sinang
New member
KITAL SÜRESİ (MUHAMMED SÜRESİ)
Allahü Teâlâ'nın kitabında, tam bir sûrenin nasıl «savaş sûresi» diye adlandığını bir düşünün. Bilindiği gibi askerî nizamın temeli itaat ve disiplindir. Allahü Teâlâ bu iki esası, kitabındaki iki âyetinde toplamıştır.
İtaat etmek «Muhammed suresinde» şöyle beyan edilir:
«iman edenler, keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı» derler. Ama muhkem (hükmü baki) bir sure indiriliptn orada savaş zikredilince kaleplerin-de manevî hastalık olanların, ölüm sarhoşluğuyla bayılmış kimselerin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Korktuklarının başlarına gelmesi onlar için daha iyidir.»
«Onların vazifeleri itaatte bulunma ve gerçeği söylemektir. iş ciddileşince Allah'a karşı samimi olsalardı, kendileri için daha hayırlı oiurdu.»
İntizam ve disiplin ise Saff suresinde zikrolunmuştur:
«Şüphesiz ki, Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir bina gibi, saf yaparak savaşanları sever.»
Fetih Sûresinde, bütünüyle Hz. Muhammedin cihadlarından birini ve mübarek ağacın gölgesinde yapılan ve zaferi kazandıran şanlı ölüm kalım biatini bizlere bildirmektedir.
Bunu şu âyet-i celilede görürüz: «Muhakkak ki, Allah o ağacın altında sana söz verirken mü'minlerden razı olmuş, kalplerinde bulunanı bilmiş, güven vermiş ve kısa zamanda zaferle mükafatlandırmıştır.»
«Keza almakta oldukları birçok ganimetlerle de mükafatlandırmıştır. Allah her şeye Galipdir ve hikmet sahibidir.»
Ey kardeşim, bu zikredilen âyetler, cihadı ve üstünlüğünü açıklayan, îman edenleri bunu yapmaya teşvik eden, mücahitleri büyük sevaplarla ve güzel mükâfatlarla müjdeleyen âyetlerden sadece bir kısmıdır. Allahü Teâlâ'nın kitabı, bu gibi âyetlerle doludur.
Kur'an-ı Kerimi oku. Bu mevzudaki âyetleri düşün ve incele. Nice bilmediğin şeyler göreceksin, Müslümanların bu sevabı kazanmaktan gafil olduklarına hayret edeceksin.
Sana bu konuda bazı hadis-i şerifler de nakledeceğim:
Ebu Hüreyre (R.A.) bir rivayetinde diyor ki: Peygamber (S.A.V.) in şöyle buyurduğunu işittim: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, kendilerini techizatlandıramadığım için benimle beraber cihada çıkamadıklarından üzülecek olan mü'min erkekler olmasaydı, Allah yolunda savaşan hiçbir müfzere-den geri kalmazdım. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, şunu temenni ederim: Allah yolunda öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim.»
Ebu Hüreyre'(R.A.) dan, Resululleh'ın şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, Allah yolunda yaralanan her kişi, (kimin Allah yolunda yaralandığını Allah daha iyi bilir.) Kıyamet gününde rengi kan renginde, kokusu ise misk kokulu olarak gelir.»
Enes (R.A.) rivayet ediyor ve diyor ki: «Amcam Enes b. Nadr, Bedir muharebesinde bulunmamıştı. Amcam dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım, Allah'a yemin ederim ki, bana müşriklerle savaşı gösterseydi, Allahü Teâlâ ne yapacağımı insanlara gösterecekti. Uhud savaşında müslümanlar ilk defa yenilince Amcam Enes şöyle dedi: Ey Rabbim, şu arkadaşlarımın yaptığından affetmeni dilerim. Şu müşriklerin yaptıklarından da beriyim. Sonra ileriye doğru devam etti, Sa'd b. Muaz ile karşılaştı ve ona şunları söyledi: «Ey Saad cenneti istiyorum, Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud dağı tarafından cennetin kokusunu alıyorum.». Saad dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü! Ben onun yaptığına kadir olamadım.»
Ravi Enes b. Malik (R.A.) dedi ki:
«Biz, amcamda, seksen küsur kılıç, mızrak veya ok yarası gördük, onu öldürülmüş bulduk. Müşrikler azalarını kesip atmışlardı. Onu ancak kız kardeşi parmaklarından tanıyabildi.»
Enes dedi ki: Şu âyetin onun ve benzerlerinin hakkında indiğini zannediyoruz: «iman edenlerden, Allaha verdiği ahitte sadık olan adamlar vardır.»
Ümmü Harise (R.A.) dan rivayet olunur ki, bu kadın peygamberimize gelerek: «Ey Allah'ın Nebisi! Bana Harise'yi anlatır mısın? (Harise, Bedir savaşında atıcısı meçhul bir okla yaralanıp ölmüştü) Eğeı Harise Cennette ise sabredeyim başka yerde ise onun için çok ağlıyayım, demişti. Resulüllah: Ey Ümmü Harise! Onun yeri cennet içinde cennetlerdir. Oğlun Cen-net.ül-Firdevse erdi buyurdu.»(-')
Bak kardeşim! Cennet onlara bela ve musibetleri nasıl unutturuyor? Onları zorluklara karşı sabretmeye nasıl sevkediyor?
Abdullah b. Ebi Evfa'dan, Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir: «iyi bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır.»!--)
Halid el-Cuheni'nin oğlu Seyyid Hz. Resulülilah'ın şöyle buyurduğunu haber verir: «Kim Allah yolunda cihad eden bir gaziyi donatırsa cihad etmiş sayılır. Yine kim Allah yolunda cihad eden bir gazinin geride hayırlı bir vekili olursa cihad etmiş sayılır.»
Ebu Hüreyre (R.A.) Peygamberimizden şu sözleri naklediyor: «Kim Allah'a iman edip, sevap vaadini tasdik ederek yolunda cihad için at beslerse, kıyamet gününde o atın yediği, içtiği ve tersi terazisinde olacaktır.»(Allah yolunda hazırlanan herşey at misalidir.)
Ebu Hüreyre (R.A.) anlatıyor: Peygamber efendimizden: «Allah yolunda cihad etmeye ne eşit olabilir? diye soruldu. Hz. Resulüllah (S.A.V.) «ona kadir olamazsınız» dedi. İki veya üç kere bunu tekrarladılar, her defasında «ona kadir olamazsınız» cevabını verdi. Nihayet dedi ki: «Allah yolunda cihad eden kimse, mücahidin savaştan dönmesine kadar, ara vermeden oruç tutan, namaz kılan ve Kur'an okuyan kimseye benzer.»
Ebu Said el-Hudri (R.A.) Resulüllahın şöy!e buyurduğunu rivayet ediyor: «insanların iyisini ve kötü sünü sizlere bildireyim mi? Ölüm kendine gelinceye kadar, atının veya devesinin sırtında yahut yaya olarak Allah yolunda çalışan kimse insanların hayırlılarından-dır. Allah'ın kitabını okuyupta ondan öğüt almayan, fenalıklardan vazgeçmeyen kimse ise insanların kötüle-rirdendir.»
İbni Abbas (R.A.) «Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim, diyor: «İki gözü ateş yakmayacak-tır. Bunlar; Allah korkusundan ağlayan göz ile Allah yolunda geceleyin nöbetçilik eden göz'dür.»
Ebu Umeyre (R.A ) in oğlu Peygamber efendimizin şu sözlerini naklediyor: «Allah yolunda ölmeyi, bütün köylü ve şehirlilerin mallarını bana bağışlamalarından daha çok severim.»
Saad bin Raşid (R.A.) anlatıyor: «Sahabelerden biri Resulüllah'a: «Ey Allah'ın Resulü! neden mü'minler kabirlerinde imtihan edilirlerde yalnız şehid olan imtihan edilmez,» diye sordu. Resulüllah şu cevabı» verdi: «Şehidin başında dönen kılıçların şimşeği, ona imtihan olarak yeter.»
Ebu Hüreyre'den Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Şehidin öldürülmekten duyduğu acı, ancak sizin ısırılmaktan duyduğunuz acı kadardır.»
İbni Mes'ud (R.A.) Resulullah (S.A.V.J in şu sözlerini naklediyor: «Rabbimiz Celle ve alâ hazretlerinin çok beğendiği bir kişi vardır ki o kişi Allah yolunda cihad eder, arkadaşları mağlup olduğunda mesuliyetini müdrik olarak tekrar cihada döner. Kanının son damlasına kadar savaşır ve şehîd olur. Allahü Teâlâ, meleklerine: «Benim kuluma bakın huzurumda ereceği nimetlerimi isteyerek ve azabımdan korkarak tekrar cihada döndü ve kanını akıttı. Şahid olun ben onu affettim» der.»
Abdul Hayr dedesinden şunları naklediyor: «Çok üzülmesi sebebiyle yanlarında yara çıkan Ümmü Halâde adında bir kadın, Allah yolunda öldürülen oğlunu Resulüllah'a sormaya geldi. Sahabelerden biri: «Kendin yaralı olduğun halde oğlunu sormaya mı geldin?» deyince; kadın: «Ben oğluma acırım, hayatıma acımam» diye cevap verdi. Sonra Resulullah o kadına. «Oğlun için iki şehid mükâfatı var» dedi. Kadın: «Niçin» diye sordu. Peygamberimiz de: «Çünkü onu ehl-i kitap öldürdü» buyurdu.>>
Bu hadis-i şerifte, Kitap ehliyle savaşmanın vacip olduğuna ve onlarla savaşanın mükâfatının iki kat olduğuna işaret vardır. Cihad yalnız müşriklere karşı değil, islâmı tanımayan herkese karşı yapılır.
Hanif'in oğlu Sehl (R.A.) Hz. Peygamberin şu sözlerini naklediyor: «Kim, Allahü Teâîâ'dcn samimi olarak şehid olmayı dilerse yatağında dahi ölse, Allah onu şehidler makamına erdirir.»
Fatik'in oğlu Hüreym Resulüllah'ın (S.A.V.) şöyle buyurduğunu söylüyor: «Kim, Allah yolunda birşey harcarsa yed i yüz kat sevap yazılır.»
Ebu Hüreyre'den rivayet olunur ki; Resulüllah'ın Ashabından biri bir yayladan geçerken tatlı suyu olan bir pınarcığa rastladı ve «insanlardan ayrılsam-da bu yaylada otursam» dedi. Bunu Resulüllah'a açıkladı. Resulullah da şöyle buyurdu: «Bunu yapma! Çın-kü herhangi birinizin Allah yolunda mücadele vermesi evinde yetmiş yıl namaz kılmasından daha üstündür. Allah'ın sizi affetmesini ve cennete koymasını sevmezmisiniz? Allah yolunda Cihad edin! Kim Allah yolunda, devenin iki sağılımıf) arasındaki vakit kadar savaşırsa cennet ona farz olur.»
Madi-Kerib'in oğlu Mikdam'dan Resulul-lah'ın şu sözleri rivayet olunmuştur: «Allah katında şehide has altı meziyet vardır:
1 ilk akan kanının damlasıyla affedilir.
2 Cennetteki yerini görür, kabir azabından kurtulur.
3 Büyük korkudan emîn olur.
4 Başına şeref tacı konur (o tacir), bir yakutu dünya ve içinde bulunan şeylerden daha hayırlıdır.)
5 Yetmiş iki huriyle evlendirilir.
6 Akrabalarından yetmiş insana şefaatta bulunmasına izin verilir.»
Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde Hz. Peygamberin şu sözlerini görüyoruz: «Kim Allah'ın huzuruna, üzerinde cihaddan bir eser olmaksızın çıkarsa kendisinde eksiklik bulunarak huzura varmış olur.»
Enes (R.A.)'dan Resulullah'ın şu sözleri rivayet olunuyor: «Kim, samimi olarak şehid olmayı dilerse, şehidliğe eremese de o mertebe ona verilir.»
Deveyi sağmadan önce yavrusuna biraz emzirilir, sonra sanılıp yine yavrusu emmeye bırakılır. Burada, iki emzirme arasındaki zaman kastedilmektedir.
Hz. Osman b. Affan (R.A.) şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir: «Kim, Allahü Teâlâ'nın yolunda tek bir gece nöbet tutarsa o gece, oruç tutulan, namaz kılınan bin gece gibidir.»(w)
Ebu Derdâ (R.A.) Resulullah'ın şu sözlerini rivayet ediyor: «Deniz'de yapılan bir savaş, karada yapılan on savaş gibidir. Denizde başı dönen kimse, Allah yolunda kanına bulanmış kimse gibidir.
Cabir bin Abdullah (R.A.) der ki: Uhud savaşında Amr'ın oğlu Abdullah öldürülünce Resulüliah: «Ey Cabir, Allahü Teâlâ'nın babana ne dediğini sana haber vereyim mi? dedi. «Evet» dedim. Resulüliah buyurdu ki: «Allah başkalarına ancak perde arkasından konuştu. Fakat babanla karşı karşıya konuştu ve: «Ey kulum! dile benden vereyim sana» dedi. Baban: «Ey Rabbim! Beni dirilt, ikinci kez senin yolunda öldürüleyim» dedi. Allahü Teâlâ: «İnsanların tekrar dünyaya dönmiyeceklerini ezelde takdir ettim» dedi. Baban: «Ey Rabbim! bunu geride bıraktıklarıma bildir» dedi. Allahü Teâlâ şu âyeti celileyi indirdi: «Sakın Allah yolunda can verenleri ölüler demeyin.
Allahü Teâlâ'nın kitabında, tam bir sûrenin nasıl «savaş sûresi» diye adlandığını bir düşünün. Bilindiği gibi askerî nizamın temeli itaat ve disiplindir. Allahü Teâlâ bu iki esası, kitabındaki iki âyetinde toplamıştır.
İtaat etmek «Muhammed suresinde» şöyle beyan edilir:
«iman edenler, keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı» derler. Ama muhkem (hükmü baki) bir sure indiriliptn orada savaş zikredilince kaleplerin-de manevî hastalık olanların, ölüm sarhoşluğuyla bayılmış kimselerin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Korktuklarının başlarına gelmesi onlar için daha iyidir.»
«Onların vazifeleri itaatte bulunma ve gerçeği söylemektir. iş ciddileşince Allah'a karşı samimi olsalardı, kendileri için daha hayırlı oiurdu.»
İntizam ve disiplin ise Saff suresinde zikrolunmuştur:
«Şüphesiz ki, Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir bina gibi, saf yaparak savaşanları sever.»
Fetih Sûresinde, bütünüyle Hz. Muhammedin cihadlarından birini ve mübarek ağacın gölgesinde yapılan ve zaferi kazandıran şanlı ölüm kalım biatini bizlere bildirmektedir.
Bunu şu âyet-i celilede görürüz: «Muhakkak ki, Allah o ağacın altında sana söz verirken mü'minlerden razı olmuş, kalplerinde bulunanı bilmiş, güven vermiş ve kısa zamanda zaferle mükafatlandırmıştır.»
«Keza almakta oldukları birçok ganimetlerle de mükafatlandırmıştır. Allah her şeye Galipdir ve hikmet sahibidir.»
Ey kardeşim, bu zikredilen âyetler, cihadı ve üstünlüğünü açıklayan, îman edenleri bunu yapmaya teşvik eden, mücahitleri büyük sevaplarla ve güzel mükâfatlarla müjdeleyen âyetlerden sadece bir kısmıdır. Allahü Teâlâ'nın kitabı, bu gibi âyetlerle doludur.
Kur'an-ı Kerimi oku. Bu mevzudaki âyetleri düşün ve incele. Nice bilmediğin şeyler göreceksin, Müslümanların bu sevabı kazanmaktan gafil olduklarına hayret edeceksin.
Sana bu konuda bazı hadis-i şerifler de nakledeceğim:
Ebu Hüreyre (R.A.) bir rivayetinde diyor ki: Peygamber (S.A.V.) in şöyle buyurduğunu işittim: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, kendilerini techizatlandıramadığım için benimle beraber cihada çıkamadıklarından üzülecek olan mü'min erkekler olmasaydı, Allah yolunda savaşan hiçbir müfzere-den geri kalmazdım. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, şunu temenni ederim: Allah yolunda öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim.»
Ebu Hüreyre'(R.A.) dan, Resululleh'ın şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, Allah yolunda yaralanan her kişi, (kimin Allah yolunda yaralandığını Allah daha iyi bilir.) Kıyamet gününde rengi kan renginde, kokusu ise misk kokulu olarak gelir.»
Enes (R.A.) rivayet ediyor ve diyor ki: «Amcam Enes b. Nadr, Bedir muharebesinde bulunmamıştı. Amcam dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım, Allah'a yemin ederim ki, bana müşriklerle savaşı gösterseydi, Allahü Teâlâ ne yapacağımı insanlara gösterecekti. Uhud savaşında müslümanlar ilk defa yenilince Amcam Enes şöyle dedi: Ey Rabbim, şu arkadaşlarımın yaptığından affetmeni dilerim. Şu müşriklerin yaptıklarından da beriyim. Sonra ileriye doğru devam etti, Sa'd b. Muaz ile karşılaştı ve ona şunları söyledi: «Ey Saad cenneti istiyorum, Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud dağı tarafından cennetin kokusunu alıyorum.». Saad dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü! Ben onun yaptığına kadir olamadım.»
Ravi Enes b. Malik (R.A.) dedi ki:
«Biz, amcamda, seksen küsur kılıç, mızrak veya ok yarası gördük, onu öldürülmüş bulduk. Müşrikler azalarını kesip atmışlardı. Onu ancak kız kardeşi parmaklarından tanıyabildi.»
Enes dedi ki: Şu âyetin onun ve benzerlerinin hakkında indiğini zannediyoruz: «iman edenlerden, Allaha verdiği ahitte sadık olan adamlar vardır.»
Ümmü Harise (R.A.) dan rivayet olunur ki, bu kadın peygamberimize gelerek: «Ey Allah'ın Nebisi! Bana Harise'yi anlatır mısın? (Harise, Bedir savaşında atıcısı meçhul bir okla yaralanıp ölmüştü) Eğeı Harise Cennette ise sabredeyim başka yerde ise onun için çok ağlıyayım, demişti. Resulüllah: Ey Ümmü Harise! Onun yeri cennet içinde cennetlerdir. Oğlun Cen-net.ül-Firdevse erdi buyurdu.»(-')
Bak kardeşim! Cennet onlara bela ve musibetleri nasıl unutturuyor? Onları zorluklara karşı sabretmeye nasıl sevkediyor?
Abdullah b. Ebi Evfa'dan, Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir: «iyi bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır.»!--)
Halid el-Cuheni'nin oğlu Seyyid Hz. Resulülilah'ın şöyle buyurduğunu haber verir: «Kim Allah yolunda cihad eden bir gaziyi donatırsa cihad etmiş sayılır. Yine kim Allah yolunda cihad eden bir gazinin geride hayırlı bir vekili olursa cihad etmiş sayılır.»
Ebu Hüreyre (R.A.) Peygamberimizden şu sözleri naklediyor: «Kim Allah'a iman edip, sevap vaadini tasdik ederek yolunda cihad için at beslerse, kıyamet gününde o atın yediği, içtiği ve tersi terazisinde olacaktır.»(Allah yolunda hazırlanan herşey at misalidir.)
Ebu Hüreyre (R.A.) anlatıyor: Peygamber efendimizden: «Allah yolunda cihad etmeye ne eşit olabilir? diye soruldu. Hz. Resulüllah (S.A.V.) «ona kadir olamazsınız» dedi. İki veya üç kere bunu tekrarladılar, her defasında «ona kadir olamazsınız» cevabını verdi. Nihayet dedi ki: «Allah yolunda cihad eden kimse, mücahidin savaştan dönmesine kadar, ara vermeden oruç tutan, namaz kılan ve Kur'an okuyan kimseye benzer.»
Ebu Said el-Hudri (R.A.) Resulüllahın şöy!e buyurduğunu rivayet ediyor: «insanların iyisini ve kötü sünü sizlere bildireyim mi? Ölüm kendine gelinceye kadar, atının veya devesinin sırtında yahut yaya olarak Allah yolunda çalışan kimse insanların hayırlılarından-dır. Allah'ın kitabını okuyupta ondan öğüt almayan, fenalıklardan vazgeçmeyen kimse ise insanların kötüle-rirdendir.»
İbni Abbas (R.A.) «Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim, diyor: «İki gözü ateş yakmayacak-tır. Bunlar; Allah korkusundan ağlayan göz ile Allah yolunda geceleyin nöbetçilik eden göz'dür.»
Ebu Umeyre (R.A ) in oğlu Peygamber efendimizin şu sözlerini naklediyor: «Allah yolunda ölmeyi, bütün köylü ve şehirlilerin mallarını bana bağışlamalarından daha çok severim.»
Saad bin Raşid (R.A.) anlatıyor: «Sahabelerden biri Resulüllah'a: «Ey Allah'ın Resulü! neden mü'minler kabirlerinde imtihan edilirlerde yalnız şehid olan imtihan edilmez,» diye sordu. Resulüllah şu cevabı» verdi: «Şehidin başında dönen kılıçların şimşeği, ona imtihan olarak yeter.»
Ebu Hüreyre'den Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Şehidin öldürülmekten duyduğu acı, ancak sizin ısırılmaktan duyduğunuz acı kadardır.»
İbni Mes'ud (R.A.) Resulullah (S.A.V.J in şu sözlerini naklediyor: «Rabbimiz Celle ve alâ hazretlerinin çok beğendiği bir kişi vardır ki o kişi Allah yolunda cihad eder, arkadaşları mağlup olduğunda mesuliyetini müdrik olarak tekrar cihada döner. Kanının son damlasına kadar savaşır ve şehîd olur. Allahü Teâlâ, meleklerine: «Benim kuluma bakın huzurumda ereceği nimetlerimi isteyerek ve azabımdan korkarak tekrar cihada döndü ve kanını akıttı. Şahid olun ben onu affettim» der.»
Abdul Hayr dedesinden şunları naklediyor: «Çok üzülmesi sebebiyle yanlarında yara çıkan Ümmü Halâde adında bir kadın, Allah yolunda öldürülen oğlunu Resulüllah'a sormaya geldi. Sahabelerden biri: «Kendin yaralı olduğun halde oğlunu sormaya mı geldin?» deyince; kadın: «Ben oğluma acırım, hayatıma acımam» diye cevap verdi. Sonra Resulullah o kadına. «Oğlun için iki şehid mükâfatı var» dedi. Kadın: «Niçin» diye sordu. Peygamberimiz de: «Çünkü onu ehl-i kitap öldürdü» buyurdu.>>
Bu hadis-i şerifte, Kitap ehliyle savaşmanın vacip olduğuna ve onlarla savaşanın mükâfatının iki kat olduğuna işaret vardır. Cihad yalnız müşriklere karşı değil, islâmı tanımayan herkese karşı yapılır.
Hanif'in oğlu Sehl (R.A.) Hz. Peygamberin şu sözlerini naklediyor: «Kim, Allahü Teâîâ'dcn samimi olarak şehid olmayı dilerse yatağında dahi ölse, Allah onu şehidler makamına erdirir.»
Fatik'in oğlu Hüreym Resulüllah'ın (S.A.V.) şöyle buyurduğunu söylüyor: «Kim, Allah yolunda birşey harcarsa yed i yüz kat sevap yazılır.»
Ebu Hüreyre'den rivayet olunur ki; Resulüllah'ın Ashabından biri bir yayladan geçerken tatlı suyu olan bir pınarcığa rastladı ve «insanlardan ayrılsam-da bu yaylada otursam» dedi. Bunu Resulüllah'a açıkladı. Resulullah da şöyle buyurdu: «Bunu yapma! Çın-kü herhangi birinizin Allah yolunda mücadele vermesi evinde yetmiş yıl namaz kılmasından daha üstündür. Allah'ın sizi affetmesini ve cennete koymasını sevmezmisiniz? Allah yolunda Cihad edin! Kim Allah yolunda, devenin iki sağılımıf) arasındaki vakit kadar savaşırsa cennet ona farz olur.»
Madi-Kerib'in oğlu Mikdam'dan Resulul-lah'ın şu sözleri rivayet olunmuştur: «Allah katında şehide has altı meziyet vardır:
1 ilk akan kanının damlasıyla affedilir.
2 Cennetteki yerini görür, kabir azabından kurtulur.
3 Büyük korkudan emîn olur.
4 Başına şeref tacı konur (o tacir), bir yakutu dünya ve içinde bulunan şeylerden daha hayırlıdır.)
5 Yetmiş iki huriyle evlendirilir.
6 Akrabalarından yetmiş insana şefaatta bulunmasına izin verilir.»
Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde Hz. Peygamberin şu sözlerini görüyoruz: «Kim Allah'ın huzuruna, üzerinde cihaddan bir eser olmaksızın çıkarsa kendisinde eksiklik bulunarak huzura varmış olur.»
Enes (R.A.)'dan Resulullah'ın şu sözleri rivayet olunuyor: «Kim, samimi olarak şehid olmayı dilerse, şehidliğe eremese de o mertebe ona verilir.»
Deveyi sağmadan önce yavrusuna biraz emzirilir, sonra sanılıp yine yavrusu emmeye bırakılır. Burada, iki emzirme arasındaki zaman kastedilmektedir.
Hz. Osman b. Affan (R.A.) şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir: «Kim, Allahü Teâlâ'nın yolunda tek bir gece nöbet tutarsa o gece, oruç tutulan, namaz kılınan bin gece gibidir.»(w)
Ebu Derdâ (R.A.) Resulullah'ın şu sözlerini rivayet ediyor: «Deniz'de yapılan bir savaş, karada yapılan on savaş gibidir. Denizde başı dönen kimse, Allah yolunda kanına bulanmış kimse gibidir.
Cabir bin Abdullah (R.A.) der ki: Uhud savaşında Amr'ın oğlu Abdullah öldürülünce Resulüliah: «Ey Cabir, Allahü Teâlâ'nın babana ne dediğini sana haber vereyim mi? dedi. «Evet» dedim. Resulüliah buyurdu ki: «Allah başkalarına ancak perde arkasından konuştu. Fakat babanla karşı karşıya konuştu ve: «Ey kulum! dile benden vereyim sana» dedi. Baban: «Ey Rabbim! Beni dirilt, ikinci kez senin yolunda öldürüleyim» dedi. Allahü Teâlâ: «İnsanların tekrar dünyaya dönmiyeceklerini ezelde takdir ettim» dedi. Baban: «Ey Rabbim! bunu geride bıraktıklarıma bildir» dedi. Allahü Teâlâ şu âyeti celileyi indirdi: «Sakın Allah yolunda can verenleri ölüler demeyin.