Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Diyalogçular insanları nasıl elde ediyor?

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Diyalogçular insanları nasıl elde ediyor? Arslan Bulut: 21.01.2006 25/01/2008

"OPUS DEI (Tanrı'nın İşleri) adlı gizli örgüt, 2 Ekim 1928'de Madrid'de kuruldu. Kurucusu sıradan bir papazdı. Adı, Jose Maria Escriva de Balaguery Albas idi. Escriva'nın amacı din adamlarını değil ama en az onlar kadar Katolikliğe sadık laik iş ve meslek sahiplerini bir araya getirerek Papa'ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmaktı. Oluşturdu da! Böylelikle Vatikan'a bağlı, fakat onun içinde yer almayan ilk laik muhafızlar örgütü kurulmuş oldu. Doktorlar, işadamları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, mimarlar gibi meslek adamları bir arada OPUS DEI için çalışmaya başladı. Çeşitli ülkelerdeki aynı meslek sahipleriyle ilişki kurdular. Bu ilişkileri sağlayabilmek için iki anahtar kavram seçmişlerdi. Birincisi ''Diyalog'', ikincisi de ''Hoşgörü'' idi. Kendisini uygar, barışsever ve eşitlikçi, demokrat kabul eden hiçbir aydının bunlardan sakınması mümkün değildi. OPUS DEI, bu kavramları kullanarak birçok ülkede konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenledi. Böylece oluşturulan ''Dayanışma'' grupları, gerçekte tek amaca hizmet ediyordu. OPUS DEI'nin Vatikan içindeki yerini güçlendirmeye.
Escriva, Diktatör Franko'yu var gücüyle destekledi. Karşılığında Franko kabinesinden 10 bakanlık aldı. Böylece çok büyük bir servet edinme şansını elde etti. Bu sermayeyle yeni ve uluslar arası şirketler kurdurdu. İspanya'nın turizm gelirlerinden büyük pay almaya başladı. İnşaat sektörüne girdi, sonra da eğitime. Çeşitli ülkelerde okullar açmaya başladı. Halen OPUS DEI'nin dünyada 428 üniversite ve sayısız okulu vardır.

OPUS DEI, gittiği her ülkede ilkin mesleğinde çabuk yükselmek isteyen, hırslı, yerleşik, ahlakî değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendilerini çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış aydınları avladı. Özellikle basın ve TV'de bu tür insanları destekledi, mesleklerinde adlarını duyurmalarını sağladı. Sonra da bunları kullanarak ülkede her istediğini yaptırır hale geldi. Günümüzde, OPUS DEI'nin tuzağına düşmüş, ''Diyalog ve Hoşgörü''den yana birçok gazeteci ve aydın vardır. Michael Walsh'un deyimiyle bu örgüte OPUS DEI yerine OCTOBUS DEI, yani Ahtapotun İşleri denilmeliydi.
Gerçekte tam bir seküler örgüt gibi çalışan OPUS DEI, gerçekte sadece Katolikliğin egemenliğini temin etmeye çalışıyordu."

Yukarıda anlatılan OPUS DEI adlı gizli örgütün çalışma yöntemleri size tanıdık gelmedi mi? Bana çok tanıdık geldi. "Diyalog ve Hoşgörü" kavramları Türkiye'de de o kadar etkili oldu ki, durumu kavrayana kadar biz bile bir tereddüt geçirmiştik!
Konuyla ilgili geniş bilgi edinmek isteyenler, Aytunç Altındal'ın Birharf Yayınları arasında çıkan "PAPA 16.Benedikt; Avrupa Birliği ve Türkiye" kitabını okumalı. Ben bu alıntı ile kitaba dikkat çekmek istedim.
Dedik ki biz bile tereddüt geçirdik! Fakat, Prof. Dr. Yümni Sezen'in, Kelam Yayınları arasında çıkan "Dinlerarası Diyalog İhaneti" başlıklı kitabında belirttiği gibi, "Bütün Müslüman ve Hıristiyanlar İsa'nın etrafında büTünleşmelidir" denilmeseydi; "Bir Hıristiyan, tevhide döner ve fakat diğer hayatı aynı olursa ona 'Müslüman İsevi' denilir" denilmeseydi; "1.Dünya Savaşı'nda Hıristiyan taraftan ölenler de şehittir, âhirette mükâfatları vardır" denilmeseydi; küreselleşme, çoğulculuk, AB ve ABD ile diyalog bütünleştirilmeseydi; bu işler için müesseseler kurulmasaydı, diyalog konusunda hassasiyet gösterilmez, gereksiz yere beşerin tabii bir tavrı gündeme getirilmez, tartışılmazdı. Diyaloga bakış tarzı da değişik olurdu.
Biz de bu tartışmalara girmezdik.

Yine Yümni Sezen'in hatırlattığı gibi, "Bu hareketin gerçek yüzü Papa'ya sunulan bir güven mektubundan ibarettir. Arka yüzü Vatikan'a bırakan bu projenin ön yüzü Müslüman'ı ehlileştirme (!) yahut etkisizleştirme, daha da Türkçesiyle iğdiş etmedir. Hıristiyana hoşgörü, Müslümana tuzak şeklinde gelişen bu diyaloğa, ''Hıristiyanlığı Müslümanlara sevdirme faaliyeti'' olarak da bakabiliriz. Bu faaliyette Hz. İsa, etrafında bütünleşmemiz istenecek kadar hep ön planda ve gündemdedir, Hz. Muhammed'in adı bile geçmemektedir."
Dinlerarası diyalogun birinci hedefi, Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmaktır. Bu faaliyette Diyalogçular ve "Kalvinist İslamcılar" üzerinden epey mesafe almışlardır.
Ey iman edenler! Çocuklarınızı Hıristiyanlaştırıyorlar! Çocuklarınıza da, dininize de sahip çıkın!

Osman Diyadin'in "her sayfası bir kitap" olan kitabı
Karadeniz Gazetesi'nin genel müdürü, gazeteci Osman Diyadin'in "Ben Şehit miyim, Hain mi?" adlı kitabı çıktı. Kitabı okuduğumda, zaman zaman Muhittin Nalbantoğlu'nun çok kıymetli köşe yazıları için kullandığı bir tâbir aklıma geldi! Nalbantoğlu, böyle yazıları yazanlar için, "Her yazısında bir kitap var" der. Osman Diyadin'in kitabının her sayfası aynen bu şekilde. Her sayfası bir kitap. Başarılarının devamını diliyorum.
Yeniçağ; Arslan Bulut - 21.01.2006
 
Üst Alt