bana eleştirel yaklaşmanız güzel saygı duydum lakin biraz da özeleştri yaparsanız sizinde farklı bir tavır sergilemediğinizi görürsünüz.Ben Kişisel fikrimi konuyu dallandırıp budaklandırmadan net bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum.Siz bunu tek bir yöne dalma olarak adlandırıyorsanız o sizin görüşünüzdür beni bağlamaz.
Bizim tavrımız ilk günden beri aynıdır, inşaallah son güne kadar da aynı kalacaktır. Özeleştiri her zaman yaparım, ama şuan konumuz özeleştiri değil, çok önemli bir konu ve bana kalırsa bu konuda kısa kesmeden uzun uzun yazmam gerekiyor galiba. Çünkü gördümki açıklamalı yazmadığım sürece muhatabım sadece tek bir konudan bahsettiğim zannına kapılıyor. Oysa meramım bu değil, belki bir çok şey. Bunu yazdıkça beraber göreceğiz. Yazım tarzınıza bakarak sizi ilmi yönden birikimli olarak gördüğümden olacak galiba leb demeden kuruyemiş dükkanı açmanızı bekledim, bu da benim eksikliğim.
Bu ifadenin gerçek olmadığını sizde benim kadar iyi biliyorsunuz.Herhangi bir mürşide tabi olmadan dinini yaşamaya çalışan milyonlarca müslümanın varlığından sizde benim gibi haberdarsınız .
Bu ifadenin doğru olduğunu biz çok iyi biliyoruz, siz bilmiyorsunuz. Bizi de sizin gibi düşünen insanlardan sanıyorsunuz ki yanılıyorsunuz. Mürşide tabi olmadan yaşayan milyonlarca müslümanın hali ortada dostum. İslam'ı nasıl yaşadıkları konusunda hemde çok iyi haberdarız. Haberdarız ki; müslümanların tavuktan kurban olup olmayacağını soranlarına rastlıyoruz. Türbelere rengarenk bezler çaputlar bağlayanları görüyoruz. Sordukları insanların da ya şaşı, yada kaşı kayık tipler olduğunu görüyoruz. Fazla söyletmeyin bunları bana, eğer görmesini biliyorsanız sizde bunları çok iyi etüd etmişsinizdir sanırım.
maalesef bunu yapan, kendilerine tasavvuf ehli diyen kesimler olduğunu şeyhlerinin türbelerini ne hale getirdiklerini siz de benim kadar etüd etmişsinizdir .
Şüphesiz ki tasavvufi konulara tam olarak hakim olduğumu iddia edecek kadar cahil değilim.Lakin sandığınız kadar da uzak değilim,kendi ailemin içinde ve de yakın çevremde tasavvufa gönül veren insanlara sahibim.İfadeleri tam olarak okuduğunuzu iddia etmekle beraber benim ortaya koyduğum fikiri idrak etmekten uzak kaldığınız aşikar.Tasavvufi alana giren kendine yol olarak onu seçen insanın mürşide bağlanmış olması başka; birinin mutlaka tasavvufa girmesini kendisine bir mürşid edinmesinin zorunlu olduğunu iddia etmek bambaşkadır.Siz hala başlıktaki GEREKLİDİR ifadesini anlamadınız ya da anlamak istemiyorsunuz.Bireylerin kişisel tercih hakları var buna saygı duymak hepimizin zorunluluğu..
Bireylerin kişisel tercih haklarına saygısızlık yapan kim ? Bilmiyorsunuz, bilmediğinizi de anlamıyorsunuz sanırım.
Konuyu en baştan siz tekrar iyi okuyun isterseniz: "Bir Mürşide biat gereklidir" Şimdi; Mürşit kime denir ? Önce bunu bir inceleyin. Mürşit ne için gereklidir bunu inceleyin, Mürşit'in önemi nerelerdedir bunları inceleyin. Tasavvufa giriş kapısıdır Mürşit! tasavvufa giren de bir mürşid edinmek zorundadır, Elzemdir, Mutlaktır! Daha başka ne kadar kesin belirleyici kelime varsa hepsini buna ekleyebilirsiniz. Çünkü Mürşid bir tek tasavvufi konuda gereklidir. Diğer normal müslüman, halk yada avam tabir edilen umum için gerekli değildir. Bazı cümleleriniz bizim sözlerimiz ile kesişiyor ama mana bir çıkmıyor. Bunun sebebi siz farklı bir söylemde olduğunuz içindir. Biz burada Mürşidin önemini bahsederken siz bunun normal müslümanlar için gerekli olmadığını söylüyorsunuz. Burada hemfikiriz olmasına da, biz bu konu üzerinde devam etmiyoruz ki ama. Yani, bir nevi ikimizde eğitimin her insan için gerekli olduğuna dair sözler sarfederken, biz dönüyoruz tıp ilminin detaylarına giriyoruz, siz hala eğitim konusunda sarfettiğiniz sözlerinizin bizim tarafımızdan anlaşılmaması ile itham ediyorsunuz. O yüzden garip kaçıyor bu mantık.
lakin başlıkta gereklidir yazıyor,maalesef ironi de burda ortaya çıkıyor..
Evet başlıkta GEREKLİDİR yazıyor. Çünkü; gereklidir!
Sözleriniz ve yazdıklarınız bize böyle hissettiriyor yoksa size karşı bir önyargı sahibi değiliz.ALLAH razı olsun bilgilerinizi bizimle paylaşmaya çalışıyorsunuz.
Alim olan her kişinin hem bir rehber hem de bir yol gösterici olduğuna kanaat getirmek kabul edersiniz ki iddialı bir ifade olur.Siz bir mürşide teslimiyeti kabul edebilirsiniz (biat:teslim olmak,iradesinden vazgeçmek) ben sizinle aynı fikirde değilim herkes gibi onların da bir nefisleri olabileceğini onların da hata yapabileceklerinin farkında olmak asıl elzem olandır.
Elbette tesbitiniz doğrudur bu bağlamda. Her insanın hataya meyilli olduğunu bileceksiniz. O neden ile işi ehline vereceksiniz. Ehil olmayana gitmeyeceksiniz. İslami düstur bu yöndedir. Biat ederken, nefsani tercihlerinizi bağlıyorsunuz. Aklınızı ve idrakinizi değil! Zaten tasavvufi konuda mürid mürşidini kendi nefsine tercih eder denildiği zaman, burada bahsedilen tercih nefsani konular üzerinedir. Bu da çok farklı ve değişik anlamlar içeren bir konudur ki, daha önce sayfalarca yazdık. Bir ara göz gezdirirseniz sanırım biraz daha anlaşılır olacağız sizin açınızdan.
İnkar etmekle bir yere varılamayacağını bilecek kadar ilim sahibi bir kardeşimize benziyorsunuz.Bu kadar parçaya ayrılan her fırka kendisinin Resulullah ın yolunda olduğu iddia ediyor.Lakin burda da bir ortak nokta yakalamak güzel ; [QUOTE]Bizim mürşidimiz Resulullahtır.[/QUOTE]
İnkar; gerçeği örtmek ise, Kafirliktir! Kefr anlam itibari ile gerçği örtmektir ve şeytani bir vasıftır. Çirkin bir şeyi örtmek ise; Setr'dir ve Rahmani bir vasıf ve sıfattır. Elbette çirkinlikleri örtüp gerçekleri açacağız. Ki; insanlar ucundan kıyısından bir konu hakkında bilgi sahibi olsunlar.
Yakaladığımız ortak nokta tek değişmeyen düsturumuzdur. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gelmiş geçmiş bütün insanların rehberi ve kurtarıcısıdır. Fakat bu sözü söyledikten sonra nasıl ki ayaklarımızı tavana dikerek her şeyi garanti görmüyorsak, ameli konuda da yapabileceğimiz konuları günümüz yaşayan alimlerin götüreceğiz. Daha ötesini de istersek, işte o zaman bir mürşid edinmek zorundayız.
Dikkatimden kaçmış r ile t harfleri yanyana olduğu için ehli necar yazılmış ehl i necat diye ifademde kasdettiğim
Son Peygamber`in (asm) tebliğinden uzak bulunmuş, cahil kalmış, kendisine Allah`ın son dini ulaştırılmamış, kalbinde son din ve son Peygambere (asm) karşı herhangi bir kin, iğbirar ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah`ın var ve bir olduğunu tasdik eden kimselerdir.
soruyu buna göre algılarsanız ifade de bir eksiklik olmaz.
Zaten biz de öyle algıladığımız için cümlemizin sonunda akıbetlerinin Allah (celle celaluhu) katında değerlendireleceğini söyledik. Çünkü Yüce Rabbimiz Kitab'ı Kerim'de, kitap ve peygamber göndermediği hiç bir topluluğa azap etmeyeceğini buyuruyor.
Ümit ediyorum ki bu sefer biraz daha detaylı ve açıklayıcı olmuşuzdur. Hasta yatağında toparlayıcı yazmak gerçekten biraz zor oluyor. Eksikliğimize verin, bu kadar dağınık yazmam genelde, fakat demekki bazen böyle istemeseniz de dağınıklaşabiliyor insan. Bu da bizim şuan ki eksikliğimizdir. Kusurumuza bakmayın artık.
Allah'a emanet olun...