Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran-i Kerim Meali(Tüm Sureler - Sıralı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
55 - RAHMÂN SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1, 2. Rahman Kur'ân'ı öğretti.

3, 4. İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.

5. Güneş ve Ay bir hesap ile hareket ederler.

6. Yıldızlar ve bitkiler hep secdededirler.

7, 8. Göğü bu âhenkle O yükseltti ve bu mîzânı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız.

9. Öyleyse siz de tartıyı adaletle yapın, sakın teraziyi, dengeyi aksatmayın!

10. Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi.

11, 12. Orada meyve çeşitleri, salkımlarla dolu hurma ağaçları, saplı ve yapraklı hububat ve hoş kokulu bitkiler vardır.

13. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

14. İnsanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı.

15. Cinni ise hâlis ateşten yarattı.

16. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

17. O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir.

18. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

19. O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar.

20. Fakat aralarında bir engel bulunduğundan, birbirinin sınırını aşmazlar.

21. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

22. Onların her ikisinden inci ve mercan çıkar.

23. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

24. Denizde koca dağlar gibi yüzen gemiler O'nundur.

25. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

26. Yerin üstünde olan herkes fanidir.

27. Ancak senin azamet ve kerem sahibi Rabbinin Zatı baki kalır.

28. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

29. Göklerde olan, yerde olan herkes, ihtiyaçları için O'na yalvarır (bütün bunları gerçekleştirmek için) O, her an yeni tecellilerle iş başındadır.

30. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

31. Hele az bekleyin, ey cin ve ins topluluğu! Yakında sizin de sıranız gelecek!

32. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

33. Ey cin ve ins topluluğu! Yapabilirseniz haydi göklerin ve yerin hududundan geçin bakalım!Ama geçemezsiniz, ancak üstün bir güç, kuvvetli bir delil ve ilimle geçebilirsiniz.

34. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

35. Üzerinize ateşler, duman alevleri gönderilir de artık kendinizi savunamazsınız.

36. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

37. Gök yarılıp kızıl sahtiyan gibi kıpkırmızı bir güle dönüştüğünde öyle müthiş işler olacak ki!

38. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

39. Artık o gün insanlara ve cinlere günahları sorulmaz. Herkesin siması, soruya hacet bırakmaz.

40. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

41. Suçlular simalarından tanınırlar, perçemlerinden ve ayaklarından tutulup yaka paça cehenneme atılırlar.

42. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

43. Ve onlara: "İşte suçluların yalan saydıkları cehennem!" denilir.

44. Onlar cehennem ile kaynar su arasında devamlı gidip gelirler.

45. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

46. Rabbinin huzuruna çıkmaktan endişe duyan mümine iki cennet var.

47. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

48. Her iki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.

49. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

50. İkisinde de akıp giden iki pınar vardır.

51. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

52. İkisinde de her çeşit meyveler, çift çift vardır.

53. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

54. O cennetlikler, astarları kalın atlasdan döşeklere yaslanırlar. Her iki cennetin devşirilecek meyveleri, hemen ellerinin altında olacaktır.

55. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

56. O cennetlerde gözleri eşlerinden başkasını görmeyen, tatlı bakışlı öyle güzeller vardır ki, daha önce cin ve insanlardan hiç kimse kendilerine dokunmamıştır.

57. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

58. O hanımlar parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar.

59. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

60. Öyle ya, iyiliğin neticesi iyilikten başka mı olacaktı!

61. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

62. Bu ikisinden başka, onların ikişer cenneti daha vardır.

63. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

64. Bunlar da yemyeşildir.

65. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

66. Bunlarda da kaynayan iki pınar var.

67. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

68. Bunlarda da meyveler, hurmalar, narlar...

69. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

70. Onların da içinde iyi huylu, güzel hanımlar.

71. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

72. Otaklarda eşlerine hasredilmiş güzeller.

73. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

74. Öyle güzeller ki daha önce insanlardan ve cinlerden kimse kendilerine dokunmamıştır.

75. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

76. Yeşil yastıklara ve hârikulade güzel güzel döşemelere yaslanırlar.

77. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?

78. Azamet ve kerem sahibi olan Rabbinin adı çok yücedir, çok yüce!
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
56 - VÂKI'A SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. O gerçek olan kıyamet gerçekleşince neler olacak neler!..

2. Zaten onun olmasını yalanlayacak hiçbir delil olamaz.

3. O kimini alçaltır, kimini yüceltir.

4. Yer şiddetle sarsıldığı,

5. Dağlar darmadağın edilip parçalandığı,

6. Uçuşan toz zerreleri haline geldiği zaman...

7. Sizler de üç sınıfa ayrılırsınız:

8. Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar!

9. Ashab-ı şimal ki ne ashab-ı şimal! Ne bedbahttır onlar!

10. İmanda, fazilette öncüler ki ne öncüler! Onlar herkesi geçerler.

11, 12. İşte onlardır Allah'a en yakın olanlar. Naîm cennetlerindedir onlar.

13, 14. Çoğu önceki ümmetlerden, biraz da sonrakilerden.

15, 16. Mücevheratla işlenmiş tahtlara yaslanarak karşılıklı otururlar.

17, 18. Etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler.

19. Bu içkiden ötürü baş ağrısı çekmezler, sarhoş da olmazlar.

20. Bir de... tercih edecekleri meyveler...

21. Canlarının istediği kuş etleri...

22, 23. Ve gün görmemiş saklı inciler gibi güzel eşler...

24. Bütün bunlar dünyada yaptıkları güzel işlere mükâfat olarak verilecek.

25. Onlar cennette ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir laf işitmezler.

26. İşittikleri söz, hep: "Selâm! selâm!" sesleridir.

27. Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar!

28. Dalbastı kirazlar,

29. Dolgun salkımlı muzlar,

30. Yayılmış gölgeler...

31. Şarıl şarıl akan sular...

32, 33. Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler.

34, 35. Onlara, pek değerli eşler de verdik. Biz o eşleri, yepyeni bir yaratılışla yaratıp, sûret ve sîretlerini son derece güzelleştirdik.

36, 37, 38. Böylece onları, ashab-ı yemin için bakire kızlar, kocalarına âşık yaşıtlar kıldık.

39, 40. Birçoğu önceki ümmetlerden, birçoğu da sonrakilerden.

41. Ashab-ı şimal ki ne ashab-ı şimal! Ne bedbahttır onlar!

42. Onlar kızgın ateşte ve kaynar sularda...

43, 44. Ne serin, ne de faydalı olmayan, kapkara duman tabakası altındadırlar.

45. Çünkü onlar dünyada iken refah içinde şımarırlardı.

46. O en büyük günahta, şirkte ısrar ederlerdi.

47, 48. Ve derlerdi ki: "Ölüp toprak olduktan ve çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Gelip geçmiş atalarımız da mı?"

49, 50. De ki: "Öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün, belli vaktinde mutlaka toplanacaksınız."

51. Sonra siz ey yoldan sapanlar ve hak dini yalan sayanlar!

52. Zakkum ağacının meyvesinden yiyecek,

53. Karınlarınızı onunla dolduracak,

54. Üstüne de kaynar su içeceksiniz!

55. Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi saldırarak içeceksiniz.

56. İşte hesap gününde onlara ikram edilecek ziyafet!

57. Sizi yaratan Biz'iz, hâlâ bu gerçeği ikrar ve tasdik etmeyecek misiniz?

58, 59. Şimdi düşünsenize o akıttığınız meniyi! Onu yaratıp insan haline getiren siz misiniz, yoksa Biz miyiz?

60, 61. Aranızda ölümü Biz takdir ettik. Sizi yok edip yerinize benzerlerinizi getirmeyi ve sizi bilemeyeceğiniz bir biçimde ve vasıfta yaratmayı dilersek, Bize mani olacak hiçbir güç yoktur.

62. Siz ilk yaratmayı pek iyi biliyorsunuz, artık düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

63, 64. Ektiğiniz tohuma baksanıza! Siz mi onu yetiştiriyorsunuz Biz mi?

65. Eğer isteseydik onu kuru çöp haline getirirdik, siz de şaşıp kalır, pişman olurdunuz:

66. "Eyvah! Emeklerimiz boşa gitti."

67. Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk." derdiniz.

68. Peki içtiğiniz suya ne dersiniz?

69. Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa Biz mi?

70. Dileseydik onu tuzlu da yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

71. Peki, yakmakta olduğunuz ateşe ne dersiniz?

72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz?

73. Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.

74. Öyleyse Ulu Rabbinin yüce adını tenzih et.

75. Hayır! Vakit vakit inen Kur'ân'a yemin ederim ki,

76. Eğer anlarsanız bu gerçekten büyük bir yemindir.

77. Bu kitap, pek değerli, şerefli bir Kur'ân'dır.

78. O iyi korunmuş bir kitapta, Levh-i Mahfuzdadır.

79. Ona tertemiz (abdestli) olanlardan başkası dokunamaz.

80. Rabbülâlemin tarafından indirilmiştir.

81. Şimdi bu kelamı mı siz küçümsüyorsunuz?

82. Bu nimete teşekkürünüz, onu yalan saymanız mı olmalıydı!

83. Haydi görelim sizi, can boğaza geldiğinde,

84. O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler bakar durursunuz.

85. Biz ise, ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.

86. Haydi bakalım eğer âhirette vereceğiniz hesap yoksa,

87. İddianızda tutarlı iseniz, çıkmakta olan o rûhu geri döndürsenize!

88, 89. Ama eğer ölen kimse Allah'a yakın olanlardan ise, onun için rahatlık, güzel nasip ve naîm cenneti var.

90, 91. Eğer ashab-ı yeminden ise "Selâm sana ashab-ı yeminden!" denilecek.

92, 93, 94. Ama eğer dini yalan sayan sapıklardan ise onun ziyafeti kaynar su, peşinden de cehenneme atılış olacak.

95. İşte, hakkında hiç şüphe olmayan gerçek budur!

96. O halde Ulu Rabbinin ismini tenzih et!feti kaynar su, peşinden de cehenneme atılış olacak.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
57 - HADÎD SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tenzih ve tesbih eder. O azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

2. Göklerin ve yerin hâkimiyeti O'nundur. Hayatı veren ve hayatı alıp öldüren O'dur. O her şeye kadirdir.

3. Evvel O'dur, Âhir O. Zahir O'dur, Batın O! O her şeyi hakkıyla bilir.

4. O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra Arşına kuruldu.Yere gireni, yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe yükseleni bilir. Hasılı siz nerede olursanız olun O, (ilmi ve kudreti ile) sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür.

5. Göklerin ve yerin hâkimiyeti O'nundur. Bütün işler O'na götürülür, (bütün kararlar O'nun kapısından çıkar).

6. Geceyi gündüze katar, böylece gündüz uzar. Gündüzü geceye katar, böylece gece uzar. Kalplerin künhünü O bilir.

7. Allah'a ve Resulüne iman edin ve O'nun (sizi emanetçi yaptığı) yönetimini size bıraktığı mallardan harcayın.İçinizden iman edip harcayanlara büyük ecir vardır.

8. Size ne oluyor ki, Resulullah da sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde, Allah'a inanmıyorsunuz.Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almıştı, eğer imana gelecekseniz bu yeter.

9. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, o has kuluna açık açık âyetler indiren O'dur. Muhakkak ki Allah size karşı raûfdur, rahîmdir (son derece şefkatlidir, merhamet ve ihsanı boldur).

10. Göklerin ve yerin yegâne vârisi Allah olup, bütün mallarınız zaten O'na ait olduğu halde niçin Allah yolunda harcamıyorsunuz?Sizden, fetihden önce infak eden ve savaşan kimse ile bunları yapmayan elbette bir olmaz.İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler.Bununla beraber Allah, her birine de cennet vâd eder. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

11. Kim Allah'a güzel bir ödünç verir (malını Allah yolunda harcarsa) Allah bunu kat kat artırır. Ona değerli bir mükâfat da vardır.

12. Gün gelir, mümin erkekleri ve mümin kadınları, önlerinde ve sağ taraflarındaki nurlarıyla, koşarcasına cennete doğru ilerlediklerini görürsün. Kendilerine: "Bugün size müjdeler olsun! Buyurun, içinden ırmaklar akan cennetlere, ebedî kalmak üzere girin!" denilir. İşte en büyük başarı ve mutluluk budur.

13. O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere: "N'olur," derler, "yüzümüze bir bakın da nûrunuzdan biz de yararlanalım!" Bunun üzerine onlara şöyle denilir: "Arkanıza dönün de bir nur arayın!" Derken, aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.

14. Münafıklar şöyle seslenirler: "Biz de sizinle beraber değil miydik?" Müminler cevap verirler: "Evet, beraberdiniz, fakat siz kendi canınızı yaktınız, müminlere hep felaket gelmesini gözleyip durdunuz, şüphelere düştünüz, sizi birtakım kuruntular oyaladı. Bir de baktınız ki emr-i Hak gelmiş. Böylece o dessas, çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affı ve keremi ile aldattı."

15. "Bugün artık ne sizden, ne de kâfirlerden kurtuluş fidyesi kabul edilmez. Varacağınız yer ateştir. Sizin lâyığınız odur. Orası varılacak ne kötü yerdir!"

16. İman edenlerin kalplerinin Allah'ı ve Cenab-ı Hak tarafından inen hakikatleri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti gelmedi mi? Sakın onlar daha önce kitap verilen ümmetler gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır.

17. İyi düşünün ki Allah, bütün yeryüzünü bile ölümünden sonra diriltiyor; (gevşeyen ve uyuklayan gönülleri de böylece diriltebilir). Zaten aklını çalıştıran, zihnini işleten kimseler için bu canlanmayı gerçekleştirecek âyetlerimizi iyice açıklamış bulunuyoruz.

18. Dini tasdiklerinin ifadesi olarak, hayır işlerinde mal harcayan erkekler, mal harcayan hanımlar ve Allah'a güzel bir ödünç verenlerin ödülleri kat kat artırılacak, ayrıca onlara değerli bir mükâfat da verilecektir.

19. Allah'a ve resullerine iman edenler, evet işte onlardır Rabbinin nezdinde sıddikler ve Hakka şahitlik edenler! Kendilerine mükemmel ecirler ve nurlar vardır.Ama kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar.İşte onlar da cehennemliktirler.

20. İyi bilin ki (âhirete yer vermeyen) dünya hayatı, bir oyundur, bir oyalanmadır, bir süstür.Kendi aranızda karşılıklı övünme, mal ve nesli çoğaltma yarışıdır. Tıpkı o yağmura benzer ki bitirdiği ürün, çiftçilerin hoşuna gider. Ama sonra kurur, sen onu sapsarı kurumuş görürsün. Sonra da çerçöp haline gelir. İşte dünya hayatı da böyledir. Âhirette ise kâfirler için şiddetli bir ceza, müminler için ise Rab'leri tarafından bir mağfiret ve rıza!Evet, dünya hayatı bir aldanma metâından başka bir şey değildir.

21. Rabbiniz tarafından verilecek mağfirete ve cennete girmek için yarışın! Öyle bir cennet ki eni göklerle yerin eni gibi olup Allah'a ve resullerine iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın dilediği kimselere olan bir ihsanıdır. Allah büyük lütuf sahibidir.

22. (Üzülmenize veya sevinmenize sebep olacak şekilde) gerek ülkenizde, gerek kendi nefislerinizde, size ulaşan hiçbir şey yoktur ki Bizim onu yaratmamızdan önce bir kitapta yazılı olmasın. Bu, Allah'a göre elbette pek kolaydır.

23. Bu da, elinizden çıkan şeylerden dolayı gam yememeniz, Allah'ın size nasib ettiği nimetlerle de şımarmamanız içindir. Allah övünüp duran, kibirli, kendini beğenmiş kimseleri sevmez.

24. Böyleleri hayır işlerinde hem kendileri cimri davranır, hem de başkalarına cimriliği öğütlerler. Ama bunlar bilsinler ki kim malını Allah yolunda harcamaktan yüz çevirirse Allah ganîdir, hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan müstağnîdir, her türlü hamd ve övgüye lâyıktır).

25. Şu kesindir ki Biz resullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti gerçekleştirmeleri için, resullerle beraber kitap ve adalet terazisi indirdik.Mahiyetinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok fayda bulunan demiri de, kullanmaları ve Allah'ı görmedikleri halde O'nun dinini ve peygamberlerini, kimlerin bu kuvvet ile destekleyeceğini bilip ortaya çıkarmak için, büyük bir nimet olarak indirdik.Unutmayın ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir (kimsenin desteğine ihtiyacı yoktur).

26. Biz Nuh'u, İbrâhim'i peygamber olarak gönderdiğimiz gibi, zürriyetlerine de kitap ve nübüvvet verdik. Onlardan kimisi doğru yolu bulsa da, çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır.

27. Sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem'in oğlu Îsâ'yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl'i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat, ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise Biz kendilerine farz kılmadık, lâkin Allah'ın rızasına nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldı ki ona gereği gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik, onların çoğu ise büsbütün yoldan çıkmışlardır.

28. Ey (önceki resullere) iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve Allah'ın bu Resulüne de iman edin ki rahmet hazinesinden size iki hisse versin ve size, sayesinde karanlığı dağıtıp yürümenizi sağlayan bir nûr versin ve sizi affetsin. Çünkü Allah gafûr ve rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).

29. Ehl-i kitap şunu bilsinler ki: Allah'ın lütfundan mâlik oldukları hiçbir şey, hiçbir kısım mevcut değildir. Bütün lütuf ve inayet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
58 - MÜCÂDELE SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla

1. Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve halini Allah'a arzeden o kadının sözlerini elbette Allah işitti.Allah sizin konuşmalarınızı dinliyordu. Şüphesiz Allah semî'dir, basîrdir (her şeyi işitir ve görür).

2. İçinizden kadınlar hakkında zıhar yapanlar bilsinler ki onlar kendilerinin anneleri değildir, onların anneleri sadece kendilerini doğurmuş olanlardır. Onlar gerçekten çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar. Bununla beraber, Allah'ın affı ve merhameti çoktur (geçmiş durumlar hakkında tövbe edenleri affeder)

3. Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. İşte size emredilen budur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

4. Buna imkân bulamayan kimse, temaslarından önce, iki ay ara vermeksizin oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurmalıdır. Bu hükümler Allah'ı ve Resulünü tasdik ve onlarla amel edip Cahiliye uygulamalarını reddetmeniz için konulmuştur. İşte bunlar Allah'ın hudutlarıdır. Kâfirler için gayet acı bir azap vardır.

5. Allah'a ve Resulüne karşı çıkanlar, kendilerinden önce böyle yapanlar, nasıl helâk edilmişlerse öylece helâk edilirler. Halbuki Biz onlara apaçık âyetler de indirmiştik. Kâfirler için zelil ve perişan eden bir azap vardır.

6. Gün gelecek, Allah onların hepsini diriltecek ve kendilerine, dünyada her ne işlemişlerse tek tek bildirecektir. Kendileri onları unuttukları halde Allah onları tesbit ettirmiştir. Çünkü Allah her şeye şahittir.

7. Görmez misin ki Allah göklerde ne var, yerde ne varsa bilir?Bir araya gelip gizlice fısıldaşan üç kişinin dördüncüleri mutlaka Allah'tır.Beş kişi gizli konuşsa altıncıları mutlaka Allah'tır. Bundan ister daha az, ister daha çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, kendileriyle beraberdir.O, ileride kıyamet gününde, yapmış oldukları işleri onlara tek tek bildirecek, (dilerse karşılığını da verecektir). Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir.

8. Böyle kulis yapmaları men edilmişken, kendilerine yasaklanan bir işi tekrar yapıp günah, zulüm, Peygambere isyan hususunda kulis yapan, fısıldaşan kimseleri görmüyor musun?Senin yanına vardıklarında, sana Allah'ın öğrettiği selâmdan başka bir şekilde selâm verirler.Kendi içlerinden de: "Allah bizi bu söylediklerimizden dolayı cezalandırsa ya!" diye alay ederler. Onların hakkından ancak cehennem gelir! Muhakkak onlar oraya girecekler. Orası gidilecek ne fena yerdir!

9. Ey iman edenler! Şayet siz gizlice konuşacak olursanız sakın günah, zulüm ve Peygambere isyan hususlarında kulis yapmayın.Bunu hayır ve takvâ hususunda yapın.Dirilip huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının.

10. Böyle meşrû olmayan kulisler, müminleri üzüntüye boğmak için şeytan tarafından telkin edilir. Ama, Allah dilemedikçe bu onlara asla zarar veremez. Onun için müminler de yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.

11. Ey iman edenler! Siz toplantı halinde iken "Biraz yer açıverin!" denildiği zaman yer açın ki Allah da size genişlik versin."Kalkın!" denilince de kalkıverin ki Allah sizin gibi iman, hele hele bir de ilim nasib edilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

12. Ey iman edenler! Şayet Resulullah ile baş başa görüşmek isterseniz, bu özel görüşmeden önce bir sadaka verin.Böyle yapmak sizin için daha hayırlı, şaibeden daha uzak, günahlarınızı temizleme yönünden daha uygun bir davranış olur. Eğer buna imkân bulamazsanız Allah sizi muaf tutar, çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).

13. Özel görüşmeden önce sadaka vermeniz halinde fakir düşeceğinizden mi korktunuz?Size emredilen bir bu tasadduku yapmadığınıza göre, Allah da sizi bundan muaf tuttu.Artık namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

14. Allah'ın gazab ettiği bir topluluğu dost edinenlere baksana! Bunlar ne sizden, ne de onlardandır. Bunlar bile bile yalan yere yemin ederler.

15. Allah onlara şiddetli bir ceza hazırladı. Çünkü bunlar çok fena işler yapıyorlar!

16. Onlar yeminlerini siper edinip Allah'ın yolundan insanları uzaklaştırdılar. Onlara zelil ve perişan eden bir azap vardır.

17. Allah'ın cezalandırma iradesine karşı onların ne malları, ne de evlatları asla fayda veremez. Onlar cehennemliktirler, hem de orada devamlı kalacaklardır.

18. Allah'ın hepsini dirilteceği gün, onlar dünyada Müslüman olduklarına dair size yemin ettikleri gibi, Allah'a da yemin edecek ve bununla bir şey elde edeceklerini sanacaklar. İyi bilin ki onların işi gücü yalan söylemektir.

19. Şeytan onların akıllarını çelmiş de onlara, Allah'ı hatırlamayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın takımıdır ve şunu unutmayın ki şeytanın takımı ziyan ve hüsrana mahkûmdur.

20. Allah'ı ve Resulünü karşısına alanlar, onlara düşmanlık edenler en alçak olanların derekesindedirler.

21. Çünkü Allah: "Ben ve Resullerim elbette galip geliriz." diye hükmetmiştir. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.

22. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir milletin, Allah'ın ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları, evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve Kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, hem de ebedî kalmak üzere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da O'ndan razıdırlar. İşte onlar Allahın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah'ın tarafında yer alanlar olacaklardır.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
59 - HAŞR SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Göklerde ne var yerde ne varsa Allah'ı tesbih ve tenzih eder. O, azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

2. Nitekim Ehl-i kitaptan olan kâfirleri ilk defa O, yurtlarından bir çırpıda çıkardı. Halbuki siz onların çıkacaklarını asla düşünemezdiniz. Onlar da kalelerinin, kendilerine Allah tarafından takdir edilen azabı önleyeceğini sanırlardı.Ama Allah hiç ummadıkları yerden onları bastırdı ve kalplerine korku saldı. Öyle ki evlerini bizzat kendi elleriyle yıkıyorlardı. Bir taraftan da müminlerin elleriyle yıktırıyorlardı. Düşünün de ibret alın ey akıl sahipleri!

3. Eğer Allah onlar hakkında toplu sürgün cezası takdir etmeseydi, mutlaka onları dünyada cezalandırırdı. Âhirette de onlara ateş azabı vardır.

4. Bunun sebebi onların, Allah ve Resulüne karşı çıkmaları oldu. Kim Allah'ı ve Resulünü karşısına alırsa bilmelidir ki Allah'ın cezası pek çetindir.

5. O kâfirleri kızdırmak için herhangi bir hurma ağacı kesmiş iseniz veya kökleri üzerinde bırakmışsanız bu, hep Allah'ın izniyle ve o, yoldan çıkmışları cezalandırmak için olmuştur.

6. Allah'ın, daha önce onlara ait olup Peygamberine ganimet olarak nasib ettiği mallara gelince, siz onun için ne at, ne de deve koşturmadınız.Fakat Allah, resullerini dilediği kimselere, savaş külfeti ve zahmeti olmaksızın galip getirir. Allah her şeye kadirdir.

7. Savaş olmaksızın fethedilen ülkelerin halklarına ait mallardan Allah'ın, Peygamberine nasib ettiği ganimetler;Allaha, Resulüne, akrabalara (Peygamber'in yakın akrabalarına), yetimlere, fakirlere ve yolda kalmış gariplere aittir. Ta ki o mallar, sizden yalnız zenginler arasında el değiştiren bir servet haline gelmesin. Peygamber size ne verirse onu alınız, o sizi neden men ederse onu terk ediniz. Allah'a karşı gelmekten sakınınız. Muhakkak ki Allah'ın cezası pek çetindir.

8. Allah'ın nasib ettiği bu ganimet malları o hicret eden fakirlere aittir ki, onlar Allah'ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, Allah'ın dinine ve Resulüne destek vermek için yurtlarından ve mallarından edildiler.İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar ancak onlardır.

9. Bunlardan önce Medine'yi yurt edinip imana sarılanlar ise, kendi beldelerine hicret edenlere sevgi besler, onlara verilen ganimetlerden ötürü içlerinde bir kıskanma veya istek duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç duysalar bile o kardeşlerine öncelik verir, onlara verilmesini tercih ederler. Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felah ve mutluluğa erenler onlar olacaklardır.

10. Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek müminler): "Ey kerim Rabbimiz, derler, bizi ve bizden önceki mümin kardeşlerimizi affeyle! İçimizde müminlere karşı hiçbir kin bırakma! Duamızı kabul buyur ya Rabbenâ, çünkü Sen raufsun, rahîmsin!" (şefkat ve ihsanın son derece fazladır).

11. Bakmaz mısın şu münafıklık yapanlara? Onlar Ehl-i kitaptan kâfir kardeşlerine: "Vallahi," diyorlar, eğer siz buradan çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin olduğunuz yerde asla kimseye itaat etmeyiz, eğer size savaş açan çıkarsa mutlaka size yardım ederiz."Ama Allah şahittir ki onlar yalan söylemektedirler.

12. Çünkü, o Yahudiler yurtlarından çıkarılırsa, bu münafıklar onlarla beraber çıkmazlar ve eğer kendilerine savaş açılırsa onlara yardım etmezler.Eğer yardım etseler bile (müminlerin karşısında dayanamayarak) arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra Allah onları helâk eder de artık kurtarılmazlar.

13. Onların kalplerinde sizden duydukları korku, Allah'tan korkmalarından daha ileridir.Bu böyledir, çünkü onlar, gerçeği bilip anlamayan kimselerdir.

14. Onlar sizinle toplu durumda savaşmazlar, ancak sağlam kaleler içinden veya duvarların arkasından sizinle savaşmak isterler.Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir.Sen dışardan onları birlik içinde sanırsın. Halbuki kalpleri darma dağınıktır.Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan, düşünmeyen bir güruhtur.

15. Bu Yahudilerin hali, kendilerinden az önce, yaptıkları işlerin vebalini tatmış olan, âhirette de ayrıca gayet acı bir azap çekecek olan kimselerin durumuna benzer.

16. Yahudileri savaşa teşvik eden münafıkların durumu ise tıpkı şeytan'ın durumuna benzer ki o, insana: "Dine inanma, reddet!" diye telkin eder.O kendisine kulak verip kâfir olunca da şöyle der: "Ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbinden korkarım!"

17. Neticede ikisinin âkıbeti de, ebedî kalmak üzere cehenneme girmek oldu. İşte zalimlerin cezası budur.

18. Ey iman edenler! Allah'ın azabına mâruz kalmaktan korunun.Herkes yarın âhireti için ne gönderdiğine dikkat etsin.Allah'ın azabına dûçar olmaktan korunun.Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

19. Sakın şunlar gibi olmayın ki onlar Allah'ı unuttukları için, Allah da kendi öz canlarını kendilerine unutturdu. (Fayda ve zararlarını dahi bilemiyorlar). İşte yoldan çıkanlar bunlardır.

20. Cehennemliklerle cennetlikler elbette bir olmaz. Felah ve başarıya erenler, cennetliklerdir.

21. Eğer Biz bu Kur'ân'ı bir dağın tepesine indirseydik onun, Allah'a tazimi sebebiyle başını eğip parçalandığını görürdün.İşte bunlar birtakım misallerdir ki düşünüp istifade etmeleri için, Biz onları insanlara anlatıyoruz.

22. Allah'tır gerçek İlah! O'ndan başka yoktur ilah. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O rahmandır, rahîmdir.

23. Allah'tır gerçek İlah! O'ndan başka yoktur ilah! O melik'tir, kuddûs'tür, sel^åm'dır, Mü'min'dir, müheymin'dir, aziz'dir, cebbar'dır, mütekebbir'dir. Allah, müşriklerin iddialarından münezzeh ve yücedir.

24. Allah o gerçek İlahtır ki halık'tır, bârî'dir, musavvir'dir. Hasılı, en güzel isimler ve vasıflar O'nundur.Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O'nu tesbih ve tenzih eder. O, azizdir, hakimdir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
60 - MÜMTEHİNE SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Ey iman edenler! Benim de sizin de düşmanlarınızı dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği reddettikleri halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Resulullahı ve sizi, sırf Rabbiniz olan Allah'a inandığınız için, vatanınızdan kovuyorlar.Siz Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı kazanmak için yurdunuzdan çıkarılmayı göze aldıysanız, nasıl olur da onlara sevgi gösterip sır verirsiniz? Halbuki Ben sizin gizlediğiniz ve açıkladığınız her şeyi bilmekteyim. Doğrusu içinizden kim bunu yaparsa, artık doğru yoldan sapmış olur.

2. Eğer size karşı ellerine bir fırsat geçerse, size düşman kesilirler. Ellerini de, dillerini de size fenalık etmek için uzatırlar ve sizin de kâfir olmanızı cân-u gönülden isterler.

3. Ne hısımlarınızın, ne de evlatlarınızın kıyamet günü size faydası olmaz. Allah kıyamet günü aranızda hükmeder, itaat edenleri cennete, kâfir ve âsileri cehenneme gönderir. Allah yaptığınız her şeyi görür.

4. İbrâhim'de ve onunla beraber olanlarda size güzel bir örnek vardır: Hani onlar hemşehrilerine şöyle demişlerdi: Bizim, ne sizinle, ne de Allah'tan başka ibadet ettiğiniz şeriklerinizle hiç bir ilişiğimiz kalmamıştır. Siz Allah'ın tek İlah olduğuna inanmadıkça, biz sizi reddediyor, bizimle sizin aranızda ebedi olarak düşmanlık ve nefret meydana geldiğini ilan ediyoruz.Ne var ki İbrâhim'in babasına: "Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Bununla beraber, Allah'ın senin hakkında dilediği hiç bir şeyi önlemem mümkün değildir." demesi başka. Onun ve beraberinde olanların duası şudur: "Ey Yüce Rabbimiz! Yalnız sana güvenip dayandık, Sana yöneldik ve sonunda da Senin huzuruna varacağız.

5. "Ey Ulu Rabbimiz, bizi kâfirlere deneme konusu kılma, affet bizi. Çünkü Sen azîz ve hakîmsin (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibisin).

6. Onlarda sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Ama kim de aksine giderse bilsin ki Allah ganî ve hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her türlü hamd ve övgü O'na mahsustur).

7. Umulur ki Allah sizinle düşmanlarınız arasında bir sevgi ve yakınlık kurar. Çünkü Allah herşeye kadirdir. Allah gafurdur, rahîmdir.

8. Dininizden ötürü sizinle savaşmayan, sizi yerinizden, yurdunuzdan etmeyen kâfirlere gelince, Allah sizi, onlara iyilik etmeden, adalet ve insaf gözetmeden menetmez. Çünkü Allah âdil olanları sever.

9. Allah sadece, dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yerinizden yurdunuzdan kovan ve kovulmanıza destek veren kâfirleri dost edinmenizi meneder. Her kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

10. Ey iman edenler! Mümin hanımlar size katılmak üzere hicret etmiş olarak geldiklerinde onları imtihan edin. Gerçi Allah onların imanlarını pek iyi bilir. Ama siz de onların mümin olduklarını anlarsanız, artık onları kâfirlere geri göndermeyin. Bundan böyle bu hanımlar kâfir kocalarına, kâfir kocaları da bu hanımlara helal olmazlar. Bununla beraber kocalarına da vermiş oldukları mehirleri, siz iade ediniz. Kendilerine mehirlerini vererek bu kadınlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara harcadığınız mehri, varacakları kâfir kocalarından isteyin. Kâfirler de İslama girip sizinle evlenen eşlerine sarfetmiş oldukları mehri sizden geri istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Zira Allah her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.

11. Eğer eşlerinizden biri dinden dönüp kâfirlere kaçar da, sonra yaptığınız savaşta siz galip gelirseniz, eşleri gitmiş olan kocalara ganimet malından, harcadıkları mehir kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının.

12. Ey Peygamber! Mümin hanımlar:Allah'a hiç bir sûrette ortak tanımamak hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, hiç yoktan yalan uydurup iftira atmamak, bulduğu bir çocuğu, kocasına isnat etmemek veya gayr-ı meşrû bir çocuk dünyaya getirip onu kocasına mal etmemek, senin kendilerine emredeceğin meşrû olan herhangi bir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana biat etmeye geldiklerinde, sen de onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan af dile. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve ihsanı boldur).

13. Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir güruhu dost edinmeyin.Onlar ki ölüp kabre giren bir kâfir nasıl âhiret mutluluğundan ümidini kesmişse, kendileri de âhiretten öyle ümitlerini kesmişlerdir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
61 - SAFF SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tesbih ve tenzih eder. O azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

2. Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?

3. Yapmayacağınız şeyleri söylemek, Allah'ın en çok nefret ettiği şeylerdendir.

4. Allah, taşları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saflar halinde, Kendi yolunda savaşanları sever.

5. Hani bir vakit Mûsa kendi milletine "Ey benim milletim!" demişti, "Benim Allah'ın Resulü olduğumu bildiğiniz halde niçin bana böyle eziyet ediyorsunuz?" Onlar batıla meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı. Öyle ya, Allah yoldan çıkmakta direten bir güruha hidâyet etmez, onları, emellerine ulaştırmaz.

6. Vakti geldi, Meryem'in oğlu Îsâ da: "Ey İsrail oğulları! dedi, "Ben size Allah'ın Resûlüyüm. Benden önceki Tevrat'ı tasdik etmek, benden sonra gelip ismi "Ahmed" olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim. Ne zaman ki o peygamber, açık açık delillerle kendilerine geldi:"Bu, kesin bir büyüden ibarettir!" dediler.

7. Allah'a itaate dâvet edildiğinde, bunu kabul etmediği gibi, üstelik uydurduğu yalanı Allah'a mal eden, Allah adına yalan söyleyenden daha zalim kim olabilir? Allah böyle zalimleri hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz.

8. Onlar Allah'ın nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nûrunu tamamlayacak (dünyanın her tarafına ulaştıracaktır).

9. O Resulünü, diğer bütün dinlere üstün kılmak için, hidâyet ve hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler bundan hoşlanmasınlar.

10, 11. Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi? Allah'a ve Elçisine inanır, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak sizin için çok hayırlıdır.

12. Böyle yaparsanız sizin günahlarınızı affeder ve içinden ırmaklar akan cennetlere ve özellikle Adn cennetlerinde çok güzel saraylara yerleştirir. İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur.

13. Memnun olacağınız bir şey daha var: Allah'tan bir yardım ve yakında gerçekleşecek bir zafer! Müminlere bunları müjdele!

14. Ey iman edenler! Siz Allah'ın tarafında olunuz (O'nun dinine yardım ediniz). Nasıl ki Meryem'in oğlu Îsâ vaktiyle, havarilere: "Allah'ın yolunda giderken kim bana yardımcı olmak ister?" diye sorunca, havariler: "Biz Allah'ın tarafında oluruz!" diye cevap vermişlerdi. Neticede İsrailoğullarından bir kısmı Îsâ'nın peygamberliğine iman etti, bir kısmı da inkâr etti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik de onlar ötekilere üstün geldiler.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
62 - CUM'A SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi melik (kâinatın gerçek hükümdarı), kuddûs (çok yüce, her noksandan münezzeh) azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih ve tenzih eder.

2. O, ümmîler arasından, kendilerinden olan bir elçi gönderdi. Bu elçi onlara Allah'ın âyetlerini okur, onları arındırır, onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki daha önce belli ve kesin bir sapıklık içinde idiler.

3. Bu Peygamber, henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da gönderilmiştir. O gerçekten azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

4. Bu, Allah'ın lütfu olup onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir.

5. Tevratın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allah'ın âyetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne fecî! Allah böylesi zalim gürûhu hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz.

6. De ki: "Ey kendilerine Yahudi diyenler! İnsanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ettiğinize göre, bu iddianızda tutarlı iseniz, haydi hemen ölmeyi temenni edin de bir an önce O'na kavuşun.

7. Ama onlar bizzat yaptıkları zulümler sebebiyle asla ölümü temenni etmezler. Allah o zalimleri pek iyi bilir.

8. De ki: "Sizin kaçtığınız o ölüm var ya, o mutlaka sizi karşılayacaktır. Sonra da görünmeyen ve görünen ne varsa hepsini bilen Allah'ın huzuruna götürüleceksiniz, O da sizin yaptıklarınızı tek tek bildirecek (ve ondan ötürü karşılığını verecektir).

9. Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allah'ı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.

10. Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize gücünüze gidin, Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi ümid ederek Allah'ı çok zikrediniz.

11. Onlar bir ticaret veya bir eğlence görünce oraya doğru sökün edip, seni hutbe verirken ayakta bırakıverdiler. De ki: Allah'ın nezdinde âhirette olan nasip, buradaki eğlenceden ve ticaretten elbette daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
63 - MÜNÂFİKÛN SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Münafıklar sana geldiklerinde: "Biz, senin Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik ederiz." derler. Allah da senin Kendisinin elçisi olduğunu elbette bilir. Bununla beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimî olmadıklarına şahitlik eder.

2. Onlar yeminlerini kalkan olarak kullanıp insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıkları bu iş ne kötü bir iştir!

3. Çünkü onlar önce inandıklarını iddia ettiler, sonra inkâra gittiler. Bu sebeple kalpleri mühürlendi. Artık onlar hakkı anlamazlar.

4. Onları gördüğünde kalıpları kıyafetleri senin hoşuna gider, onları beğenirsin. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin. Gerçekte ise onlar, âdeta duvara dayatılan, ruhsuz kütüklere benzerler. İçleri boş, ödlek olduklarından çıkan her sesten pirelenir, her yeni haberi kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah belalarını versin onların! Nasıl da hakikatten vazgeçiriliyorlar.

5. Onlara: "Gelin, Resulullahın huzuruna varın, sizin için dua etsin, Allah'tan size af dilesin!" denildiğinde, (açıktan bir şey söyleyemediklerinden), kibirlerinden ötürü başlarını sağa sola büker, içten içe homurdanırlar ve onların kibirli bir şekilde yan çizdiklerini görürsün.

6. Ha mağfiret diledin, ha dilemedin, onlara göre birdir. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, fâsıklığı tabiat haline getirenleri hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz.

7. Onlar: "Resulullahın etrafındaki fakirlere infak etmeyin, destek olmayın ki dağılsınlar!" diyen bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri Allah'ındır, lâkin münafıklar bunu bilmezler, anlamazlar.

8. Hem derler ki: "Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır." Heyhat! İzzet, Allah'ın, Resulünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.

9. Ey iman edenler! Ne mallarınız, ne evlatlarınız sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın! Bilin ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.

10, 11. Sizden birinize ölüm gelip çatmadan önce, size nasib ettiğimiz imkânlardan Allah yolunda harcayın! Ölüm gelip çatınca: "Ya Rabbî, az mühlet ver bana, bak nasıl hayırlar yapacağım, tam takvâ ehlinden olacağım!" diyecek olsa da, Allah vâdesi gelen hiçbir kimsenin ecelini ertelemez. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
64 - TEĞÂBUN SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih ve tenzih eder. Hâkimiyet O'nundur. Bütün hamdler ve övgüler O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.

2. Sizin hepinizi yaratan O'dur. Öyle iken artık kiminiz kâfirdir, kiminiz mü'min. Allah yaptığınız her şeyi görür.

3. Allah, gökleri ve yeri gerçek bir maksatla, hikmetle yarattı. Sizi yarattı, hem de size güzel güzel sûretler verdi. Dönüşünüz de O'na olacaktır.

4. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gizlediğiniz ve açıkladığınız her şeyi de bilir. O sinelerin özünü, gönüllerin ta künhünü de bilir.

5. Daha önceki inkârcıların başlarına gelen olaylardan haberiniz olmadı mı? Onlar yaptıkları işlerin cezasını dünyada çektiler, âhirette de onlara gayet acı bir azap vardır.

6. Böyle oldu... Çünkü peygamberleri onlara açık açık delillerle geldiler. Fakat bunlar: "Bizim gibi bir beşer mi bize yol gösterecekmiş!" dediler. Onların nübüvvetlerini inkâr edip, sırt çevirdiler, Allah da müstağnî olduğunu açıkladı. Gerçekten Allah ganîdir, hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere lâyık olan O'dur).

7. Kâfirler öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: "Hayır! Rabbim hakkı için, elbette diriltileceksiniz, yaptıklarınız size tek tek bildirilecek (ve karşılığı verilecektir). Bu, Allah'a göre pek kolaydır."

8. O halde Allah'a, Resulüne ve ona indirdiğimiz nûra, Kur'ân'a iman edin. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

9. Gün gelir, Allah hepinizi en büyük toplantı günü olan mahşerde bir araya getirir. İşte o gün aldanma günüdür.Kim Allah'a iman eder, makbul ve güzel işler yaparsa,Allah onun fenalıklarını, günahlarını siler ve içinden ırmaklar akan cennetlere, hem de devamlı kalmak üzere yerleştirir.İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur.

10. Dini inkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise, onlar da, devamlı olmak üzere cehennemliktirler. Gidilecek ne fena yerdir orası!

11. Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musîbet başa gelmez.Kim Allah'ı tasdik ederse, Allah onun kalbini hakka ve doğruya açar. Allah her şeyi hakkıyla bilir.

12. Allah'a itaat edin, Resulüne itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin görevi sadece açık bir tebliğden ibarettir.

13. Allah'tır gerçek ilah! O'ndan başka yoktur ilah!Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvenmelidirler.

14. Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar da çıkabilir.Böyle olanlara karşı dikkatli olun!Bununla beraber müsamaha eder, kusurlarına bakmaz, onları affederseniz bu da sizin için bir fazilettir. Çünkü Allah da gafûrdur, rahîmdir (affı ve ihsanı boldur. Siz kusurları bağışlarsanız O da size öyle muamele eder).

15. Mallarınız, evlatlarınız, sizin için sadece bir imtihandır. Asıl büyük mükâfat ve mutluluk ise Allah nezdindedir.

16. Onun için gücünüz yettiğince Allah'a karşı gelmekten, haramlara girmekten sakının, hakkı dinleyip, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak hayır yolunda mal harcayın.Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden kendini kurtarabilirse asıl felaha erenler işte onlardır.

17. Eğer Allah'a ödünç verirseniz O sizin için, onun kârını kat kat artırarak verir, hem de sizin günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah şekûr'dur, halîmdir (küçük iyiliklerden ötürü bile büyük mükâfat verir, müsamahakârdır, cezalandırmada acele etmez).

18. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
65 - TALÂK SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Ey Peygamber! Eşlerinizi boşayacağınız vakit onların iddetlerini dikkate alarak boşayın ve iddeti dikkatle sayın. Rabbiniz olan Allah'a karşı gelmekten, özellikle eşlerinizin hukukuna zarar vermekten sakının. Onlar zina gibi açık bir hayasızlık irtikâb etmedikçe siz onları evlerinizden çıkarmayın. Kendileri de çıkıp gitmesinler. İşte Allah'ın hudutları! Kim Allah'ın hudutlarını çiğnerse hakikaten kendine zulmetmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir.

2, 3. Bekleme sürelerinin (üç âdet süresinin) sonuna yaklaştıkları zaman, onları ya güzelce evinizde alıkoyun, evliliği devam ettirin, yahut güzellikle ayrılın ve bu boşanmaya sizden iki âdil kimseyi şahit tutun ve şahitliği de Allah için dürüst yapın. İşte sizden Allah'a ve âhirete iman edenlere verilen talimat, yapılan tavsiye budur. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah'a dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah her şey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir.

4. Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah'ı sayıp O' na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir.

5. İşte bu, Allah'ın size indirdiği bir emirdir. Kim Allah'a karşı gelmekten korunursa Allah onun günahlarını örter, onun mükâfatını artırır, ecrini bol bol verir.

6. Boşadığınız eşlerinizi, imkânlarınız nisbetinde oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde iddetlerini tamamlayıncaya kadar oturtun! Onlar üzerinde çıkıp gitmelerini sağlamak için bir baskı kurmak niyetiyle onlara zarar vermeye kalkışmayın.Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra boşadığınız eşlerle ilginiz kesilince sizin hesabınıza çocuklarınızı emzirirlerse, ücretlerini verin.Aranızda ücret işini meşrû çerçevede, örfe uygun olarak güzellikle görüşüp sonuçlandırın! Eğer annesinin çocuğu emzirmemesi sebebiyle sıkıntıya düşerseniz, bu takdirde baba, ücret vererek bir başka emziren kadın bulacaktır.

7. İmkânı geniş olan, imkânına göre nafakayı bol versin. Nasibi sınırlı olan ise Allah'ın kendisine verdiği imkân ölçüsünde nafaka versin.Allah, herkesi sadece ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, sıkıntının ardından kolaylık ihsan eder.

8. Rab'lerinin emrinden ve O'nun resullerinin talimatlarından taşkınlık ederek azan nice ülkelerin halkları var ki, Biz onları şiddetli bir şekilde hesaba çektik ve eşi benzeri görülmemiş şekilde cezalandırdık.

9. Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

10, 11. Allah onlar için âhirette de pek çetin bir azap hazırladı. Artık siz ey akıl sahipleri, ey iman etmiş kullarım! Allah'a karşı gelmekten, ileride de hep sakının ki böyle bir azaptan korunasınız.İşte Allah size gerçekleri hatırlatan bir kitap indirdi, bir Elçi gönderdi. Allahın nurlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere okuyor ki iman edip makbul ve güzel işler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın.Kim Allah'a iman eder, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onları, hem de devamlı kalmak üzere, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Allah böyle kuluna gerçekten pek güzel nasip ihsan eder.

12. Allah O yüce Yaratıcıdır ki yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Allah'ın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve Allah'ın her şeyi ilmiyle ihata ettiğini, O'nun ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını siz de bilesiniz.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
66 - TAHRÎM SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Ey Peygamber! Niçin eşlerini memnun etmek için sen kendini sıkıntıya sokup Allah'ın sana helâl kıldığı şeyleri nefsine âdeta haram kılıyor, kendini onlardan mahrum bırakıyorsun? Bilirsin ki Allah gafûrdur, rahîmdir (senin bu zelleni de bağışlar. Sana olan bu târizi, senin yüce makamını titizlikle korumasındandır).

2. Allah gerektiğinde yeminlerinizi çözmek için keffaret yolunu göstermiştir. Allah sizin yardımcınızdır, sahibinizdir. O her şeyi mükemmelen bilen, tam hüküm ve hikmet sahibidir.

3. Hani bir ara Peygamber, eşlerinden birine sır olarak bir söz söylemişti. Fakat o, bunu kumalarından birine haber verince, Allah da bu durumu Peygamberine bildirdi. O da eşine söylediğinin bir kısmını bildirip, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber, o eşine bu durumu anlatınca o hayret ederek: "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber de: "Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah, bana haber verdi." diye cevap verdi.

4. Şimdi ikiniz de ey Peygamber eşleri, eğer kalplerinizin matlup olan durumdan kayması sebebiyle Allah'a tövbe ederseniz ne âla! Yok eğer hislerinize mağlub olup Peygambere karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah da onun yardımcısıdır. Cebrail de, salih müminler ve melâikeler de ayrıca onun yardımcılarıdır.

5. Eğer o sizi boşayacak olursa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Allah'a teslimiyet gösteren, mümin, gönülden itaat eden, tövbe eden, ibadete düşkün, oruca düşkün dul veya bâkireler olarak başka eşler nasib edebilir.

6. Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi, yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun. Onun başında kaba yapılı, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah'a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.

7. Ey kâfirler! Siz ise bugün boşuna mazeret ileri sürmeyin. Siz ne yaptıysanız onun cezasını çekeceksiniz.

8. Ey iman edenler! Samimî ve kesin bir dönüşle Allah'a tövbe ediniz! Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri utandırmaz. Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarından sür'atle ilerler.Şöyle derler onlar: "Ey Kerim Rabbimiz! Nûrumuzu daha da artır, tamamına erdir, kusurlarımızı affet, çünkü Sen her şeye kadirsin."

9. Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla mücahede et ve onlara sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Gidilecek yer olarak ne fena yerdir orası!

10. Allah, kâfirlere Nûh'un eşi ile Lût'un eşini misal getirir. Her ikisi de iki iyi kulumuzun mahremi idiler. Ama inkâr tarafına giderek eşleri olan peygamberlere hıyanet ettiler, kocaları da Allah'tan gelen cezadan eşlerini asla kurtaramadılar. Onlara (ölürken veya kıyamet günü): "Haydi, cehenneme girenlerle beraber siz de girin!" denilir.

11. İman edenlere ise Allah, Firavun'un eşini misal getirir. O vakit bu Hatun şöyle niyaz etmişti: "Ya Rabbî! Sen kendi nezdinde, cennette benim için bir konak yaptır, beni Firavun'dan ve onun kötü işinden kurtar, beni bu zalimler gürûhundan halas eyle!"

12. Bir de İmran'ın kızı Meryem'i misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona Ruhumuzdan üfledik. O da Rabbisinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
67 - MÜLK SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Hakimiyet elinde bulunan o yüce Allah mukaddestir, hayrı ve bereketi sınırsızdır ve O her şeye kadirdir.

2. Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O azîzdir, gafurdur (üstün kudret sahibidir, affı ve mağfireti boldur).

3, 4. Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O'dur. Rahman'ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Gözünü çevir de bak: Herhangi bir kusur görebilir misin?Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner.

5. Biz yere en yakın semayı lambalarla donattık. Onları şeytanlara atılan mermiler yaptık. Hem onlara alevli ateş hazırladık.

6. Rab'lerini inkâr edenlere de cehennem azabı var. Gidilecek ne kötü yerdir orası!

7. Onlar oraya atılınca, cehennemin müthiş homurtusunu, kaynaya kaynaya çıkardığı uğultuyu işitirler.

8. Cehennem, öfkesinden neredeyse çatlayacak haldedir. Ne zaman oraya yeni bir kafile atılsa, oranın bekçileri: "Sizi uyaran bir peygamber dâveti size ulaşmadı mı?" diye sorarlar.

9. Onlar şöyle cevap verirler: "Evet, bizi uyaran oldu, ama biz onu yalancı saydık ve Rahman hiçbir vahiy indirmedi, siz besbelli bir sapıklık içindesiniz." dedik.

10. Ve ilave edecekler: "Şayet biz gerçeği işiten ve aklını çalıştıran kimseler olsaydık, elbette bu alevli ateşe girenlerden olmazdık!"

11. Böylece günahlarını itiraf ederler. Rahmetten uzak olsun o cehennemlikler!

12. Fakat Rab'lerini görmedikleri halde, O'na karşı saygılı davrananlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.

13. Sözünüzü ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun, hepsi birdir. Zira Allah gönüllerin künhünü dahi bilir.

14. O yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan) latîf ve habîr O'dur.

15. Yeryüzünü size hizmete hazır, uysal bir binek gibi kılan da O'dur.Haydi öyleyse siz de onun omuzları üstünde rahatça dolaşın. O'nun takdir ettiği rızıklardan yiyin, istifade edin. Ama ölümden sonra dirilip O'nun huzuruna çıkacağınızı da bilin.

16. Yüceler yücesi olan Allah'ın sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor.

17. Yahut O'nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!

18. Onlardan öncekiler de (dini, peygamberleri) yalan saydılar. Ama Ben'im red ve inkâr edişim, intikamım nasıl olurmuş, anladılar!

19. Üstlerinde kuşların saf saf dizilip kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman'dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür.

20. Rahman'ın dışında size güyâ yardım edecek kimmiş? Doğrusu kâfirler büyük bir aldanış içindedirler.

21. Peki, Allah size ihsan ettiği nasibi alıkorsa, sizi başka rızıklandıracak kimmiş? Doğrusu, onlar azgınlık ve nefret içinde diretmektedirler.

22. Düşünün bir: Yüzükoyun kapanıp yerde sürünen mi varılacak yere daha kolayca ulaşır, yoksa dümdüz yolda düzgün şekilde yürüyen mi?

23. De ki: Sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve gönüller veren O'dur. Sizin şükrünüz ne de az!

24. Sizi yeryüzünde yaratıp zürriyet halinde yayan O'dur. Ölümden sonra da diriltilip yine O'nun huzurunda toplanacaksınız.

25. Ama onlar yalnızca şunu soruyorlar: "Eğer iddianızda tutarlı iseniz, bu vaad yani inanmadığımız takdirde geleceğini bildirip tehdid ettiğin azap ne zaman?

26. De ki: "Bunu yalnız Allah bilir. Ben ise sadece açık ve kesin bir tarzda uyarırım."

27. Onu yanıbaşlarında buldukları zaman inkâr edenlerin kederden yüzleri mosmor kesilir. Kendilerine: "İşte sizin isteyip durduğunuz şey!" denilir.

28. De ki: "Söyler misiniz bana: Allah eğer beni ve beraberimdeki müminleri, ister helâk eder, ister merhamet eder,ne ederse eder, peki kâfirleri o acı azaptan kim kurtarır?"

29. De ki: "Sizi imana dâvet ettiğimiz İlah, Rahmandır. Biz O'na iman ettik. O'na dayandık. Kimin kesin bir yanlışlık içinde olduğunu yakında öğrenirsiniz.

30. De ki: "Söyleyin bana: şayet suyunuz çekilir, yerin dibine giderse, o akan tatlı suyu, kim getirebilir size?"
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
68 - KALEM SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Nûn. Kalem ve ehl-i kalemin satırlara dizdikleri ve dizecekleri şeyler hakkı için:

2. Rabbinin lütfuyla, deli değilsin.

3. Hem senin ecrin, mükâfatın hiç kesilmez!

4. Ve sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin!

5. Yakında göreceksin, onlar da görecekler.

6. Hanginizde imiş o dertler, o delilikler.

7. Senin Rabbin şüphesiz pek iyi bilir:Allah yolundan sapanlar kimdir ve O'nun yolunu tutanlar kimdir.

8. O halde, hakkı yalan sayanların, sözlerine sakın uyma.

9. İsterler ki sen gevşeyesin de, böylece kendileri de yumuşasınlar.

10, 11, 12, 13, 14, 15, 16. Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.

17, 18. Biz tıpkı o bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık.Onlar sabah erken mahsulü devşireceklerini yeminle pekiştirip kesin söylemiş, (inşaallah dememiş), Allah'ın iznine bağlamamışlardı. Ayrıca fakirlerin payını düşünmemişlerdi.

19, 20. Fakat onlar henüz uykuda iken, Rabbin tarafından gönderilen bir afet bahçeyi kapladı. Bahçe sabahleyin siyah kül haline geliverdi.

21, 22. Onlar ise olup bitenden habersiz, neşeli neşeli birbirlerine seslendiler: "Haydi, mâdem devşireceksiniz, çabuk ekininizin başına!"

23, 24. Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: "Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin!"

25. Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.

26. Bahçeyi görünce: apışıp kaldılar. "Galiba yolu şaşırdık, yanlış yere geldik!" dediler.

27. Çok geçmeden işi anlayınca: "Hayır! dediler, Doğrusu felakete uğramışız!"

28. En makul olanları ise: "Ben size Allah'ı zikretmenizi söylememiş miydim!" dedi.

29, 30. Bunun üzerine "Sübhansın ya Rabbenâ, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!" deyip, birbirlerini kınamaya başladılar.

31. "Yazıklar olsun bize, ne azgın kimselermişiz!"

32. Olur ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz Rabbimizin rahmetini arzu ediyor, O'na dönüyoruz."

33. Azap böyledir işte! Âhiretteki azap ise daha müthiştir. Keşke bunu bir bilselerdi!

34. Allah'ı sayan, haramlardan sakınan müttakilere ise Rab'leri nezdinde naîm cennetleri vardır.

35. Biz hiç, Allah'a itaat ve teslimiyet gösterenleri suçlu kâfirlerle bir tutar mıyız?

36. Neyiniz var, nasıl olur da böyle bir şey iddia edebilirsiniz? Ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle?

37. Yoksa size ait bir kitap var da bu kabîl bilgileri oradan mı okuyorsunuz?

38. Onda "Siz neyi tercih ederseniz size verilir." diye bir bilgi mi buluyorsunuz?

39. Yoksa "Neye hükmederseniz o yerine getirilir." diye, kıyamete kadar geçerli olacak size yeminle verilmiş sözümüz mü var?

40. Sor bakalım onlara: "Böylesi bir iddiayı savunacak kimse var mı aralarında?

41. Yoksa güvendikleri şerikleri mi var?" iddialarında tutarlı iseler getirsinler de görelim o ortakları!

42. O gün işler son derece güçleşir, paçalar tutuşur. Bütün insanlar secdeye dâvet edilir, fakat kâfirler secde edemezler.

43. Gözleri yerde, kendilerini zillet kaplamıştır. Halbuki dünyada bedenleri sağlam, âzaları salim iken de secdeye dâvet edilirler, ama bunu yapmazlardı.

44, 45. O halde sen bu şerefli sözü, Kur'ân'ı yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilmedikleri, farkına varmadıkları bir yerden, yavaş yavaş azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veriyorum! Doğrusu Ben'im düzenim, pek sağlamdır.

46. Yoksa sen onlardan bu risalet hizmetinden ötürü bir ücret istiyorsun da onlar cereme ödemekten ezilmişler mi?

47. Yoksa gayb kitabı yanlarında da, onlar oradan mı yazıp duruyorlar?

48. Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle ve balığın yoldaşı olan zat gibi olma! Hani o dertli dertli Rabbine yalvarmıştı:

49. Şayet Rabbinden gelen bir lütuf onun imdadına yetişmeseydi, kınanmaya müstahak bir vaziyette, deniz tarafından karaya atılırdı!

50. Ama Rabbi, kendisini seçti de onu en iyi, en has kullarından kıldı.

51. O kâfirler Zikri (Kur'ân'ı) işittikleri zaman, hırslarından neredeyse seni bakışlarıyla kaydıracak, âdeta gözleriyle yiyecekler! Hâlâ da: "o, delinin teki!" derler.

52. Delilik nerede, o nerede? Kur'ân'ın hiç delilikle ilgisi mi olur? Kur'ân olsa olsa, sadece bütün insanlara bir derstir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
69 - HÂKKA SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Kesin gerçekleşecek olan,

2. Evet nedir o gerçekleşecek olan?

3. Gerçekleşecek kıyameti sen nereden bileceksin?

4. İşte Semûd ve Âd milletleri de o kafalara çarpan kıyamet dehşetini yalan saymışlardı.

5, 6. Bunlardan Semûd o korkunç zelzele ile yok edildi. Âd ise azgın bir kasırga ile imha edildi.

7. Allah o kasırgayı üzerlerine yedi gece, sekiz gün kesintisiz olarak salıverdi. Öyle ki sen, o halkı içi boş hurma kütükleri gibi yerlere serilmiş görürdün.

8. Şimdi onlardan geri kalan bir şey görebilir misin?

9. Firavun da, ondan öncekiler de, altüst edilip yerin dibine geçirilen Lût milletine ait kasabaların ahalileri de hep o günaha (yani şirke) girdiler.

10. Rab'lerinin elçisine isyan ettiler, Allah da onları şiddetle cezaya çarptırdı.

11, 12. Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık.

13, 14. Artık sûra kuvvetle üflendiğinde,yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek darbe ile çarpılıp paramparça edildiğinde,

15. İşte o gün olan olur, kıyamet o gün kopar!

16. O gün gök yarılır, parçalanır, iyice kuvvetten düşer.

17. Melekler de göğün etrafında bulunurlar. O gün Rabbinin Arş'ını, sekiz melek taşır.

18. O gün bütün yaptıklarınızla Allah'a arz olunursunuz; öyle ki sizden en ufak bir şey bile gizli kalmaz.

19. Hesap defteri sağ tarafından verilen neşelenir ve: "İşte defterim! Buyurun okuyun, inceleyin!"

20. "Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!" der.

21. O artık mutluluk veren bir yaşam içindedir.

22. Çok güzel ve pek kıymetli cennet bahçelerindedir.

23. Meyveleri hemen el ile koparılacak durumdadır.

24. Kendilerine şöyle denilir: "Geçmiş günlerinizde yaptığınız güzel işlerden dolayı afiyetle, yiyin, için!"

25. Ama hesap defteri sol tarafından verilen kimse: "Eyvah der, keşke verilmez olaydı bu defterim!

26. Keşke hesabımı bilmez olaydım!

27. N'olurdu, ölüm her şeyi bitirmiş olaydı!

28. Servetim, malım bana fayda etmedi!

29. Bütün gücüm, iktidarım yok oldu gitti!"

30. Allah cehennem bekçilerine emir verir: "Tutun bağlayın onu, kelepçeleyin!"

31. Sonra da cehenneme fırlatın.

32. Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!"

33. Çünkü o, büyükler büyüğü Allah'a inanmazdı.

34. Çünkü o, fakiri doyurmayı teşvik etmezdi.

35. Bugün artık burada O'nun bir dostu olmaz.

36. Yiyecek olarak da cehennemliklerin irininden başka bir şey bulunmaz.

37. Onu, büyük şirk suçunu işleyenlerden başkası yemez.

38, 39. Yok, yok! gördüğünüz ve göremediğiniz âlemlere yemin olsun ki!

40. Bu Kur'ân, pek kerim bir Resulün sözüdür.

41. O, bir şairin sözü değildir, inanmanız ne de az sizin!

42. O bir kâhinin sözü de değil! Ne de az düşünüyorsunuz!

43. O, Rabbülâlemin'den indirilen bir derstir.

44, 45, 46. Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.

47. Sizden kimse de buna mani olamazdı.

48. Şüphesiz o müttakiler için bir irşaddır.

49. Elbette sizden bazılarının Peygamberi "yalancı" saydığını biliriz.

50, 51. Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir.

52. O halde, (ey şanlı Elçi)! Haydi sen de Rabbinin yüce adını zikret!
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
70 - ME'ÂRİC SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Biri çıkıp gelecek azabı sordu.

2. O azap ki onu, kâfirlerden uzaklaştıracak hiçbir kuvvet yoktur.

3. Çünkü bu azap, yüceler yücesi Allah'tan gelecektir.

4. Melekler ve Rûh, O'nun Arş'ına; miktarı ellibin sene olan bir günde yükselirler.

5. O halde sen, müşriklerin eziyetlerine güzelce sabret. Çünkü azabın inmesi yaklaşmaktadır.

6, 7. Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.

8. O gün gök erimiş maden gibi olur,

9. Dağlar ise atılmış rengârenk yüne döner.

10, 11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.

15. Lâkin ne mümkün! O cehennem alev alev yanan bir ateştir.

16. Eli, ayağı, bütün uzuvları söküp atar.

17, 18. İmana sırtını dönüp haktan yüz çevireni, bir de servet toplayıp yığan ve hayırda harcamayanı o ateş kendine çağırır.

19. Gerçekten insan cimri olarak yaratılmıştır.

20. Başı derde düştü mü sızlanır durur.

21. Ama servet sahibi olunca da pinti kesilir.

22, 23. Ancak namazlarını devamlı kılanlar böyle değildir.

24,25. Onlar o kimselerdir ki mallarında isteyen ve yoksun olanların haklarını ayırırlar.

26. Onlar hesap gününü tasdik ederler.

27. Onlar Rab'lerinin cezasından korkarlar.

28. Çünkü Rab'lerinin azabından kimse emin olamaz.

29, 30. Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar.

31. Ama bu sınırın ötesine geçenler haddi aşmış, zulüm işlemiş olurlar.

32. Onlar üzerlerine aldıkları emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ederler.

33. Onlar şahitliklerini dürüstçe ifa ederler.

34. Onlar namazlarına tam dikkat ederler.

35. İşte bunlar cennetlerde ikrama nail olacaklar.

36, 37. O kâfirlere ne oluyor ki, seninle alay etmek maksadıyla sağdan soldan dağınık gruplar halinde, boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar.

38. Onlardan her biri (iman etmeden) naîm cennetine yerleşmeye mi hevesleniyor?

39. (Hiç heveslenmesin, hiç kimsenin öteki insanlar üzerinde böbürlenmeye hakkı olamaz). Çünkü Biz onları da, öbür insanlar gibi, o bildikleri nesneden, meniden yarattık.

40, 41. Hayır, Allah'ın nizamı onların sandığı gibi değildir! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, Biz onların yerine kendilerinden daha hayırlı insanlar getirmeye kadiriz. Bizim elimizden kurtulan, gücümüzün yetmediği hiçbir şey yoktur.

42. Artık sen onları kendi hallerine bırak da, kendilerine vâd edilen gün gelinceye kadar bâtıla dalsın, oynasınlar.

43. O gün onlar kabirlerinden çıkıp sür'atle sanki bir hedefe varmak istercesine koşarlar.

44. Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır.İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
71 - NÛH SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1. Biz Nûh'u kendi milletine peygamber olarak gönderip:"Gayet acı bir azap başlarına gelip çatmadan önce halkını uyar!" dedik.

2, 3, 4. O da: "Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın.Çünkü Allah'ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!

5, 6. "Ya Rabbî, dedi Nûh, ben milletimi gece gündüz dine dâvet ettim. Ama benim dâvetim, onların sadece daha çok uzaklaşmalarına yol açtı."

7. Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler.

8. Ben onları bu sefer yüksek sesle dâvet etmeye başladım.

9. Daha sonra onları gâh açıkça çağırdım, gâh iyice gizli bir dâvet yönelttim, her türlü yolu denedim.

10. Dedim ki onlara: "Rabbinizden af dileyiniz. Zira o gafurdur."

11. Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin.

12. "Size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasib etsin."

13, 14. "Neden acaba siz, sizi tavırdan tavıra yaratan Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiyorsunuz?"

15. Görmez misiniz ki Allah yedi kat göğü tam birbiri ile uyum içinde yarattı?

16. Gökte Ay'ı bir nûr, Güneş'i ise lâmba yaptı.

17. Allah sizi yerden nebat bitirircesine bitirip yetiştirdi.

18. Sonra sizi tekrar oraya gönderip, yine sizi oradan çıkaracaktır.

19, 20. Allah yeri size bir yaygı yaptı ki onun geniş yollarında yürüyesiniz.

21. Nûh: "Ya Rabbî, dedi, Sen de biliyorsun ki onlar bana isyan ettiler; servet ve evlat çokluğunun kendi ziyanını artırdığı kimselere uydular.

22. Büyük hîle ve tuzaklar kurdular.

23. "Sakın tanrılarınızdan vazgeçmeyin, Ved, Suva, Yegûs, Yeûk ve Nesr'i, bunlardan hiçbirini bırakmayın!" dediler.

24. Böylece onlar birçok insanı şaşırttılar. Mademki öyle yaptılar, Sen de bu zalimlerin şaşkınlığını artır ya Rabbî!"

25. Hasılı, birçok suçları sebebiyle suda boğuldular ve cehenneme tıkıldılar! Allah'a karşı, kendilerine yardım edecek bir tek yardımcı bile bulamadılar.

26. Nûh: "Ya Rabbî, dedi, yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma!"

27. "Zira bırakırsan onlar Senin kullarını, Senin yolundan saptırırlar,ve sadece kendileri gibi kâfir, ahlâksız çocuklar dünyaya getirip yetiştirirler."

28. "Ya Rabbî, beni, anamı, babamı ve evime mümin olarak girenleri, erkek ve kadın bütün müminleri affeyle.O zalimleri ise, daha da beter eyle, daha da perişan eyle!"
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
72 - CİN SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur'ân'ı dinledikten sonra şöyle dediler: "Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur'ân dinledik.Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız.Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir.Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız!Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah'ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler.

8. "Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu!

9. "Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup dinleme merkezleri edinirdik. Ama şimdi kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.

10. "Doğrusu, iyi anlayamadık: Yerde oturanlara fenalık mı irade edildi, yoksa Rab'leri onlar hakkında hayır ve hidâyet mi diledi, bilemiyoruz."

11. "Bizden iyi kimseler olduğu gibi, iyi olmayanlar da var. Biz türlü türlü yollar tutmuşuz.

12. Şunu da anladık ki, biz yerde Allah'ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, kaçmaya teşebbüs etmekle de O'nun elinden yakamızı kurtaramayız.

13. Biz hidâyet Rehberini dinleyince onu tasdik ettik. Kim Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden, ne de gadre uğramaktan asla endişesi kalmaz."

14. "Bizden Allah'a itaat edenlerin yanında, hak yoldan sapan kâfirler de var. Allah'a itaat ve teslimiyet gösterenler, doğru yolu arayanlardır."

15. "Hak yoldan sapanlar ise, cehennem odunu olurlar."

16. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer insanlar ve cinler, Allah'ın yolunda dosdoğru yürüselerdi, onlara bol yağmur verir, rızıklarını bollaştırırdık.

17. Bu nimetimiz onları imtihan etmek içindir. Kim Rabbini hatırlamaktan yüz çevirirse Allah onu git gide artan çetin bir azaba sokar.

18. Şüphesiz ki mescidler Allah'ındır (secdeler O'na mahsustur).Öyleyse sakın Allah'tan başka hiçbir tanrıya dua ve ibadet etmeyin!"

19. Ne tuhaftır ki, işi tam tersine çevirip, Allah'ın has kulu, bir olan Allah'a ibadete kalkınca, başına öyle bir üşüştüler ki nerdeyse birbirlerini çiğneyeceklerdi.

20. Sen de ki: "Ben yalnız Rabbime yalvarır, O'na kulluk ederim. Hiçbir şeyi O'na ortak saymam."

21. De ki: "Benim size ne zarar vermeye ve ne de en büyük fayda olan hidâyete ulaştırmaya gücüm yeter.

22. De ki: "Allah'ın cezasından beni hiçbir kimse kurtaramaz. Benim O'nun dışında sığınacak yerim de yoktur.

23. Benim vazifem sadece Allah'ın mesajlarını tebliğ etmektir. Kim Allah'a ve Elçisine isyan ederse, ona cehennem ateşi vardır, hem de ebedî kalmak üzere oraya girecektir.

24. Kendilerine vâd olunan azabı veya kıyamet saatini gördüklerinde, kimin yardımcılarının daha zayıf, kimin askerlerinin daha az olduğunu, işte o zaman anlayacaklardır.

25. Ey Resulüm! De ki: "O sizin tehdit edildiğiniz azap yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için bir süre mi belirler, kesin bilmiyorum."

26, 27, 28. O bütün gaybı bilir. Fakat gayplarını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir. Böylece (Allah) elçilerinin, Rab'lerinin mesajlarını gereğince tebliğ ettiklerini bilmek (yani fiilen görmek) ister. Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa her şeyi ilmiyle ihata etmiş, her şeyi bir bir kaydetmiştir.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
73 - MÜZZEMMİL SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla
1. Ey örtüsüne bürünen Resulüm!

2. Geceleyin kalk da, az bir kısmı hariç geceyi ibadetle geçir.

3, 4. Duruma göre gecenin yarısında, veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir. Kur'ân'ı tertîl ile, düşünerek oku.

5. Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz.

6. Muhakkak ki geceleyin kalkıp ibadet etmek daha tesirlidir ve Kur'ân okuyuşu bakımından daha düzgün, daha sağlam bir tilavet sağlar.

7. Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır.

8. Rabbinin yüce adını zikret, fânilere bel bağlamaktan kurtul ve bütün gönlünle yalnız O'na yönel.

9. O doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka İlah yoktur. O halde sen de yalnız O'nun himayesine sığın, yalnız O'na güven.

10. Onların söylediklerine karşı sabret, onlardan güzel bir tavırla uzak dur!

11. Nimet ve devlet içinde yüzen, hak dini yalan sayanları, sen Bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

12, 13. Muhakkak ki Bizim nezdimizde bukağılar, alevli ateşler, dikenli, boğazı tırmalayan yiyecekler ve gâyet acı azap var.

14. Gün gelir; yer, dağlar şiddetle sarsılır ve dağlar dağılan kum yığınları haline gelir.

15. Bakın (ey Mekkeliler, ey bütün insanlar) Biz vaktiyle Firavun'a bir elçi gönderdiğimiz gibi size de hakkınızda şahitlik edecek bir elçi gönderdik.

16. Firavun o Resule isyan etti. Biz de onu şiddetle cezaya çarptırdık.

17. Kâfirliğinizde devam ederseniz, dehşetinden çocukları birden ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?

18. O günün dehşetinden gök bile çatlar. Allah'ın vâdi mutlaka gerçekleşir.

19. Bu, bir öğüt ve uyarıdır. Artık isteyen, Rabbine varan yolu tutar.

20. Senin Rabbin, gecenin bazen üçte ikisine yakın bir kısmını, bazen yarısını, bazen üçte birini ibadetle geçirdiğini, senin yanında yer alan müminlerden bir cemaatin da böyle yaptığını elbette biliyor. Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini belirleyen Allah'tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu. Artık Kur'ân'dan kolayınıza gelen miktarı okuyun. Allah bilmektedir ki aranızda hastalananlar olacaktır. Kimileri Allah'ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşacaklardır. Bazıları Allah yolunda muharebe için sefere çıkacaklardır. Haydi artık Kur'ân'dan, kolayınıza gelen miktarı okuyun. Namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve bir de Allah'a güzel ödünç takdim edin! Unutmayın ki kendi iyiliğiniz için âhirete hazırlık olarak her ne gönderirseniz mutlaka onu Allah'ın nezdinde bulursunuz. Hem daha üstün ve daha hayırlı, mükâfatı kat kat artmış olarak! Allah'tan af dileyin. Muhakkak ki Allah gafurdur, raîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
74 - MÜDDESSİR SÛRESİ

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla


1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, Pis ve murdar olan her şeyden kaçın Verdiğini çok bularak minnet etme! Rabbinin yolunda sabret! Sûr'a üflendiği gün, Doğrusu, o çok çetin bir gün! Kâfirlere hiç kolay olmayan bir gün!

11, 12, 13, 14. Mal ve ailesiz, tek olarak yarattığım, sonra çok çok mal, servet ve etrafında dolaşan oğullar verdiğim, her türlü imkânı önüne serdiğim, o adamın hakkından gelmeyi sen Bana bırak!

15. Hâlâ da açgözlülükle imkânlarını daha da artırmama hevesleniyor.

16. Hiç heveslenmesin! Çünkü o Bizim âyetlerimize karşı inatçı kesildi.

17. Ben de onu sarp mı sarp bir yokuşa sardıracağım.

18. O düşündü, ölçtü, biçti...

19. Kahrolası, nasıl da ölçtü biçti!

20. Hay kahrolası! Nasıl, nasıl da ölçtü biçti!

21. Sonra baktı...

22. Derken suratını astı, kaşlarını çattı...

23. Sonra da sırtını döndü, kibirinden kabardı, arkasına bakmadan çekip gitti!

24. "Bu, büyücülerden nakledilen büyüden ibarettir." dedi.

25. Bu, beşer sözünden başka bir şey değildir."

26. ("Beşer" desin bakalım) "Ben de onu sekar'a atacağım.

27. Sekar nedir bilir misin? Nereden bileceksin!

28. O, içine atılanı yer, bitirir. Yine de bırakmaz, eski haline çevirip bu işi tekrar eder.

29. Sürekli olarak derileri kavurur.

30. Üzerinde on dokuz görevli vardır.

31. Biz cehennem görevlilerini sadece melaikelerden kıldık. Onların sayısını da kâfirler için imtihan ve sıkıntı sebebi yaptık ki Ehl-i kitaptan olanlar Peygambere imanda yakîn sahibi olup, daha kesin inansınlar. mü'minlerin imanlarındaki yakinleri artsın. Ehl-i kitap ve müminler tereddüde düşmesinler. Kalplerinde hastalık olan münafıklar ile kâfirler de neticede: "Allah, bu misal ile ne anlatmak istemiş olabilir?" desinler. Böylece Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını Kendisinden başka kimse bilemez. Bu, (yani cehennem veya ondan bahseden âyetler) beşere bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir.

32. Hayır! İş kâfirlerin dediği gibi değil. Ay'a,

33. Ve dönüp giden geceye,

34. Ağardığı dem sabaha kasem edip şahit tutarım ki.

35. O sekar belâların en müthişidir.

36. Beşer için en büyük uyarıdır.

37. İleri veya geri gitmek durumunda olanlar için en büyük uyarıdır.

38, 39. Ashab-ı yeminden, hesap defterini sağ tarafından alan cennetlikler dışında herkes, yaptığı işlerin rehini ve esîri olacaktır.

40, 41, 42. Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin durumu hakkında, kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara: "Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen?" diye sorulur.

43. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik.

44. Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik.

45. Batıl sözlere dalanlarla beraber biz de dalardık.

46. Bu hesap gününü yalan sayardık.

47. Ölüm bizi yakalayıncaya kadar hep böyle idik."

48. Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda etmez.

49, 50, 51. Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu irşaddan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?

52. Bu beyler, bu öğütle yetinmeyip üstelik her biri kendisine mahsus özel kitap, özel ferman isterler!

53. Hayır! onlar aslında âhiret endişesi taşımazlar.

54. Hayır! Gerçekten bu bir öğüttür, bir uyarıdır.

55. Dileyen onu okur, düşünür ve ders alır.

56. Ama Allah dilemedikçe onlar ders alamazlar. Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O'dur.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt