Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Âlemler O Güzel Gülle Güldü

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
On dört asır önce, bir imkansız gerçekleşti. Bir tek kişi, dünya tarihinin en büyük inkılâbını gerçekleştirdi.

Dünyanın en vahşi, adetlerine en mutaassıp, en inatçı ve en cahil bir toplumu, çok kısa bir zaman diliminde değiştirdi. O insanların akıllarını, kalplerini, ruhlarını, nefislerini fethetti. Kalplerin sevgilisi, akılların muallimi, nefislerin güzel bir terbiyecisi ve ruhların sultanı oldu. O günün şartlarında insanların hayatlarını dahi uğrunda kolaylıkla verdikleri alışkanlıkları, örf ve adetleri, üstelik inatçı, mutaassıp bir toplumdan kaldırdı. üstelik hiçbir zor kullanmadan, baskı yapmadan, güç harcamadan. Hem de, ortadan kaldırdığı zararlı ve kötü özelliklerin yerine, son derece güzel huyları, alışkanlıkları ve seciyeleri, öylesi bir toplumun kan ve damarlarına kadar yerleştirdi.

Ve o insanlar, kısacık bir zaman diliminde, bütün dünyaya muallim, medenî milletlere üstad oldular...

O, kimdi?

Bakın, Onun için,

Yeryüzü bir mescid,

Mekke bir mihrab,

Medine bir minber oldu.

O,

RABBimizi bize tanıtan en açık bürhan,

Bütün mü’minlere imam,

Bütün insanlara hatip,

Bütün peygamberlere reis,

Bütün evliyaya seyyid oldu.

O,

Köklerini bütün peygamberlerin oluşturduğu,

Ayrı ayrı tatları, lezzetleri ve meziyetleriyle evliya meyveleri veren,

Dalları, geçmiş ve geleceği aynı anda gölgeleyen nuranî bir Tûba ağacıydı.

Onun davasını geçmiş zamanın peygamberleri mucizeleriyle, gelecek zamanın evliya ve asfiyası kerametleriyle tasdik etti.

“Lâ ilâhe illallah” dedi.

Bu prensibi, davasının en önemli esası olarak kabul etti.

Bütün geçmiş ve gelecekte saf tutan sayısız mübarek insanlar hep bir ağızdan ‘sadakte ve bilhakkı natakte’ (doğru söyledin ve hakkı dile getirdin) diyerek tasdiklerini dile getirdiler.

Elinde, her yönüyle mucize bir Kitap; dilinde, hakikatleri haykıran bir hitap vardı.

Bütün insanlığa; hattâ cinlere ve meleklere; hattâ bütün varlık âlemlerine ezelî bir hutbeyi tebliğ etti. Bu alemin yaratılış sırrını açıkladı. Nice muammaları çözdü. Nice hakikatleri keşfetti.

şu âlemin yaratılış sırrını açıkladı. insanlığın zihnini hep meşgul eden “Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” gibi müdhiş sorulara, son derece ikna edici cevaplar verdi.

O zât, ebedî bir saadetin habercisi ve müjdecisi oldu;

Sonsuz bir rahmetin kâşifi, ilancısı;

Kainattaki ilahî saltanatın dellâlı, seyircisi;

Kulluğu cihetiyle bir muhabbet timsali, insaniyetin şeref kaynağı, yaratılış ağacının en nuranî meyvesi;

Peygamberliği cihetiyle hakkı gösteren en kat’î delil, bir hakikat güneşi, bir hidayet feneri, bir saadet vesilesi oldu.

Onun nuruyla, bütün karanlıklar aydınlandı. Bir matemhâneyi andıran âlem, neşe ve sürûra gark oldu. Onun öğrettikleriyle her şey birbirine dost, kardeş ve arkadaş oldu.

O, âlemlere rahmet olarak gönderildi. Varlıkların övünç kaynağı oldu.

O, içindeki ahlâk güzelliği yüzüne yansımış güzel bir
rose013po4.gif
dü. O
rose013po4.gif
le, âlemler
rose013po4.gif
dü.

O
rose013po4.gif
ün güzelliği, nice bülbülleri kendine aşık eyledi.

O GÜL ün asıl güzelliği, güzeli çok seven sonsuz bir Güzeli ve güzelliği göstermesiydi. O sonsuz Güzel de, bütün güzellikleri, o güzel GÜL ün üzerinde toplamıştı.


işte biz, o Güzeller Güzeli RABBimizin dergahında boynumuzu büküyor; elimizi açıp yalvarıyoruz. O’nun en çok sevdiği ve bütün güzellikleri üzerinde topladığı Habîbini, hakkıyla sevmeyi ve sadakatle bağlanmayı niyaz ediyoruz
 
Üst Alt