Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslamda şaka ve kelime oyunu

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Doğru Şaka

Yalandan taharruz (= kaçınmak) için, muarızın kullanacağını bilmekte bir beis yoktur ve bu gereklidir.
Hz. Ömer (R.A.)'den gelen rivayette muarızın sözüne karşı iki yol ruhsatı vardır:

Birisi: Bir kelime söyleyip onunla zahirinden başka bir mânayı murad eylemekdir. Ancak, bu sözün, doğruya ihtimâli olması gereklidir.
Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Cennete yaşlı (ihtiyar) olan giremez."
Yaşlı bir kadın bunu duyunca, ağlamaya başlamış; bunun üze*rine, Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, o sözünü açıklayarak, şöyle buyurmuştur:
Cennet ehli, cennete girerken sakalsız (= kılsız) genç ve sürme-lenmiş olarak girecekler." Görüldüğü gibi, Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, burada bir söz söyledi ve onunla başka şey kasdeyledi. Ancak, o sözün doğruluğu vardır ve "yaşlı cennete girmeyecek" demek; "(hiç bir kimse yaşlı olarak cennete girmeyecek." demektir.

İkinci yol: Sözü, istisna menzilinde olan ve kendisi ile azimet meydana çıkan bir illetle kayıtlamak.
Allahu Teâlâ, Kur'ân'ında, iddet bekleyen bir kadına karşı, nasıl konuşulacağını ta'lim buyurmuş ve ona sarih sözîe, nikah talebinde bulunmak helâl olmadığı hâlde; kinayeli olarak: "Sen güzelsin, senin benzerin bana elverişli eş olur. Yüce Allah'ın dilediği olur." gibi bir söz söylenmesi caizdir.
(= Kocası ölen kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikâh-lamaya niyet ettiğiniz takdirde; daha iddeti dolmadan, onlara talip olduğunuzu işaret etmenizde veya böyle bir arzuyu gönüllerinizde saklamanızda bir beis yoktur." buyurmuş ve sonra da: buyurmuştur.
(= Yalnız onlarla gizlice anlaşıp nikâh ve münâsebet kurmayınız. Ancak meşru olanı söyleyiniz. Takdir edilen iddet sona ermeden önce nikâh akdine azmetmeyiniz.)

İbrahim (en-Nehâî), evine istirahat için girince, hizmetçisine: "Bir şahıs bana gelmek için izin isterse, sen olduğun yeri kasdederek "Şeyh burda yoktur." de." derdi.

Yine aynı zat, eve girdiği zaman, atma veya bir yastığa yahut başka bir şeye biner; sonra da hizmetçisine: "Eve girmek isteyene, 'Şeyh bineğine bindi.' de." derdi.
Bunu duyan da onun hakikaten bineğine binip, bir ihtiyacı için gittiğini zannederek dönüp giderdi.

Yine aynı zat, kendisinden bir şey isteyen şahsa, —onu vermek istemeyince,— elini yere koyarak: "İstediğin burda yoktur." derdi. Karşıdaki adam da, istediğinin olmadığın sanarak, kalkar giderdi.
En doğrusunu ancak Allahu Teâlâ bilir. Zehıyre'de de böyledir.
 
Üst Alt