Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Münafık

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Münafıklar sana geldikleri vakit: «Şahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah'ın elçisisin.» derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.

Yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın yolundan çevirdiler. Onların yaptıkları ne kötüdür!

Bunun sebebi şudur: Onlar inandılar, sonra inkar ettiler, bu yüzden kalblerinin üzeri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.



*Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?



[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]*Ve onları gördüğün vakit cisimleri tuhafına gider. Dıştan bakınca giyimleri kuşamları, şıklıkları, irilikleri, güzellikleri ile bedenlerinin süsü ve manzarası hoşuna gider. İmreneceğin tutar. Ve konuşurlarsa konuşmalarına kulak verirsin, dillerininin fesahatı, sözlerinin akıcılığı ve tatlılığı ve konuşma sanatına olan merak ve yatkınlıkları hasebiyle güzel laf ederler. Konuşmaya başladıkları zaman mecliste bulunanların dinleyesi gelir. Medine münafıklarının başları olan Abdullah b. Übeyy, Mugis b. Kays, Cedd b. Kays ve arkadaşları hep böyle iri vücutlu, yakışıklı, giyim ve kuşamlarına itina gösteren, düzgün konuşan, dilleri ve dış görünüşleri alımlı kimseler idiler. Ya Resulallah diye söze başladıkça Hz. Peygamber de sözlerini dinlerdi. Onlar ise kendilerine söz söylendiği zaman resmî bir tavırla ve dıştan ağır başlı bir vaziyette dinler gibi sessizce dururlar, ancak kulaklarına söz girmez, öyle ki sanki onlar dayanmış keresteler gibidirler. Oturdukları yerde dayanmış ahşap keresteler gibi dışları, endamları düzgün, hareketsizce kurulur otururlar. Ancak içleri bilgi ve şuurdan, yetişme ve gelişme kabiliyetinden mahrum, sağlamlık ve dayanıklılıktan uzak, boş kuru tahtalara ve direklere benzerler. Öyle ruhsuzdurlar ki, istifade edilmesi lazım gelen sözler kulaklarına girmez, ondan faydalanmazlar. Öyle cansız ve yüreksizdirler ki her sayhayı aleyhlerinde zannederler. Her işittikleri kuvvetli bir sesi mutlaka kendi aleyhlerinde sanır korkarlar. Lehlerinde söyleneni bile aleyhlerinde telakki ederek ürker kaçmaya çalışırlar. Sertçe bir öksürükten şüphelenirler, hemen hemen pöh denilse korkacak hale gelirler. Çünkü içleri kurtlu haindirler. Hainler ise, hıyanetin ucu yüreklerinde saplı olduğu için "hain korkak olur" meselince her zaman sırları açığa çıkar endişesiyle korku ve kuşku içinde bulunduklarından, her şeyden nem kapar ve her sesten ürkerler. Yalan söylemeye de alışkın olduklarından lehlerinde söyleneni de yalan kabul ederek hep aleyhlerinde mânâ çıkarırlar. Onlar katıksız Hak düşmanıdırlar onun için onlardan sakın! Zira düşmanın en tehlikelisi, gülerek sokulup yürekte patlayandır. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şîrin dahi kasdetmesi cana gülerektir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"O nezaketle gösterilen tebessüm nice canları yaktı. Aslan bile cana gülerek kasdetmektedir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir de: [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Afat-ı batıniyyedir aslı musibetin. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]"Musibetin aslı, gizli belalardır." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]A[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]llah onları çarpsın, yani onlar böyle duaya müstehaktırlar. Bu cümle şu şekilde de terceme edilebilir: Allah'ın kılıcına rastgelsinler, yahut Allah kahredesiler nasıl çevriliyorlar? Haktan batıla nasıl dönüyorlar? Bu istifham (soru) onların hallerine hayret bakışlarını çekmek içindir. Yahut nereden sapıyorlar? Nereden dönüyorlar? Hiç Allah'tan kurtulup da kaçmak mümkün müdür ki, yalan dolanla sıyrılıp kurtulmak istiyorlar. [/FONT]
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Bir insanın sahip olabileceği en önemli değerlerden biri akıldır. Akılsız insan çok zavallı bir konumdadır; ancak akılsız olduğu için bunun dahi farkına varamaz. Zeka ile aklı birbirine karıştırır ve tavırlarındaki, kararlarındaki isabetsizlikleri tesbit edemez.
Münafıklar için de aynı şey geçerlidir. Münafık belirli bir zekaya sahip olabilir, ama asla Allah'ın yalnız samimi müminlere nasip ettiği, 'doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış kazandıran' akla sahip değildir. Böylece en büyük nimetlerden birinden mahrum kalmış olur.
Akıl, insanın en büyük ihtiyaçlarındandır. Kişi hayatının her anında akla muhtaçtır. İyiyi kötüden ayırt edebilmek, kötülükten kendini sakındırabilmek için akıllı olması şarttır. Münafığın dünyaya olan bağlılığı aklının kapanmasına neden olmuştur. Bu nedenle en kolay akledilebilecek konularda bile başarı gösteremez
... Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar... (Münafikun Suresi, 4)
Tüm bu tedirginliklerinin yanında, bir de kendilerini sevdirmeye, insanları razı etmeye yönelik çabaları onları daha da kötü bir duruma düşürür. Zira durmaksızın kötülük işleyen, günaha batıp yara alan münafıklar, aslında pek çok kişi tarafından da sevilmezler. Müminlerin nefretini kazandıkları gibi, çevrelerindeki diğer kişilerin de antipatisini kazanır ve hatta oldukça itici bulunurlar. Allah onları insanlara itici göstermekle, sevdirmemekle aslında karşılaşabilecekleri en büyük belalardan birini vermiş ve onları dünyada da ahirette de yapayalnız bırakmış olur.
Allah'ın sevmediği gibi, kimsenin de hoşlanmadığı bu insanlar, -hiç olmadıkları halde- kendilerini büyük göstermeye çalışarak, durmadan övünerek, aslında son derece aşağılık bir duruma düşer ve çevreleri tarafından küçük görülürler. Dolayısıyla insan olarak hakiki bir saygı ve değer görmezler, fikirlerine de hiçbir şekilde önem verilmez. Dünyada ve ahirette küçük düşürülmüşler olacakları Kuran ayetleriyle de haber verilmektedir:
... Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette de büyük bir azap vardır. (Bakara Suresi, 114)
... Yoksa siz Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir... (Bakara Suresi, 85)
 
Üst Alt