Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İbretler ve Nasihatler

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Günahlar yara demektir. Nice yaralar vardır ki savaş alanında meydana gelmiştir.
Şayet aklın, hevanın kontrolünden çıkarsa, geriye dönecek olan değişmedir.
Heva diyarına girdin. Öyleyse ömrünle kumar oynamaktasın demektir.
Helal olmayan bir bakış arız olunca, bil ki bu, savaşın ateş küreğidir. Bu bakıştan:
"Mü'minlere de ki..." âyetinin örtüsüyle sakın. O takdirde bundan eser kalmaz. Allah şüphesiz ki savaşta mü'minlere yeter.
Heva / heves denizi yükseldikçe gireni boğuverir. Korkarım buna kapılan bir yüzücü, gözleri denizin içinde açık gider.
Kabrinde amellerinin kendisine dostluk yaptığı,
Yalnız kimseden daha cömert kimse bulunmaz ona
Bahçe olmuş kabri içinde nimetler gören kimse,
Olmaz kabri kendisine hapis olmuş kimse gibi.
* * *
Kişinin fazlı kadar ayağına işi gelir.
Uğrayacağı musibetlerde ise sabır bilinir.
Sakınıp sabır göstermesini az yapan,
Kuşkusuz nasibinden umduğunu da az umar.
Tamamlanmadan önce ne kadar ekin biçilir. Hasad edenin ekin hakkındaki zannı ne olabilir ki?
Nefsini sat. Kuşkusuz pazar açıktır ve karşılığı da mevcuttur.
Gafletin uykuda ve hevanın dinlenmede olması mümkündür. Ancak hafif uykuda ol. Sonra şehir bekçileri: "Sabah oldu" diye bağırıverirler.
Aklın ışığı heva gecesinde aydınlık olur ve doğruların nimetleri parlar. Bu ışıkla bakan kimseye ise, işlerin mükâfatı parlar.
Afetlerle sarılı bu dar yerden kararlılıkla hiçbir gözün görmediği o rahat yere çık. Şüphesiz ki orada istenilen verilir ve sevilen de kaybolmaz.
Ey sevgisi hastalık, geçişi eziyet ve güzelliği geçici olup da nefsini hevasına satan kimse!
Andolsun ki sen en güzel şeyleri değersiz ve düşük olan şeyler karşılığında sattın. Sanki sen değerin ve pahanın ne olduğunu bilmemektesin. Teğabun (aldanma) gününe geldiğinde, mutlaka sana alışverişte aldanmanın sonucu gelecektir. "Lâ ilâhe illallah - Allah'tan başka ibadete layık hiç bir ilah yoktur-" çok değer ifade eder. Allahu Teâlâ bunun müşterisidir. Bunun kazancı cennettir. Bunu haber veren ise Hz. Peygamber'dir. Hepsi bir sineğin kanadına denk olmayan şeylerden de oldukça az bir bölümünü satarak razı olursun.
Kölesi olduğun kimse yanında,
Toplam bir sineğin kanadına denk olmayan bir şey olsa,
Ondan bir parçasına basit bir kimse sahip olsa,
Bu durumda onun yanında değerin nice olur?!
Ve o basit kimseye canını satsan,
O da kendindeki en güzellerinden onu satın almış olsa,
Şüphesiz değerin de gitmiş olur.
Ey azmi gevşek olan kimse! Neredesin?! Bu yolda Âdem çok yoruldu.
Nuh bu sebeple ağladı.
Halil ateşe atıldı,
İsmail kurban edilmek için yatırıldı.
Yusuf oldukça düşük bir pahaya satıldı ve senelerce hapiste kaldı.
Zekeriya ise testereyle ikiye biçildi.
Yahya da ablukaya alınıp kesildi.
Eyüb'e sıkıntı ve hastalık isabet etti.
Davud'un ağlamaları ise oldukça çoğaldı.
İsa ise, silahsız olarak kaçmak zorunda kaldı ve
Hz. Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) her türlü eziyet ve fakirlik dokundu.
Öyleyse oyun ve eğlenceye sen hala devam mı edeceksin?!

Ey hüzünlü yere! Şüphesiz âhireti görmek yakındır
Ancak ona ulaşana kadar musibetler vardır.
Savaş ayaktadır ve her an başlayabilir. Sen ise onu gözetmeden oldukça uzakta isen ve özengini (savaşmamada) sabitlersen, o takdirde hezimete uğradın demektir.
Her kim yükseğe ulaşmak için enerjisini stoklamazsa, şerefin gölgesinde uyku çekemez.
Süleyman diyor ki:
"Önceden bizim memleketimizde ikamet etmen olmasaydı O takdirde benim makamı tavaf ettiğimi bilmezdin."
Bazı abid kullara:
"Nefsini kaça kadar ya da ne kadar yoruyorsunuz?" diye sorulduğunda:
"Rahatlığını istemekteyim!" diye cevap verirler.
Ey kendisine afiyet süsünden sonra iman süsü ikram edilmiş kimse!
Cömert olan Allah bunları sana bahşetmiş; öyleyse bunlarda yaratana muhalefet etme sakın!
Yanlışlarını inkâr etme. Yanlışlarını hoş görmeyen kimse Allah'ın verdiği nimetleri daha ziyade kullanmaya hak sahibi olur.
Kainatın gelinleri, görücüler için süslenmiştir. Onlardan hangisinin bu gelinlerden âhiret gelinlerini izlediği onlar için açığa çıksın diye...
Öyleyse her kim dünya ve âhiret gelinleri arasındaki farkı anlamışsa izlenilmesi gerekli olanı izlemiş demektir.
Kainatın güzelliği ortaya çıktığında Bana yönelir ve bana "gel" der Sanki hiç görmemiş gibi kör olurum İstediğimi yanımda gördüğüm zaman.
Arif kimselerin himmet yıldızları, hiçbir zuhal olmaksızın kendi kuvvet burçlarında gezinmektedir.
Ey yollarından sapan kimse! Kafilenin sonunda bulun. Yolda uyuklamak istediğinde uyuyuver, çünkü kafilenin öncüsü güttüklerini kontrol eder.
Hasan'a:
"Bir topluluk var ki, bizleri hızlı koşan atlarla geçtiler. Bizler ise kısır eşekler üzerinde bulunmaktayız?!" denilince, kendisi şöyle cevap verdi:
"Onların yolu üzere olmak istiyorsan, o zaman onlara yetişmek için çaban nerede?"
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hayatına belli bir ecel kılana, günlerine ve yaşantına zamanlar verene, kendisinden başka herkesin yok olacağı ve ancak kendisine muhtaç olduğun o yüce yaratanın baki kalacağı karşı sakın gafil olma!
Her kim Allah'a tevekkül eder, kendisi için ortaya koyduğuna ve yine kendisi için seçtiğine güvenir, dünya ya da makam arzulamaz ve nefsî seçimini terk edecek olursa, işlerini O'na havale edip teslim ederse ve kendisi için takdir edilenlere razı olursa, sıkıntılardan, kederlerden ve tasalardan kurtulup huzura erer.
Şüphesiz ki bundan yüz çevirip nefsine uyan kimse de tuzaklara, belalara, kötü vaziyetlere ve yorgunluklara düşer. Onun saf bir hayatı olmaz, ferah bulan bir kalbi bulunmaz, arınmış bir ameli olmaz, yerli yerinde bir isteği olmaz ve devamlı bir rahata da kavuşmaz.
Allahu Teâlâ mutlaka mahlukatına, kendisine ulaşılacak yolu kolaylaştırır. Nefislerine uydukları takdirde onlara örtülü olduğunu belirtmiştir.
Dolayısıyla her kim nefsinden değil de Allah'a uyduğundan ve O'nun evirip çevirmesinden razı olmuşsa ve O'nun seçtiğiyle sükûn bulmuşsa ve hükmüne teslim olmuşsa, bu örtü gider. Bu sefer kalbi Rabbine yönelir, mutmain olur ve sükûn bulur.
Tevekkül eden Allah'tan gayrısından istemez. Allah'tan başkasına havale etmez ve Allah'tan başkasına stoklamaz.
Kim nefsiyle meşgul olursa, Allah'tan başkasıyla meşgul olmuş demektir. Kim de Rabbiyle meşgul olursa, nefsiyle meşgul olmamış demektir.
İhlas; meleğin bilmediği için yazmadığı, düşmanın bilmediği için ifsat etmediği ve sahibinin de gösteriş yapmadığı için amelini iptal etmediği şeydir.
Rıza; hükümlerin mecrası altında kalbin sükûn bulmasıdır.
İnsanlar dünyadan arzuladıkları kadar azap görürler.
Kalpte altı tane yer vardır, yedincisi yoktur ve kalp onlar etrafında gezip dolaşır. Bu yerlerden üç tanesi alçak ve diğer üçü de yücedir.
Alçak olana gelince;
1 - Süslenen dünya,
2 - Konuşan nefis
3 - Vesvese veren düşmandır.
Bunlar alçak olan ruhların yerleridir ve bunlar etrafında gezip dolaşırlar.
Bu yerlerden üçü de yüce yerdir:
1 - Beyan eden ilim,
2 - İrşad eden akıl ve
3 - Kulluk edilen ilâh.
Kalpler de bu yerlerde gezip dolaşırlar.
Hevaya uymak ve tûl-i emelde bulunmak, bütün fesadın başıdır. Çünkü hevaya uymak, gerek marifet ve gerekse kast olarak hakka karşı kör olmak anlamı taşır.
Kul doğruluk kokusunu koklamakla beraber kendisine ve başkalarına yalan söylemez, iki yüzlülük yapmaz.
Allah kulun hakkında hayır diledi mi o kimseyi başkalarının günahlarını söylemeyen ve sadece kendi günahlarını itiraf eden biri yapar. Buna ek olarak kendisinde olan malıyla o kimseyi cömert ve başkalarında olanlara karşı onu zahid ve başkasının eziyetlerine karşı da onu tahammüllü kılar. Şayet Allahu Teâlâ kulu hakkında şer diledi mi o zaman da bunların tersini verir.
Yüce himmet ancak şu üç maddeyle kendisini korur:
1. Gerek sevginin ve gerekse iradenin kendisini bilmekle ziyadeleşeceği yüce sıfatlardan birisini anlatması,
2. Gerek şükrün ve gerekse itaatin kendisiyle mülahaza edildiğinde artacağı minneti mülahaza etmesi,
3. Gerek tevbesinin ve gerekse korkusunun, kendisini hatırlamakla artacağı bir günahı hatırlatması.
Şayet himmet bu üç maddenin dışındakilere bağlanacak olursa, o takdirde himmet vesvese ve tehlikeler vadisinde gezip dolaşır.
Her kim dünyaya aşık olursa, dünya, o kimsenin ne kadar küçük olduğuna bakar ve o kimseyi hizmetçisi ya da kölesi yapar, onu zillete sokar. Kim de dünyadan yüz çevirirse, dünya o kimsenin kadrinin ne kadar büyük olduğuna bakar. Bu sefer o kimseye hizmetçi olur ve o kimse için zillete girer.
Yolculuk ancak misafirin yoluna kararlıca devam etmesi ve gecelerini uyumadan geçirmesiyle biter. Eğer misafir yoluna devam etmez ve gecenin hepsini uyuyarak geçirirse, gideceği yere ne zaman ulaşabilir?
 
Üst Alt