durumlarda ele dokunmak (musafaha) caiz olmaldır...

... Bu nakil ve yorumlardan sonra size şunu söyleyebilirim:
Siz elbette göreve devam edeceksiniz ve anlattığınız durumlarda, mesela karşı tarafın imanına, din duyusuna zarar vermemek için musafaha da yapacaksınız....



Oysa,
İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerinin El İhtiyar eserinde Kerahhiyet (Mekruh olan-olmayan işler) kısmında açıkça beyan vardır ki:

Madde 367 - Bir erkeğin, şehvetinden emin olsa bile nâmahrem kadınların ellerini tutması ve yüzlerine dokunması caiz olmaz.
 
C

cangenç

Guest
Meseleye gelirsek:

Gerçek bir vakıayı sual ederim:

Benim bir yeğenim var (amcaoğlunun oğlu) ayyaş biri iken -çok şükür- ehl-i Tarik oldu.
Bizim sülale ve çevre ise dini ölçü almayan bir hayat tarzı benimsemiş. Bu kuzen daha ilk başta -geçmiş tüm günah işlerden daha tam sıyrılmamış vaziyette iken (okuyan anlasın) hanımlara el vermeyi kesti. Bir taraftandan öğrendiklerini çevresine anlatma gayreti içinde. Ancak, çevre hanımlara el uzatmamasına -mesela- öz amca kızına- el uzatılmamasına şiddetli tepki gösterdi. Kuzen bu tavır karşısında bütün bütün akrabalardan uzaklaştı. Selamı , görüşmeyi kesti. Ailesini ve evini -babasının dindar olmadığını ve el uzatmamasına tepki gösterdiğini bahane ederek- terk etti.

Kuzenim bu hale düşmemek için ne yapması lazımdı? El uzatmamak için bu hale düşmesi cihad mıdır?
(vakıa tamamen, harfi harfine gerçektir)
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Benim bir yeğenim var (amcaoğlunun oğlu) ayyaş biri iken -çok şükür- ehl-i Tarik oldu.
Bizim sülale ve çevre ise dini ölçü almayan bir hayat tarzı benimsemiş. Bu kuzen daha ilk başta -geçmiş tüm günah işlerden daha tam sıyrılmamış vaziyette iken (okuyan anlasın) hanımlara el vermeyi kesti. Bir taraftandan öğrendiklerini çevresine anlatma gayreti içinde. Ancak, çevre hanımlara el uzatmamasına -mesela- öz amca kızına- el uzatılmamasına şiddetli tepki gösterdi. Kuzen bu tavır karşısında bütün bütün akrabalardan uzaklaştı. Selamı , görüşmeyi kesti. Ailesini ve evini -babasının dindar olmadığını ve el uzatmamasına tepki gösterdiğini bahane ederek- terk etti.

Kuzenim bu hale düşmemek için ne yapması lazımdı? El uzatmamak için bu hale düşmesi cihad mıdır?
(vakıa tamamen, harfi harfine gerçektir)

Bu soru siyasete kurban gitmesin.

Benim de ve hatta 70 milyonun merak ettiği bi soru. :)

Meseleye gelirsek...
Böyle bi durumda gerçekten ne yapmak lazım? El sıkışmak mümkün mü, yoksa hiçbir şekilde ruhsat yok mu? Ya da bunun bir sınırı, şartı var mı?

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yukarıda ki cangenç'in örneği yaşanmış ve yaşanması muhtemel bir haldir. Ancak bu gibi olaylarda görülen o ki, mesele tokalaşmamak ile kaybedilen tensel temas hazzı/alışkanlığı değil, tokalaşmamayı emreden düşüncenin geleneklerine baskın çıkması nedeniyle oluşan tepkidir. Bu gün baş örtülüler için benzer tepkileri gösterenleri şiddetle kınıyorken, burada kendisine nikah düşenlerle tokalaşmamak isteyen birisinin davranışını nasıl toplumsal bir fitne/kargaşacılık/bağnazlık/aşırılık gibi görebiliriz. Baş örtüsünde ki dinsel yasakla tokalaşmada ki nin ne farkı var?!.

Ama birileri baş örtüsü kavgası ile ikballerini zirveye taşırken, yine aynı kişiler tokalaşmaya hafif bir yasak gibi bakarsa/ dikkate almazsa ortada çok ciddi sorunlar var demektir.

İşin gerçek yüzü ise, "Ilımlı İslam(!)" denilen safsatanın işte bu ve benzeri halleri mubah gösterme gayretidir. Dinden nemalanıp palazlananlar, din satıp nemalananlar, sahabe kıssaları ile gözyaşı geceleri yapıp takvalananlar, bu yollarla kazandıkları/oluşturdukları iyi/lüks hayat standartlarının, suya sabuna dokunmadan devam edebilmesi için bazı hallere göz yummaları gerektiğini net bir biçimde gördüler. İşte o naktada bu fetvalar türedi. Allah izin verirse bu başlık altında Allah rızası için bunları farş etmeye çalışacağız.

Meselenin aslına bakarsak; her kes biliyor ki namahrem/nikah düşen kişilerin beden temasları her halukarda haramdır. Müslümanım diyen kişinin, haramdan kaçıyorum diyen kişinin bu tokalaşmamak fiilini, normal insanlar zaten hor görmüyor. Ön yargılı/kötü niyetli kişilerin ise zaten hiç bir şartta önlerini almak mümkün olmuyor. Mütedeyyin bir arkek veya kadın karşısındakinin eline elini uzattığında, birbirlerinden uzaklaştıklarında zaten mütedeyyin kişiyi gııyabında alaya alıyorlar. Bu nedenle havada asılı kalan ellerin hiç bir problem arzetmediği, havada asılı kalan imanların çok zarar vereceğini kabul etmek gerek
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Meseleye gelirsek...
Böyle bi durumda gerçekten ne yapmak lazım? El sıkışmak mümkün mü, yoksa hiçbir şekilde ruhsat yok mu? Ya da bunun bir sınırı, şartı var mı?

selametle..

Evet sınırı var, ölüm anında ise kaldırıp hastaneye yetiştirmek zorundaysan, veya yere düşüyorsa ve sen düşmesin diye tutmak zorundaysan, bu dediğin elbette olabilir. Fakat bunun bir de tercih tarafı var ki, o da şu: senin boğazına bıçak dayanılmış ve tutmazsan ölürsün denildiği zaman, sen ikinci şıkkı alabirim demeye cesaretin yoksa eğer. Buda hafifletici bir nedendir.

Yok, kardeşim, yok! İslam'da bu YOK!

Bu kadar basit bir cevap. Acaba şu, acaba bu ?..

Yok ağbi, yokun alternatifi varmı, yok!
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Evet sınırı var, ölüm anında ise kaldırıp hastaneye yetiştirmek zorundaysan, veya yere düşüyorsa ve sen düşmesin diye tutmak zorundaysan, bu dediğin elbette olabilir. Fakat bunun bir de tercih tarafı var ki, o da şu: senin boğazına bıçak dayanılmış ve tutmazsan ölürsün denildiği zaman, sen ikinci şıkkı alabirim demeye cesaretin yoksa eğer. Buda hafifletici bir nedendir.

Yok, kardeşim, yok! İslam'da bu YOK!

Bu kadar basit bir cevap. Acaba şu, acaba bu ?..

Yok ağbi, yokun alternatifi varmı, yok!

Hayırdır, ağbi..
Ordan bakınca açık kapı arıyorum gibi mi görünüyor?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Özellikle yazdım ki, bazı insanlar bunu yumuşatmaya çalışarak bir uygulanabilirlik arayışındalar. benim çevremde de var bu. Ne kadar hayır desek de biraz da inadına yapıyorlar. Özellikle bazı anneler çocuklarını yanlış bilgiler ile yönlendiriyor.

"Aaa! ne var ayol onlar beraber kardeş gibi büyüdüler" eminim sende çokca duyuyorsundur. Kardeş gibi bir arada büyüseler de, kardeş olmadıkları bir gerçekse, cevap her zaman aynı olacak.


Yoksa senden yana bir şüphem yok Mhmt'im...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Meseleye gelirsek:

Gerçek bir vakıayı sual ederim:

Benim bir yeğenim var (amcaoğlunun oğlu) ayyaş biri iken -çok şükür- ehl-i Tarik oldu.
Bizim sülale ve çevre ise dini ölçü almayan bir hayat tarzı benimsemiş. Bu kuzen daha ilk başta -geçmiş tüm günah işlerden daha tam sıyrılmamış vaziyette iken (okuyan anlasın) hanımlara el vermeyi kesti. Bir taraftandan öğrendiklerini çevresine anlatma gayreti içinde. Ancak, çevre hanımlara el uzatmamasına -mesela- öz amca kızına- el uzatılmamasına şiddetli tepki gösterdi. Kuzen bu tavır karşısında bütün bütün akrabalardan uzaklaştı. Selamı , görüşmeyi kesti. Ailesini ve evini -babasının dindar olmadığını ve el uzatmamasına tepki gösterdiğini bahane ederek- terk etti.

Kuzenim bu hale düşmemek için ne yapması lazımdı? El uzatmamak için bu hale düşmesi cihad mıdır?
(vakıa tamamen, harfi harfine gerçektir)

Ortada iki konu bir soru var. Bir soru olunca dolayısıyla bir cevap verilmiş. Peki ikinci konu ne?

Kuzen bu tavır karşısında bütün bütün akrabalardan uzaklaştı. Selamı , görüşmeyi kesti. Ailesini ve evini -babasının dindar olmadığını ve el uzatmamasına tepki gösterdiğini bahane ederek- terk etti.

İkinci konuda bu. Fakat sorusu yok. Peki ikinci soru ne?

Bu arkadaşın, el uzatmamak için akrabalarıyla ilişkisini kesmesi, buna tepki gösterdiği için babasını, evini terk etmesi doğru mudur? Bu hale düşmemek için ne yapması lazımdı? Ailesini terk etmesi mi cihaddır yoksa arada kalması mı cihaddır?

Ortada iki soru olursa cevap vermekte zorlanmayız sanırım. Ama iki konuyu bir soruda toplayıp sormak, bize cevap vermekte zorluk çıkaracaktır. Ama soruyu ikiye çıkarınca işimiz rahatlıyor. Ve cihadın ne olduğu belki o zaman anlaşılır..

İkinci sorunun cevabı malum. herkes rahatlıkla verebilir. İşte bu ikinci soruya cevap verince, artık zorluk karşı tarafta baş gösteriyor.

Akrabaları, aileyi terk etmek o kadar kolay mı?

Hadi buda üçüncü soru olsun!!!
 
Üst Alt