Evet sizinkisi zandan öteye geçmiyor. Ama zan ile amel edilmez.
Saatlerce seyrettiğim halde izlemeden yorum yaptığımı zannetmeniz bile buna bir örnek.
Demişiz ki, mübarek hak yol üzereymiş ki vefatından yıllar sonra bile insanları Kur'an noktasında birleştirebiliyor. Bu da O mübareğin kerametidir inşaallah.
Zahir göz ile Kur'an okursanız, zahir kulak ile hadis dinlerseniz, zahir göz ile bu belgeseli seyrederseniz, geleceğiniz nokta hep ama hep bu tür çıkmaz sokaklar olacaktır. Hiç kimse ama hiç kimse en yakınında hizmetinde bulunmuş insanlar dahi aciz ve aciz bir kul olduğunu söyleyen ve öyle amel eden Saidi Nursi'nin peygamber olduğunu (haşa) kabul etmez. Böyle bir iddiada da bulunmaz ve bulunulmamıştır. Zaten böyle bir iddia hem kendisi için hemde etrafından ona inanan insanlar için hüsran anlamına gelir. Son nefesine kadar İslam'ın hizmetkarı olduğunu söyleyen kişi, kalkıp da eserinde mi peygamberliğini ilan edecek. Eserinde peygamberliğini ilan eden kişi, bunu gerçek hayatta en azından en yakınında bulunan birine dahi zahiren de söylemeyecek mi ? Malumunuz, Peygamberlik açık açık ifşaayı gerektirir. Makamın gereğidir çünkü. İyi ama, kendini peygamber kabul eden, ortaya çok ciddi bir külliyat bırakan hangi kişi zahiren de peygamberliğini ilan etmez.
Dediğim gibi, et gözü ile değil, gönül gözü ile okursanız karşınıza bu sefer öyle bir Said çıkar ki, siz bile şaşarsınız. Karşınızda peygamber mi yoksa Allah'ın hizmetkarı mı duruyor anlarsınız.
İnşaallah anlarsınız.