Hısn bölgesinden gelen iki kişi yolda Selman-ı Fârisî hazretlerine rastladı. Ona selâm verdiler ve şöyle dediler.
-Biz, Selman adında bir zatı arıyoruz, tanır mısınız?
Evet, benim.
Gelenler çok şaşırdı. Tekrar sordular:
-Biz, Allah Resulü Muhammed Mustafa Efendimizin (S.A.V) ashabı olan Selman-ı Fârisîyi arıyoruz.
Evet, Selman-ı Fârisî benim. Ama onun gerçek ashabından olabildim mi bilemem.
Bu sözler üzerine gelenler aralarında şöyle konuştular:
-Galiba bizim aradığımız kişi bu değil, gidelim.
Onlar gitmek üzere harekete geçtiklerinde Selmân-ı Fârisî (R.A) onlara şu sözlerle kendini tanıttı:
-Selman-ı Fârisî benim. Allah Resûlünü (S.A.V) gördüm. Onun meclisinde bulundum. Kendisiyle sohbet ettim. Ancak size şunu söyleyeyim: Kim efendimiz Muhammedle cennete girmeye hak kazanırsa işte o insan, Peygamberimizin gerçek ashabından sayılır
-Biz, Selman adında bir zatı arıyoruz, tanır mısınız?
Evet, benim.
Gelenler çok şaşırdı. Tekrar sordular:
-Biz, Allah Resulü Muhammed Mustafa Efendimizin (S.A.V) ashabı olan Selman-ı Fârisîyi arıyoruz.
Evet, Selman-ı Fârisî benim. Ama onun gerçek ashabından olabildim mi bilemem.
Bu sözler üzerine gelenler aralarında şöyle konuştular:
-Galiba bizim aradığımız kişi bu değil, gidelim.
Onlar gitmek üzere harekete geçtiklerinde Selmân-ı Fârisî (R.A) onlara şu sözlerle kendini tanıttı:
-Selman-ı Fârisî benim. Allah Resûlünü (S.A.V) gördüm. Onun meclisinde bulundum. Kendisiyle sohbet ettim. Ancak size şunu söyleyeyim: Kim efendimiz Muhammedle cennete girmeye hak kazanırsa işte o insan, Peygamberimizin gerçek ashabından sayılır