Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Lokman 12 (Lokman B. Bâurâ )

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Lokman Hakîm'in kim olduğu hakkındaki rivayetlerin özü, Ebus-Suud'un nakline göre şudur: "Lokman b. Bâurâ ki, Azer evladından olup, Eyyub (a.s.)ın kız kardeşinin veya teyzesinin oğlu imiş. Uzun zaman yaşamış, Davud (a.s.)a yetişmiş ve ondan ilim almış ve onun peygamber oluşundan önce fetva da verirmiş. Sanat sahibiymiş. İsrailoğullarında kadılık ettiği de söylenmiş." Bazıları bunun bir peygamber olduğunu söylemişlerse de, çoğunluğun görüşüne göre peygamber değil, bir hakîm (bilge) idi. İbnü Rüşdün "Tehâfüt"ünde dediği gibi her nebî hakîm ise de her hakîm nebî değildir.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Allah, hikmeti dilediğine verir. Her kime hikmet verilirse ona birçok hayır verilmiş olur." (Bakara, 2/269) âyetinde hikmetin tarifi hakkında geniş açıklama geçmişti. Burada da diyorlar ki, "âlimlerin örfünde hikmet; insan nefsinin teorik ilimleri iktibas edip, tatbikatta üstün fiilleri gücü ölçüsünde tam bir meleke kazanarak kemale erdirmesidir." Yani hikmet, bazen teorik ve bazen bilimsel olarak tarif edilirse de tam mânâsıyla hikmet, illet ve sebepleri bilerek, gayeye isabet edecek şekilde ameli ilme, ilmi amele uydurmaktır. Bunun için kendine hikmet verilene birçok hayır verilmiş olduğu beyan buyurulmuştur. Allah Teâlâ'nın âlemde hikmetiyle koyup tahsis buyurduğu sebepleri ve hükümleri, yani kanunları keşfederek ondan birtakım ilmî sonuçlar çıkarma yeteneği, şüphe yok ki, Allah'ın büyük bir vergisidir. Hakîm (bilge) olan kimseye yakışan da ilim ve amel bakımından bunun şükrünü yerine getirmektir. Nitekim şöyle buyuruluyor: Lokman'a hikmeti verdik ki, şükret Allah'a diye. Bu şükrün ilmî yönü önce o hikmetin, Allah Teâlâ'nın bir vergisi olduğunu bilerek Allah'ı şirkten tenzih etmektir. Amelî yönü de işlerinde takip ettiği gaye ve maksatlarında kendi heveslerini değil, Allah'ın rızasını gözetmektir. Ve her kim şükrederse sırf kendi lehine şükretmiş olur. Çünkü sonunda faydası kendine ait olur. Fakat kendine hikmet verilenler içinde nankörlük ederek küfre sapanlar da bulunduğuna işaret ile buyuruluyor ki: [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ve her kim de nankörlük ederse; o hikmeti Allah'tan bilmeyip de, ben yapıyorum, ben yaratıyorum diyerek şükretmez de suistimal ederse kendi aleyhine etmiş olur. Çünkü Allah ganidir, ihtiyacı yoktur, hem hamiddir, zatında övgüye layıktır. Hamiddir, hiç kimse övmese bile kendini övmesini bilir. Yahut mahmuddur, bütün yaratıklar O'na, kendi hal lisanlarıyla hamdederler. Filan filozof hikmet adına küfre düşerse O'na hiçbir zarar eriştiremez, kendi kınanmış olur. [/FONT]

 
Üst Alt