Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kendinize böyle soru sordunuz mu hiç?

Muhamed Dolaku

New member
Katılım
2 Tem 2011
Mesajlar
5,395
Tepkime puanı
158
Puanları
0
Yaş
78
[FONT=&quot]Kendinize böyle soru sordunuz mu hiç?[/FONT]



[FONT=&quot]Kendinize böyle soru sordunuz mu hiç?
Ne ile meşgulsünüz? Hayır kapılarını açmakla mı, şer kapılarını zorlamakla mı? [/FONT]

[FONT=&quot]
'Bu soru da nereden geldi?' diyebilirsiniz. Hemen arz edeyim nereden geldiğini. Okuduğum Tenbihül'gafilin kitabında bir hadisin izahı yapılırken böyle bir soru sorulmakta ve şöyle de bir tasnif yapılmaktadır: [/FONT]

[FONT=&quot]
İnsanlar iki sınıftırlar: Ya hayır kapılarını aralayanlardan olurlar ya da şer kapılarını zorlayanlardan... Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını aralayanlardan olur, yahut da onların arasında bulunur, onlara yardım edip destek verir. [/FONT]

[FONT=&quot]
Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanlardan olur ya da onların içinde bulunur, onlara yardım edip destek verir! [/FONT]

[FONT=&quot]
İşte bunun için soruyorum ben de size bu soruyu: [/FONT]

[FONT=&quot]
- Hayır kapılarını açanlardan mısınız, onlara yardım edip destek mi veriyorsunuz? Yoksa şer kapılarını açanlardan, yahut da onlara yardım edip destek olanlardan mısınız? [/FONT]

[FONT=&quot]
Birine hadiste, müjdeler olsun denilirken, ötekine eyvahlar olsun diye acınmakta, ikaz edilmektedir. Denilebilir ki: [/FONT]

[FONT=&quot]
Ne bileceğiz hayır kapılarını açanların arasında mıyız, yoksa şer kapılarını zorlayanların içinde mi?
Bunu anlamak kolay. Meşgul olduğunuz[/FONT]

[FONT=&quot] işe bakın, yakınlık duyup ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. İşte o zaman anlarsınız kimlere yardım edip destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi, hayatınızı?... [/FONT]
[FONT=&quot]
*** [/FONT]

[FONT=&quot]
Kendi kendinize yapacağınız bu nefs muhasebesini basite alıp da dudak büküp geçemezsiniz. Ciddiye almalı, üzerinde durmalı, hayatınızı şöyle bir gözden geçirmelisiniz. Zira hayatınızın değeri, günlerinizin kıymeti, meşgul olduğunuz işle anlaşılır. Hayırla meşgulseniz hayatınız değerini buluyor, hedefine varıyor demektir. Hayırla ilginiz yoksa, meşgul olmuyor, hizmete değer vermiyorsanız hayatınızı ne ile değerlendiriyor, ne ile hedefine vardığını kabul ediyorsunuz, bunun da izahını yapacaksınız! Kalbinizi, gönlünüzü, vicdanınızı susturamazsınız. İçinizdeki müftü sizi ikaz eder: [/FONT]

[FONT=&quot]
- Hayatın boşuna gidiyor, hedefini bulmuyor, bir hayırlı işin ucundan bucağından tutmuyor, Hakk'a yarar bir işin sahibi olmuyorsun! Sadece nefsini düşünüyor, yalnızca kendin için yaşıyorsun. ALLAH için, ALLAH'ın kullarına bir hizmetin yoktur. Yarın mahşerde ne cevap vereceksin? Evet kalbindeki bu ikazcıyı günahlarla boğup da sesini çıkaramaz hale getirmeyen her insanın içinden böyle sesler gelir, gönlünü dinleyen her insan da bu sesleri kalb kulağıyla dinler ve nefs muhasebesi yapar... [/FONT]

[FONT=&quot]
Şimdi bir nefs muhasebesi yapmak zamanıdır belki de. [/FONT]

[FONT=&quot]
Ne dersiniz, ne halde, ne durumdasınız? [/FONT]

[FONT=&quot]
Hayatınızı hayırlı hizmetlerle değerlendiriyor musunuz? Yoksa sizin işiniz gücünüz mü var? Böyle angaryalarla başkaları mı meşgul olsun. Siz de hep geriden seyirci mi kalasınız? Size düşen bu mudur? [/FONT]

[FONT=&quot]
Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor?[/FONT]
[FONT=&quot] [/FONT]
[FONT=&quot] [/FONT]
[FONT=&quot]Ahmet Şahin[/FONT][FONT=&quot][/FONT]

[FONT=&quot][/FONT][FONT=&quot][/FONT]
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 16)
De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir?" Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız? İşte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Öyleyse haktan sonra sapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl hala çevriliyorsunuz?" (Yunus Suresi, 31-32)

Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)


İnsanlardan kimi, Allah'a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır. (Hac Suresi, 11)


Müslüman, Allah'ın rızasını aradığı için Müslümandır. İşte Müslümanı, diğerlerinden ayıran en önemli fark buradadır. Müslümanlar, dini Allah'ın rızasını kazanmak için izlenecek bir yol olarak görürken, birçokları için din, birtakım inançları içeren kurallar bütünüdür ve hayatlarında önemli bir yeri yoktur.
Zaten gerçek Müslümanlarla, Müslüman taklidi yapan ikiyüzlüler (münafıklar) arasındaki ayrım da burada ortaya çıkar. Müslümanlar, dini Allah'ın rızasını kazanmak için izlenecek bir yol olarak kabul ederken, münafıklar bunu kendi çıkar ve isteklerini tatmin etmeye yarayacak bir araç olarak görürler.



Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a
ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya
kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd
ettiler (çaba harcadılar). İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir.
(Hucurat Suresi, 15)




 
Üst Alt