Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sakaleyn ve Sakaleyn Hadisi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İnsanlar ve Cinler, İns ve Cin Alemi.

Mal, ağırlık ve kıymetli şey anlamlarına gelen "sekal" kelimesinin ikili olan "sekaleyn", insanlar ve cinler için kullanılan bir terimdir. Allah Teâlâ; Ey insan ve cin toplulukları! Sizin de hesabınızı ele alacağız" (er-Rahmân, 55/31) ayetinde insanlar ve cinlere "es-Sekalân" diye hitap etmektedir. Bu iki topluluğa peygamber olarak gönderildiği için de Hz. Muhammed'e (s.a.s), "Rasûlü's-Sekaleyn" denilmiştir. Bu kelime ile maruf bir de hadis vardır: Sekaleyn Hadisi. Ashabı Kiramdan Zeyd b. Erkam (Müslim, Fedâilu's-Sahâbe, 36-37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 367, 371; Dârimî, Fedâilul-Kur'ân, I) ve Ebu Saîd el-Hudrî'den (Müsned, III, 14, 17, 26, 59) rivayet edildiğine göre Veda Haccı dönüşünde Hz. Peygamber, Humm suyu kenarında irad ettiği bir hutbede hamdü senadan sonra; "Ey İnsanlar! Ben bir beşerim, Rabbimin elçisinin gelmesi ve benim de bu davete icabetim yakındır. Ben, size iki değerli şey bırakıyorum: Birincisi, Allah'ın kitabıdır ki, O'nda hidayet ve ışık vardır. Allah'ın Kitabında olanları alın, O'na sarılın" dedi ve insanları Kur'an'a teşvik ettikten sonra; "İkincisi; Ehli beytimdir ki, onlar hakkında size Allah'ı hatırlatırım" dedi ve son cümleyi üç defa tekrarladı. Yukarıda zikredilen güvenilir kaynaklarda bu hadis, birbirine yakın ifadelerle nakledilmektedir. Hadisden de anlaşılacağı gibi, Hz. Peygamber müslümanların, kendisinden sonra Kur'an'a sımsıkı sarılmalarını ve Ehli beyti'ne (akrabalarına) saygılı davranmalarını tavsiye etmektedir. Fakat Şia, Hz. Peygamber'in burada, Hz. Ali'nin elini tutarak;

"Bu, benim vasîm, kardeşim ve benden sonraki halifemdir. O'nun emirlerini dinleyin, O'na itaat edin" dediğini, buna rağmen daha sonra Sahabenin bunu gizlemekte ittifak ettiklerini iddia eder. Şia'nın Rasûlüllah (s.a.s)'e isnad ettikleri bu sözün aslı yoktur; bu, onların bir uydurmasıdır. Bu iddianın uydurma olduğunun delilleri şunlardır: 1) Büyük bir Sahabî topluluğu önünde yapıldığı iddia edilen bu vasiyyetin, sadece bir kişi tarafından rivayet edilip diğerlerince nakledilmemesi mümkün değildir. Çünkü, Hz. Peygamber'den duyduğu her sözü aynen nakletmeyi ibadet sayan ve bunun için en büyük titizlikleri gösteren Sahabeden hiç birinin, Hz. Ebu Bekir ve daha sonraları Hz. Ömer ve Hz. Osman halife seçilip bey'at edilirken itiraz etmemeleri ve bu hadisi rivayet etmemeleri aklın alacağı bir şey değildir. Hatta, halife tayin edildiği iddia edilen Hz. Ali Efendimiz de böyle bir şey söylememiş ve kendisinden önce seçilen üç halifeye de bey'at etmiştir. Benü Sakife gölgeliğinde halife seçimi yapılırken kendisine danışılmadığı için gücendiğinden ve bir de, Rasûlüllah (s.a.s)'ın mirası meselesinde hanımı küstürüldüğü için, Hz. Ebu Bekr'e hemen değil de, hanımı Hz. Fatıma vefat ettikten sonra, yani halife seçiminden 6 ay sonra, bizzat kendisi Hz. Ebu Bekr'in huzuruna gelerek serzenişte bulunmuş fakat ona bey'at etmiştir. Diğer taraftan Hz. Ali her üç halife ile de uyumlu bir şekilde çalışmış ve bazı devlet işlerini yürütmüştür. 2) Böyle bir iddia, Şiîlerin kendi görüşlerini desteklemek için uydurdukları pek çok hadis ihtiva eden kitapların dışında, güvenilir hiç bir kaynakta ve senedli bir şekilde geçmemektedir. Yalnız böyle bir durum dahi, o sözün uydurma oluşu için yeterli bir sebeptir (Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, 179-186). 3) İslâmda saltanat ve hanedanlık yoktur. Şianın iddia ettiği gibi Hz. Peygamber hilafeti, Hz. Ali ve evladına tahsis etseydi, bu bir saltanat olurdu. Halbuki hilafette asl olan, istişare ile en layık olanın seçilmesidir. Kur'an da bu konularda şûrâ'yı emretmektedir (eş-Şûrâ, 42/38; Âlû Umrân, 3/159). 4) Hz. Alinin ilk üç halifeye isyan etme, Muaviye'ye karşı savaşması da hilafetin, vasiyyetle değil şûrâ ve bey'atla olduğunu gösterir. Şayet Hz. Ali Gadîrihum'da halife tayin edilmiş olsaydı, halife seçildiği gün Hz. Ebu Bekr'e, bunu başaramazsa daha sonra halife seçilenlere karşı savaşması gerekirdi. Halbuki, vasî olmadığı için böyle bir huruc yapmamıştır. Ne zaman ki müslümanlar kendisini seçip bey'at etmişler, işte o zaman Hz. Ali buna karşı çıkanlarla savaşmıştır. 5) Şianın ileri sürdüğü bu iddia Hz. Ali tarafından da kabul görmemiştir. Yaralandığı zaman Hz. Ömer'in seçtiği 6 kişilik şûrâ'nın vardığı karar Abdurrahman b. Avf tarafından önce Hz. Ali'ye, daha sonra Hz. Osman'a sunulduğunda Hz. Ali bunun kendi hakkı müktesebi olduğunu söylememiş, hatta bu konuda biraz da müstağnî davranmış ve daha istekli görülen Hz. Osman halife seçilince de ona bey'at etmiştir. 6) Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi hilafete vasiyyet edecek olsaydı bunu, yolculuk esnasında verilen bir molada değil de, bütün müslümanların toplandığı ve en son, önemli mesajlarını verdiği Veda Hutbesinde veya dönüldüğü zaman Medine'de Mescid-i Nebevî'de yapması daha uygun olurdu. 7) İslâm Tarihinde müslümanlara en büyük yarayı açan bu fitne, tarihin derinliklerinde kalması gerekirken, bugün hala bu yarayı kaşıyıp kanatmanın İslâma ve müslümanlara hiç bir faydası yoktur. Aksi doğru kabul edilse dahi, tamiri mümkün olmayan bu meselenin hükmünü Allah'a bırakarak müslümanların, birlik ve beraberliklerini daha güçlendirecek olumlu şeylere yönelmeleri daha doğru olur.

Hadis usûlü kaidelerine, tarihi gerçeklere, Kur'an ve Sünnete, selim akla göre, Hz. Ali'nin vasî tayin edilmesi meselesi uydurma bir hadistir (Aliyyul-Kâri, Mevzuat, 109; İ. Teymiye, Minhâcu's-Sünne, IV, 118). Ancak Hz. Peygamber, Gadirihum'da yaptığı hitabede ashabına, ehli beytine iyi davranmalarını ve Kur'an'a sımsıkı sarılmalarını tavsiye etmiştir. Sekaleyn Hadisi bundan ibarettir.
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
yıllarca bu insanlara biz ehlisünnetin yolumuz kuran ve sünnet yolu dediler...biz kuran ve ehlbieyt dediğimizde dediler bunlar rafizidir....ama şimdi görüyoruzki hak inkar edilemiyor..kuran ve ehlbieyt yolunun hak olduğu yolunu Yüce Allah sizin dilinizle bunları söylettiriyor ne mutlu...her ne kadar birileri gadiri hum vardır ama orda imam Ali vasi filan olamamıştır sadece peygamber işte bu ali dir benim kardeşimdir damadımdır demiştir diyor...:)ne gülünç yorumlardır bunlar...ama yinede gadiri humu red edemiyor...edemezde zaten...apaçık tarih ortada...düne kadar red ediyorlardı ama şimdi olmuyor....koskoca peygamber tüm sahabiyi gadiri humda işte bu ali dir benim kardeşimdir damadımdır diyemi topladı da vahiy işte bugün dininizi kemale erdirdim dedi... bunu zaten ashap bilmiyormuydu...oraya ali yi övmek içinmi çıkardı...yoksa ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır vasimdir halefimdir demek içinmi çıkardı...

kaynaklarınızda veda haccında kuran ve sünneti emanet bıraktığı yazıyor...ama hiç hafife alınmıcak kaynaklarınız yine peygamberin veda haccında kuranı ve ehlbieyti kendinden sonra miras bıraktığını anlatıyor...

peki tarih bize neyi gösteriyor...sizler kuranı ve ehlibeyti miras aldınızmı..ehlibeyt imamlarının velayetini kabul ettinizmi..siz hala ehlibeyt imamlarına kılıç çekmiş onlara savaş açmış insanların hizmetçisiyiz diyorsunuz...biri imam hasa n as mı zehirletmiş vahiy katibi olmuş....yine imam Ali ye muhalef edip durmuş kılıç çekip mzılar uçlarına kuran sahifeleri ile doldurmuş vahiy katibi olmuş...oğlu kerbeladA imam Huseyn as gibi bir ehlibeyt imamını şehit edip katletmiş...emevi zihniyeti harun reşid zihniyetide bunu bekçiliğini yapmış..ne diye kuran ve sünnet diye...ehlibeytin tacı olan hz fatıma as niye öldü ...daha peygamber vefat ederetmez resulüm emaneti olan ehlbieyte sahip çıkıldımı...imam Ali gibi bir şahsiyet neden 6 ay susmak zorunda kaldı...onlar ehlibeyt değilmidir işte...neden insanlar ehlibeyti terk ettiler...peygamber ehlibeyti israil oğullarının ikta kapısına benzetir...kurtuluş kapısı....ehlibeyt kurtuluş kapısıdur...hidayet önderidiler onlar...

gadiri huma ise bir uydurma diyen siz...

Tarih-i Taberî, c.2, s.62-63; Tarih-i Kâmil, c.2, s.40-41; Müs-ned-i Ahmed, c.l, s.lll; İbn-i Ebi'l-Hadid, Şerh-u Nehc'il-Belâğa, c. 13, s.212-215 gibi kaynaklarda hem ehlisünnette hemde şia da geçen

Allah Resulü (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken Ga-dir-i Hum denen yerde Ali'yi (a.s) kalabahk bir topluluk içinde Müslümanların ve müminlerin velisi olarak tamtti ve şöyle buyurdu:

"Ben kimin mevlâsı isem, bu AM de onun mev-lâsıdır."

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus, Hz. Pey-gamber'in (s.a.a) sözünün başlangıcında, "Ben size ken-di nefsinizden daha ev/â değil miyim?" diye buyurmasinı inkar mı ediyorsunuz....
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Daha sonra ResuluIlah (s.a.a)ın, sarılmamızı emrettiği "Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beyt" hadisi Ehl-i sünnet'e göre sahih bir hadistir. Şia'nın nezdinde ise bu hadis mütevatir olarak Ehl-i Beyt imamları yoluyla nakletdilmiştir. O halde neden bazıları bu hadis konusunda şüphe icad edip onu "Allah'ın kitabı ve benim sünnetim" hadisine dönüştürrneğe çalışıyorlar? Mesela "Miftah-u Kunuz'is Sünne" kitabının sahibi, kitabının 478. sahifesinde Buhari, Müslim, Tirmizi ve ibn-i Mace'den naklen "Resulullah'ın Allah'm kitabı ve kendi sünneti hakkındaki vasiyeti" başlığı altında bir bölüm ayırmıştır. Oysa ki mezkur dört kitabı incelediğin takdirde onun naklettiği hadisin bu kitaplarda mevcut olmadığını görürsün.
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Evet Buhari'de "Kitab'ul hisam Bi'l Kitab-ı ve's Sünne" (1) diye bir bölümü vardır, ama orada böyle bir hadis mevcut değildir. Sahih-i Buhari ve mezkur kitaplarda nihayeten şöyle bir hadis yeralmıştır.

"Talha ibn-i Müsarrif şöyle diyor: Abdullah ibn-i Übeyy'den "Acaba Resuluılah (s.a.a) bir vasiyette bulundu mu?" diye sordum. O şöyle dedi: "Hayır". O zaman ben ona "O halde nasıl halka vasiyette bulunmaları emredilmiştir" dedim. O "Resuluılah (s.a.a) Allah'ın kitabını vasiyet etti" diye cevap verdi" Görüldüğü üzere Resuluılah (s.a.a)ın "Ben sizin aranazda iki değerli emanet bırakıyorum; Allah'm kitabı ve benim sünnetim" diye bir hadisi yoktur ve eğer bazı kitaplarda böyle bir hadis olsa da bir değer ifade etmez. Zira naklettiğimiz gibi, icma bunun hilafınadır. Üstelik eğer "Allah'ın kitabı ve benim sünnetim" diye nakledilen hadise bakılacak olursa, bunun akıl ve nakil ile de bağdaşmadığı görülür. Böyle bir hadisin varlığı bir kaç delil sebebiyle reddedilebilir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Evet Buhari'de "Kitab'ul hisam Bi'l Kitab-ı ve's Sünne" (1) diye bir bölümü vardır, ama orada böyle bir hadis mevcut değildir. Sahih-i Buhari ve mezkur kitaplarda nihayeten şöyle bir hadis yeralmıştır.

"Talha ibn-i Müsarrif şöyle diyor: Abdullah ibn-i Übeyy'den "Acaba Resuluılah (s.a.a) bir vasiyette bulundu mu?" diye sordum. O şöyle dedi: "Hayır". O zaman ben ona "O halde nasıl halka vasiyette bulunmaları emredilmiştir" dedim. O "Resuluılah (s.a.a) Allah'ın kitabını vasiyet etti" diye cevap verdi" Görüldüğü üzere Resuluılah (s.a.a)ın "Ben sizin aranazda iki değerli emanet bırakıyorum; Allah'm kitabı ve benim sünnetim" diye bir hadisi yoktur ve eğer bazı kitaplarda böyle bir hadis olsa da bir değer ifade etmez. Zira naklettiğimiz gibi, icma bunun hilafınadır. Üstelik eğer "Allah'ın kitabı ve benim sünnetim" diye nakledilen hadise bakılacak olursa, bunun akıl ve nakil ile de bağdaşmadığı görülür. Böyle bir hadisin varlığı bir kaç delil sebebiyle reddedilebilir.



Sayın ALİ İSFAHANİ

Siz ve Şia'ya ait görüşlerinizi naklediniz ancak, lütfen ehli sünnet akidesine iftira atmayın. Bakın biz size reddiyeler düzmüyoruz. Bu tavrınız İslamForum kurallarına aykırıdır...
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
lütfen iftira konusunu biraz açabilrmiyiz...nedir iftira dediğiniz şey..ona göre özrümü sunayım....
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
o dediğini zşey iftira değildirki..ne iftirası ...siz bana bunu diyerek iftira atıyorsunuz...kaynağınızda aynen o şekilde geçer..hatta bu hadis muttefikun alyh adında ki buhari müslim gibi alimlerden derlenip ittifak eidlmiş kaynakta dahi vardır....size okumanızı tavsiye ediyorum...
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
yine muttefikun aleyh adındkai o kaynakta o rivayetin hemen öncesinde benden sonra on ik iemir gelecektin v eonların hepside kureyştendir buyurur peygamber...bunları red mi ediyorsunuz...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Resuluılah (s.a.a)ın "Ben sizin aranazda iki değerli emanet bırakıyorum; Allah'm kitabı ve benim sünnetim" diye bir hadisi yoktur ve eğer bazı kitaplarda böyle bir hadis olsa da bir değer ifade etmez.

İzah etmeniz gerekmez. Bu Ehli Sünnet'in temel hadislerindendir, inanılan bir Peygamber(sav) ifadesidr. İnanmayabilirsiniz ama inkar, yalanlama gibi bir yol veya bunu mazur gösterecek bir metod denemeyin artık lütfen. İslamForum kurallarını da bir kez daha okuyunuz.
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
galiba sizler kopyaladığınız yazıları okuyarak yapıştırmıyorsunuz...az önce sakaleyn hadisini kabukl ettiğini bildiren yazı kopyaladınız...

Sekaleyn Hadisi. Ashabı Kiramdan Zeyd b. Erkam (Müslim, Fedâilu's-Sahâbe, 36-37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 367, 371; Dârimî, Fedâilul-Kur'ân, I) ve Ebu Saîd el-Hudrî'den (Müsned, III, 14, 17, 26, 59)

ve kendi ellerinizle bu hadisin doğruluğunu ispatladınız..lakin şimdi kuran ve sünnet tir diyorsunuz...lütfen kuran ve sünnet diyen o kaynağı bizimle paylaşırmısınız...her ne kadar kendi paylaştığınız yazıda kuran ve ehlibeyti isptalasanızda....
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Aşağıda mezkur hadisi nakleden Ehl-i sünnet alimlerini zikredi yoruz:
1- Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122.
2- Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328.
3- İmam Nesai'nin yazdığı "EI Hasais", s.21.
4- Müsned-i imam Ahmed ibn-i Hanbel, c.3, s.17.
5- Müstedrek-i Hakim, c.3, s.109.
6- Kenz'ül Ümmal, c.1, s.154.
7- İbn-i Sa'din yazdığı "Et Tabakat'uI Kubra", c.2, s.194.
8- İbn-i Esir'in yazdığı "Camiu'l Usul" c.1, s.187.
9- Suyuti'nin yazdığı "Camiu's Sağir" c.l, s.353.
10- Haysemi'nin yazdığı "Mecmau'z Zevaid", c.9, s.163.
11- Nebehani'nin yazdığı "Feth'ul Kebir", c.1, s.451.
12- İbn-i Esir'in yazdığı "Üsd'ul Gabe Fi Ma'rifet's Sahabe, c.2, s.12
13- Tarih-i ibn-i Asakir, e.5, s.436.
14- Tefsir-i ibn-i Kesir, c.4, s.113.

bu kaynaklar sizin muteber ve sahih kaynaklarınız değilmidir...kaç yerinde kuran ve ehlbieyt buyurmuş Allah resulü....
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Bu ve benzer konularda yapılan itirazları başka forumlarda bakıyorum da hiçbirinin birinde farkı yok. Hepsi diğer forumlardan kopyalanmış. Yukarıda yapılan itirazlar da başka forumlarda aynen yazılı. Tabi biraz da kesiliyor.


Aşağıda mezkur hadisi nakleden Ehl-i sünnet alimlerini zikredi yoruz:
1- Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122.
2- Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328.
3- İmam Nesai'nin yazdığı "EI Hasais", s.21.
4- Müsned-i imam Ahmed ibn-i Hanbel, c.3, s.17.

Tamamını almadığım bu yazı, başka bir forum sitesinden alınmıştır. Arkadaşın zikrettiği kaynaklara ne kadar da benziyor.


Daha sonra ResuluIlah (s.a.a)ın, sarılmamızı emrettiği "Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beyt" hadisi Ehl-i sünnet'e göre sahih bir hadistir. Şia'nın nezdinde ise bu hadis mütevatir olarak Ehl-i Beyt imamları yoluyla nakletdilmiştir. O halde neden bazıları bu hadis konusunda şüphe icad edip onu "Allah'ın kitabı ve benim sünnetim" hadisine dönüştürrneğe çalışıyorlar? Mesela "Miftah-u Kunuz'is Sünne" kitabının sahibi, kitabının 478. sahifesinde Buhari, Müslim, Tirmizi ve ibn-i Mace'den naklen "Resulullah'ın Allah'm kitabı ve kendi sünneti hakkındaki vasiyeti" başlığı altında bir bölüm ayırmıştır. Oysa ki mezkur dört kitabı incelediğin takdirde onun naklettiği hadisin bu kitaplarda mevcut olmadığını görürsün.

Bu cümleler yine farklı bir forumdan. Ali isfahani arkadaştan alıntıladığım zannedilmesin..

Oysa ki mezkur dört kitabı incelediğin takdirde onun naklettiği hadisin bu kitaplarda mevcut olmadığını görürsün.

Bu tip cümleleri, sanki sizin aitmiş gibi bize aktarmayın.

Üstelik eğer "Allah'ın kitabı ve benim sünnetim" diye nakledilen hadise bakılacak olursa, bunun akıl ve nakil ile de bağdaşmadığı görülür. Böyle bir hadisin varlığı bir kaç delil sebebiyle reddedilebilir.

Onlarca forumda karşılaşılabilecek cümleler. Şimdi böyle bir hadisi reddetmeye deliliniz nedir diye sorulsa, hemen kopyala/yapıştır yapılacak.

Böyle bir hadisin varlığı bir kaç delil sebebiyle reddedilebilir.

BİRİNCİ DELİL:

Bu da başka bir forumdan.. Arkadaş delilleri daha bize sunmadı. Delillerin sorulması bekleniyor sanırım.. Arkadaşın aktaracağı delilleri ben aktarmadım. Eğer arkadaşımız kendisi delil ortaya koymazsa, bizim önümüze tam 7 delil gösterecek.

Heralde o, kendi cümleleri, kendi delilleri gibi aktaracak.

hatta bu hadis muttefikun alyh adında ki buhari müslim gibi alimlerden derlenip ittifak eidlmiş kaynakta dahi vardır....size okumanızı tavsiye ediyorum...

Ve bize de bazı eserleri okumamızı tavsiye edecek.
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
İYİD ENE DELİLİ SUNUYORSUNKİ SEN:)))

Aşağıda mezkur hadisi nakleden Ehl-i sünnet alimlerini zikredi yoruz:
1- Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122.
2- Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328.
3- İmam Nesai'nin yazdığı "EI Hasais", s.21.
4- Müsned-i imam Ahmed ibn-i Hanbel, c.3, s.17



BİRE KARDEŞ KAYNAK HERYERDE AYNIDIR HER FORUMDA AYNIDIR...Bİ FORUMDA FARKLI DİĞERİNDE FARKLIMI OLCAKTI...KONU NEDİR SAKALEYN HADİSİDİR....VERİLEN KAYNAKLARDA BELLİDİR ...İŞ OKUMAK VE DÜŞÜNMEYE KALIYOR....

KAYNAKLARI KOPYALAMAK İLE İLGİLİ OLARAKTA....SİZİ ALAKADAR EDEN HUSUS KONU İLE İLGİLİ VARSA DELİLİNİZ ONU SUNMAKTIR...KONUYU BENİM YAZIP VEYA YAZMAMAM BİR ÖNEM ARZ ETMEZ...SAYKİ HİÇ BİRİNİ BEN YAZMADIM BU ORTADAKİ GERÇEĞİ DEĞİŞTİRİRMİ....

BİRDE DELİL DİYORSUN NEYE DELİL:)) BEN DEMEDİMKİ BUNLARIN HEPSİ BANA AİT BEN YAZDIM KENDİ KENDİNE DELİL GETİRİYORSUN...BURDAKİ FORUM ÜYELERİ NE YAZIYORSA KENDİNDENMİ YAZIYOR...BEKİR CAN İLK YAZDIĞIN SANAMI AİT Bİ YERDENMİ KOPYALADIN....BU BENİ ALAKADAR EDERMİ HYR..İSTER KENDİ YAZSSIN İSTER BAŞKASI...ÖNEMLİ OLAN İÇERİKTİR...

SİZE DİYORUM KURAN VE SÜNNETE DELİL GETİRİN SİZ NEYE DELİL GETİRİYORSUNUZ..:)

SONRA BANA İHTAR VERİLİYORKİ BU ADAM REDDİYELER YAZIYOR...

KONUYU AÇAN BEN DEĞİLİM....

ŞİA İNANCINA UYDURMADIR YALANDIR DİYE BEN DEĞİLİM...

SÖYLENENLERE REDDİYE YAZMAKTA HALİYLE BİR ŞİA OALRAK BANA DÜŞECEKTİR...BİR ANDA ÇIKAN BU GALEYAN NİYE....
 

ALÝ ÝSFAHANÝ

New member
Katılım
31 Ara 2009
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Arkadaş da baya rahatsız olcak galiba...varsa kardeşim seninde bana tavsiye edebilceğin okumam için bu konuda bir kitap tavsiye et...kendi hadis kaynağından bi haber isen ben ne yapayım ki...muttefikun aleyh nedir ehlisünent alimlerinin ittifak ettiği hadis kitabıdır...her yerde satılır bu...bizdede yenişafak armağınıdır:)

müttefikun aleyhin peygamberin vasiyeti babını aç ve ilk karşına çıkanı oku...sana delil getiriyorum daha ne istiyorsunki...

Yine hem dediğim kaynakta hemde buharide ve müslimde geçen ibni abbasın ah o perşembe günü olmasaydı diye başlayan rivayette peygamber bir kağır kalem istiyor ki vasiyet yazayım..arz 7 kardeş mademki tüm bu forumları iyi biliyor gezmiş bu hadiside gayet iyi bilmesi lazım karşınıza çıkar çünki buda...orda ömer bin hattabın peygambere ilginç bi itirazı vardır derki ey resul vasiyete gerek yok bize kuran yeter....ibni abbas o geceyi ağlayarak anlatıyor kaynağınızda....niye dmeiyor bize kuran ve sünnet yeter...öyle demesi gerekmiyormu....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Konu 1. permalink te yeterince izah edilmiştir. Ehli Sünnet konuya bu şekilde iman etmektedir. Şia ise daha bir farklı iman içinde.
Şimdi bu mevzu hassas bir konudur ve konunun Ehli Sünnet-Şia arasında münazara edilmesi hiç bir sonuç belirleyemeyeceği aşikardır, zira bu güne değin bir ittifak olamamıştır. Öyle ise bu meselenin münazarası sadece kavga çıkaracaktır. Biz bunu tasvip etmiyoruz. Yoksa size kırk sayfa mesaj yazmak mümkün. E, birde olaya İslamForum'un ehli sünnet çizgisinde olması yönüyle bakarsanız münazaranın hiç mi hiç bir anlam taşımayacağı ortadadır. Ama siz bir Şia olarak tabiri caiz ise "salyangoz satmaya" kalkışırsanız ve sonra da şikayetlenirseniz, bu şikayetleriniz pek bir anlam taşımaz. Biz de gelip sizin Şia forumlarınızda aynı şeyi yapsak keza... Bu nedenle itidalli olmanızı ve bu forum da bu tür cedellere girmemenizi rica ve tavsiye ediyor, konuyu da bu vechile kapatıyorum...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt