Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman Kardeşlerin Davası

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Gençler!.
Seksiz şüphesiz iman ettik. Sarsılmaz bir inançla inandık ki, bu çilekeş dünyayı kurtaracak, şaşkınlık içerisinde kalan bu insanlığıdoğru yola sevkedecek tek bir nizam vardır. O da İSLÂM!..
Bu nizam ilân edilmesi, müjdelehmesi, uğrunda malın-canın feda edilmesi gereken bir nizamdır, islâm dini, dosdoğru bir dindir. Onda bâtıl, asılsız hiçbir şey yoktur. Ona uyan en doğruyu bulmuştur.
«Allah kendinden başj<a ibadete lâyık hiçbir ilâh olmadığını açıkladı. Melekler ve ilim sahipleri de buna hakkıyte imân ettiler. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O azizdir. (Her şeye galibdir) Hakimdir (yüce hikmet sahibidir) Doğrusu Allah katında hak din ancak İslâm dinidir.»
«Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve size din olarak islâm'ı seçtim.»
islâm dini ve Müslümanlar çok güç devirler yaşamışlardır, ard arda hâdiseler, yağmur gibi yağan musibetler görmüşlerdir, islâm düşmanları, bunu fırsat bilerek, islâm'ın nurunu söndürmeye,^değerini düşürmeye, müslümanları saptırmaya, İslâm kanunlarını tenfiz etmemeye, ordularını zayıflatmaya ve hükümlerini değiştirmeye çalıştılar.
islâm saltanatının ortadan kalkması, cihanşümul hilâfetinin parçalanması islâm ordusunun bozulması ve ümmetinin zeli' bir durumda kâfirlerin pençesine düşmesi, islâm düşmanlarına daha büyük bir imkân
vermiştir.
Öyleyse biz müslümanların ilk vazifesi: insanlara islâm dinini noksansız-ziyadesiz doğru olarak öğretmektir. Davamızın nazarî kısmıişte budur. Davamızın diğer yönünü ise, müslümanları İslâm'ı tatbik etmeye, onu yaşamaya sevketmek teşkil eder.

Bütün bunlarda dayanağımız, hiçbir tarafından bâtıl sokulamayan Allah'ın kitabı, Rasûlüllah'dan vı-rid olan sahih hadisler ve islâm Ümmetinin muazzez ecdadının tarihidir. Gayemiz, sadece Allah'ın rızasınıkazanmak, vazifemizi ifa etmek ve insanlığı hidayete sevketmektir. Başka birşey değil.
Düşüncemizi gerçekleştirmek için, cihad edeceğiz. Sağkaldıkça uğrunda çalışacağız. Bütün insanları O'na davet edeceğiz. Ya fikrimiz galip gelir, izzetle yaşarız veya yolunda şerefle can veririz. Her zaman sı-loganımız şu olacaktır:
«Allah gayemiz. Peygamber rehberimiz. Kur'an Anayasamız. Cihad yolumuz. Allah yolunda canvermek en büyük temennimizdir.»
Gençler!..
Allah sizi, kendine imân etme, islâm'a girme ve onunla yetişme şerefiyle müşerref kıldı. Bu sebeple sizleri, bütün dünyaya rehberler, insanlığa mürşit ve hocalar kılmıştır.
«Siz, insanlar için çıkarılan en hayırlı bir ümmetsiniz.İyiliği emreder kötülükten nehyedersiniz. Allah'a hakkıyla imân edersiniz.»!'
«Ey müslümanlar! Sizi, şerefli ve mümtaz bir ümmet kıldık ki insanlara karşı şahidler olasınız.»(')
Gençler! Allah sizi imân etmeye, insanlar arasında değerinizi bilmeye, düşmanlarınız zelil olmanızı istese de dünyanın efendisi olduğunuza inanmaya, başkaları maddi kuvvetleriyle size galip gelseler de cihanın mürşitleri olduğunuzu idrak etmeye davet ediyor. Hayırlı akibet Allahtan korkanlarındır...
Gençler!. '•¦ ¦
İmânınızı yenileyin. Gayenizi, hedefinizi bilin. En güçlü kuvvet imândır, imânın neticesi birliktir. Birliğin sonu ise tam bir zaferdir.
Öyle ise gelin imân edin. Kardeşçe birbirinize sarılın. Durmadan çalışın, cihad edin. Bundan sonra da zaferi bekleyin.
Bugün bütün dünya şaşkın bir halde ve ızdırap içindedir. Hakim olan düzenler insanlığın dertlerine çare bulamamaktadır. Bu dertlerin çaresi ancak islâm'dadır. Öyle ise «Bismillah» deyip bu âlemi kurtarmaya koşun. Çünkü herkes bir kurtarıcı bekliyor. O da meşalesini taşıdığınız bu islâm nizamıyla olacaktır.

Gençler!.
Müslüman kardeşlerin metodu belli, aşmak istedikleri merhaleler belirlidir. Biz, ne yapmak istediğimizi ve emellerimizi hangi yolla gerçekleştirebileceğimizi pekâlâ biliyoruz.
Gerçekleştirmek arzusunda olduğumuz noktalar şunlardır:
1) Her şeyden önce düşüncesiyle, inancıyla, ahlakıyla, şuuruyla, hareketiyle ve bütün tasarruflarıyla İslâm'ı yaşayan bir fert istiyoruz.
2) Bütün bu sayılanları tatbik eden bir aile istiyoruz. Bunun içindir ki erkek kadar kadına da önem veririz. Gençler kadar ihtiyarlara ve çocuklara da önem veririz. Bizim aile anlayışımız işte budur.
3) Bu islâmî esaslardan ayrılmayan müslüman bir toplum istiyoruz. Bunun içindir ki davamızın her eve girmesine, sesimizin her yerde işitilmesine, ve düşüncemizin köykente varmasına çalışırız. Bu yolda başvurmadık hiçbir çare bırakmıyacağız.
4) Şu insanları camilere götüren, milleti islâm yoluna sevk eden müslüman bir nizam, güçlü bir iktidar istiyoruz.
5 — Bunlardan sonra batılıların parçaladıkları islâm ülkesinin her parçasını biraraya getirip tek devlet yapacağız. Bunun içindir ki bu siyasi bölünmeleri asla tasvib etmiyoruz, islâm vatanını kolayca yutmak için küçük devletçikler haline getiren MilletlerarasıAnlaşmaları katiyyen doğru bulmuyoruz. Müslümanların hürriyetlerinin ellerinden alınıp.zulmedilmelerine karşı el-betteki susmayacağız, üzerinde «Lâ ilaheİllallah» sesini yükselten tek bir müslümanın bulunduğu her yeri bizim vatanımız sayarız. Onu kurtarmaya, parçalarını biraraya getimeye çalışacağız.
Alman Milliyetçiliği (Reich), damarlarında Alman kanıtaşıyan bütün insanları birleştirmeyi gaye edinir de islâm Akidesi her güçlü Müslümana dindaşlarını korumayı nasıl farz kılmaz?., islâm dini ırk bağınıhiçbir zaman dini rabıtadan kuvvetli görmez, islâm'da Akide her şeyin üstündedir.
Biz. Allah'u Teâlâ'nın sancağının, asırlarca ezan sesleriyle inlemiş, Allahû Ekber sedalarıyla çalkalanmış, islâm şerefine naii olmuş memleketlerde dalgalanmasını istiyoruz, ispanya, Sicilya, Balkanlar, Güney kalya ve Akdeniz adaları birer İslâm ülkeleriydi. Tekrar İslâm bayrağıaltına girmelidirler. Akdeniz ve Kı-zıldeniz, evvelce olduğu gibi, tekrar birer islâm Gölü halini almalıdır.

italyalı Senyör Mussolini eski Roma imparatorluğunu tekrar ihya etmeyi tabii bir hak kabul ederse, (ki bu imparatorluk zulüm ve gasb esasları üzerine kurulmuştu.) Adalet ve hakkaniyet temelleri üzerine kurulan, insanların arasında huzur ve saadeti temin etmeyi güden islâm hilâfetini tekrar ihya etmek elbetteki bizim de tabii hakkımızdır.
Davamızı bütün âleme duyurmayı, herkese tebliğ etmeyi,şımarık kişileri buna boyun eğdirmeyi istiyoruz.
«Böylece hiçbir şirk kalmasın. Yeryüzünde tamamen Allah'ın dini hakim olsun.»(')
«İşte o gün müminler Allah'ın yardımıyla sevinirler. Allah dilediğine yardım eder. O, herşeye galiptir, en merhametli olanıdır.»^')
Bu aşamaların her birinin kendine göre planlan, gerçekleştirme yolları vardır. Fakat biz sözü kısa kesmeyi daha uygun bulduk. Yardım Allah'tandır. O bize kâfidir. O ne güzel mevlâ ne güzel vekildir.
Diğer yandan, acizlerin, korkakların, beyinsizlerin«düşüncemizin'bir hayal olduğunu, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir kuruntu, bir vehim olduğunu» söylemeleri bizleri yolumuzdan engelleyemez, davamızdan geri. koyamaz.
Bu çeşit düşünceler, sahibinin acizliğini gösterir, islâm'da böyle bir düşünce yoktur, islâm zilleti; acizliği asla kabul etmez.
- Ne var ki, bugün müslümanların kafasına bu tür fikirler yerleşmiş ve müslüman düşmanlarının galibiyetine yol açmıştır. *
İşte kalpleri harap eden, imanı zaafa uğratan ve müslümanları çökerten hastalık budur. Açıkça haykı-rıyoruz ki bu metoda inanmayaıl, bunun tahakkuku için çalışmayan herhangi bir müslümanın islâmla alâkası yoktur. O kişi kendisi için başka bir fikir, başka bir din arasın!.
Gençler!..
Azminiz, sizden önce bu yolu tutup, islâmı yayanların azminden daha az olmasın. Gevşeklik, uyuşukluk göstermeyin. Korkak, pısırık olmayın. Daima Allah'û Teâlânm şu kelamını gözünüzün önünde bulundurun: «O kimseler ki «İnsanlar sizin aleyhinize toplandılar, onlardan sakının» denilince bu onların imanını artırdı. Ve «Allah bize kâfidir. O ne güzel vekildir.»da-
Hakiki müslüman bir fert olmak için, kendimizi yetiştireceğiz. Müslüman bir yuva kurmak için ailemizi yetiştireceğiz. Memleketimizde Müslüman millet var olsun diye halkımızı yetiştireceğiz. Biz de müslüman halkımızın arasında olacağız ve sarsılmaz adımlarla kendi çizdiğimiz gayeye değil, Allahın bizim için takdir ettiği hedefe ulaşacağız.
«Kâfirler istemese de Allah mutlaka nurunu ta-mamlayacaktır.»((i)
— Biz Müslüman Kardeşler — hedefimize ulaşmak için sarsılmaz, yıkılmaz bir imâna sahip kişiler hazırladık. Bıkmaz, usanmaz elemanlar yetiştirdik. Allah'a güvenen zatlar, kahramanlar büyüttük. Biz Allah yolunda şehid giderek, Rablerini karşıladıkları günü en bahtiyar gün sayan ruhları taşımaktayız. Hakiki Müslümanlar olarak içte ve dışta takip edeceğimiz siyaset, İslâm'dan aldığımız bu metoda göre ayarlanmıştır. İs-lâmda, din ve devlet ayrımı yoktur. Hakiki Müslümanlar, islâm'ı gerçeği ile anlayanlar bunu pek iyi bilmektedir. Bizi yolumuzdan çevirmek isteyenler bizden uzak olsunlar. Çünkü O, ya islâm'ın düşmanı, ya da onu bilmeyen bir cahildir. Üçüncü bir ihtimal yoktur.
Gençler!..
Müslüman Kardeşleri, «Kendilerini Yalnız İbadete veren, Namnz, Oruç, Zikir ve Tesbihden başka bir şey bilmeyen zavallı kişiler,» olarak zannedenler aldanmaktadır. Müslüman Kardeşler islâm'ı böyle anlamıyorlar.
Onlar İslâmı, hem inanç hem ibadet, hem vatan hem milliyet, hem madde hem mâna, hem ilim hem kanun, hem müsamahakâr hem kuvvetli bir nizam olarak tanımış ve imân etmişlerdir. İslâmın cihanşümul bir nizam olduğuna, dünya ve ahireti tanzim ettiğine inanmışlardır.
Bundan Müslüman Kardeşlerin ibadetleri ihmal ettikleri ve—Allah Korusun— Rablerine karşı olan vazifelerini ifa etmedikleri manasıçıkarılmamalıdır. Onlar ibadetlerini gereği gibi yaparlar. Allah Teâlâ'-nın kitabını okurlar. Allah Teâlâ'yı zikrederler.
Bununla beraber âhiretierine zarar vermeyecek bir şekilde dünyadan nasiplerini almayı unutmazlar. Çünkü onlar Allah Teâlâ'nın şu kelâmınıbilirler:

«Ey MUHammed de ki: «Allah'ın kulları için ya-Tattığızınetleri, helâl ve temiz rızıkları kim haram edebilir?)^')
Müslüman kardeşler, sahabeyi kirama verilen «geceleri âbit gündüzleri mücahid» namının en üstün unvan olduğuna ve bu ünü taşıyanların büyük zatlar olduklarına inanmışlar, ve bunlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Başarı Allah'tandır.
Müslüman kardeşlerin vatanperver olmadıklarını sananlar da aldanmaktadırlar. Müslüman kardeşler, vatanları için en samimi olan insanlar, vatan uğrunda canını feda eden fertler, vatana çalışanları en çok takdir eden kişilerdir.
Ancak müslümân kardeşlerin milliyetçiliğiyle, kuru milliyetçiik güdenlerin milliyetçiliği farklıdır:
Müslüman kardeşlerin milliyetçiliği islâma dayanır. Müslümân kardeşler vatanları olan Mısır için çalışırlar, onun için cihad ederler. Çünkü Mısır islâm ülkelerinden biridir.
Diğer yandan, Müslümân kardeşler sadece Mısır İçin değil, bütün İslâm âlemi için çalışırlar, cihad ederler.

Halbuki kuru milliyetçiler, yalnız kendi vatanlarının hudutlarını savunurlar. Bunu, Allanın kullarına farz kıldığı cihad'ı yapmak için değil, şan ve şeref kazanmak için, gösteriş yapmak için, şahsi çıkarlarıiçin yaparlar.
Müslüman kardeşlerin, herhangi bir müslümânın yaşadığıtopraktan bir karış taviz verilmesini affedilmez hıyanet saymaları, vatanlarınıcandan sevdiklerine yeterli bir delildir. '-¦ .
Yine müslümân kardeşleri, tenbelliğe ve ihmale davet eden bir cemaat sananlar aldanmaktadırlar. Müslümân kardeşler, müslümânın her hayırlı işin lideri olmasını ilân ederler. Müslüman kardeşler, liderlikten başkasına razı olmazlar. Çalışma ve cihad etmeden gayrisini kabul etmezler. Sıhhatte, kuvvette, ilimde ve malda herkeeten üstün olmaya çalışırlar.
Her hangi bir hususta geri kalmak, bizim düşüncemize zararlıdır, islâm'ın hükümlerine zıttır.
Bununla beraber, insanların arasında yaygın olan ve onları sadece kendilerini düşünmeye sevk eden aşırı maddeciliğe kesinlikle karşıyız. Çünkü böyle düşünen bir insan, bütün imkânlarını, vakitlerini ve gayretlerini sadece kendi çıkarları için kullanır ve başKalarmı asla düşünmez. Milletinin durumuyla alakadar olmaZ.
Halbuki peygamber efendimiz (S.A.V.) şöyle buyuruyor:
«Müslümanların durumu ile alakadar olmayan, müslümânlardan değildir.» Diğer hadisi şerifte, «Allah herşeye karşı iyilikte bulunmayı Farz kıldı.»
Yine müslümân kardeşleri «millet arasında tefrika çıkarıyorlar» diye itham edenler de aldanmaktadırlar. Biz, İslâm'ın insanlar arasındaki münasebetlere saygı gösterilmesini emrettiğini ve buna büyük önem verdiğini çok iyi bilmekteyiz. Bu konuda Allahû Feâlâ şöyle buyuruyor:
«Ey insanlar doğrusu biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışıp anlaşasınız diye sizi milletler, kabileler halinde yarattık.»(')
Diğer yandan İslâm dini, bütün insanların refahı için Alahtan bir rahmet olarak gelmiştir. Vazifesi bu olan bir dinin insanları böldüğü, tefrika yaptığı iddia edilebilir mi? Bilakis Kur'an, insanların birlik ve beraberliğini emreder.
«Biz, Allanın peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız»(') der. islâm dini, hatta kızgınlık, anlaşmazlık ve kavga halinde bile tecavüzde bulunmayı yasaklamış ve adaleti elden bırakmamayı emretmiştir.
«Bir millete karşı olan öfkeniz sizi adaletsiz davranmaya sürüklemesin. Adaletli davranın.»(')
Keza islâm dini, bir vatanda yaşayanlara —tünleri farklıbile olsa— iyilikte bulunmayı emretmiştir.
«Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan, sizi memleketinizden çıkarmayanlara iyilikte bulunmanızı, ve adaletli davranmanızıyasaklamaz.»(')
Yine islâm, müslümân memleketinde yaşayan Ehli Kitaba insaflı davranmayı, güzel muamelelerde bulunmayı emretmiştir.
islâmda: «Bize ne varsa onlara (ehli kitaba) da o vardır. Bizim mes'ul olduğumuzdan onlar (ehl-i kitab) da mes'uldür.» hükmü vardır.
Biz bütün bunları biliyoruz. Dolayısıyle ırk ayrımına, gurupçuluğa davet etmeyiz. Fakat birliği sağlayalım diye imanımızı satamayız. Birliği temin için inan cımızı harcayamayız. Birlik için müslümanların menfaatini yok edemeyiz. Hak ve Adaletle olan birliği kabulederiz. Bundan başkasına başvuranı yerinde durdurur, hatasını gözleri önüne sereriz:
«izzet ancak Allah'ın. Rasûlû'nün ve Mü'minlerindir
Son olarak, Müslüman kardeşler'in belirli bir teşkilât hesabına çalıştıklarını veya belli bir cemaate dayandıklarını zannedenler de aldanıyorlar.
sMüslüman Kardeşler her yerde ve her zaman islâm ve Müslümanlar için çalışırlar. Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, onun rızasını kazanma yolunda harcarlar. Şimdiye kadar hiçbir kimseye (yardım talebi için) el uzatmamışlardır. Kimsenin desteğini istememişlerdir. Bununla iftihar ederler.
Gençler!.
Sizleri bu ulvi esaslara, bu sağlam kaidelere davet ediyoruz. Eğer fikrimize inanır, yolumuzu tutar, bizimle beraber islâm yolunda gider, inancınız uğrunda her gayreti sarf edersen iz; dünya ve ahirette sizin için en hayırlı olan bir yolu tutmuş olursunuz.
Allah, geçen asırlarda ecdadımız vasıtasıyla ger pekleştirdiğini sizinle gerçekleştirecektir. Şayet bUNU yapmayıp çeşitli fikirler arasında tereddüt eder, başarısız metodlarla yürümekte ısrar ederseniz haliniz perişandır. Allahın ordusu az da olsa, çok ta olsa hep ileriye doğru gidecektir.
«Zafer ancak Aziz ve Hâkim olan Allah'ın katındadır.»
 
Üst Alt