BIRDE DUA ETTIM DUAM KABUL OLMADI DIYENLER LUTFEN BUNLARI IYI OKUSUN!
Yaptığımız duaların Allah katında geçerli ve dolayısıyla kabul olabilmesi için dikkat etmemiz gereken bir takım şartlar vardır. Dua eden kişi bu şartları yerine getirmezse, duasının kabul olunmayacağı bildirilmiştir. Bu şartlar şunlardır:
1 - Yediklerimizin Helâl Olması
Rasûlullah’dan Sallallahu Aleyhi ve Sellem bildirildiğine göre şöyle buyurmuştur:
"Ey İnsanlar! Muhakkak Allah Celle Celâluhû , temizdir, ancak temizi (helali) kabul eder ve aslında Allah, peygamberlerine emrettiği şeyleri mü'minlere de emretmiştir. Nitekim Allah Celle Celâluhû şöyle buyuruyor:
“Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yeyin; güzel işler yapın. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” [1]
Yine şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz (helal) olanlarından yeyin ve Allah'a şükredin, eğer ancak O'na tapıyorsanız.” [2]
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem devamla şöyle anlattı: "Adam uzunca bir sefere (yolculuğa) çıkar yorulur, saçı başı dağınık, ayakları tozlanmış olduğu halde iki elini semaya uzatarak "Ya Rabbi! Ya Rabbi! Rabbim! Rabbim!" (der durur). Halbuki yediği haram, içtiği haram, bütünüyle haram ile gıdalanmıştır. Acaba bunun duası nasıl kabul edilir ki?" [3]
2 - Bir Günahı İşlemek ya da Akraba ile İlgiyi Kesmek Şeklinde Dua Etmemek
Ubâde İbni Sâmit Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin." [4]
* * *
Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir müslüman ki içinde bir kötülüğü işlemek hususunda olmamak ve yakınlarıyla ilgiyi kesmemek üzere, şayet Allah’a Celle Celâluhû dua ederse, Allah Celle Celâluhû kendisine şu üç hasletten birini ihsan eder:
1- Ya o kulunun duasını hemen kabul buyurur,
2- Ya da onu, o kimse için ahiret azığı kılar (ahirete bırakır),
3- Veya onu, benzeri bir kötülükten korur.
Bunun üzerine sahabeler dediler ki, o halde çokça dua edelim. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: “Allah Celle Celâluhû da, daha fazlasını verir." [5]
* * *
Hz. Câbir Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'ın duaları kabul ettiği saate rast gelir de, istediğiniz kabul ediliverir." [6]
3-İhlâslı ve Samimi Olarak Dua Etmek
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Allah'a ihlâslı ve dini yalnız O'na has kılarak dua edin.” [7]
4- Duanın Kabulü İçin Aceleci Davranmamak. İsteğinde ve Duasında Israrlı Olmak, Hemen Duadan Vazgeçmemek
Ebû Hureyre Radıyallâhu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyudular ki: "Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim de duamı kabul etmedi."
Müslim'in diğer bir rivâyeti şöyledir: "Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam eder."
Tirmizî'nin bir diğer rivâyetinde şöyledir: "Allah'a dua eden herkese Allah icâbet eder. Bu icâbet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek sûretiyle olur. Yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun."
* * *
Ebû Hureyre yoluyla Müslim'den gelen rivayette Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Kul, bir günah için ya da akraba ile münasebeti kesmek için dua etmediği müddetçe ve acele etmediği sürece duası kabul olunmaya devam olunur. Hz. Peygamber’e: "Duada nasıl acele olunur ki, diye soruldu?" Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Kişi; dua ettim, dua ettim de duamın kabul olunduğunu göremedim, der. Bunun üzerine usanıp dua etmekten vazgeçer." [8]
DUÂ ETMENİN ÂDÂBI
Dua etmek bir anlamda alemlerin Rabbi olan Allah Celle Celâluhû ile irtibata geçmek ve O'nunla konuşmaktır. Dolayısıyla dua eden bir kimse son derece edepli olmalı ve duasının daha fazla kabule layık olması için bir takım noktalara dikkat etmelidir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Duaya Başlarken Allah'a Hamd'ü Senâda Bulunmalı, Bununla Duaya Başlamalı
Peygamber Efendimiz: "Hamd ile başlamayan her iş aksaktır, eksiktir" [9] buyurmuşlardır.
Fudâle İbnu Ubeyd Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem dua eden bir adamın, dua sırasında Hz. Peygamber’e Sallallahu Aleyhi ve Sellem salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen:
"Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adamı çağırıp:
"Biriniz dua ederken, Allahu Teâlâ'ya hamd-u senâ ederek başlasın, sonra Peygamber’ine Sallallahu Aleyhi ve Sellem salât okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu." [10]
2- Rasûlullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem Salât-ü Selâm Getirmeli
Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Bana ve benim ehli beytime salatü selam getirmedikçe dua, Cenab-ı Hakk’a perdelidir." [11]
Hz. İbnu Mes'ud Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem , Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer Radıyallahu Anhümâ beraber otururlarken ben namaz kılıyordum. (Namazı bitirip) oturunca, Allah'a sena ile zikretmeye başladım ve arkasından Rasûlullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem salât okuyarak devam ettim. Sonra kendim için duada bulundum. (Bu tarzımı beğenmiş olacak ki) Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ;
"İste! İstediğin veriliyor. İste! İstediğin veriliyor'' dedi." [12]
3- Dua Ederken Kişi Allah'ın Huzurunda Kırık Kalbli Olduğunu Göstermeli,
Korku ve Ümit Arasında Bulunmalı
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.” [13]
4- Allah'ın Kitap ve Sünnette Varid Olan İsim ve Sıfatlarıyla
O'na Yalvarıp Yakarmalı, Bunlarla İstemeli
Rabbimiz Araf suresi 180. ayette şöyle buyuruyor:
"Oysa en güzel isimler Allah'ındır. Bundan dolayı Allah'a onlarla dua edin." [14]
* * *
Hz. Aişe Radıyallahu Anhâ anlatıyor: “Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle yalvardılar:
(Allâhümme innîy es’elüke bismiket tâhirit tayyibil mübârakil ehabbe ileyke, ellezîy izâ dü’ıyte bihî ecebte. Ve izâ süilte bihî e’atayte ve izesturhimte bihî rahimte. Ve izestüfricte bihî ferracte.)
"Allahım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla dua edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla senden istenince hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edilince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum."
Hz. Aişe'nin belirttiğine göre, bir başka gün Rasûlullah'ın, kendisine "Ey Aişe! Kendisiyle dua edildiği taktirde icabet ettiği ismi, Allah'ın bana gösterdiğini sen biliyor musun?" diye sormuştu. Hz. Aişe der ki: "Ben: "Ey Allah'ın Rasûlü! Annem babam sana feda olsun, onu bana da öğret!" dedim. "Ey Aişe onu sana öğretmem uygun düşmez!" buyurdu. Bu cevap üzerine ben de oradan uzaklaşıp bir müddet tek başıma oturdum. Sonra kalkıp, başını öptüm ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Onu bana öğret" diye ricada bulundum. O yine: "Onu sana öğretmem uygun olmaz, ey Aişe! Onunla senin dünyevî bir şey talep etmen uygunsuz olur" buyurdu." Hz. Aişe devamla der ki: "Ben de kalkıp abdest aldım, sonra iki rek'at namaz kıldım, sonra:
(Allahümme innîy ed’ûkellâhe ve ed’ûker rahmâne ve ed’ûkel berrar rahîyme. Ve ed’ûke bi esmâikel hüsnâ küllihâ, mâ alimtü minhâ vemâ lem e’alem. En tağfira lîy ve terhamenîy.)
"Allahım! Sana Allah isminle dua ediyorum. Sana Rahmân isminle dua ediyorum. Sana Birrurrahîm isminle dua ediyorum. Sana bildiğim ve bilmediğim güzel isimlerinin hepsiyle dua ediyorum. Bana mağfiret et, rahmet eyle" diye dua ettim." Aişe devamla der ki: "Bu duam üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem güldü ve: "İsm-i âzam, senin yaptığın şu duanın içinde geçti" buyurdu.” [15]
* * *
Hz. Büreyde Radıyallahu Anh anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem , bir adamın şöyle söylediğini işitti:
(Allahümme innîy es’elüke bi ennîy eşhedü enneke entellâhü lâ ilâhe illâ ente ehadüs samedüllezîy ellezîy lem yelid velem yûled velem yekün lehû küfüven ehad.)
"Allah'ım, şehâdet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur."
Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular: "Nefsimi kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Âzamı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Âzamla dua ederse Allah ona icâbet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir." [16]
* * *
Mihcen İbnu'l-Edra' Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adamın:
(Allâhümme innîy es’elüke billâhi ehadis samedillezîy lem yelid velem yûledü velem yekün lehû küfüven ehadün, en tağfira lîy zünûbîy inneke entel ğafûrur rahîmü.)
"Ey Allah'ım, bir ve samed olan, doğurmayan ve doğurulmayan, eşi ve benzeri de olmayan Allah adıyla senden istiyorum. Günahlarımı mağfiret et, sen Gafûrsun, Râhimsin!" dediğini işitmişti, hemen şunu söyledi: "O mağfiret edildi. O mağfiret edildi. O mağfiret edildi!" [17]
* * *
Enes Radıyallahu Anh anlatıyor: "Bir adam şöyle dua etmişti:
(Allâhümme innîy es’elüke bi enne lekel hamdü, lâ ilâhe illâ entel mennânü, bedîussemâvâti velardi zülcelâli vel ikrâmi, yâ hayyü yâ gayyûmü.)
"Ey Allah'ım , hamdlerim Sanadır, nimetleri veren Sensin, Senden başka ilah yoktur, Sen semâvat ve arzın celâl ve ikrâm sahibi yaratıcısısın, Hayy ve Kayyûmsun (kâinatı ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum!" (Bu duayı işiten) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sordu:
"Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor, biliyor musunuz?"
"Allah ve Rasûlü daha iyi bilir?"
"Nefsimi kudret elinde tutan Zât'a yemin ederim ki, o Allah'a, İsm-i Âzam'ı ile dua etti. O İsm-i Âzam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir." [18]
* * *
Esmâ Bintu Yezîd Radıyallâhu Anhâ anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Allah'ın İsm-i Âzam'ı şu iki âyettedir:
“İlahınız, tek olan ilahdır, ondan başka ilah yoktur. O Rahmân ve Rahîm'dir.” [19]
Âl-i İmrân sûresinin baş kısmı:
“Elif-Lâm-Mim. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, O Hayy ve Kayyûmdur.” [20]
5- Duadan Önce Mümkünse Sadaka Vermeli ya da Salih Ameller İşlemeli
İbnu Ömer Radıyallahu Anhüma anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:
"Sizden önce yaşayanlardan üç kişi yola çıktılar. (Akşam olunca) geceleme ihtiyacı onları bir mağaraya sığındırdı ve içine girdiler. Dağdan (kayan) bir taş yuvarlanıp, mağaranın ağzını üzerlerine kapadı. Aralarında:
"Sizi bu kayadan, salih amellerinizi şefaatçi kılarak Allah'a yapacağınız dualar kurtarabilir!" dediler. Bunun üzerine birincisi şöyle dedi:
"Benim yaşlı, ihtiyar ebeveynim vardı. Ben onları çok kollar, akşam olunca onlardan önce ne ailemden ne de hayvanlarımdan hiçbirini yedirip içirmezdim. Bir gün ağaç arama işi beni uzaklara attı. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlar için sütlerini sağdım. Hâla uyumakta idiler. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Geciktiğim için çocuklar ayaklarımın arasında kıvranıyorlardı. Ben ise süt kapları elimde, onların uyanmalarını bekliyordum. Derken şafak söktü:
"Ey Allahım! Bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan, bizim yolumuzu kapayan şu taştan bizi kurtar!"
Taş bir miktar açıldı. Ama çıkacakları kadar değildi.
İkinci şahıs şöyle dedi:
"Ey Allahım! Benim bir amca kızım vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kâm almak istedim. Ama bana yüz vermedi. Fakat gün geldi kıtlığa uğradı, bana başvurmak zorunda kaldı. Ona, kendisini bana teslim etmesi mukabilinde yüzyirmi dinar verdim; kabul etti. Arzuma nail olacağım sırada: "Allah'ın mührünü, gayr-ı meşru olarak bozman sana haramdır!" dedi. Ben de ona temasta bulunmaktan kaçındım ve insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim altınları da terkettim (geri almadım).
Ey Allah'ım! Eğer bunları senin rıza-i şerifin için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar."
Kaya biraz daha açıldı. Ancak onlar çıkabilecek kadar açılmadı.
Üçüncü şahıs dedi ki:
"Ey Allahım! Ben işçiler çalıştırıyordum. Ücretlerini de derhal veriyordum. Ancak bir tanesi (bir farak pirinçten ibaret olan) ücretini almadan gitti. Ben de onun parasını onun adına işletip kâr ettirdim. Öyle ki çok malı oldu. Derken (yıllar sonra) çıkageldi ve:
"Ey Abdullah! Bana olan borcunu öde!" dedi. Ben de: "Bütün şu gördüğün sığır, davar, deve ve köleler senindir. Git bunları al götür!" dedim. Adam:
"Ey Abdullah ! Benimle alay etme!" dedi. Ben tekrar:
"Ben kesinlikle seninle alay etmiyorum. Git hepsini al götür!" diye tekrar ettim. Adam hepsini aldı götürdü.
"Ey Allahım, eğer bunu senin rızan için yaptıysam, bize şu halden kurtuluş nasip et!" dedi. Kaya açıldı, çıkıp yollarına devam ettiler." [21]
* * *
Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuşlardır:
"Kim duasının kabul olmasını ve kendisinin sıkıntıdan kurtulmasını isterse, (muhtaç olan kardeşini) güçlük ve sıkıntıdan kurtarsın." [22]
6- Küçük Büyük Her Türlü İhtiyacı İçin Allah'tan Yardım Dilemeli ve O'na Dua Etmeli
Enes’den Radıyallahu Anh rivayete göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz Rabbinden tüm ihtiyaçlarını istesin. Öyle ki, ayakkabısının bağı dahi kaybolsa, onu da istesin." [23]
* * *
Ebû Hureyre Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Allah Teâla kendisinden istemeyene gazap eder." [24]
* * *
İbnu Mes'ud Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Allahu Teâla’nın fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. İbadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir." [25]
7- Dua Ederken Ellerini Yukarıya, Omuzları Hizasına Kaldırmalı.
Duadan Sonra Ellerini Yüzüne Sürmeli
Hz. Ömer Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ellerini dua ederken kaldırınca,
onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı." [26]
* * *
İbnu Abbas Radıyallahu Anhümâ anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:
"Duaları örtmeyin. Kim kardeşinin mektubuna onun izni olmadan bakarsa, tıpkı ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin. Duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün." [27]
* * *
Hz. Enes Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem dua ederken ellerini öyle kaldırdı ki, koltuk altlarının beyazlığını gördüm." [28]
* * *
Hz. Selmân Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:
"Rabbiniz hayydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten istihya (haya) eder." [29]
8- Dua Eden Kimse ve Dua Edilen Mekân Temiz Olmalı, Mümkünse Kıbleye Doğru Dönülmeli ve Duadan Önce İki Rekât Namaz Kılınmalı
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
“Kim güzel bir abdest alıp, iki rekat namaz kıldıktan sonra, Rabbine dua ederse, duası er geç kabul edilir.” [30]
* * *
Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Allah'a veya insanların birine ihtiyacı olan kimse, güzelce abdest alsın. İki rekat namaz kılsın. Sonra layık olduğu şekilde, Allah'a senada (övgüde) bulunsun ve Peygamber’e salat getirsin.” [31]
9- Dua Eden Kimse Sesini Ne Fazla Alçaltmalı, Ne De Yükseltmeli.
Bu Hususta Orta Yolu İzlemeli
Yüce Allah Celle Celalühü şöyle buyuruyor:
"Rabbinize yalvara, yakara ve gizlice duâ edin." [32]
* * *
Ebû Mûsa el-Eş'arî’den Radıyallahu Anh şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Biz, Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem ile beraber (seferde) bulunurduk da her vâdi üzerine yükseldikçe sesimiz mu'tâdından(normalinden) ziyâde yükselerek tehlîl ve tekbîr ederdik. Bunun üzerine Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem:
- Ey nâs! Canınıza acıyın, sesinizi yükseltmeyin! Şüphesiz siz, ne sağırı çağırıyor, ne de gâibe bağırıyorsunuz! Duâ ettiğiniz O (Allah), muhakkak ki, sizinle berâberdir. Hem O, sesinizi çok iyi işitir; O, size (uzak değil) çok yakındır, buyurdu." [33]
10- Duasının Kabul Edileceğine Kesin Olarak İnanmalı
Ebû Hureyre Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:
"Kabul olunacağına kesin olarak inandığınız halde Cenab-ı Allah'a dua ediniz. Şunu biliniz ki Allah Celle Şânuhu (bu inançta olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez." [34]
11- İsteğini Kesin ve Israrlı İstemeli, Dua Etmeye
Öncelikle Kendisinden Başlamalı
Ebû Hureyre'nin bildirdiğine göre Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden herhangi biriniz dua edince şöyle söylemesin: "Allah'ım! İstersen beni bağışla. Allah'ım! İstersen bana merhamet eyle". İsteğini kesin ve ısrarlı olarak istesin. Çünkü (Allah’ın) kendisi için bir zorluk yoktur." [35]
* * *
İbnu Abbâs Radıyallahu Anhüma anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Allah bize ve Âd'ın kardeşine rahmet eylesin." [36]
12- Duasını Üç Kez Tekrarlamalı
İbnu Mes'ud Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem duayı üç kere yapmaktan ve istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı." [37]
13- Duasının Sonunda Tekrar Hz. Peygamber’e Salât ve Selâm Getirmeli
Hz. Ömer Radıyallahu Anh anlatıyor: "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasında durur. Bana salât okunmadıkça, Allah'a yükselmez. (Beni hayvanına binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın. Bana, duanızın başında, ortasında ve sonunda salât okuyun.)" [38]
14-Duayı Bitirdikten Sonra “Amin” Demeli
Ebû Müsabbih el-Makrâî, Ebû Züheyr en-Nümeyrî’den Radıyallahu Anh naklen anlatıyor: "Bir gece Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber çıktık. Derken bir adama rastladık. Sual (ve Allah'tan talep) hususunda çok ısrarlı idi. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu dinlemek üzere durakladı. Ve:
"Eğer (duayı) sonlandırırsa vâcib oldu!" buyurdu. Kendisine:
"Ne ile sonlandırırsa ey Allah'ın Rasûlü?" denildi.
"Amin ile" dedi, uzaklaştı. Adama:
"Ey Fülan! Duanı “Amin”le tamamla ve de gözün aydın olsun!" dedi." [39]
* * *
Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem : "Sizden biriniz dua edince, yaptığı o duaya ‘Amin’ desin" buyurmuşlardır. [40]
15- Dualarımızda Her Zaman Allah'tan Hayırlı Olanı İstemeli.
Çünkü İnsan Bilmeyerek Hayırlı Olmayacak Şeyleri de İsteyebilir
Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"İnsan, hayrın gelmesine dua ettiği gibi kötülüğün gelmesine de dua eder. İnsan pek acelecidir." [41]
* * *
Kur’an-ı Kerim'in Bakara suresinde de şöyle buyurulmaktadır:
“Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” [42]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Mü’minün Suresi, 51. ayet
[2] Bakara Suresi, 172. ayet
[3] Bu hadisi Müslim ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmişlerdir.
[4] Tirmizî, Daavât 126, (3568)
[5] Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.
[6] Ebû Dâvud, Salât 362.(1532)
[7] Mü’min Suresi 14. ayet
[8] Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikr 92, (2735); Muvatta, Kur'an 29 (1, 213); Tirmizî, Daavât 145, (3602, 3603); Ebû Dâvud, Salât 358, (1484).
[9] Camiü's Sağir, 3/80
[10] Tirmizî, Daavat 66,(3473, 3475); Ebû Dâvud, Salât 358, (1481); Nesâî, Sehv 48, (3, 44)
[11] İbn Hibban ve Beyhaki, Hz Ali'den rivayet etmişlerdir.
[12] Tirmizî, Cum'a 64, (593)
[13] Araf Suresi, 56. ayet
[14] Araf Suresi, 180. ayet
[15] Kütübü Sitte Hadisleri, 1169. (3859) (7156)
[16] Tirmizî, Daavât 65, (3471); Ebû Dâvud, Salât 358, (1493).
[17] Ebû Dâvud, Salât 184, (985); Nesâî, Sehv 57, (3, 52).
[18] Tirmizî, Daavât 109 (3538); Ebû Dâvud, Salât 358, (1495); Nesâî, Sehv 57, (3, 52).
[19] Bakara Suresi, 163. ayet
[20] Ayet: Âl-i İmrân Suresi, 1-3 ayetler. Hadis: Ebû Dâvud, Salât 358, (1496); Tirmizî Daavât 65, (3472).
[21] Buhari, Enbiya 50, Büyü 98, İcâre 12, Hars 13, Edeb 5; Müslim, Zikr 100, (2743); Ebu Dâvud, Büyü 29, (3387).
[22] Hatîb, Ebu Hureyre Radıyallahu Anh'den rivayet etmiştir.
[23] Tirmizî, Daavât 149, (3607, 3608)
[24] Tirmizî, Daavât 3, (3370); İbnu Mâce, Dua 1, (3827)
[25] Tirmizî, Daavât 126 (3566)
[26] Tirmizî, Daavât 11, (3383)
[27] Ebû Dâvud, Salât 358, (1489,1490,1491).
[28] Buhârî, İstiska 21
[29] Tirmizî, Daavât 118, (3551); Ebû Dâvud, Salât 358, (1488).
[30] Taberani rivayet etmiştir.
[31] Tirmizi ve Hakim rivayet etmişlerdir.
[32] Araf Suresi, 55. ayet
[33] Sahihi Buhari, 1254
[34] Tirmizî, Daavât 66 (3474.)
[35] Ebû Dâvud rivayet etmiştir.
[36] Kütübü Sitte Hadisleri, 1167. (3852) (7154)
[37] Ebû Dâvud, Salât 361, (1524)
[38] Tirmizî, Salât 352, (486). Tirmizî, bunu Hz. Ömer Radıyallahu Anh'e mevkuf olarak rivayet etmiştir. Rezîn ise merfu olarak rivayet etmiştir.
[39] Ebû Dâvud, Salât 172, (938)
[40] İbn Adi, Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir.
[41] İsra Suresi, 11. ayet
[42] Bakara Suresi, 216. ayet