Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kadın çalışmalı mı?

kadın çalışmalı mı?

  • evet

    Kullanılan: 0 0.0%
  • hayır

    Kullanılan: 0 0.0%
  • evet (maddi durumu kötüyse)

    Kullanılan: 0 0.0%
  • kararsızım

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    0
  • Anket kapatılmış .

soldierking

New member
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
:D
Kadın çalışmalıdır parasınıda getirip kocasına vermelidir dimi ama evet hı hı hı
alla alla :D

Mesela maho aga benden başlıg parası istiyo veremiyom avat hı hı hı :D

ağalık eskidendi sen cık o eski devirden biraz bu tarafa gel...:D
 

gulya

New member
Katılım
20 Ocak 2007
Mesajlar
743
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
dinimize göre kadının kendini kocasına adaması mecburi değilki.ona yemek yapması bile mecburi değil.ancak aile saaadeti zarar görmesin diye fedakar ve cefakar kadınlarımız yapaıyorlar hepsini.yapmasalar bir günahı yok ama.

ben kadin esine hizmet etmekte mecbur demedim.herseyi bukadar yanlis anlamana bide cvp vermene anlam veremiyorum.sadece sevap kazanmaktan bahs etmistin.bende dedimki sevap kazanilmak bitek camilere gidib dini bilgiler vermekle kazanilmaz evde esine cocuklarina hizmet etmeklede sevap kazanilir.bukadar basit.yeter her konuyu tartisma alanina cevirmeyin.birakin herkes fikrini solesin.selametle
 

soldierking

New member
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
ben kadin esine hizmet etmekte mecbur demedim.herseyi bukadar yanlis anlamana bide cvp vermene anlam veremiyorum.sadece sevap kazanmaktan bahs etmistin.bende dedimki sevap kazanilmak bitek camilere gidib dini bilgiler vermekle kazanilmaz evde esine cocuklarina hizmet etmeklede sevap kazanilir.bukadar basit.yeter her konuyu tartisma alanina cevirmeyin.birakin herkes fikrini solesin.selametle

sana katılıyorum kardeşim...
selametle
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Yahudilerin her sabah ettikleri dua şudur: "Ezeli İlahımız, kainatın kralı, beni kadın yaratmadığın için sana hamd olsun."Son günlerin konusu: "İslamiyetin kadına değer vermediği..."
Bu hükme dört elle sarılan kışkırtıcılara tavsiye... İnsan evladı iseler "Böyle bir dua yoktur" desinler.
Bekliyoruz.
...
Batı medeniyeti, Eski Yunan telakkileri üzerinde yeşermiştir. Avrupalı, her alanda Yunan düşüncesini temel alır.
Yunanlı, kadına köle muamelesi yapardı. Kocaların, kadınları istediği zaman dövme hakkı vardı. Bu kadarla kalsa iyi. Karısını başka birine hediye etme hakkı da vardı. Kadına miras yasaktı.
Belki merak edip incelerler diye hatırlattık.
...
Gene Eski Yunanda, yani Batı hayranlarınca medeniyet beşiği zannedilen Yunan'da en büyük küfür, birisine "kadın" diye hitap etmekti. Kadın, bütün rezilliklerin anası sayılıyordu. Hesiodos şöyle der: "Zeus, kadınları erkeklere baş belası olarak yarattı. O kadınlar ki işleri güçleri kötülüktür."
Yunanlı kadının kötü olduğuna o derece inanmıştı ki, erkek erkeğe beraberlik ve homoseksüellik alıp yürüdü. Profesör Dr. Salih Akdemir bu konuda şunları yazıyor: "Günümüz sapıklarının el kitabı durumunda olan "Ziyafet" adlı eser ünlü filozof Eflatun'a aittir."...
Hristiyanlıkta da kadın; kötülüğü, şeytana uymayı, ayartıcılığı temsil etmekte... Karı koca beraberliği bile günahların en büyüğü. Aziz Augustin'e göre, bir adamın karısı ile bir fahişe arasında fark yok...
Meşhur İlahiyatçı İskenderiyeli Climent bu mevzuda edilecek lafların en berbatını söylemiş, şöyle diyor: "Kadın, kadın olmaktan ötürü utanmalıdır..."
İlerici kadınlar, nerdesiniz?
Avrupai hanımlar, nerdesiniz?
...
Bugün Katolik kiliselerindeki evlenme merasimlerinde papazın okuduğu dua şöyledir: "Günahla düşmüşüm annemin karnına, günah işlemiş annem bana gebe kalırken..."Fir'avunlar döneminde kadına hiç itibar yoktu. Kadın demek köle demekti.
Acaba kimi dinlesem, kime, hangi görüşe ve "izm"e hayran olsam diye çırpınan şu bizim enteller kendilerine gelmeli.
İslam'ı tam bilmeden İslam aleyhine yazıp çizmek evvela bilgi ve görgü eksikliği, sonra da hainliktir.
...
"Batı dünyasında kadın... Hristiyanlıkta, Musevilikte kadın..."
Bunlar incelenmeden, Avrupa medeniyetinin lokomotifi Eski Yunan'ı tanımadan İslam’ın kadına verdiği değeri anlamak güçtür.
Pek sayın ilericiler patavatsızlığı "araştırma" sanıyorlar.
Diğer kültürler ve dinler incelenmeden, kıyasa gidilmeden varılacak hükümler değersizdir, komiktir.
...
Avrupa uzun süre "Kadının ruhu var mı, yok mu?" diye tartıştı.
Şimdi lütfen bir de şu ayetlere dikkat:
"Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız"... (En Nahl suresi 97. ayet.)
"Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz."... (Al-i İmran suresi 95. ayet.)
...
Avrupalılar, "büyücüdür" diye 2 milyon civarında kadın öldürdü.
Beğenmedikleri kadınların el ve ayaklarını bağlayıp suya atıyorlardı. Batar ise, bu onun büyücü olduğunu gösteriyordu. Batmaz ise gene büyücüdür. Çünkü su onu reddetmektedir...
Bir Avrupalı hâkim, 20 bin (evet, yirmi bin) kadını ölüme mahkum ettiği için senelerce övünmüştür...
...
Bay ve bayan ilericiler, karalayıcılar, laisizmi bilmeyenler.
Lütfen gerçekleri öğrenin ve haddinizi bilin.
Ayıplı duruma düşüyorsunuz.
Gerçeğe Doğru C:3, Zafer Yayınları




Soru : İslâm hukukunda kadın ihmal edilmiş midir?
Cevap:
Kadınlar, layık oldukları mevki ve değeri İslâm dini ile kazanmışlar, tarih boyunca özledikleri huzur ve saadete ulaşmışlardır. İslâm hukuku kadın ve erkek münasebetlerinde ifrat ve tefrit uygulamaları kaldırmış, iki cins arasında tam bir denge ve ahenk kurmuştur.
İslâm'a göre, Allah'ın yarattığı kul olmak bakımından kadınla erkek, tamamen birbirine eşittir. (Hucurat Sûresi, 13, Nisa Sûresi 1). Hz. Peygamberin ifadesiyle “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”( Bilmen, Ömer, Nasuhi, Hukuk-u İslâmiye ve İstilahat-ı Fıkhiye Kamusu, II. 73-74).
Kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır. Birbirlerini tamamlarlar. Şu ayet bunu çok güzel ifade etmektedir:
“Kadınlar sizin elbiseniz, örtünüz; siz de onların elbisesi, örtüsüsünüz.”( Bakara Sûresi, 187) Elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi her biriniz diğerinin ayıplarını örter, eksiklerini tamamlarsınız.
O halde, erkek mi üstün kadın mı üstün münakaşası yersizdir. Yine Kur'an'ın açıklamasına göre, erkeğin kadında bulunmayan birtakım meziyet ve üstünlükleri bulunduğu gibi, kadının da erkekte bulunmayan bazı meziyet ve üstünlükleri mevcuttur. Bu sebeple her ikisi de ayrı ayrı yönlerden birbirine muhtaçtırlar ve bu şekilde erkekle kadın yaratılış itibariyle birbirinden farklı ve karşılıklı üstünlüklere sahiptirler. Aynı noktalarda mukayeseye kalkışmak yanlış sonuçlara götürür (Nisa Sûresi, 34).
Yapılacak iş Kur'an'ın şu düsturunu dinlemektir:
“Özellikle erkeklerle kadınlar arasında yekdiğerinizin makamına göz dikerek kıskançlık ve kötü arzular beslemeyiniz (rekabet edip üstünlük taslamayınız). Allah'ın bazısına diğerinden fazla olarak bahşettiği üstünlükleri temenniye de kalkışmayınız. Erkekler çalışma ve emeklerinin karşılığını alacaklar, kadınlar da çalışma ve emeklerinin karşılığını göreceklerdir.” ( Tekvir Sûresi, 8-9)

Bu kısa girişten sonra İslâm'ın kadın lehine ortadan kaldırdığı bazı adetleri ve kadına tanıdığı hakları inceleyelim.

1. Kadın Lehine Ortadan Kaldırdığı Bazı Adetler:

Yahudi ve Hıristiyanların inancı olan, kadının lanetli olduğu görüşünü İslâmiyet reddetmiştir. Cahiliye adetlerinden biri olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini şiddetle yasaklamıştır. Hz. Peygamber “Hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur.” buyurarak, kadını uğursuz sayma inancını yok etmiştir. Erkeklere, kadınlara karşı büyük bir şefkat, sevgi ve ihtimam göstermelerini emretmiştir. Kız çocuklara karşı duyulan nefret hissini yermiş ve “Hediyede çocuklarınızın arasını eşit tutun; eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım” buyurarak, kız çocuklarını övmüştür. Kimin daha fazla hürmete layık olduğunu soran bir sahabiye de üç defa “Annen” cevabını verdikten sonra dördüncüde “Baban” demişti.

2. Kadına Tanınan Haklar:
Hak ile görev ayrılmaz iki kardeştirler. Hak varsa görev de bulunacaktır. Kadının hak ve hürriyetlerini başından beri kabul eden ve onun aşağı görülmesini şiddetle kınayan İslâm Hukuku ona bazı görevler de yüklemiştir. Biz bunları zikretmeden, bu meselenin özünü teşkil eden ve Hz. Peygamberin 130.000 kişi huzurunda, Veda Haccı'nda verdiği hutbesinde yer alan, kadınlarla ilgili şu temel kaideyi hatırlatacağız:

“Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah'ın size bir emaneti olan bu kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz. Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur. Ey insanlar, tebliğ ettiğim bu sözlerimi de iyi anladınız mı?” ( Akseki, Ahmet Hamdi, Yeni Hutbelerim, Ankara, 781-782)

Yine bir hadisinde de “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah'ın emaneti olarak aldınız.” (Acluni, Keşfu'l-Hafa, Beyrut, 1351, I.36)

Şimdi bu genellemeden sonra İslâm hukukunda kadına tanınan hakları kısaca gözden geçirelim:

Nafaka Hakkı: Koca karısının ve karısından doğmuş çocukların nafakasını temin etmekle mükelleftir. Yani kadın, kocasından nafakasını talep edebilir. İslâm Hukukunda koca, karısının yiyecek, giyecek, mesken ve hizmetçi masraflarını temin etmek zorundadır. Kadın evin masraflarına katılmaya zorlanamaz: Kadın ve çocukların infak ve iaşesi kocaya aittir.. (Cin, Halil, İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ankara, 1974, 195 vd)

Kadının Fiil Ehliyeti: İslâm Hukukunda kadın tam fiil ehliyetine sahiptir. Kendi şahsi malları üzerinde mutlak tasarruf hakkı mevcuttur. Her çeşit medeni hakları iltizam ve iktisap edebilir.
Ayrıca çocuğun, erkek ise yedi yaşına kadar, kız ise evleninceye kadar terbiye velayeti de kadına verilmiştir.

Miras Hakkı: İslâm'ın doğuş devrindeki bütün hukuk sistemlerinin (Roma Hukuku müstesna) ve örf-teamül hukukunun tersine İslâm Hukuku kadına miras hakkı tanımıştır. Bu, sadece erkek ve kız kardeşler arasındaki ikili birli paylaşma dışında, eşitlik esasına dayandırılmıştır. İkili birli kaidesinin ise mantıki ve ilmi gerekçeleri, hem Kur'an hem de hadislerde açıklanmış bulunmaktadır. Kadının mirasta erkeğe nispeten az pay alması mutlak değildir. (Bkz. Zafer Dergisi, Sayı 192)

Kadının Eğitim ve Öğretim Hakkı: İslâm toplumunda eğitim ve öğretimin çok önemli bir yeri vardır. Kadın en mükemmel terbiyecidir. Çocukları asıl yetiştiren ve terbiye eden kadındır. Terbiyecinin eğitim ve öğretimden mahrum kalması asla düşünülemez. Hz. Peygamber, kadınların okuma ve yazma öğrenmelerini daima teşvik ve emretmiştir. İslâm tarihinde nice kadın hadisçilerin, edebiyatçıların ve en önemlisi de büyük kadın hukukçuların yetiştiğini zikretmeden geçemeyeceğiz.

Çalışma Hakkı: Kadın, dine ve ahlaka ters düşmeyen her çeşit mesleği icra edebilir.

Kadının Kocasından İsteyebileceği Diğer Hakları: Kadın kocasından mehir isteyebilir. Ayrıca kocası kadınla iyi geçinmek mecburiyetindedir. Kadın istediği zaman, kocasına haber vererek ailesini ziyaret edebilir. Kocanın kadınıyla eğlenmesi, meşru eğlencelere müsaade etmesi gerekir. Koca haksız ve sebepsiz yere kadına sert davranamaz. Kocanın, karısının sırlarını ifşa etmemesi gerekir.

Bütün bunlardan sonra şunu belirtelim ki, kadın bu haklara sahip olmasına rağmen, evin reisi yine kocadır. Zaten bugünkü klasik hukuk sistemlerinde de benimsenen ilke budur. Bunun böyle kabul edilmesi, bazı hukukçuların iddia ettiği gibi, kadın ile erkek arasında fark olduğunun kabulü demek değildir. Kocanın ailenin reisi olduğunu ifade eden Kur'an ayetinin ifadesi de bu iddiayı reddetmektedir. Zira Kur'an buyuruyor:

“Erkekler kadınlar üzerinde kayyımdırlar; onların işlerini yürütürler, gözetirler. Zira Allah onların bazısını bazısına üstün kılmıştır. (Yani kadın da bazı cihetlerden erkekten üstündür. Erkek de bazı cihetlerden kadından üstündür. İkisi de ayrı ayrı kabiliyetlidirler) Ayrıca erkekler mallarından mehir ve nafaka borcunu da ödemekle mükelleftirler.”Zafer Dergisi
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
BAKICILARLA büyüyen çocuklarda başgösteren ruhsal gerilemeler anne babalarda endişendiriyor. Bazı pedagoglar, bu yeni ruhsal hastalığı 'bakıcı kadın sendromu' diye tanımlarken, bazıları tanımlanmış bir hastalık olmadığını söylüyor. Ortak kanı, kötü bakıcı ile büyüyen çocuklarda zeka geriliğinden yeme bozukluğuna kadar, hem ruhsal hem de fiziksel problemler yaşandığı. Uzmanlar, bakıcı ile büyüyen çocuklarda görülebilen sendromları şöyle yorumluyor.

Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi'nden Psikiyatrist Ayhan Akçan: 'Bakıcıların çocuk üzerinde yarattığı etki, otizme benzer hastalık belirtileri gösteriyor. Aileler öncelikle şu endişeleri yaşıyor. Acaba çocuk bakıcıya benzer mi, bakıcının karakterinden ne kadarını alır. Özellikle ilk 5 yıl çocuğun annesi ve babasıyla geçireceği zaman çok önemli.

Sosyal öğrenme ve çocuğun davranış kalıplarını otomatik olarak aldığı dönemdir bu. Dolaylı yoldan mimikler, jestler, hissetme bu dönemde kazanılır. Eğer bakıcı sürekli baskı kurarsa, empati yeteneği yoksa, yani çocuğun duygularını anlamaktan yoksunsa, çocuk psikololojisinden anlamıyorsa, çocuk için ruhsal sorunlar başlıyor.

Çocuk bakıcılığı yedirip içirme, altını temizleme, uyutma olarak algılanıyor ise çocuğun bu hastalığa yakalanma riski var. Bu durumda çocuk hareketsiz, iletişimsiz, iletim problemi yaşayan, kendini ifade edemeyen, konuşamayan, karşısındaki insanların duygularını ve karşısından gelen uyarıları anlamayan, otomatiğe bağlamış hareketler gösterir. Yani robot gibi olur. Çocuklara kayınvalideler ya da yakın akrabalar bakarsa, çocuk bu kişilere genetik ve çevre olarak yatkın olur, risk almaz. Bakıcı bakıyorsa da çocuk psikolojisinden anlayan birileri olmalı. Yoksa tek odaklı, kendi dünyasında yaşayan çocukların sayısı artar.'

Vakalar az değil

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk Büyüme ve İştahsız Çocuk Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Benal Büyükgebiz: 'Merkezimiz yeni açılmasına rağmen çok sayıda çocuk, büyüme ve beslenme geriliğinden merkezimize tedavi amaçlı getiriliyor. Bunun en önemli nedenlerden biri bakıcıyla büyüyen çocukların ihmal edilmesi. Bakıcı sendromu çocuklarda büyüme geriliklerine de neden oluyor. Çocuğun zamanının büyük bir kısmı bakıcıyla geçiyor. Bakıcı çocuğa psikolojik gelişiminde etkili olması gereken uyaranları vermiyor. Zayıf ve boyları kısa çocuklar oluyor. Geç yürüyen, boyları kısa bu çocuklarda sadece psikolojik değil, fiziksel gerileme de meydana geliyor. Bakıcı beslenme becerisi geliştiremediği için çiğneme ve yutkunma problemleri oluşuyor. Çocuk

1 yaşına geldiği halde pütürlü gıdayı çiğneyemiyor. Çalışan anneler, çocuklarının bakımı için bir bakıcıdan destek alıyorlarsa, mutlaka çocuklarının beslenme becerileri bakımından gelişimlerini yakından takip etsinler.'


Çalışan annelere yada çalışma niyetinde olanların kulakları çınlasın!

Birde bizim okulumuzda bir bayan öğretmen " O kadar parayı bakıcıya vereceksem ben niye çalışıyorum!" deyip eğitimli ve ücreti yüksek bakıcı yerine,
eğitimsiz amma hesaplı bakıcıyı tercih etmişti!
 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selam aleyküm...

kadeşlerim benim dikkatimi çeken bir nokta var..oda "KADIN İSTERSE ÇALIŞIR" ifadeleri...böyle bir hakkı yani "KADIN İSTERSE ÇALIŞIR" hakkını acaba islam kadına varmişmidir...yani bu noktada, KARAR kadının değil de KOCANIN değilmidir..
EFENDİMİZ ,"bir kadının kocasının rızası olmadan evden çıktığı takdirde ,meleklerin onu lanetleyeceğiini " bildirmiş...ŞU HALDE , KADIN İSTERSE ÇALIŞIR TABİRİ İSLAMA ( EFENDİMİZİN ŞERİATINA) TERS DÜŞMEZMİ???...

BU İFADENİN YALNIŞ OLDUĞUNU VE BU KARARRIN KOCANIN HAKKI OLDUĞUNU DÜŞÜNYORUM (AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA)...
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
selam aleyküm...

kadeşlerim benim dikkatimi çeken bir nokta var..oda "KADIN İSTERSE ÇALIŞIR" ifadeleri...böyle bir hakkı yani "KADIN İSTERSE ÇALIŞIR" hakkını acaba islam kadına varmişmidir...yani bu noktada, KARAR kadının değil de KOCANIN değilmidir..
EFENDİMİZ ,"bir kadının kocasının rızası olmadan evden çıktığı takdirde ,meleklerin onu lanetleyeceğiini " bildirmiş...ŞU HALDE , KADIN İSTERSE ÇALIŞIR TABİRİ İSLAMA ( EFENDİMİZİN ŞERİATINA) TERS DÜŞMEZMİ???...

BU İFADENİN YALNIŞ OLDUĞUNU VE BU KARARRIN KOCANIN HAKKI OLDUĞUNU DÜŞÜNYORUM (AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA)...


Size verilecek cevabı hemen yazayım.

Bir erkek için bunu söylemek kolay tabii...

Siz erkekler tarafından pasifize edilmişsiniz...

Aziz kardeşim islamın kadına verdiği değeri erkekler değilde;
yazık ki yine nisa kardeşlerimiz düşürüyor...

Kadını para makinesi gören zihniyeti esefle kınıyoruz vesselam...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Size verilecek cevabı hemen yazayım.

Bir erkek için bunu söylemek kolay tabii...

Siz erkekler tarafından pasifize edilmişsiniz...

Aziz kardeşim islamın kadına verdiği değeri erkekler değilde;
yazık ki yine nisa kardeşlerimiz düşürüyor...

Kadını para makinesi gören zihniyeti esefle kınıyoruz vesselam...


selam,kimse kimseyi para makinasi olarak görmüyor ve Allahima cok sükürler olsun ihtiyacimizda yok.Bizim kendi tercihimizdir desek her halde daha dogrusu olur bence birakiniz her kes kendisi karar vermeli ister calisir ister calismaz.Calisn bir insani(bayan) ifettsiz görmenin ne kadar haksiz bir düsünce oldugunu iste burada dahi görüyoruz.Onlada en güzel sekilde calisir ve ifetleriyle kendilerini korurlar.
 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Size verilecek cevabı hemen yazayım.

Bir erkek için bunu söylemek kolay tabii...

Siz erkekler tarafından pasifize edilmişsiniz...

Aziz kardeşim islamın kadına verdiği değeri erkekler değilde;
yazık ki yine nisa kardeşlerimiz düşürüyor...

Kadını para makinesi gören zihniyeti esefle kınıyoruz vesselam...


kardeş, ben ne erkeğim, nede bayan...
ben burada müslümanım...
ve islam ne diyorsa onu diyorum... ne kadını aşçaltırım,nede erkeği yüceltirim..islam kadın haklarınıda-erkek haklarınıda belirlemiştir...
şayet aksini iddia edyorsan BUYRUN AYET VE HADİSLERLE İFADE ETMEYE ÇALIŞALIM...ben hazırım inşallah...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Kadın isterse çalışır,doğru Ama çalışmak isteyen kadınla ev-len-mem :rolleyes:



selam,senin tercihine sadece saygi duyarim.Ama asla ben sahis olarak kabul etmem buda benim tercihim...Ben calisanla evlendim ama ne yazikki ailevi nedenlerle calisamiyor.Aslinda büro islerimi her zaman yapiyor ama kendi meslegini icra edemiyor.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Çalışma Hakkı: Kadın, dine ve ahlaka ters düşmeyen her çeşit mesleği icra edebilir.

ISLAM BUNU DIYORKEN KARSINDAKINE ZULM YAPMAK ONU BU ISTEGINDEN MAHRUM KILMAK ALLAH TARAFINDAN INSANLARA VERILEN ÖZGÜRLÜGÜN BELLI BIR CÜZ-I IRADENIN BUNU ALLAHA KADAR BASKALDIRISLARDA;ISYANLARDA;ZULMLERDE OLDUGUNU GÖRÜYORUZ

Hak ile görev ayrılmaz iki kardeştirler. Hak varsa görev de bulunacaktır. Kadının hak ve hürriyetlerini başından beri kabul eden ve onun aşağı görülmesini şiddetle kınayan İslâm Hukuku ona bazı görevler de yüklemiştir. Biz bunları zikretmeden, bu meselenin özünü teşkil eden ve Hz. Peygamberin 130.000 kişi huzurunda, Veda Haccı'nda verdiği hutbesinde yer alan, kadınlarla ilgili şu temel kaideyi hatırlatacağız:

“Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah'ın size bir emaneti olan bu kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz. Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur. Ey insanlar, tebliğ ettiğim bu sözlerimi de iyi anladınız mı?” ( Akseki, Ahmet Hamdi, Yeni Hutbelerim, Ankara, 781-782)

Yine bir hadisinde de “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah'ın emaneti olarak aldınız.” (Acluni, Keşfu'l-Hafa, Beyrut, 1351, I.36)
 

__BODOM

New member
Katılım
25 Kas 2006
Mesajlar
241
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
43
çalışmamalı diyipte türban yüzünden üniversiteye giremeyenler için eşitlikten sözedip ortalığı ayağa kaldıranlar size söylüyorum okuduktan sonra çalışmayıp bir köşeye çekilecekseniz neyin mücadelesini veriyorsunuz
 
Üst Alt