Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran dan uzaklaşmanın bedeli

aslan2

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Web sitesi
www.kayipkuran.com
Kur’anı kerim bize, sadece anlamadığımız bir dilde okuyalım da ,sevap kazanalım diyemi gönderilmiş , yoksa öğrendiğimizi yaşayalım diyemi ? tabiki ikincisi . Öyle ise bu konuda yapılan çalışmaların sisteminde , bir takım değişiklikler yapmak gerekir . Örneğin kur’an kursu diye bilinen yerlerde insanlara sadece arapça alfabeyi öğretmemek , içeriğini ve beklentileri anlatmak , bilinçli olarak yaşanmasına vesile olmak gerekiyor.
Bir hadis i şerif te Efendimiz “ En hayırlınız Kur’anı öğreten ve öğrenendir” buyurmaktadır. Burada kastedilen kelimelerin arapça telaffuzu değil , içerik noktasıdır. Kur’an ın her harfinde çok büyük sevapların oluşu ve okunması konusunda vaad edilenler, insanları kur’an la yaşamaya teşfik etmek ve Allah ın kelâmına yaklaştırmak maksadını taşımaktadır.
Aynı zamanda itibar edilmesi gereken en yüksek merci olarak kur’an ı görmemiz şarttır. Bu konuda, kendine yüklenen sorumlulukların öğrenilmesi ve uygulanması bakımından, Efendimiz tarafından söylenmiş bir çok hadis i şerif günümüze kadar nakil olmuştur. Kur an ı miheng olarak görüp , hadisleri bu doğrultuda incelememiz gerekmektedir. Herkesin işine geldiği hadisi , kendi işine geldiği şekilde yorumlamasının sonucu , günümüzde oluşan bu vahim ve akıbeti acı olan tablodur.
Kur’an dan çıkartacağımız en büyük dersin, hem birey hemde toplum olarak sağlam ve güçlü olunması gerçeği , sürekli göz ardı edilmiş ve sonuç olarak , günümüzdeki bu dağınık sistem ortaya çıkmıştır.
O gün okunan anlaşılıyordu ve sorun yoktu , bu gün bu şansımızın olmadığını sanmamalıyız. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum , peygamber efendimize ayetler arapça nın dışında bir dilde inmiş olsaydı , insanlara anlamadığı bir dilin alfabelerini öğrenip körü körüne okumaları tavsiye edilirmiydi sizce ? Yoksa halka Rablerinin kendinden neler beklediği anlatılırmıydı?
Belkide günümüzde kur’an ın şifreler kitabı olmasının sebebi , arapçayı kutsallaştıran zihniyetlerin var olmasındandır. Bazı televizyon kanallarında kur’an eğitimi adı altıda , sadece arap alfabelerini ve teleffuzlarını öğretildiğini görmek hakikaten beni çok üzüyor. Televizyondan arapça ayetleri takip etmeyi , sevap olarak yansıtıp , kişilerin dikkatini yanlışa sevk etmemek gerekir. Öncelikli olarak nelerden bahsettiğini anlayıp , yaşamaya çalışmak daha doğrudur. Uygulanan mevcut zihniyetle dini yaşamaya çalışmanın bizleri getirmiş olduğu nokta ; cehaletin ve ezilmenin , bizler kendimizi değiştirene kadar boynumuzda vebal olmasıdır.
Kuran anlaşılmayacak , şifreleri olan , sadece medrese eğitimi görmüş kişilerce açıklanacak bir kitap değildir . Tek şifresi samimiyet olan , herkesin gayret ettiğinde hissesine düşeni alacağı ap açık bir kitaptır. Bu konuda “ Kur’an meali okumayın , siz anlayamazsınız , her ayetin kırk bin mânası vardır” diyen zihniyetler asla kabul edilemez . En’am suresi 90. ayette kur’an ın tanımı yapılmış ve savunduğumuz tezlerin doğruluğu ispatlanmıştır.
Şöyleki “ O ancak alemleri irşad için ilahi bir öğüttür ”
Hesabımızı kur’an a göre vereceğimiz gün gelmeden önce , aklımızı başımıza toplamamız ve içinde bulunduğumuz derin uykudan uyanmamız gerekmektedir. Bizi kur’an dan uzak tutmaya çalışan ve anlamazsınız gözüyle bakan çarpık zihniyetlere , yanıldıklarını göstermenin zamanı gelmiştir.
Bu çarpık zihniyetle yaşamak suretiyle ; kur’an karmaşık bir sihir ve büyü kitabı haline getirilmiş, çocuklar , gençler ve yetişkinler kulaktan dolma boş bilgilerle eğitilmiştir . Türbelerdeki kalabalık her geçen gün artmış ve maalesef dinimiz – Allah u teala bu konuda şöyle buyuruyor - şeklinde değilde - falancası şöyle demiş – tarzıyla sorunların çözümlenmeye çalışıldığı bir din haline getirilmiş . Herkes hoşuna giden görüşü benimsemiş , samimi olarak kulluk yapma ihtiyacı azalmıştır. İnsanlara akıllarını çalıştırmamanın ve cahil kalmanın yolu açılmış ; bir konuda duyduğu meseleyi , kur’an dan araştırmak yerine , duyduğunu kabullenme yolu aşılanmıştır. Geçmiş insanların adetleri , yaşam ve giyim tarzları din haline getirilmiş ; hocalık mevkiinde bulunan kişilere peşinen alim muamelesi yapıldığından , söylediği herşey doğru olarak kabul edilmiştir . Kalben tatmin olmasa dahi nefsi hoşnut olduğundan ve fetva makamlarının üstünlüğü var sayılaraktan , din adına ortaya atılan her hüküm , Allah ın mutlak emri olarak algılanmıştır. Duyduğu mesele ile ilgili kalbindeki rahatsızlığın vebali , alim bildiği kişilerin üzerine yüklenmiş , yarın sorarlarsa falanca hocadan duydum deyip , kurtulacağı anlayışı hakim olmuştur.
Böylelikle doğru olarak bilinen , ancak günümüzde uygulanması yanlış hale gelmiş meseleler , asırlardır kulaktan kulağa gezerek günümüzdeki bu acı tablo ortaya çıkmıştır. Günümüzde mantığa sığmayan yanlış din değerlerinden dolayı , yeni nesil inançsızlık hastalığının pençesinde boğuşmaktadır. Kendilerine daha mantıklı ve ihtiyaçlarını karşılayacaklarını umdukları, gerçekten uzak inanç sistemlerinin arayışı baş göstermektedir.
Oysaki kur’an la gerçek bir eğitim uygulaması , tüm arayışları geride bırakıp ihtiyaçları fazlasıyla karşılayacaktır. Bunun için kur’an ın evrensellik ilkesinden faydalanıp , huzura ulaşmanın yollarını aramak sorunları dahada azaltacaktır. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak misali , Allahın emrini anlamak yerine , birilerinin tavsiyelerini kur’an ın üstünde gören zihniyetten derhal kurtulmalıyız.​
 
Üst Alt