Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cihad Risalesi

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Âlemlerin Rabbı olan Allah'a hamd olsun. Mücahitlerin önderi, Müttekîlerin lideri. Nurlu mü'minlerin kumandanı Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)e, O'nun âline, ashabına ve kıyamete kadar dâvası uğrunda ci-had edenlere salâtü selâm olsun...
CİHAD, HER MÜSLÜMANA FARZDIR
Allahü Tealâ cihadı, lüzumlu ve mecburi bir vazife olarak her müslümana farz kılmıştır. Cihada son derece teşvik etmiş, şehitlerin ve gazilerin sevabını bol bol vereceğini beyan buyurmuştur. Şehitlerin mertebesine ancak onların izinden giden ve başlattıkları mukaddes cihada gönül verenler ulaşabilecektir.
Allahü Tealâ, Şehidlere dünya ve âhirette hiç '"kimseye verilmeyen maddî ve manevî meziyetler bah-,
— 107 —
şedecektir. Temiz ve pâk olan kanlarını dünyada zafer nişanesi, âhirette de kurtuluş alâmeti kılmıştır.
Cihaddan geri kalan ve cihada iştirak etmeyenlere, Cenâb-ı Hak en şiddetli azabı vaadetmiştir. Bu gî-bî insanları en çirkin ve kötü sıfatlarla vasıflandırmış-tır. Korkaklıklarını ve cihaddan geri kalmalarını kınamış, acizlik ve zaafiyetlerini ortaya koymuştur.
Allah (C.C.) onlara dünya üzerinde öyle bir ziüet verir ki, bundan ancak cihad etmeleri sayesinde kurtulabilirler. Fakat Uhud dağı kadar altın sarfetseter âhi-ret günündeki azapdan yine de kurtulamazlar. Cenâb-ı Hak cihaddan geri kalmayı ve ondan kaçmayı en büyük günahlardan sayar. Helak edici yedi büyük günahtan biri olarak gösterir.
Eski veya yeni bütün ilâhî ve beşerî nizâmlar içinde, cihada ve Askerî Nizâma önem verme bakımından ve bütün gücüyle Hakkı Müdafaa için milleti topyekûn seferberliğe davet etme yönünden, İslâm Nizâmının bir benzerini gösteremezsiniz.
Kur'an-ı Kerimin âyetleri, Resulullah'ın mübarek hadisleri bu üstün mânalarla dolup taşmaktadır, islâm Dini, en sade bir dille ve en açık bir üslupla, cihada, askerliğe ve harbe davet eder. Müslümanların her
— 108 —
zaman karada, denizde ve havada asrın en modern silahlarıyla donatılmalarını ister.
Biz bu risalede islâm'ın Cihad hakkındaki görüşünü tamamen inceleyecek değiliz. Sadece bir kısmını zikredeceğiz. Cihad hakkında zikredeceğimiz âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri uzun uzun izah etmeyeceğiz. Zira bu iki kaynaktaki mükemmel lâfızlar, kolay ibareler, açık mânâlar ve ruhanî kuvvet, okuyucuyu fazla izaha muhtaç etmeyecektir.
109
CİHAD HAKKINDA KÜR'ÂN-I KERİMDEN BAZI ÂYETLER
1. «Hoşunuza gitmediği halde cihad üzerinize farz kılındı olur ki, hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için daha hayırlıdır. Hoşunuza giden şey ise sizin için daha kötü olabilir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.»!1)
2. «Ey iman edenler siz yeryüzünde dolaşan veya cihad eden kardeşlerine: Onlar yanımızda olsalardı, ölmezler veya öldürülmezlerdi, diyen kâfirler gibi olmayın. Onlar bunu söylediler ki, Allah kalplerine nedamet versin. Allah hem diriltir, hem de öldürür. Allah yaptıklarınızı görür. Yemin olsun ki, Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz Allah'ın sizi affetmesi ve size rahmette bulunması onların toplayacağı şeylerden daha hayırlıdır.
(1) Baljara Sûresi: 216.
— 111 —
Yemin olsun ki, ölseniz de, öldürülseniz de Allah katında toplanacaksınız.»!2)
Dikkat ediniz!.. Birinci âyette Allah yolunda ölçmek ve savaşmak Mağfiret ve Rahmetle yanyana zikredilmiştir, ikinci âyette ise bu beraberliği göremiyoruz. Çünkü burada Cihad yoktur. Âyet korkaklığın mü'min-lerin değil, kâfirlerin sıfatı olduğuna işaret ediyor.
Bakınız... Şu âyet-i celile korkakların karşısında Şehid olanları nasıl vasıflandırıyor:
3. «Sakın Allah yolunda can verenleri ölüler sanmayın. Hakikatte onlar Rableri katında diridirler, rızık-lendırılırlar. Allah'ın lutfundan kendilerine verdiği nimetlerle sevinç içindedirler. Kendilerine arkadan ka-vuşamıyanlara, kendileri için korku olmadığını ve mahzun olmayacaklarını müjdelerler.»}7)
Geri kalan kısmı için Kur'an-ı Kerime müracaat edebilirsin.
4. «O halde geçici dünya hayatını ahirete değişenler Allah yolunda savaşsınlar. Allah yolunda savaşan kimse öldürülse de, galip gelse de biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.»(4)
(2) Âl-i Imran Sûresi: 156-158. <3) » » » : 169-175.
•(4) Nisa Sûresi: 74.
112 —
Ayeti celilenin devamı için Kur'an-ı Kerime müracaat edebilirsin. Kur'an'da, Allahu Telâlâ'nın müslü-manları nasıl uyanıklığa davet ettiğini, yerine göre ordular, veya cemaatler yahut fertler haJinde cihad etmeye teşvik ettiğini göreceksin.
Yine cihaddan geri kalanları, korkakları, eyyamcıları, menfaatperesetleri nasıl tenkit ediyor; zayıfların himayesine ve mazlumların kurtarılmasına nasıl dikkati çekiyor; Cihadı oruç ve namazla bir tutup islâmın temel esaslarından olduğunu nasıl ilân ediyor; kararsızların tereddütlerini nasıl siliyor müşahede edeceksin.
Keza Allahu Teâlâ'nın korkakları cesaretle ölümü karşılamaya nasıl teşvik ettiğini göreceksin. Allahu Teâlâ Kur'anda; korkaklara muhakkak surette öleceklerini, eğer mücahit olarak ölürlerse büyük mükâfatlar kazanacaklarını, harcadıkları can ve malın karşılığının kaybolmayacağını beyan ediyor.
5. El enfal suresi, bütünüyle savaşa ve onda se batlı t)lmaya teşvik eder. Savaşa ait birçok hükümleri açıklar. Bunun içindir ki, önceki müslümanlar, bu sureyi «harp marşı» kabul etmişlerdi. Harp şiddetlenince bu sureyi okurlardı. Misal olarak bu suredeki şu ayeti celilelere göz atalım;
Risaleler 1
— 113 —
F: 8
a) «Ey iman edenler! Allah'ın ve sizin düşmanlarınızı yıldırıp korkutmanız için onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.»(5)
b) «Ey peygamber! îman edenleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabreden yirmi kişi bulunursa onlardan ikiyüz kişiye galip gelir. Yine sizden yüz kişi bulunursa kâfirlerden bin kişiye galip gelirler. Zira inkâr edenler şuursuz bir zümredir.»(«)
6. Tevbe sûresi de, bütünüyle cihada teşvik eder ve cihadın hükümlerini beyan eder. Allahu Teâlâ, Tevbe sûresinde anlaşmalarını bozan müşrikler hakkında
şöyle buyuruyor:
a) «Onlarla savaşın. Böylece Allah sizin elinizle onları azaplandırsın, rezil etsin, sizi onlara galip getirsin, müminlerin gönüllerini hoşnut etsin, kalplerinde-ki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah her şeyi bilicidir, hikmet sahibidir.» (7)
Allahü Teâlâ kitap ehliyle savaşma konusunda da
şöyle buyurur:
b) «Kitap ehlinden Allah'a ve âhiret gününe îman etmeyen, Allah ve resulünün haram kıldığını haram
(5) Enfa! Sûresi: 60. (C) Enfal Sûresi: 65. (7) Tevbe: 14.
— 114
saymayan, hak dini kabul etmeyenlerle, size boyun eğinceye ve bizzat kendileri cizye verinceye kadar savaşın. »(*)
Nihayet cihadı haykıran âyetlerle umum seferberliği ilan ediyor ve sonunda şöyle buyuruyor:
c) «Savaş kendiniz için kolay olsada, zor olsada hepiniz cihada çıkın. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.»(")
Bunun peşinden cihaddan geri kalan korkak ve âdilerin tutumunu tenkit ederek ebediyyen cihad şerefinden mahrum kaldıklarını şöyle ifade buyurur:
d) «Cihaddan geri kalanlar, Allah'ın peygamberine karşı gelip yerlerinde oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda, mallariyle, canlarıyle cihad etmeyi çirkin gördüler. «Bu sıcakta harbe çıkmayın» dediler. Ey Resul! de ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır keski bunu buseydiler.»
«Yaptıklarının cezası olarak az gülsünler çok ağia-sınlar.»
«Ey Peygamber! Allah seni cihad sonunda tekrar onlardan bir zümreye döndürürse senden cihada çık-
(8) Tevbe: 29.
(9) Tevbe: 41.
— 115 —
mak isteyenlere de ki: Benimle asla çıkmayacaksınız.
benimle beraber hiç bir düşmanla savaşmayacaksınız,
çünkü ilk defa oturup kalmaya razı oldunuz. Artık geri
kalanlarla oturun.»(ı0)
Sonra Allahu Teâlâ, başta mü'minlerin Efendisi Hz. Muhammed olmak üzere mücahidleri övüp Resul-ullah'ın ve Ashab'ı kiramının vazifelerinin cihad olduğunu şu âyetlerle açıklıyor:
e) «Ancak Peygamber ve onunla beraber îman edenler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler, işte bunlara çok ve hayırlı nimetler vardır. Ebedî kurtutuşa erecek te bunlardır.»(H)
f) «Allah, onlara ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük kurtuluş budur.»^)
Bunun arkasından Allah'ın mü'minlerle yaptığı yüce alış veriş beyan olunur:
g) «Şüphesiz ki; Allah, Allah yolunda savaşarak öldüren ve öldürülen mü'minlerin canlarını ve mallarını, vereceği cennet karşılığı satın alır. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun gerçek olan vaadidir. Kim,
(10) Tevbe: 81-83.
(11) Tevbe: 88.
(12) Tevbe Sûresi: 39.
— 116 —
Allah'tan daha çok verdiği vaadi yerine getirebilir? O halde yaptığınız alışverişle sevinin, işte büyük kurtuluş budur.»(|3)
(13) Tevbe: 111.
117 —
7 — KITAL SÜRESİ (MUHAMMED SÜRESİ)
Allahü Teâlâ'nın kitabında, tam bir sûrenin nasıl «savaş sûresi» diye adlandığını bir düşünün. Bilindiği gibi askerî nizamın temeli itaat ve disiplindir. Allahü Teâlâ bu iki esası, kitabındaki iki âyetinde toplamıştır.
İtaat etmek «Muhammed suresinde» şöyle beyan edilir:
a) «iman edenler, keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı» derler. Ama muhkem (hükmü baki) bir sure indiriliptn orada savaş zikredilince kaleplerin-de manevî hastalık olanların, ölüm sarhoşluğuyla bayılmış kimselerin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Korktuklarının başlarına gelmesi onlar için daha iyidir.»
«Onların vazifeleri itaatte bulunma ve gerçeği söy-— 119 —
lemektir. iş ciddileşince Allah'a karşı samimi olsalardı, kendileri için daha hayırlı oiurdu.»(")
İntizam ve disiplin ise Saff suresinde zikrolun-muştur:
b) «Şüphesiz ki, Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir bina gibi, saf yaparak savaşanları sever.»(J5)
8. Fetih Sûresinde, bütünüyle Hz. Muhammedin cihadlarından birini ve mübarek ağacın gölgesinde yapılan ve zaferi kazandıran şanlı ölüm kalım biatini bizlere bildirmektedir. Bunu şu âyet-i celilede görürüz: «Muhakkak ki, Allah o ağacın altında sana söz verirken mü'minlerden razı olmuş, kalplerinde bulunanı bilmiş, güven vermiş ve kısa zamanda zaferle mükafatlandırmıştır.»
«Keza almakta oldukları birçok ganimetlerle de mükafatlandırmıştır. Allah her şeye Galipdir ve hikmet sahibidir.»!'6)
Ey kardeşim, bu zikredilen âyetler, cihadı ve üstünlüğünü açıklayan, îman edenleri bunu yapmaya teşvik eden, mücahitleri büyük sevaplarla ve güzel mü-
(14) Kıtal: 20-21.
(15) Saff Sûresi: 4. (.16) Fetih Sûresi: 18-19.
— 120 —
kâfatlarla müjdeleyen âyetlerden sadece bir kısmıdır. Allahü Teâlâ'nın kitabı, bu gibi âyetlerle doludur.
Kur'an-ı Kerimi oku. Bu mevzudaki âyetleri düşün ve incele. Nice bilmediğin şeyler göreceksin, Müslümanların bu sevabı kazanmaktan gafil olduklarına hayret edeceksin.
Sana bu konuda bazı hadis-i şerifler de nakledeceğim:
1 — Ebu Hüreyre (R.A.) bir rivayetinde diyor ki: Peygamber (S.A.V.) in şöyle buyurduğunu işittim: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, kendilerini techizatlandıramadığım için benimle beraber cihada çıkamadıklarından üzülecek olan mü'min erkekler olmasaydı, Allah yolunda savaşan hiçbir müfzere-den geri kalmazdım. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, şunu temenni ederim: Allah yolunda öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim, sonra dirileyim, tekrar öldürüleyim.»!'7)
2 — Ebu Hüreyre'(R.A.) dan, Resululleh'ın şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, Allah yolunda yaralanan
(17) Buhari ve Müslim. Ebu Dâvud.
— 121 —
her kişi, (kimin Allah yolunda yaralandığını Allah daha iyi bilir.) Kıyamet gününde rengi kan renginde, kokusu ise misk kokulu olarak gelir.»('s)
3 — Enes (R.A.) rivayet ediyor ve diyor ki: «Amcam Enes b. Nadr, Bedir muharebesinde bulunmamıştı. Amcam dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım, Allah'a yemin ederim ki, bana müşriklerle savaşı gösterseydi, Allahü Teâlâ ne yapacağımı insanlara gösterecekti. Uhud savaşında müslümanlar ilk defa yenilince Amcam Enes şöyle dedi: Ey Rabbim, şu arkadaşlarımın yaptığından affetmeni dilerim. Şu müşriklerin yaptıklarından da beriyim. Sonra ileriye doğru devam etti, Sa'd b. Muaz ile karşılaştı ve ona şunları söyledi: «Ey Saad cenneti istiyorum, Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud dağı tarafından cennetin kokusunu alıyorum.». Saad dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü! Ben onun yaptığına kadir olamadım.»
Ravi Enes b. Malik (R.A.) dedi ki:
«Biz, amcamda, seksen küsur kılıç, mızrak veya ok yarası gördük, onu öldürülmüş bulduk. Müşrikler
{18) Buhari, Müslim. Ebu Dâvud.
— 122 —
azalarını kesip atmışlardı. Onu ancak kız kardeşi parmaklarından tanıyabildi.»!'9)
Enes dedi ki: Şu âyetin onun ve benzerlerinin hakkında indiğini zannediyoruz: «iman edenlerden, Allaha verdiği ahitte sadık olan adamlar vardır.»(-»)
4 — Ümmü Harise (R.A.) dan rivayet olunur ki, bu kadın peygamberimize gelerek: «Ey Allah'ın Nebisi! Bana Harise'yi anlatır mısın? (Harise, Bedir savaşında atıcısı meçhul bir okla yaralanıp ölmüştü) Eğeı Harise Cennette ise sabredeyim başka yerde ise onun için çok ağlıyayım, demişti. Resulüllah: Ey Ümmü Harise! Onun yeri cennet içinde cennetlerdir. Oğlun Cen-net.ül-Firdevse erdi buyurdu.»(-')
Bak kardeşim! Cennet onlara bela ve musibetleri nasıl unutturuyor? Onları zorluklara karşı sabretmeye nasıl sevkediyor?
5 — Abdullah b. Ebi Evfa'dan, Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir: «iyi bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır.»!--)
6 — Halid el-Cuheni'nin oğlu Seyyid Hz. Resul-
Buhari, Müslim, Ebu Dâvud.
(20) Ahzab Sûresi âyet: 23.
(21) Buharî, Müslim, Ebu Dâvud. .(22) » » » »
123 —
üilah'ın şöyle buyurduğunu haber verir: «Kim Allah yolunda cihad eden bir gaziyi donatırsa cihad etmiş sayılır. Yine kim Allah yolunda cihad eden bir gazinin geride hayırlı bir vekili olursa cihad etmiş sayılır.»(-7)
7 — Ebu Hüreyre (R.A.) Peygamberimizden şu sözleri naklediyor: «Kim Allah'a iman edip, sevap vaadini tasdik ederek yolunda cihad için at beslerse, kıyamet gününde o atın yediği, içtiği ve tersi terazisinde olacaktır.»(-4) (Allah yolunda hazırlanan herşey at misalidir.)
8 — Ebu Hüreyre (R.A.) anlatıyor: Peygamber efendimizden: «Allah yolunda cihad etmeye ne eşit olabilir? diye soruldu. Hz. Resulüllah (S.A.V.) «ona kadir olamazsınız» dedi. İki veya üç kere bunu tekrarladılar, her defasında «ona kadir olamazsınız» cevabını verdi. Nihayet dedi ki: «Allah yolunda cihad eden kimse, mücahidin savaştan dönmesine kadar, ara vermeden oruç tutan, namaz kılan ve Kur'an okuyan kimseye benzer.»(->:i)
9 — Ebu Said el-Hudri (R.A.) Resulüllahın şöy!e buyurduğunu rivayet ediyor: «insanların iyisini ve kötü-
(23) Buhari, Müslim, Ebû Dâvud.
(24) Buhari.
(25) Buhari, Müslim, Neseî, Ibn-i Mace, Tirmizi.
__ 104, __
sünü sizlere bildireyim mi? Ölüm kendine gelinceye kadar, atının veya devesinin sırtında yahut yaya olarak Allah yolunda çalışan kimse insanların hayırlılarından-dır. Allah'ın kitabını okuyupta ondan öğüt almayan, fenalıklardan vazgeçmeyen kimse ise insanların kötüle-rirdendir.»(26)
10 — İbni Abbas (R.A.) «Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim, diyor: «İki gözü ateş yakmayacak-tır. Bunlar; Allah korkusundan ağlayan göz ile Allah yolunda geceleyin nöbetçilik eden göz'dür.»(27)
11 — Ebu Umeyre (R.A ) in oğlu Peygamber efendimizin şu sözlerini naklediyor: «Allah yolunda ölmeyi, bütün köylü ve şehirlilerin mallarını bana bağışlamalarından daha çok severim.»(-s)
12 — Saad bin Raşid (R.A.) anlatıyor: «Sahabelerden biri Resulüllah'a: «Ey Allah'ın Resulü! neden mü'minler kabirlerinde imtihan edilirlerde yalnız şehid olan imtihan edilmez,» diye sordu. Resulüllah şu cevabı» verdi: «Şehidin başında dönen kılıçların şimşeği, ona imtihan olarak yeter.» (29)
(26) Neşet.
<27) Tirmizi.
(28) Neseî.
<29) Neseî.
125
13 —• Ebu Hüreyre'den Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet olunur: «Şehidin öldürülmekten duyduğu acı, ancak sizin ısırılmaktan duyduğunuz acı kadardır.»!3»)
14 — İbni Mes'ud (R.A.) Resulullah (S.A.V.J in şu sözlerini naklediyor: «Rabbimiz Celle ve alâ hazretlerinin çok beğendiği bir kişi vardır ki o kişi Allah yolunda cihad eder, arkadaşları mağlup olduğunda mesuliyetini müdrik olarak tekrar cihada döner. Kanının son damlasına kadar savaşır ve şehîd olur. Allahü Teâlâ, meleklerine: «Benim kuluma bakın huzurumda ereceği nimetlerimi isteyerek ve azabımdan korkarak tekrar cihada döndü ve kanını akıttı. Şahid olun ben onu affettim» der.»(3')
15 — Abdul Hayr dedesinden şunları naklediyor: «Çok üzülmesi sebebiyle yanlarında yara çıkan Ümmü Halâde adında bir kadın, Allah yolunda öldürülen oğlunu Resulüllah'a sormaya geldi. Sahabelerden biri: «Kendin yaralı olduğun halde oğlunu sormaya mı geldin?» deyince; kadın: «Ben oğluma acırım, hayatıma acımam» diye cevap verdi. Sonra Resulullah o kadına. «Oğlun için iki şehid mükâfatı var» dedi. Kadın: «Ni-
(30) Tirmizi. Neseî. Dârimi.
(31) Ebu Dâvud.
126 —
çin» diye sordu. Peygamberimiz de: «Çünkü onu eh!-i kitap öldürdü» buyurdu.>>(32)
Bu hadis-i şerifte, Kitap ehliyle savaşmanın vacip olduğuna ve onlarla savaşanın mükâfatının iki kat olduğuna işaret vardır. Cihad yalnız müşriklere karşı değil, islâmı tanımayan herkese karşı yapılır.
16 — Hanif'in oğlu Sehl (R.A.) Hz. Peygamberin şu sözlerini naklediyor: «Kim, Allahü Teâîâ'dcn samimi olarak şehid olmayı dilerse yatağında dahi ölse, Allah onu şehidler makamına erdirir.»(3f)
17 — Fatik'in oğlu Hüreym Resulüllah'ın (S.A.V.) şöyle buyurduğunu söylüyor: «Kim, Allah yolunda birşey harcarsa yed i yüz kat sevap yazılır.»(34)
18 — Ebu Hüreyre'den rivayet olunur ki; Resul-

üllah'ın Ashabından biri bir yayladan geçerken tatlı suyu olan bir pınarcığa rastladı ve «insanlardan ayrılsam-da bu yaylada otursam» dedi. Bunu Resulüllah'a açıkladı. Resulullah da şöyle buyurdu: «Bunu yapma! Çın-kü herhangi birinizin Allah yolunda mücadele vermesi evinde yetmiş yıl namaz kılmasından daha üstündür. Allah'ın sizi affetmesini ve cennete koymasını sevmez:
(32) Ebu Dâvud.
(33) Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizi, Nesei, Ibn-i MEce.
(34) Tirmizi, Neseî.
127 —
misiniz? Allah yolunda Cihad edin! Kim Allah yolunda, devenin iki sağılımıf) arasındaki vakit kadar savaşırsa cennet ona farz olur.»(3;r)
19 — Madi-Kerib'in oğlu Mikdam'dan Resulul-lah'ın şu sözleri rivayet olunmuştur: «Allah katında şehide has altı meziyet vardır: 1 — ilk akan kanının dam-lasıyla affedilir. 2 — Cennetteki yerini görür, kabir azabından kurtulur. 3 — Büyük korkudan emîn olur. 4 — Başına şeref tacı konur (o tacir), bir yakutu dünya ve içinde bulunan şeylerden daha hayırlıdır.) 5 — Yetmiş iki huriyle evlendirilir. 6 — Akrabalarından yetmiş insana şefaatta bulunmasına izin verilir.»( '<¦)
20 — Ebu Hüreyre'nin bir rivayetinde Hz. Peygamberin şu sözlerini görüyoruz: «Kim Allah'ın huzuruna, üzerinde cihaddan bir eser olmaksızın çıkarsa kendisinde eksiklik bulunarak huzura varmış olur.»(;7)
21 — Enes (R.A.)'dan Resulullah'ın şu sözleri rivayet olunuyor: «Kim, samimi olarak şehid olmayı dilerse, şehidliğe eremese de o mertebe ona verilir.»( '*)
(35) Tirmizi.
(36) Tirmizi, Ibn-i Mace.
(37) Tirmizi, Ibn-i Mace.
(38) Müslim.
.(") Deveyi sağmadan önce yavrusuna biraz emzirilir, sonra sanılıp yine yavrusu emmeye bırakılır. Burada, iki emzirme arasındaki zaman kastedilmektedir.
— 128 —
22 — Hz. Osman b. Affan (R.A.) şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir: «Kim, Allahü Teâlâ'nın yolunda tek bir gece nöbet tutarsa o gece, oruç tutulan, namaz kılınan bin gece gibidir.»(w)
23 — Ebu Derdâ (R.A.) Resulullah'ın şu sözlerini rivayet ediyor: «Deniz'de yapılan bir savaş, karada yapılan on savaş gibidir. Denizde başı dönen kimse, Allah yolunda kanına bulanmış kimse gibidir.»{4»)
24 — Cabir bin Abdullah (R.A.) der ki: Uhud savaşında Amr'ın oğlu Abdullah öldürülünce Resulüliah: «Ey Cabir, Allahü Teâlâ'nın babana ne dediğini sana haber vereyim mi? dedi. «Evet» dedim. Resulüliah buyurdu ki: «Allah başkalarına ancak perde arkasından konuştu. Fakat babanla karşı karşıya konuştu ve: «Ey kulum! dile benden vereyim sana» dedi. Baban: «Ey Rabbim! Beni dirilt, ikinci kez senin yolunda öldürüleyim» dedi. Allahü Teâlâ: «İnsanların tekrar dünyaya dönmiyeceklerini ezelde takdir ettim» dedi. Baban: «Ey Rabbim! bunu geride bıraktıklarıma bildir» dedi. Allahü Teâlâ şu âyeti celileyi indirdi: «Sakın Allah yolunda can verenleri ölüler
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
İSLÂM HUKUKU ÂLİMLERİNCE CİHADIN HÜKMÜ
Cihadın üstünlüğünü bildiren âyet-i celilerleri ve hadis-i şerifleri gördük, islâm hukuku âlimlerinin, ci hadın hükümleri ve ona hazırlanmanın ehemmiyeti hakkındaki görüşlerinden bir kısmını nakletmek isterim. Böylece, müslüman milletlerin, her asırda ittifak ettikleri Cihad mevzuundaki dinî hükümleri nasıl bırakıp onlardan uzaklaştıklarını göreceğiz. Şimdi, her mezhebe göre Âlimlerin görüşlerini birlikte dinleyelim:
1 — Hanefi Mezhebine Göre Cihad'ın Hükümleri:
Mecma'ül-Enhur adlı kitabın müellifi, Hanefi mezhebine göre cihadın hükümlerini tesbit ederek şöyle diyor: «Cihadın lügat manası: Gücün yettiği işi yapmak ve sözü söylemektir.»
Cihadın dini mefhumu ise: İnkarcıları öldürmek,
— 135 —
mallarını ganimet olarak almak, mâbedlerini yıkmak ve putlarını kırmaktır. Yani Müslümanlarla savaş halindeki kâfirlerle, İslâm ülkesinde yaşayıp anlaşmayı bozan gayr-i müslimlerle, İslâm dinini terk edenlerle ve islâm devletine karşı çıkanlarla sonuna kadar savaşıp hak dini kuvvetlendirmek.
— Savaşa, önce bizim başlamamız «Farz-ı kifâye'-dir.» Yani İslama davet kendilerine ulaştığı halde onu reddedenler bizimle savaşmasalar-da bizim savaşa başlamamız farzdır, islâm halifesinin, her yıl, müslüman-larla savaş halinde olan ülkeye, bir veya iki defa müfreze göndermesi gerekir. Müslümanların da buna yardımcı olmaları icabeder.
Bir kısım müslümanlar bunu tahakkuk ettirdikleri takdirde diğer müslümanlardan mes'uliyet kalkar. Yeterli değil iseler, en lâyık olanlar da cihada katılır. Bunlar da kâfi gelmiyor da bütün müslümanların cihad etmesi gerekiyorsa o takdirde cihad, namaz gibi «Farz-ı âyn» olur. Herkesin yapması gereken farz olur.
Cihadın farz olduğuna dair deliller şunlardır: «Müşrikleri öldürün.»(¦«) ve «Cihad, kıyamete kadar bakidir.»^') Onu bütün müslümanlar terkederse, hepsi gü-
(50) Tevbe Sûresi âyet: 5.
(51) Ebu Davud.
— 136
nahkâr olurlar. Eğer düşman, İslâm ülkelerinden birine veya herhangi bir kısmına galip gelirse cihad «Farz-ı âyn» olur. «Kadın erkeğinden, köle efendisinden, çocuk ana-babasından, borçlu alacaklısından izinsiz cihada giderler.»!52)
Bahr adlı kitapta da şöyle denir: «Doğuda bir müs-lüman kadın esir edilirse kadın, o yağmacıların kalesine girmeden batılı müslümanların onu kurtarmaları gerekir.»(i;i)
2 — Maliki Mezhebine Göre Cihad'ın Hükümleri:
Maliki mezhebine ait «Bulğetüssalik» adlı kitabın müellifi şöyle der: «Allah'ın dinini yüceltmek için Allah yolunda, her yıl cihad etmek «Farz-ı kifayedir» bir kısım müslümanlar bunu yaparsa diğerlerinden sorumluluk kalkar. Aşağıdaki hallerde, Cihad herkesin yapması gereken «Farz-ı âyn» olur.
a) Halifenin emriyle Farzı âyn olur.
b) Bir yere saldıran düşmanın saldırısını önlemekten aciz kalındığında farz-ı âyn olur.
Bu hallerde kadına, köleye, borçluya izin veril-mese de bunlar için cihad farz-ı âyn'dır.
(52) Mecma-ul enhur.
(53) Kitabul-Bahr.
137 —
c) Ayrıca, Adak ile de cihad farz-ı âyn olur.
Ana-baba, çocuklarını ancak farz-ı kifaye olan cihattan alıkoyabilirler. Esaretten kurtulmak için fidye verecek malı bulunmayan bir müslüman esiri fidye verip erüretten kurtarmak da farzı kifayedir.»
3 — Şafii Mezhebine Göre Cihad'ın Hükümleri: Nevevi «Metn'ül-Minhac» adlı kitabında derki:
«Resulüllah'ın devrinde cihad farz-ı kifaye idi, farz-ı âyn diyenler de vardır. Peygamberimizden sonra ise, kâfirlerin iki haline göre cihadın hükmü değişir:
a) Kâfirler ülkelerinde kaldıkları takdirde, cihad etmek farz-ı kifayedir. Yani müslümanlardan ehil kimseler bunu yaparlarsa diğerlerinden sorumluluk kalkar.
b) Şayet kâfirler ülkemizi işgal ederlerse, o takdirde cihad farz-ı âyn olur. İşgal olunan ülkenin insanları, güçlerinin yettiği ölçüde kendilerini savunmalıdırlar. Borçlular, fakirler, küçükler ve kölelerin de izin almaksızın cihada katılmaları gerekir.»
4 — Hanbeli Mezhebine Göre Cihad'ın Hükümleri:
İbni Kudârrje «Muğni» adlı kitabında şöyle diyor: «Cihad, farz-ı kifayedir. Bir zümre 6unu yaparsa diğer müslümanlardan sorumluluk kalkar. Şu üç yerde farz-ı âyn olur, yani her müslümanın yapması gerekir:
— 138 —
a) iki ordu karşı karşıya geldiğinde, mevcut olan her kişi savaşa katılmalıdır, orayı bırakıp gitmesi dînen haramdır.
b) Kâfirler, bir şehri işgal ettiklerinde oranın halkının bunlara karşı savaşmaları ve kâfirleri memleketten çıkarmaları Farzdır.
c) Halifenin savaşa davet ettiği kişiler, daveti kabul edip cihad etmeleri lazımdır. Bu da en az, her yıl bir defa olmalıdır.
imam-ı Ahmed ibni Hanbel buyuruyorki: «Farzlar hariç, cihattan üstün bir âmel bilmiyorum. Denizde -cihad etmek, karada cihad etmekten efdaldir.»
' Enes ibni Malik buyuruyor ki: «Resulüllah, uyu-
. duktan sonra gülerek uyandı. Enesin halası Ümmü Ha-ı î ram: «Neye güldün Ya Resûlallah?» deyince, Peygam-' berimiz: «Ümmetimden Allah yolunda savaşanları gör-¦ düm tahtlarında oturan krallar gibi bu denizin üstünde * oturup yol alıyorlar» buyurdu. Hadisin devamı; Ümmü
Haram, Peygamberimizden bunlardan olması için duâ
etmesini diledi Resulüllah da duâ etti.
Ümmü Haram yaşadı, Kıbrıs adasını fetheden müslümanların donanma'sma katıldı, Kıbrıs'ta vefat et-
— 139 —
ti ve orava defnedildi. Kıbrıs'ta Ümmü Haram'ın adiyle bir mescit ve makam bulunmaktadır.»!54)
5 — Dört Mezhebin Haricindeki Zahirî'lere Göre Cihad'ın Hükümleri:
İbn Hazm, «Muhallâ» adlı kitabında şöyle der: «Ci-had, müslümanlara farzdır. Cihadı, müslüman ülkelerini savunabilen, düşmanlarla kendi ülkelerinde savaşa-bilen ve müslümanların hudutlarını koruyabilen bir grup yaparsa diğer müslümanlardan cihad etme vazifesi düşer. Aksi takdirde düşmez. Allahü Tealâ kitabında: «Savaş kendinize kolay olsada zor olsada hepiniz cihada çıkın mallarınızla, canlarınızla cihad edin» buyuruyor. (•¦'•'•).
Cihada gitmek için ana-babanın izin vermesi şarttır. Fakat düşman, müslümanlardan bir topluluğa saldıracak olursa cihad, onlara yardım edebilecek herkese farz olur. Bu durumda ana-babanın izni sorulmaz. Ancak ana-babadan birinin veya her ilcisinin yok olacaklarından korkarsa, yok olma ihtimali olanı bırakıp harbe gidemez.»('")
6 — Şevkani, «Es-Seyl'ül-Cerrar» adlı eserinde
(54) Muğri-ibni Kudame.
(55) Tevbe Sûresi: 41.
(56) Muhella.
— 140
der ki: «Kur'an-ı Kerimden ve Hadis-i Şeriflerden cihadın farziyetini gösteren deliller, yazılamayacak kadar çoktur. Fakat cihad, farz-ı kifayedir. Bir kısım insanlar bunu yaparlarsa diğer insanlardan düşer. Hiçbir kimse yapmadığı takdirde her gücü yetene farzdır. Keza halifenin cihada davet ettiği kimseye de cihad farz-ı âyn olur.»{57)
İşte müslüman kardeş, islâm dinini yaymak için, cihadın müslümanlara farz-ı kifaye olduğuna dair bütün ilim sahiplerinin nasıl ittifak ettiklerini gördün. Keza kâfirlerirt saldırılarını önlemek için de farz-ı âyn olduğunu öğrendin.
Bilindiği gibi, bugün müslümanlar başkalarına boyun eğmiş ve kâfirlere mahkûm olmuşlardır. Toprakları işgal edilmiş, ırz ve namuslarına saldırılmış, idarelerine düşmanları hâkim olmuş, İslâmı yaymak bir yana kendi ülkelerinde dinî şiar edinemez ve ibâdetleri yapamaz olmuşlardır. Şu halde, her müslümanın cihad için hazırlanması, cihad etme isteğinde bulunması ve fırsat gelince hsmen savaşa girişmesi mecburî bir dini vazife, bir farz-ı âyn olmuştur.
Şunu da hatırlatmak bu konunun icabı olduğu kanaatindeyim: Müslümanlar, cihad etme ruhu ve şuuru-
(57) Esseyl ul-Cerrar.
— 141
nun yok olduğu bu karanlık çağdan önceki bütün asırlarda cihadı terketmemişler ve ondan asla taviz vermemişlerdir. Hatta âlimler, sofiler ve san'atkârlar dahi cıhad etmek için hazır vaziyette bulunmuşlardır. .
Meselâ; Abdullah ibn el-Mübarek adlı, islâm hukuku alimi vakitlerinin çoğunu cihad etmeye adamıştı. Zeyd'in oğlu Abdulvahid adlı sofi de böyle idi.
Zamanında tarikatların Şeyhi olan Şakik-i Belhî, talebeleriyle birlikte cihada giderdi.
«Buhari» adlı hadis kitabını şerheden «El-Bedr el-Aynî» ismindeki islâm Hukuku ve hadis-i şerif âlimi, bir sene cihad eder, bir sene okur, bir sene de hacca gider haccederdi.
Esed ibn'ül-Furat adlı zat, Kadı ve aynı zamanda Deniz kuvvetleri kumandanı idi.
İmam Şafii, zaman zaman atış talimleri yapar ve hep hedefe isabet ettirirdi. İşte geçmişlerimiz böyley-diler. Allah, onlardan razıolsun. Onlar nerde biz ner-deyiz?
—142 —
MÜSLÜMANLAR NİÇİN SAVAŞIRLAR?
Birçokları, uzun zaman «islâm cihadı farz kılıyor, savaşı helal görüyor» diye ona dil uzattılar. Böylece şu âyet-i celilenin sırrı ortaya çıktı: «Onlara hem dış âlemde hem de kendi özvarlıklarında delillerimizi göstereceğiz. Böylece onun hak olduğunu görsünler.»! '*)
, Şimdi ise, savaşa hazırlanmanın, barış için en emin yol olduğunu itiraf eder oldular.
Allah, müslümanlara cihadı bir saldırı vasıtası, çıkar sağlamak için bir araç olarak değil, islâm dinini korumak, barışı sağlamak ve müslümanların yüklendikleri büyük vazifeyi başa/maları için farz kıldı. Bu vazife, insanları doğru yola ve adalete sevketme vazifesidir.
Diğer taraftan İslâm, savaşmayı farz kıldığı gibF barışa da davet eder Allahü Teâlâ kitabında: «Ey Mu-
(58) Fussilet Sûresi âyet: 52.
143 —
hammed! eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sende yanaş ve Allah'a tevekkül et!» buyurur.(•">»)
Müslüman, cihada çıktığında yalnız bir şey düşünürdü. O da Allah'ın dinini yüceltmek için savaşmak: «i' lâ-yı Kelimetullah» Müslümanın dini bu temiz gayeye başka bir gaye eklemesini haram kılıyordu.
Cihadı, makam elde etmek için yapmak haram, desinler için yapmak haram, mal kazanmak için yapmak haram, ganîmet mallarından bir şeye sahip olmak için yapmak haram, Haksız olarak başkalarına galip gelme maksadıyla yapmak haramdır... Mücahide helal olan tek şey; canını, kanını inancı uğruna ve insanların hidayeti yolunda feda etmektir. Şu hadis-i şerifler de bunları beyan etmektedir:
a) Müslim'in oğlu Haris şöyle der: «Resulüllah, bizi müfreze olarak bir yere gönderdi. Gideceğimiz yere varınca atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. Halk, beni çığlıkla karşıladı. Onlara: «La ilahe illallah» deyin, kendinizi kurtarırsınız» dedim. Bunu dediler: «Ben de onlara dokunmadım.» Arkadaşlarım beni tenkit ettiler ve: «Bizi ganimetten mahrum bıraktın» dediler. Geri dönünce de yaptığımı Resulullah'a anlattılar. Resulüllah, bu hareketimi hoş gören bir tavırla bana: «Şüp-
(59) Enfal Sûresi âyet: 61.
— 144 —
hesiz ki Allah sana, her kişiye mukabil şu kadar mükâfat yazdı. Ben ise ileride de seni takdir etmeleri için sana bir tavsiye yazacağım» dedi ve yazdı, mühürledi bana verdi.»(6*)
b) Hadi'nin oğlu Şeddad'tan rivayet olunur ki: «Bir köylü gelip Resulullah'a iman ettikten sonra: «Seninle hicret edeceğim» dedi. Resulüllah, bunu bazı As-habına tavsiye etti. Sonra Resulüllah, bir cihattan elda ettiği ganimetleri taksim ederken On da bir pay verince Adam, bu ne? diye sordu. «Senin ganîmet payın» dediler. Bunun üzerine Resulullaha dönerek: «Ben sana bunun için tabi olmadım dedi ve eliyle boğazını göstererek «şuramdan okla vurulayım da cennete gireyim diye tabi oldum» dedi. Resulüllah: Eğer Allah'a karşı samimi isen o da sana karşı samimi olur» buyurdu. Biraz sonra düşmanla savaşa girişildi ve o kişiyi işaret ettiği yerden vurulmuş olarak Resulullah'a getirdiler. Resulüllah: «Bu o adam mı?» diye sordu. «Evet» dediler. Resulüllah: «Allah'a karşı sadık idi, Allah ta ona sadık oldu.» buyurdu.
Sonra Hz. Peygamber kendi cübbesiyle onu kefenledi, ileri götürüp cenaze namazını kıldı. Namazda: «Ey Rabbim! bu senin bir kulundur. Yolunda ci-
(60) Neşet.
Risaleler î
— 145 —
F: 10
had için çıktı ve şehid oldu, ben de buna şahidim», dediği duyuldu.('•')
c) Ebu Hüreyre'den rivayet olunur ki; bir adam: «Ey Allah'ın Resulü! dünya malı için Allah yolunda cihad etmek isteyen var» dedi. Bu söze karşılık Re-sulullah: «Ona mükâfat yoktur» buyurdu. Adam bunu üç kere tekrarladı, Resulullah da her defasında: «O-nun ecri yoktur» diye cevap verdi.('-')
d) Ebu Musa'dan rivayet olunur ki: «Resulullah'a kahramanlık için veya, kızgınlık sonucu veya gösteriş için savaşanlardan hangisi Allah yolunda savaşmıştır?» diye sorulunca: Resulullah: «Ancak Allah'ın dinini yüceltmek için savaşan Allah yolunda savaşmıştır» diye cevap verdi.!0)
Sahabe-i kiramın, fethettikleri ülkelerdeki şanlı tarihlerini okursan nefsani arzulardan ve şahsi çıkarlardan ne derece uzak olduklarını ve asıl gayeye yöneldiklerini görürsün. Bu gaye, «Allah'ın dini yücelsin diye, yaratılanlara Hakkı göstermek» gayesidir.
(61) Neşet.
(62) Ebu Dâvud.
(63) fiuhari, Müslim, Tirmizi Nesef, Ibn-i Mace.
— 146 —
Böylece Sahabe'leri, «milletlere hâkim olup esaretleri altına almak ve dünya malı elde etmekle itham etmenin ne derece yanlış olduğunu anlamış ve görmüş oldun...»
— 147 —
İSLÂM CİHADINDA MERHAMET
¦9
islâmda cihad, en üstün gayeyi güttüğü için bunu gerçekleştirecek yolun da en güzel yol olması gerekir.
Allahu Teâlâ haksız tecavüzü haram kılarak şöyle buyuruyor: «Tecavüzde bulunmayın. Zira Allah saldıranları elbette sevmez.»(w)
Allah, düşmanlara karşı bile adaletli olmayı emretmiştir: «Bir millete karşı olan öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin, adaletli davranın. Bu, takva sahibi olmaya daha yakındır.»^'5)
Müslümanlar, savaştıklarında haddi tecavüz etmezler. Karşı taTafa bir fenalık yapmazlar. Başkalarına ibret olması için, ölülerin azalarını kesmezler, hırsızlık etmezler, yağma yapmazlar, ırza tecavüz etmezler.
(64) Bakara Sûresi âyet: 190.
(65) Maide Sûresi âyet: 8.
149 —
kısaca hiçbir eziyet yapmazlar. Müslümanlar, barış halinde en iyi barışçılar oldukları gibi savaş halinde de en hayırlı savaşçılardır. Nitekim bunu şu hadislerden pek güzel anlayacaksın:
a) Hz. Büreyde (R.A.) buyuruyor ki: «Resulü Ekrem Efendimiz, birini orduya veya bir müfrezeye kumandan yaptığında kendine en yakın olanlar hakkında Allah'tan korkmasını ve beraberindeki müslümanlara iyi davranmasını emrettikten sonra şöyle derdi: «Allah'ın yolunda Allah'ın' ismiyle cihad edin. Allah'ı inkâr edenlerle savaşın! Cihad edin fakat ganimete hıyanet etmeyin. Sözleşmenizi bozmayın. Kimseyi hayret verici bir şekilde öldürmeyin. Çocukları öldürme yin.»{«6)
b) Ebu Hüreyde (R.A.) bir rivayetinde: «Resuiuk-lah, herhangi biriniz savaştığınızda yüze vurmaktan kaçınsın» buyurdu, diyor.(67)
c) Ibni mes'udun bir rivayetine göre, Resulullah (S.A.V.): «Adam öldürmekten en çok çekinen kimseler, Mü'minlerdir.» buyurmuştur.(ss)
d) Yezid'in oğlu Abdullah Resulullah (S.A.V.):
(66) Müslim.
(67) Buhari, Müslim.
(68) Ebu Dâvud, Ibn-i Mace, İmam Ahmed.
— 150 —
«Yağma yapmayı ve hayret verici bir şekilde öldürmeyi yasakladı» diyor.('">)
Bundan başka kadınların, küçüklerin, ihtiyarların ve yaralıların öldürülmesinin yasaklandığına, keza din adamlarının, inzivaye çekilenlerin ve savaşa katılmayanların galeyana getirilmemelerine dair hadis-i şerifler de vardır.
Bu merhamet nerede. Medeniyetçilik güdenlerin vahşi tecavüzleri, feci muameleleri nerede! Bu, umumî ilâhî adalet nerede!.. Milletlerarası kanunlar neredel Ey Allah'ım! Sen müslümanlara dinlerini öğret. Bu âlemi karanlıklardan kurtar, islâm nuruyla nûrlandır!.. âmin...
(69) Buhari.
-- 151
SONSÖZ
Ey kardeşleri Allahu Teâlâ güzel ölümle ölmeyi gerçekleştirenlere, Şerefli bir ölümle ölmeyi başaranlara dünyada aziz bir hayat, âhirette ebedî nîmet-ler bahşeder. Bizi zelil düşüren acizlik, ancak dünyayı sevmekten ve ölümü çirkin görmemizden doğmaktadır.
Kendinizi büyük ibadete (cihada) hazırlayın. Ölümü içten isteyin ki, size hayat bahşedilsin, iyi bilin ki, ölüm elbette gerçekleşecektir ve tek bir defa olacaktır. Eğer Allah yolunda ölürseniz hem dünyayı, hem de âhireti kazanırsınız. Elbetteki sizlere, Allah'ın takdir ettiğinden başka birşey isabet etmiyecektir.
Allahü Tealâ'nm şu kelâmını iyi dinleyin: «Sonra o kederin arkasından üzerinize öylebir emniyet, öylo bir uyku indirdiki O, içinizden bir zümreyi buruyordu. Bir zümrede canları sevdasına düşmüştü. Allah'a karşı
— 153 —
cahiliyet zannı gibi bir zan besliyordu. «Bu işten bize ne?» diyorlardı. De ki: «Bütün emir Allah'ındır.» içlerinde sana açmadıkları birşey gizliyorlar. «Bu bize ait bir şey olsaydı burada öldürülmezdik» diyorlar. De ki: «Evlerinizde olsaydınız dahi ölmeleri takdir olunanlar şüphesiz ki. ölüp düşecekleri yerlere gideceklerdi. Allah sîne'nizde gizli tuttuklarınızla sizi imtihan etmek ve kalbinizdeki inançlarınızı vesveseden arındırmak için bunu yaptı. Şüphesiz ki, Allah kalplerinizin içinde olanları çok iyi.bilicidir.»H
Azîz olarak ölmeye çalışın ki. tam mutluluğa ere-siniz. Allah, bize de size de yolunda şehid olma faziletini nasip etsin... Amin.
AYDINLIĞA DOĞRU
(1) Âl-i Imran Süresi âyet: 154.
— 154 —
MUKADDİME
1366 H. Receb ayında Müslüman Kardeşlerin Umum Mürşidi olan Şehid Hasan el-Bennâ, bu konuşmasını o zamanın Mısır ve Sudan kralı olan 1. Faruk'a, o günün başbakanı sayın Mustafa en-Nehhâs Paşa'ya, çeşitli islâm ülkelerinin reis ve krallarına ve İslâm memleketlerinde dinî ve dünyevî bakımdan ileri gelen şahsiyetlere göndermişti. Bu risalenin ihtiva ettiği görüş ve tavsiyeler müslümanlar için çok önemlidir. Bu tavsiyelerin gerçekleşmesini Allahtan dileriz. Allah'a hamdolsurv Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) âline ve ashabına salât ü selâm olsun. «Ey Rabbimiz! Bize katından rahmet ver. Bizi işlerimizde başarılı k.l!..»{')
(Mısır başkenti Kahire... 1366 h. Receb avı)
Muhterem...
(1) Kehf Sûresi: 10.
157 —
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Bizleri bu mektubu yüce makamınıza takdim etmeye sevkeden sebep, Allah'ın sizi başlarına lider kıldığı bu ümmeti doğru yola irşad etme arzusudur. Bu milleti en güzel yola sevkedecek, bunun için en güzel metodu çizecek, bu ümmeti hatalardan, anarşiden koruyacak, acı ve uzun tecrübelerden kurtaracak doğru bir yolu göstermektir. 4
Bunun peşinden hiçbir şeyde gözümüz yoktur. Yeter ki, vazifemizi yerine getirelim, gereken nasihati verelim. Allah'ın vereceği mükâfat elbette daha hayırlı ve daha ebedîdir.
— 158 —
 
Üst Alt